'Sen ne terbiyesiz bir adamsın' - Mehdi Atay

'Sen ne terbiyesiz bir adamsın' - Mehdi Atay

Özellikle on yıllık AKP iktidarının son dönemlerinde Türk Başbakan Tayyip Erdoðan'ın “Osmanlıcılık” sosuna bulanmış “padişahlık” özlemleri kendisini devlet yönetiminde de hissettirir oldu. Hükümet üyelerinden, “bakanlarım” devlet memurlarından, valim” Kürt yandaşlarından, Kürt kökenli vatandaşlarım” sahiplenme kipi ile söz eden Erdoðan, birçok devlet hizmetinden de, “bakanıma talimat verdim, valime söyledim yaptılar” pederşahiliði ile söz ediyor.

Yüzde ellilik oy oranı ile devletin idari mekanizmasının ardından, basının büyük bir bölümünü de “hizaya” getiren Erdoðan varlıðından rahatsız olduðu insanları devre dışı bırakması ile de dikkat çekiyor. Ýş dünyasını devlet olanaklarını üleşimi yolu ile terbiye ederken, aynı yöntemle gazetecilerin işine son vermesi için gazete patronların baskı yapıyor. Hatta son zamanlarda baskı yapmasına da gerek kalmıyor herkes Erdoðan'ın neye “kızıp” neye “kızmayacaðını” bilerek hareket ediyor.

Erdoðan'ın, padişahlık kıvamında yaşadıðı Başbakanlıðı'nın başkenti Ankara'dan uzaklaşıp, dünyalı deðerlere yaklaştıkça demokrasiyle ilişkilenmedeki sıkıntısı da yüzüne çarpıyor.

Olimpiyat oyunlarının 30'uncusuna katılan “sporcularını” desteklemek üzere Mahiyeti ile birlikte Londra'da bulunan Erdoðan'ın, padişahlıðını ilan ettiðinden habersiz bir Olimpiyat komitesi personelinin kendini uyarmasına hiddetlendiði haberleri geliyor. Türk basınında yer alan habere göre, Türk kadın basketbol takımını soyunma odasında ziyaret eden Erdoðan'a, Ýngilizler “büyük bir terbiyesizlik yaptı..”

Haberden anlaşıldıðı kadarı ile sporcuların soyunma odaları ile basın mensuplarının bulunduðu bölüm arasında geçişe izin verilmiyor. Ancak her hangi bir faninin kendisine her hangi bir doðruyu gösterme şansı olmayan Erdoðan çok sinirlendi. Habere göre, “Kendisine engel olmak isteyen görevliye önce sert bir bakış atan Erdoðan, kendini daha fazla tutamayarak, 'Sen ne terbiyesiz bir adamsın' diye fırça attı.”

Başbakan olduðu günden bu yana, yarım yamalak olan Türk hukukunu da yasalarını da hiçe sayarak kendi politik referanslarının ışıðında el yordamı ile yönetmeye çalışan Erdoðan, kendisi dışında konan kurallara uyması gerektiði hatırlatılınca dengesini bir kez daha kaybetti.

Her hangi bir Avrupa ülkesinde en son hangi başbakan bir başka resmi ya da sivil görevliye hatta kendi çocuðuna, “fırça” atmasıyla ülke basınını “gururlandırmıştır”. Hangi Avrupa dilinde bir başbakanın bir vatandaşa “fırça attıðı” fiili günlük dilde bu denli rahat kullanılıyor. Hangi başbakan, görevini yaparken kendisinin istemediði bir uygulamada ısrar eden personeline, “terbiye” testi tapacak yetkiyi kendinde görüyor. Bu oyunları izlemeye gelen hangi başbakan Olimpiyat komitesi tarafından konan kuralların kendisini baðlamayacaðını iddia ediyor?

Aksine, bu toplumlarda, kamunun koyduðu kurallara uymayan başbakan da olsa, “terbiye” sınırlarını aştıðı düşünülür.

Eski Yunan'da ortaya çıkan dünyanın bu en büyük spor organizasyonunun temel hedefi “insanlar ve ülkeler arası barışın saðlanabilmesi” biçiminde özetlenir.

ABD, Rusya, Ýngiltere, Çin gibi kendi kıtalarının yanı sıra başka kıtalara da savaş açan güçlerin yanında Sudan, Fildişi Sahilleri ve Ýsrail gibi kendi içinde despotik ülkeler de katılsa da Olimpiyat oyunlarının temenni düzeyinde de olsa barışı gündeme getirmesi dikkate alınır.

Oyunlara ancak amatör sporcu ve ekiplerin katılması da sınırlı bir zaman diliminde de olsa dünyevi ihtirasların ötesine geçerek sporun doðasına uygun bir rekabetle yapılabileceðini göstermektir.

Olimpiyatların ortaya çıkardıðı en çarpıcı özelliklerden biri de duyarlılıkları kendi ülkeleri ile sınırlı olsa da demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin geliştiði ülkelerde spordaki gelişmişliðin diðer ölçülerle ciddi bir paralellik göstermesidir.

Bu yüzden amatör sporun eşitlikçi, demokratik ilişkisi Olimpiyatlar'a egemen olsun istenir. Bu nedenle, demokratikleşme, insan hakları ve temel özgürlükler konusunda dünya sıralamasının dibinde olan TC'nin hemen hiç bir spor dalında da dünya genelinde birinci lige çıkmayı başaramaması tesadüf olmasa gerek.

Kendi hükümranlık alanında “ananı da al git” dediði köylüden, kendisini eleştiren gazeteciye, “namert” üniversite öðrencisine, “içkici”, köşe yazarlarına, “yalaka” diyerek elini kolunu sallayarak dolaşan Erdoðan, Ýngiliz demokrasisinin aynasına takıldı.

Ayna ayna...