Savcı Demirel hakkında şok rapor

Savcı Demirel hakkında şok rapor

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ( HSYK) müfettişleri, Bayrampaşa Cezaevinde 19 Aralık Katliamı davası kapsamında görevini kötüye kullanan Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel hakkında şok etkisi yaratacak bir rapor hazırlandı. ANF’nin ulaştığı ayrıntılı raporda 6’sı kadın 12 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı soruşturan Savcı Demirel’in belli olan sorumluları aklayarak 11 yıldır delilleri karartıp, dosyayı faili meçhul evraka dönüştürmeye çalıştığına dikkat çekiliyor.

Bayrampaşa Cezaevi davasında müdahil avukatlar HSYK tarafından hazırlanan raporu 9 Ekim Çarşamba günü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesine sunmaya hazırlanırken, ANF HSYK Müfettişleri Haluk Gedikli ve Murat Gölyeri’nin hazırladığı rapora ulaştı. Müdahil avukatlar Naciye Demir, Sevenal Ballıkaya, Oya Aslan, Erhan Ergun ve Gülizar Tuncer’in, Savcı Demirel hakkında yaptığı suç duyurusundaki noktaları dikkat alan HSYK müfettişleri, savcının soruşturmayı taraflı yürüterek, görevini kötüye kullandığını hazırladıkları raporlarıyla bir kez daha doğruladı. HSYK raporunda Bayrampaşa Cezaevine yapılan operasyonun dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, Cezaevi Cumhuriyet Savcısı Fikret Ünalan ile Bakanlık ve komutanlıklar nezdinde konuşulup tartışıldığını, operasyon planları hazırlandığını, operasyonda yer alacak birimler ve komutanların isim isim belirlenerek düğmeye basıldığı tespit ediliyor.

19 Aralık Katliamı soruşturmasını yürüten dönemin Eyüp Savcısı Ali İhsan Demirel hakkında, avukatların şikâyeti üzerine HSYK 3. Dairesi 30 Kasım 2011’de soruşturma izni vermişti. İzin doğrultusunda HSYK müfettişlerinin hazırladığı raporda, Savcı Demirel delilleri karartıp dosyayı faili meçhul evraka dönüştürmeye çalıştığı ifade edildi.

BİLGİ VERMEYEN GÖREVLİLERİN CEZALANDIRILMASINA

Cumhuriyet Savcılarının yetki ve görevlerinin hatırlatıldığı raporda, Savcı Demirel’in kolluk güçlerinden bilgi edinmediği savunmasına cevap olarak şu hususlar belirtiliyor: “ Ceza Muhakemesi Kanunun ( CMK ) 161/ 1 göre, Cumhuriyet savcısına kolluk güçlerinden faydalanmasını ve bilgi toplamasına olanak sağlamak, cumhuriyet savcılığının araştırmalarını doğrudan doğruya yapabileceği gibi, adli kolluk, amir ve memurlarının aracılığıyla da yaptırabileceği, soruşturma evresinde bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgi ve belgeleri isteyebileceği, kendilerinden istenilen bilgileri vermeyen görevlilerin ise cezai sorumlukları söz konusu olacağı belirtilmiştir.”

11 YIL DEĞİL, VAKİT GEÇİRMEDEN!

CMK. 161/2 maddesinde belirtilen raporda: “Kolluk amir veya memurları, Cumhuriyet Savcılarının adliye’ye ilişkin bütün buyruklarını yerine getirmek zorunda olduklarını, kolluk amir ve memurları idari açıdan Vali ve Kaymakama bağlı ise de, adli yönden de Cumhuriyet Savcısına bağlı olduğunu ve adli kolluk görevlileri dışındaki görevliler de Cumhuriyet Savcısına yardım etmek zorunda olduğunu, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri vakit geçirmeden temin etmekle yükümlü oldukları” vurgusu yapılıyor. Raporda ayrıca CMK 161/5 maddesi hatırlatılarak, “Adliye’ye ilişkin görevlerini ya da yetkilerini kötüye kullanan kolluk memurlar ile Cumhuriyet Savcının buyruğunu yerine getirmeyerek ihmal eden ya da bu konuda yetkilerini kötüye kullanan kolluk amir ve memurları haklarında Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya kovuşturma yapılacağı hükme bağlanmıştır” deniliyor. Müfettişler ilgili raporda, TCK’nin 257/2 Maddesinin uyarınca, “ Kolluk dışında kalan memurlarında hazırlık soruşturmasını yapan Cumhuriyet Savcısına verecekleri bilgilerle yardımcı olmaları öngörüldüğünü, memurların istenen belgeleri göndermemeleri ya da geç göndermelerinin de ilgili madde uyarınca görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı açıktır” ifadelerini kullanıyor.

