Savaşın ve barışın tarafları-Ýbrahim Yaylalı

Savaşın ve barışın tarafları-Ýbrahim Yaylalı

Eski esir asker Roboski'den Ankara'ya barış yürüyüşünü yazdı...

Savaşlarda mutlaka taraflar vardır,yoksa bu sıfat zaten kendi özüne aykırı bir durumu ifade ederdi.Bizim içerisinde yaşadıðımız coðrafyamızda savaşı ele almak ve taraflara bakmak ve oradan barışı tariflendirmek en doðrusu olurdu.

Bizim coðrafyamızda şu iki tanımlamayla tarafların varlıðına ulaşabiliyoruz.Birinci tanım bizim yola cıktıðımız kürdistanda yaşayan insanlarımıza ait. Ben Barış yürüyüşüne Nusaybin'den başlayarak Ankaraya kadar olan hatta yürüdüm. Hani derler ya Adım adım, karış karış yürüyerek o iki tanımlamaların yaşadıðı coðrafyalardan gectim.

Ýlk tanımlamaya geri dönecek olursam planlı-plansız yani çat kapı yaptıðımız evlerde, savaştan haberdar olunduðunu ve savaşın bitmesi ve sadece kendi coðrafyalarında deðil, türk halkına etkilerindende bahsederek bütünlüklü savaşın sonlandırılmasından yana bir tavır olduðunu gördük.

Kürdistan bölgesinde bu gözlemimiz öyle çatışmasız bir süreçte de olmuyor.Açıkca yürüyüşümüz esnasında geçtiðimiz her şehre ve her ilçeye gerilla cenazeleri gelirken bu gözlemleri yapıyoruz. Hatta bu anlamda taziyeye giden bir çok aile yolda yanımızda durarak ölümlerin bitmesi ve savaşın durmasını içeren bir çok paylaşımız oluyor.Üstte beli rtiim gibi sadece gerilla ölümleri deðil,asker polis sivil ölümlerin durması için olan çaðrılardı.

Birinci gözlemimi aktarırken yine fırat'ın diðer tarafında yürüyüşümüze takılan iki gözlemide aktarmak gerekiyor

TELAŞLI ÇOCUK YÜZÜ

Geçtiðimiz yol güzergahı üzerinde bir aileye misafir olmak istiyoruz.Öðle saatleri sıcak ve bir parça gölge bir parça su arıyor gözlerimiz,bir hanenin gölge saðlayan aðacını gözümüze kestirip oraya doðru yöneliyoruz.Uzatmadan devam edersek evin küçük çocuðunun tedirgin yaklaşımı tüm grubun dikkatini çekiyor.Ýstediðimiz suyu bize getirmek için yanımızdan ayrılan küçüðün ardından ne yapalımın kırıtiðini gurup ile yaparken evin babası da ortaya çıkıyor.Uzun paylaşımlarımız sonrasında bulunduðumuz yerde bir iki gün önce gerilla yol kontrolu yapmış asker daha sonra gelip aileye bu yüzden baskı yapmış,hatta bu da yetmemiş ajanlar göndermiş oradaki aileyi kontrol etmiş,bizde bu durumun üzerine oraya gidince bizden ajan diye şüphelenmişler.Yöntemlerden biiri olarak yürüyüşümüz, geçmişe dönük hak ihlallerini yerelliklerde basın açıklamalarıylada dile getirmekti

Ýzlenimlerimiz göre 90 yılların yöntemi hala varlıðını devam ettiriyordu. Deðişen tek şey bu sefer bu uygulamaları yeni egemenler devam ettiriyordu.Bunun gibi bir çok örneði sıralamak çok mümkün, yüzümüze gülen devletin kolluk kuvvetleri arkamızdan halkı bizi aðırlamamaları konusunda ikna (siz bunun tehtit okuyun) ediliyorlardı

TAZÝYEDE BÝR ANNE VE SESSÝZLÝÐÝMÝZ

Suruç bölgesine ulaştıðımızda eski bir reno ile biraz önümüzde bir aile durdu.Arabaya yaklaşıp aileyi selamlayıp neden yürüdüðümüzü aileye aktardık.Aile önce yürüyüşümüzü selamladı, sonrasında ise paylaşımlarından öðrendik ki ölen yakınlarını topraða vermek için Suruç'un bir köyüne gidiyorlardı.Diger arkadaşlarımın o an gözleme fırsatı bulamadım. iki şeyden gözlerimi kaçırdım,biri arabada oturan anne, diðeride yanı başımda yol arkadaşlarımdan.Anne ve yanındaki aile bireylerinin tek yürek olmuş gibi barış herkese gelsin sesi yer yanımda yankılanıyordu.Asker polis gerilla ve tüm siviller ve tüm halklar için denmesi hepimizi müthiş etkisi altına almıştı.Bu yüzden olabilir yada patlama duygusunu önleme amaçlıda olabilir selamlaşıp bir an önce oradan uzaklaşmak istedim.Halil ve biz yavaş yavaş uzaklatıðımızda iki kadın arkadaşımızı geride bırakmıştık,biz ilerlerken arkadan hıçkıra hıçkıra aðlama sesleri karşıkarşıya kalmıştık.Ben ve halil belkide hiç olmaması gereken ölümün kanıksanması hastalıðına yakalanmıştık.Halil ile ben yaşadıðımız deneyimlerden dolayı olabilir,bir çok ölümlerlle karşıkarşıya gelmiştik,belkide ölümleri artık kanıksamaya baslamıştık.Kadın arkadaşlarımız için durum böyle degildi ve böyle olmaması da gerekiyordu.Sadece o an için yapabildiðimiz hiç konuşamadan bir süre birbirimize sarılmak ve yanyana bir sonraki duraðımız tesislere kadar konuşmadan ve gözlerimizi birbirimizden kaçırarak gidebilmekti.

