Sömürge madenciliğinin önü açılıyor

Gündemdeki maden yasası değişikliği ile sömürge tipi bir madenciliğin önünün açıldığını ifade eden EMEP Milletvekili Sevda Karaca, bu yasanın yeşil enerji ile de maskelendiğini söylüyor.

MADENCİLİK YASASI

Erzîngan İliç'te yaşanan altın madeni faciası yüzünden ertelenen Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi geçtiğimiz hafta yeniden meclis gündemine alındıysa da yeniden ertelendi. Bu hafta gündeme yeniden gelmesi beklenen kanun teklifi, madencilik faaliyetleri önündeki birçok engeli kaldırmayı amaçlıyor.

Yeniden gündeme gelen bu kanun teklifine karşı “Hayır” oyu vereceklerini ifade eden Emek Partisi Dîlok (Antep) Milletvekili Sevda Karaca, yasaya karşı olmalarının gerekçelerini ANF’ye anlattı.

YEŞİL ENERJİ MASKESİ

Sevda Karaca, iktidarın yerli ve yabancı sermayeye büyük bir talan serbestliği sağlayacağını söylerken bunların kapsamını ise şöyle aktardı: “İktidar, kanun teklifi ile 7 farklı kanunda değişiklik yapılarak yerli ve uluslararası sermayenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını talan etmesini serbest hale getirmek istiyor. Bu tehlikeli değişiklik. Bir de “Yeşil enerji” ve yenilenebilir enerji” gibi maskelerle süslenerek yaşamın yok edilmesinin önü açılıyor. Dünya Bankası ile bu kanun kapsamında önü açılacak talan, yağma ve sömürü için projeler yapıldığını, milyonlarca liralık “hibelerin” yenilenebilir enerjiden ziyade doğal yaşamın sermaye tarafından yutulmasının planlandığını da biliyoruz. Bu yasa, minareye kılıf yasası.

Bu kanunla denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabiî göllerde imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek. Rant ve talan politikalarıyla orman alanlarına RES, derelere, akarsulara HES, tarım arazilerine JES ve GES projeleri yapılmasının önündeki tüm engeller kaldırılıyor. Bunlar Yeşil enerji” ve yenilenebilir enerji” gibi maskelerle süslenerek yaşam yok ediliyor.”

HER YER İLİÇ HALİNE GETİRİLECEK

Kanun teklifi ile her yerin birer İliç haline getirileceğini vurgulayan Sevda Karaca, şunları dile getirdi: “Bu değişiklikle maden arama ve çıkarma faaliyetlerinde denetim azaltılacak, maden ruhsatı verilme süreci hızlandırılacak. Sömürge madenciliğinin önü açılıyor. Hızlı verilen maden ruhsatları, yerel halkın bu maden yıkımına karşı çıkmasını engelleyeceği gibi, işçi sağlığı ve güvenliği açısından da ciddi sonuçları olacak. Yani bir bütün olarak madenlerdeki denetimsizlik daha da artacak, işçilerin canına kast eden, doğayı talan eden, yaşamı tehdit eden vahşi madenciliğin önünü daha da açılacak. Yani her yer İliç haline getirilecek. 

Bu torba yasayla nükleer sızıntıda tesisi işletenin sorumluluğu ortadan kaldırılıyor. Bütün dünyada nükleer tesislerin en önemli sorunlarından birisi olarak gösterilen atıklar ve bunların taşınıp muhafaza edilmesi sorununun ana firmadan alınıp bir taşıyıcı firmaya verilmesi, var olan riskin daha da artması demek. Bu torba kanun esasen ulusal ve uluslararası sermayeye yeni kıyaklar yaratma düzenlemesidir. Maden, doğal gaz, yenilenebilir enerji sektörü sermayesi için avantajları katlama, ekolojik yıkımın önünü sonuna kadar açma hamlesidir.”

MADEN KANUNU TEKLİFİ NE GETİRİYOR?

Maden Kanunu’nda Değişiklik Teklifi, enerji alanında şu düzenlemeleri öngörüyor:

  • Yerli üretim ve farklı kaynaklardan ithal edilen doğal gaz, Türkiye’de sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilecek.
  • Sıvılaştırma tesislerinde yürütülecek faaliyetlere ilişkin usul ve esaslar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görüşü alınarak kurul tarafından belirlenecek.
  • Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişiklikle göller üzerinde de imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek.
  • Enerji verimliliğini artırmak amacıyla hazırlanan projeler, Bakanlık tarafından 15 milyon lirayı geçmemek kaydıyla bedellerinin en fazla yüzde 30’u kadar desteklenecek.
  • Maden işletmek için rapor gerekmeyecek. Şirketlere birden çok kaynak izni, lisanssız da üretim yapılabilecek. Enerji alımında dövize dönüş sağlanacak.
  • Lisansı dolan tesisler farkı ödeyerek lisans alabilecek. Afet bölgesinde elektrik kurulunun belirleyeceği şartlarla sağlanacak. Kamulaştırmada ödenen bedel düşecek.
  • Nükleer sızıntıda tesisi işletenin sorumluluğu olmayacak.