10 GÜN İÇİNDE CEVAP VERME ZORUNLULUĞU

5271 Sayılı CMK ‘nin “ Bilgi isteme” kenar başlıklı 332/1 maddesi gereği suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı, Hakim veya Mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere 10 gün içerisinde cevap verilmesi zorunluluğu altının çizildiği raporda, “ Bu süre içinde istenilen bilgilerin verilmesi imkansız ise, sebebi ve en geç hangi tarihte cevap verilebileceği aynı süre içersinde bildirilir. Fıkra hükmüyle buna aykırı hareket etmenin TCK’nin 257. Maddesine aykırılık oluşturabileceği yazılır” şeklinde ifade ediliyor.

SORUŞTURMA KOLLUK GÖREVLİLERİNE BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİYSE…

Raporda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.01.2006 tarih ve “ Soruşturmaların yürütülmesi, soruşturma evrakının düzenlemesinde ve tamamlanmasında dikkat edilecek hususlar” konulu 2 No’lu Genelgesi hatırlatılıyor. Raporda ilgili genelge hakkında aynen şu ifadeler yer alıyor: “Kamu davalarının temelini oluşturulan soruşturmaların usulüne uygun bir şekilde etkili, verimli ve eksiksiz yapılmasının sağlanması, ülkemizin uluslararası alanda haksız eleştirilere maruz kalmasının önlenebilmesi için başta Ağır Cezalık suçlar olmak üzere, özel kanunlarda soruşturmanın bizzat Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılmasını öngören suçlar ile zorunluluk bulunmadığı takdirde önemli olaylara ilişkin diğer soruşturmaların da kolluk görevlilerine bırakılmayarak bizzat Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılması.”

OPERASYON BAKANLAR VE KOMUTANLAR TARAFINDAN ORGANİZE EDİLMİŞTİR

HSYK müfettişler tarafından hazırlanan raporda en önemli nokta ise operasyonun planlı olduğuna ilişkin tespitlerin yer alması. Müdahil avukatların bugüne kadar dikkat çektiği tüm noktaları ele alan rapor da “ Hayata Dönüş” operasyonunun çok daha önceden planlanarak hazırlandığını, kimin hangi görevde konuşlandırılacağı, kimlerin emir ve komutası altında hareket edileceği belirtilerek şu tespitlere yer veriyor: “ İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve Cezaevi Cumhuriyet Savcısı gözetiminde organizeli bir şekilde gerçekleştirilen operasyon üzerinden 10 yıl aşkın geçtiği halde halen bir neticeye varılamamıştır. Cezaevine yapılan müdahalenin kendiliğinden gelişen olaylar sonucu birden karar verilerek yapılan ani bir operasyon olmadığı açıktır. Bakanlık ve komutanlıklar nezdinde konuşulup tartışılmış, operasyon planları hazırlanmış, operasyonda yer alacak birimler ve komutanları isim isim belirlenerek Elazığ Jandarma Tabur Komutanlığı ve Ankara Jandarma Özel Asayiş Komutanlığından birlikler İstanbul’a sevk edilmiş, Ankara Jandarma Özel Asayiş Komutanlığının filli müdahale ve destek grubu olduğu açıkça ifade edilmiştir.