Ýkinci tanımlama,savaşın diðer tarafı...

Barış mı nerede savaş var?,Neyin barışı?, kimin barışı ?.Bu tanımlama fırat'ın bu tarafında karşılaştıðız sorulardan biriydi.Bu tarafın edimleri kendiliðinden gelişmiş deðildir.Osmanlı'dan çıkış süreciyle,ittihatcılarla devam eden,var olan içerisinde bulunduðumuz sistemin başlangıcıyla tepe noktasına varan tekleştirmeci-inkarcı-asimilasyoncu politikaların bireye yansımasından başka bir şey deðildir.

Bu tanımlamaya ilişkin bir çok örneklemeyi,Antep alın Ankara'ya kadar gördük.Beraber barışı tartışmaya çalıştık.Karadenizli olarak beni Türkiye'nin milliyetçi şahdamarı olarak da tanımlıyan oldu.Onların deðişiyle Türkiye'de birliðin beraberliðin teminatı olarak görüldüm.

KÜRT HALKIYLA ETKÝLEŞÝMÝ AZ OLAN YA DA HÝÇ OLMAYANLAR ÝÇÝN

"Karadeniz'li ve şahdamarısın Türkiye'nin, ah siz olmasanız.."

Fırat'ın bu tarafında karşılaştıðımız, uzun uzun konuşmaya çalıştıðımız bir çok kişi öðretilmiş gibi karadenizli olduðumu söylediðimde karşılaştıðım bir yaklaşımdı.Yukarıda bu yaklaşımı getirenlerle ölümler durmalı dediðimizde,bunu nasıl durdurabiliriz diye sorduðumuzda,gerilla ölümleri,sivil ölümleri,ya da Kürt halkının ölümlerini atlayarak,sürekli vurgu yaptıðı ölümler asker ölümlerinin bitmesi vurgusuydu.

Aynı yaklaşım siz karadeniz'liler olmasaydınız,birlik ve bütünlüðümüzü koruyamazdık."Siz Türkiye'nin sahdamarısınız,sizin milliyetçiliðiniz olmasa türkiye ne olurdu' diyorlar.Bu kesim barışı görmüyor ve karşı tarafın yok edilmesiyle birliðin geleceðini savunuyor

Fırat'ın bu tarafıyla ilgili önemsediðim ve belkide bu etkileşim sayesinde barış gelecektir.

KÜRT HALKIYLA ETKÝLEŞÝMDE OLANLAR ÝÇÝN...

Urfa'da Karadeniz'li hoca...

Urfa'da mıra'sının meşhur olduðu bir köye gittik.Bu köyün iki özelliði var.Birncisi özelliði magara evleri olması,ikinci özelliði ise 80 öncesi bu maðara evleri askeriye tarafından işkencehaneye çevrilmesiymiş

Bizi böylesi bir köyün aðırlaması aðırlaması güzel ve anlamlıydı. Muhtarına kadar bu köy barışı haykırıyordu.Türkiye kesiminde göremeyeceðimiz birisi daha vardı'ki beni çok şaşırttı.

Hem karadeniz'li hemde cami imamı güzel bir insanla karşılaştım.Ýkimizde birbirimize bakıp, ben Trabzon'dan imam Samsun'dan barış isteyecek adam çıkmaz diye birbirimize takıldık.

Saatlerce sohbet ettik,camilerin savaş dilini nasıl yeniden yeniden ürettiðini vurguladı.Karadenizliydi ve sivil cumalarının dilinin barış dili olduðunu,caminin resmi diline karşı olumlu karşıladıðını açıkladı

Daha neler neler konuşmadık'ki, ikimizin keyfine diyecek yoktu.

ÝKÝ KARADENÝZLÝYE YOL GÖSTERÝR VÝCDANLARI

Ýkimizde devletin saklamaya çalıştıðı gizin farkına varmıştık.Ýki karadenizli olarak bu derdi nasıl yaşadıðımız yerlere taşırız derdi yaşıyorduk.ikimizde bir çok kez bunu denemiş sonucu ikimizide üzmüştü.Bu bizim vazgeçtiðimiz anlamına gelmiyordu.Ýkimizde en büyük haziyeye kavuşmuştuk.O en deðerli hazine vicdanlarımızdı

O bize ne olursa olsun nasıl haraket etmemizi gösteriyordu.

