Seydi Fırat: Açlık grevleri bir manifestodur

Seydi Fırat: Açlık grevleri bir manifestodur

1 Ekim 1999 yılında Şemdinli’den Türkiye’ye giriş yapan 8 kişilik birinci Barış Grubu’nda yer alan ve bugün Demokratik Çözüm ve Barış Meclisleri’nde çalışmalarını sürdüren açlık grevindeki DTK Daimi Meclis üyesi Seydi Fırat, Türk cezaevlerinde 63 gündür sürdürülen açlık grevlerinin bir manifesto olduðunu ifade etti. AKP Hükümeti tarafından açlık grevlerine yönelik geliştirilen tutum ve açıklamaları hakaret olarak deðerlendiren Fırat, “Bu ahlak dışı bir durumdur. Hükümetin geçmiş zihniyeti tekrar tekrar eylemcilere uygulaması son derece çirkindir” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlük koşullarının saðlanması ve Kürt dili üzerindeki engellerin kaldırılması talepleriyle Türk cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatıran PKK ve PAJK’lı tutsaklar öncülüðünde başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevinde 63’üncü güne girildi. Siyasi tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları açlık grevlerine katılım her gün artarken dışarıda ise 13 DTK Daimi Meclis üyesi, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ve BDP’li vekiller ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir süresiz dönüşümsüz olarak açlık grevlerini sürdürüyor. 1 Ekim 1999 yılında Şemdinli’den Türkiye’ye giriş yapan 8 kişilik birinci Barış Grubu’nda yer alan ve bugün Demokratik Çözüm ve Barış Meclisleri’nde çalışmalarını sürdüren DTK Daimi Meclis üyesi Seydi Fırat, açlık grevlerine ilişkin ANF’ye konuştu.

‘TUTSAKLARIN AÇLIK GREVLERÝ MANÝFESTODUR’

Açlık grevleri Kürt halkının mücadelesi ve Türkiye’deki demokrasi mücadelesi açısından son derece önemli ve kuşatıcı bir eylem olduðunun altını çizen Fırat, “Böylesine kırılgan bir dönemde aðır koşullar altında ortaya konulan açlık grevlerine herkesin saygı duyması ve destek vermesi gerekiyor. Böylesi bir eyleme güç vermeyen, bu eylemden yana tavır koymayan güçler anlama yetisini yitirmiş güçlerdir. Bugün Türkiye’deki siyasal rejim aslında aptallaşmayı yaşıyor. Otoriterleşmenin, baskının keyfiyeti içerisinde hareket ediyor. Bugün kendisini bu şekilde tatmin edebilir, açlık grevindekilerin taleplerine karşı ciddi bir düzeyde şovmenlik yapabilir. Büyük bir iştahla bunu kamuoyuna servis ediyor. Bu son derece çirkin bir yaklaşımdır. Kürt tutsaklarının açlık grevi eylemi, bu eylemin amacını anlamamaları yönündeki yaklaşım tehlikeli bir yaklaşımdır. Biz bu yaklaşım çözümsüzlük yaklaşımıdır. Ve siyasi tutsakların açlık grevleri bir manifestodur” diye konuştu.

‘TUTSAKLARIN YÜCE SESÝNÝ HÜKÜMET ÝSTESE DE KISAMAZ, BU EYLEMÝ ENGELLEYEMEZ’

Fırat, Türk cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakların 63 gündür sürdürdüðü açlık grevlerini deklarasyon olarak yorumlayan ve bu deklarasyona başta Türkiye’deki demokratik, siyasi çevreler ile aydınlar olmak üzere herkesin sahip çıkması gerektiðini ifade etti.

Fırat sözlerini şöyle sürdürdü: “Son derece aðır koşullar ve zulüm altında bu eylem konuluyor. Açlık grevindeki tutsakların yüce sesini hükümet ne kadar istese de kısamaz, bu eylemi engelleyemez. Bu sesin ne Türkiye kamuoyuna ne Kürt halkına ne de uluslararası kamuoyuna ulaşmasını engelleyemez. Eylemcilerin yüce sesi bugün, hem gök kubbenin altında hem de gök kubbenin kuşaklarında yankılanıyor. Hükümetin buna karşı her ne kadar manipülasyon yapıyorlarsa engelleyemedikleri de görülüyor. Bu mümkün deðildir. Çünkü öncelikle eylemcilerin yöntemi son derece etkindir. Ýkincisi, eylemcilerin perspektifi, amacı son derece insani ve çözüme yöneliktir. Bu açıdan eylemcilerin duruşu tüm çözümsüzlük duruşlarını dize getiren bir duruştur. Hükümet kendini ne kadar güçlü hissederse hissetsin başarılı olamaz. Hangi araçları kullanırsa kullansın, hangi şiddet yöntemine başvurursa vursun başarı şansları son derece zayıftır.”