DELİLLERİ KARARTARAK SORUŞTURMAYI FAİLİ MEÇHULE UĞRATMAK

Yine operasyon planının 7/b Maddesinde ‘hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde operasyonun bütün safhalarının video kamera ve fotoğraf makinesi ile tespit edecek tedbirlerin alınacağı’ kaleme alınmıştır. Daha operasyon başlamadan önce yapılacak kayıtların ve çekilecek fotoğrafların hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde ifa edilmesi emredilerek hukuki olmayan uygulamaların olabileceği kabul edilmiş, bu tarz uygulamalara yönelik eylemlere ilişkin delillerin karartılması istenmiştir. Buna rağmen üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçtiği halde, operasyonda ölümlere ve yaralanmalara sebebiyet veren kişilerin tespit edilemediği iddiası ile soruşturma failli meçhul evrak olarak sürdürülmektedir. “

SAVCI DEMİREL 11 YILDA HİÇ BİR İŞLEM YAPMAMIŞ

Raporda dikkat çekilen diğer önemli hususlar şunlar: “ Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral E.Engin Hoş’un operasyon komutanı, Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanı J.Y b. Y.Burhan Ergin’in operasyon komutan yardımcısı olduğu cezaevi özel müdahale planından ve sair yazışmalarından sabittir. Buna rağmen her ne kadar 25.12.2000 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Özcan Şen ve 15.01.2002, 08.03.2002, 29.05.2002, 15.12.2002, 07.03.2002, 07.05.2002, 02.09.2002, 18.10.2002, 15.01.2003, 08.05.2003, 31.03.2003, 28.08.2003, 30.06.2004, 07.07.2004,02.03.2006, 21.12.2006 tarihlerinde Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel tarafından jandarma komutanlıklarına benzer mahiyette müzekkereler yazılarak “ Hayata Dönüş” operasyonu ile ilgili önceden plan yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise katılmış birliklerin operasyonda verilen görev dağılımın ne olduğunun, tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu C Blok dâhil hangi koğuşa hangi görevlilerin hangi istikamete müdahale görevi verilip uygulandığının sorularak operasyonda görevlilere yazılı talimat verilmiş ise varsa örneğinin, operasyona fiilen katılan personelin açık kimliklerinin ve operasyondaki görevlerinin liste halinde çıkartılıp gönderilmesi istenilmiş ise de yazılan bu müzekkerelerin hiçbirisine olumlu cevap verilmediği halde istenilen bilgi ve belgeleri göndermeyenler hakkında her hangi bir işlem başlatmamış, operasyona komuta eden isimler operasyonun başladığı tarihten itibaren bilinmesine rağmen bu konuda ifade ve beyanlarına başvurulmamış veya kendilerinden bilgi ve belge talebinde bulunulmamıştır. Görevliler hakkında her hangi bir soruşturma başlatılmamıştır.”

SORUMLULAR BELLİ KOVUŞTURMAYA YER YOK

Raporda Bayrampaşa Cezaevi Özel Müdahale Planı’nın, “İcra” bölümünün “a” maddesinde, “ Fiili müdahale ve destek grubu” başlığı altında, “Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı personelinin ölümlerin ve yaralanmaların meydana geldiği cezaevi C Blok’ta konuşlandırıldığı ve bizzat müdahale grubu olduğu belirtildiği halde kimlik bilgileri tespit edilenler hakkında yeterli araştırma yapılmadan ve ölümlere bu birlikte görevli hangi personel tarafından sebebiyet verildiği açıklanmadan ve tespit edilmeden haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği öngörülmüştür” ifadelerine yer verildi.

TUFAN PLANI GÖNDERMEYEN GÖREVLİLERE DE SORUŞTURMA YOK!

Raporda Bakırköy 13.Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2010 ve 03.12.2010 tarihlerinde Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul İl Jandarma Komutanlığına yazdığı talimat gereğince cezaevine özel müdahale planını ve ekleri Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği hatırlatılarak “Bu tarihten sonra İstanbul İl Jandarma Komutanlığının Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş olduğu 13.05.2011 tarihli müzekkere cevabı doğrultusunda planın fotokopisinin İl Jandarma Komutanlığında olduğu anlaşılmış ancak, planı göndermeyen görevliler hakkında herhangi bir işlem yapılmamış, 06.04.2011 tarihinde Bakırköy 13.Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak 17 sayfalık “Tufan” isimli Bayrampaşa özel müdahale planının tasdikli fotokopisinin gönderilmesi istenmiştir” denildi.

Bayrampaşa Cezaevi Koruma Tabur Komutanı Jandarma Yüzbaşı Zeki Bingöl yazdığı “ Bayrampaşa Cezaevi Gerçeği” isimli kitaba da yer verilen raporda, “ Kitapta operasyon ile ilgili bilgilerin olduğu

Pasajlara ve sayfa numaralarıyla birlikte ve basına verdiği demeçlere yer verildiği halde tanık olarak dahi bilgisi ve görgüsünün tespiti yoluna gidilmemesi olaya ilişkin etkin bir soruşturma yapılmak istenmediği iddiasının diğer bir kanıtıdır” diye belirtildi.