Sonuç yerine:

1) Kürdistan'ı adım adım yürüdüðümde gördüðüm ortak şey ayrımsız barış istemiydi.Kürdistan'da barış istemi sadece bir tarafa ilişkin deðil,toplumsal barışı istiyor ki bu durumu çok önemsiyorum.

Savaş barış ikiliminde Türkiye kısımında çok vahim durumda olduðumuzu biliyoruz.Savaş iktidarının, savaş politikaları sonucu Kürt halkının nasıl yalnızlaştırıldıðını biliyoruz.Kürdistan'da Kürt halkının bu durumu görmesine raðmen saðduyusunu koruyor

2) Türkiye kesimi sistemin kürt halkına yönelik sömürgecilik ilişkileri üzerinden organize edilmiş şekilde ataerkil-şovenist-ırkçı saldırıya maruz kalmaktadır.Bu saldırılar üzerinden Türk halkının vicdanı-kalbi tüm duygularıyla esir alınmıştır.

3) Kürdistan'da neredeyse bin yıldır devam eden kürt halkına karşı sömürge politikaları uygulanmaktadır.Cumhuriyet tarihi aynı politikaları günümüze kadar taşırmıştır.Bu politikaları aynı şekilde sürdürebilmek için, ezilen halkı inkar etmiş,ezen halk kimliði oluşturmuş,birini inkar ederken ve soykırıma tabii tutarken ezen halkın iradesinide çeşitli manipule araçlarıyla etkisiz hale getirmiştir.Bu araçlarla eş zamanlı olarak Kürdistan'da katliam yapmış ve yaptıðı katliamın saklanmasını yani gizlenmesini saðlamıştır.Bu durum böyle olunca Kürdistan'daki bugünde devam eden sömürgeci politikalardan bir haber olan Türk halkı mevcut bu politikalarının uzantısı haline geldi.

4) Barış yürüyüşü bu anlamda şu durumu açıða çıkardı. Kürt halkıyla etkileşim halinde olanlarla-olmayanlar arasında mutlak deðişik tavırlar olduðunu ortaya çıkardı.Bir şeyi daha ortaya çıkardı'ki eðer Kürdistan'da hala olan soykırım politikaları görünür kılınabilirse buna duyarsız kalınmadıðını,birebir paylaşımlarımızdan gördük.

5) Roboski'den Ankara'ya uzanan ölüm yolunda öyle anlatımlarla karşı karşıya kaldık'ki, otuz yıllık savaş sürecinde öyle travmalar yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyor'ki ,ben bir çok şeyi bildiðimi düşünürken şaşırıp kaldım.Mutlaka bir an önce,ortaya çıkan savaşın ürettiði bu travma süreci ortadan kaldıracak çalışmalar yapılmak zorundadır.Ölümlerin gitgide kanıksanmaya başlandıðını gözlemledim'ki bu durumun çok tehlikeli olduðunu düşünüyorum.

6) Türkiye'de özellikle savaşa dahil olan asker veya polis yakınını kaybeden ailelerin travmasını halletme durumu var'ki bu durumun vahamiyetini ortaya seriyor.Bu aileler savaşın devam etmesi ve savaşlarda insanların ölmesi üzerine yaşamlarını normalleştiriyorlar Bunda bir çok asker,polis ve savaşta yaşamını kaybedenlerin yakınlarıyla dayanışma için kurulan dernek ve kuruluşların etside büyüktür.Tabi devletin genel tutumunu asla unutmamak gerekir.Bu durumun etkisini kıracak, insanlarımızın yaşadıðı bu travmayı ölüme deðil yaşama kanalize edilecek çalışmalar gerekmektedir..

7) Kürdistanda da savaşa baðlı travmalar yaşanmaktadır,Burada sevindirici olan hem yeni olsada burada travmalar üzerine sivil toplum örgütlerinin çalışması hala devam etmektedir.Burada travma yaşayan insanı ise yaşama baðlayan şey ise bir gün mutlaka barış gelecek ve bu coðrafyadaki diðer halklarla birlikte barış içerisinde yaşayacaðız.

Bizim barış yürüyüşümüzün başında dediðim gibi iki tarafı var,sa vaş ve barış tarafı,bizim 50 günlük bu yürüyüşümüz elbette her şeyi bitirmeyecek ve barışı getirmeyecek.Bu yürüyüşümüz bize barışın hangi güzergahı takip ettiðimizde geleceðini göstermesi anlamında öðreticiliði büyüktür.Savaşla hesaplaşma ve barışın gelmesi için,artık elimizi deðil bedenimizi taşın altına koyma zamanıdır.Savaşın elini zayıflatmak ancak bu sekildeki tavrın hayatileştirilerek,yaşamın her alanına hakim kılmaktan geçtiðini bu yürüyüş bir kere daha bize göstermiştir.

biz küçük bir adım attık barış adına,bu tavrın büyüyüp büyümemesi ise bu tavrın sahiplenip büyütülmesine baðlı olduðunu düşünüyorum Savaş kliði bu tavra baðlı olarak ya geriletecek ve barışı bu coðrafyaya hakim kılacaðız.Ya da savaş rızasıyla ölüme razı edileceðiz.Yaşamımızı çürüteceðiz.