HÜKÜMETÝN AÇLIK GREVLERÝNE KARŞI YAKLAŞIMI AHLAK DIŞIDIR

Türk cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatıran PKK ve PAJK’lı tutsaklar öncülüðünde 12 Eylül’de başlayan açlık grevlerine daha fazla sahip çıkılması gerektiðini vurgulayan Fırat, “Bu eyleme bir biçimde destek vermek hepimizin boyun borcu ve sorumluluðundadır” dedi.

AKP Hükümeti tarafından açlık grevlerine yönelik geliştirilen tutum ve açıklamalara da işaret eden Fırat, bunu eylemcilere karşı bir hakaret olarak yorumladı ve “Bu ahlak dışı bir durumdur. Hükümetin geçmiş zihniyeti tekrar tekrar eylemcilere uygulaması son derece çirkindir” ifadesini kullandı.

Fırat, AKP Hükümeti’nin Kürt halkını ve taleplerini anladıðını ancak anlamazdan geldiðinin altını çizerek, “Hükümet anlamazdan gelmeyi çok seviyor. Aslında anlıyor ancak anlamamak bir siyaset tarzı olmuş. Bu geçmişte de çok uygulandı, adeta kronikleşmiş bir tarz oldu. Her sıkıştıklarında buna başvuruyorlar. Ancak bu çare deðil” dedi.

‘AÇLIK GREVLERÝ SORUNUN ÇÖZÜMÜNDEKÝ EN DOÐRU YÖNTEMÝ ORTAYA KOYUYOR’

Kürt halkının eskisi gibi olmadıðını, hakları doðrultusunda sesini daha güçlü yükselttiðini belirten Seydi Fırat, “Bir taraftan sorunları çözmedeki zayıflıðı bir taraftan otorite, güç olmadaki yoðunluðu hevesi aslında siyasi iktidarda bir yarılma yaratıyor. Ve siyasi iktidar bu yarılmayı demagoji ile manipülasyon ile aşmak istiyor. Ancak bu mümkün deðildir. Bu esas itibarıyla onların çıkmazıdır. Bizim içeride ve dışarıda sürdürdüðümüz özgürlük, demokrasi mücadelemiz aslında bir biçimiyle onların bu çaresizliðine yeni bir yaklaşım gösteriyor” diye kaydetti.

Hükümetin Kürt halkına karşı onur kırıcı yaklaşımlar sergilediðini ifade eden ve hiç kimsenin buna boyun eðmeyeceðini söyleyen Fırat, “Sayın Öcalan üzerinde işkence düzeyinde olan aðır bir tecrit vardır ve bunu kabul etmek mümkün deðildir. Cezaevlerindeki siyasi tutuklularda buna karşı tavır ortaya koyuyor. Bu tavır aslında sorunun çözümünde en doðru yöntemin ne olduðunu ortaya koyan bir yaklaşımdır” dedi. Fırat, Türk cezaevlerindeki siyasi tutsakların gösterdiði bu hayati yaklaşıma herkesin sahip çıkması gerektiðini söyledi.

Siyasi tutsakların güçlü bir irade göstererek bir halkın taleplerini dile getirdiklerini ifade eden Fırat, eylemi sahiplenmenin artık dışarının sorumluluðunda olduðunu kaydetti.

BARIŞ ELÇÝLERÝNÝN MÜCADELESÝ TARÝHE NOT OLARAK DÜŞTÜ

Barış Grubu olarak Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra cezaevlerine konulan Barış Grubu üyelerine de dikkat çeken Fırat, Aysel Doðan’ın durumunun aðırlaştıðını belirtti. “Onlar zaten barış için yola çıktılar, mücadele verdiler. Ancak ne yazık ki hükümet bu barış yaklaşımlarını bir şekilde etkisizleştirdi. Ve önemli bir kısmını aðır cezalar vererek cezaevlerine koydu ama onların onurlu mücadelesi devam ediyor. Ve onların barış elçisi olarak gelişleri, amaçları, mücadelesi tarihe bir not olarak düştü. Şimdi onlar cezaevlerinde ben de burada eyleme katıldım. Bu aynı zamanda onlara karşıda bir sorumluluðumdur.”

Fırat son olarak, içinde bulunulan kritik sürece dikkat çekerek, hükümetin tutsakların haklı ve meşru taleplerini duymazdan gelerek adım atmamasına karşı halkı sokaða direnişe çaðırdı.