BU SİCİL NUMARALAR KİMİN?

Raporda devamında operasyona günü kimliği tespit edilmeyen görevli personele ilişkin şu tespitler yer almakta:“Operasyon günü operasyona ilişkin tutulan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici ile Cezaevi Savcısı Fikret Ünalan tarafından imzalanmayan tutanakta isimlerine, ünvanlarına ve kimlik bilgilerine yer verilmeyen 25530, 1988/286, 1991/235, 1982/A.2259, 1981/A.2177 ve 1984/A.253 sivil numaralı personelin kimler olduğuna dair bir araştırma yapılmamış, sivil numaralarının operasyona bizzat katılan kişilere ait olmadığı iddiasına rağmen, bu kişilerin sivil numaralarının kime ait olduğuna ve operasyona bizzat katılıp katılmadıklarına dair bir araştırmaya 10 yılı aşkın süren soruşturma boyunca tevessül edilmemiş, bu konuda bir müzekkere dahi yazılması düşünülmemiştir.”

SORUMLULAR ŞÜPHELİ KATEGORİSİNDEN ÇIKARTILARAK AKLANDI

Ayrıca raporda ön inceleme aşamasında operasyonda yer alan ve bilgi sahibi oldukları anlaşılan kişilerin üzerine gidilmediği şu ifadelerle belirtiliyor: “ Kemal Kemikli, Mehmet Kaya, Ümit Beşli, Mehmet Koçtürk, Muhsin Yüreklioğlu isimli kişilerin savcılık soruşturmasında beyanlarının tespiti yoluna gidilmediği, örneğin hükümlü ve tutukluları ikna edip koğuşlardan çıkardıklarını söyleyerek bu süreçte yanından hiç ayrılmadığını ifade ettiği Bölük Komutanın kim olduğunun Ümit Beşli’den sorulmadığı müşahade olunmuştur. Benzer şekilde Elazığ Jandarma Tabur Komutanlığında görevli 39 şüpheli hakkında ön inceleme sırasında alınan beyanları doğrultusunda operasyona katıldıklarını ifade ettikleri için haklarında başka bir araştırma yapmaya ihtiyaç duymadan fezleke tanzim edildiği halde aynı komutanlıkta görevli olup ön inceleme veya savcılık soruşturması aşamasında adres değişiklikleri nedeniyle savunma ve beyanları tespit edilmeyen Hüseyin Kuş, İbrahim Sabancı, Tahir Zan, Veysel Öztürk, Zafer Bakan, Özay Bayram, Serkan Kırdoğan, Tancu Çelik, Metin Çeliktaş, Murat Çobanoğlu, Mustafa Pehlivan, Hasan Sevinç, H.Ali Bekel haklarında adres araştırması yapılmadığı, bildirilen yeni adreslerine bu yönde talimat yazılmasının düşünülmediği, olaya ilişkin ifadeleri tespit edilmeyerek doğrudan şüpheli kategorisinden çıkartılarak, evrakın faili meçhul soruşturma olarak kabulü yoluna gidildiği öğrenilmiştir.”

DEMİREL İÇİN YER DEĞİŞTİRME VE KOVUŞTURMA AÇILMASI SONUCUNA VARILDI

“Ön inceleme sırasında alınan ifadelerin ise bir format hazırlanarak, bu format üzerinden alındığı anlaşılmış, hiçbir ifadenin daha sonra Savcı Demirel tarafından alınmasına ihtiyaç duyulmamıştır “ denilerek soruşturmanın etkin yürütülmediğinin altı çizilen raporun sonuç kısmında, Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel’in savunmalarında belirttiği hususlar, dosyada etkin bir soruşturma yapılmamasının haklı bir nedeni sayılmadığını, bu nedenle yapılan savunmanın yeterli görülmediği ifade edilmiştir. Sonuç olarak Savcı Demirel hakkında “Soruşturma maddesinde belirtilen iddialar kanıtlandığından, hakkında yer değiştirme cezası uygulanması ve kovuşturma yapılması sonucuna varılmıştır” denildi.