Sandıkta hile kokusu: Yüzlerce köyün sandıkları taşınıyor

Referandum öncesi, neredeyse tamamı HDP seçmeni olan 13 merkezdeki yüzlerce köy ve mahallenin sandıklarının taşınması için başvurular yapıldı.

Referanduma 40 günden az bir süre kalırken, seçim güvenliğine gölge düşürecek uygulamalara şimdiden başlandı. Son 2 seçimdir olduğu gibi 16 Nisan’da yapılacak referandumda da Kürt kentlerindeki birçok sandık, taşınarak “daha merkezi” noktalara alındı. Seçmenin oy kullanması önünde büyük bir engel olarak görülen kararların, jandarma komutanlıkları ve emniyet müdürlüklerinin istediği doğrultusunda alındığı belirtiliyor. Buna göre, Iğdır merkeze, Bitlis’in Tatvan, Muş’un Bulanık, Batman’ın Kozluk ve Sason, Siirt’in Kurtalan, Mardin’in Derik, Savur ve Mazıdağı, Şırnak’ın İdil ve Beytüşşebap, Hakkari’nin Şemdinli, Ağrı’nın Patnos ilçelerine bağlı birçok köy için il ve ilçe seçim kurullarına yapılan başvurularda, sandıkların taşınarak birleştirilmesi talep edildi.

SANDIKLAR KORUCU KÖYLERİNE

İdil ilçe merkezi ve çok sayıda köyündeki sandıkların birleştirilmesi için yapılan başvurular kabul edildi. Mardin Derik’te de 30 köy için sandık birleştirme kararı alındı. Yine Bitlis’in Tatvan ilçesinde yüzlerce seçmenin bulunduğu 30 ayrı köyde kurulması gereken sandıkların, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İlçe Jandarma Komutanlığı’nın talebi üzerine korucuların ağırlıkta olduğu köylere ve ilçe merkezinde belirlenen okullara kurulması kararlaştırıldı. Bu köylerin neredeyse tamamında son seçimlerde HDP’ye ezici oranda oy çıktığı biliniyor.

TEMELLİ: HER TÜRLÜ HİLE VE KİRLİLİĞE BAŞLADILAR

Sandık birleştirme kararlarını değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, kararın alındığı tüm merkezlerde seçim kurullarına itirazlarını yaptıkları bilgisi verdi. Bu uygulamanın Seçim Kanunu’na aykırı olduğunun altını çizen Temelli, “İktidar içine düştüğü telaşla ve referandumda ‘Evet’in çıkmayacağını anladıktan sonra her türlü seçim hilesine ve kirliliğine başvurmaya başladı. Bu nedenle bu yöntemi deniyorlar” dedi.

Seçim sandıklarının “güvenlik” iddiasıyla taşınmasını kabul edemeyeceklerini söyleyen Temelli, yaptıkları itirazdan olumlu sonuç alacaklarına inandıklarını kaydetti.

HDP tabanının “Hayır” dediğini belirten Temelli, şöyle devam etti:

‘SEÇMEN İRADESİNE İPOTEK’

“Bu yüzden de ‘Hayır’a karşı her türlü seçim hilesini gelenek haline getiren AKP, şimdi de güvenlik bahanesiyle sandıkları birleştirme yoluyla yeni bir terör girişimine kalkışmıştır. Bu tam da seçmen iradesine ipotek koyma girişimidir. Böylesi bir anayasa değişikliğinin meşruiyeti, zaten mecliste görüşmeler sırasında tutsak olan vekillerimizle yitirilmişti. Bu meşruiyetin bir kez daha yitirmesine neden olan bir adım atılmaktadır. Başından beri bunu söylüyoruz.

SANDIĞA GİTME ENGELLENMEK İSTENİYOR

Bu tek kişilik bir yönetimi hayata geçirecek bir rejim değişikliği girişimidir. Bunun hiçbir meşruiyeti yoktur. Bunu bile bile çalışmalarına devam eden iktidar şimdi de halkın iradesini çok net olarak görmüştür ve buna karşı bir telaşa düşmüştür. Bulduğu yöntemlerden biri de bizim hayır oylarımızın yoğun olduğu yerlerde sandık haklarını gasp etme yönündedir. İnsanları sandıkları birleştirme ve taşıma yoluyla sandıktan uzak kalmayı sağlamak sandığa gitmelerini engellemek ve oy manipülasyonlarını yapmak için bir operasyon başlatmıştır.

‘OYUNU SANDIKTA BOZACAĞIZ’

Buna karşı tabii ki de haklarımızı savunmaktır. Hem YSK hem de diğer platformlarda biz haklarımızı savunacağız. Gerekli başvuruları yapacağız ve takipçisi olacağız. Ne olursa olsun AKP’nin bu oyunları içerisinde kalmayacağımız ve bu oyunu sandıklarda bozacağız.”

‘İKTİDARDAN DÜŞMELERİ ONLAR İÇİN KABUS OLACAK’

OHAL koşullarında seçime gidilecek olmasının ayrı bir sorun olarak karşılarında durduğunu dile getiren Temelli, “Başbakan Binali Yıldırım, Aralık ayındaki konuşmasında ‘Referandumun OHAL koşullarında yapılmasına izin verilmeyecek. Bu meşruiyet sorununu yaratacaktır’ demişti. Bunun üstüne OHAL uzatıldı ve OHAL içerisinde referandum yapılmasına karar verildi. Bu onların korkularını ve kaygılarını gösteren bir durumdur. Bizzat kendi söylediklerini yalanlayacak hale düşmüş bir durumun meşruiyeti tabii ki de tartışmalıdır. Dolayısıyla da tek kaygıları kendi siyasi itibarlarını sürdürmek. Çünkü biliyorlar ki iktidardan düşerlerse bu onlar için çok büyük bir kabus oluşturuyor. İşledikleri suçların hesabının sorulması yolunun açılması bir yeni duruma tekabül ediyor. Bu kaygı ve korkuyla aslında bütün meşru zeminleri ortadan kaldırıyorlar. Halkın tek elinde kalmış olan oy hakkını bile bu yöntemlerle gasp etmeyi içlerine sindirebilecek kadar agresifleşmiş bir iktidar var karşımızda” dedi.