Sanatçı, aydın ve kurumlardan acil 'Sur' çağrısı

İstanbul'da bir araya gelen barış grupları, Sur için acil harekete geçilmesini istedi. Yapılan çağrıda, "Sur'da mahsur kalanlar için acilen güvenli tahliye koşulları yaratılsın" denildi.

Barış grupları, Amed'in Sur ilçesinde mahsur kalan ve aralarında yaralı ve çocukların da bulunduğu 200'e yakın sivilin bir an önce güvenli olarak tahliye edilmesini talep etti.

TANBAY: DEVLETE GÜVENMİYORLAR

İstanbul'da Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan, Sanatçı Zeynep Tanbay, Cizre'de yaşanan vahşeti hatırlatarak, Sur'da da aynı katliamların yaşanmaması için tüm sivil toplum örgütlerinin harekete geçmesi için acil çağrı yaptı. Tanbay, "Acil olarak harekete geçmemiz gerekiyor. Sur'da kadınlar, bebekler, sivil insanlar var. İnsanların güvenli bir şekilde tahliye olması için Valiliğe sesleniyoruz. Sur'daki sivil insanların bizim aracılığımızla çıkılmasını öneriyoruz. Çünkü insanlar oradaki devletin silahlı güçlerine güvenmiyor. İnsanları acilen oradan sağ salim çıkarmamamız gerekiyor" dedi. 

'ACİLEN GÜVENLİ TAHLİYE KOŞULLARI YARATILSIN'

Ortak çağrı metni ise Barış İçin Kadın Girişimi'nden Nükhet Sirman tarafından okundu. 

"Çağrımızdır: Diyarbakır Sur'da mahsur kalanlar için acilen güvenli tahliye koşulları yaratılsın" başlıklı çağrı metni şöyle:

"Ülkemize ateş düştü. Düştüğü her ocağı yakıyor. Artık tek bir can kaybetmek istemiyoruz. Diyarbakır Sur'da 85 gündür sokağa çıkma yasağı sürüyor. Sur'un üç ayrı mahallesinde on beşi on yaşın altında bebek, çocuk ve yaralılar da dahil olmak üzere 200'e yakın yurttaşımızın mahsur kaldığını biliyoruz. Bu mahallelerde, evlerde ve sokaklarda çok sayıda cenaze bulunmakta. Yeni ölümler olmadan bu durumun insani koşullarda çözüme ulaştırılması ve mahsur kalanların güvenli şekilde tahliye olabilmesi için sokağa çıkma yasağına 24 saat süreyle ara verilmesini talep ediyoruz. Tahliye süresinin makul olması kadar, mahsur kalanların bir sivil gözetim heyetinin ve donanımlı sağlık ekiplerinin eşliğinde çıkarılması da hayati önem taşımaktadır. Umudumuz odur ki, bugün Sur'da ve Diyarbakır'da atılacak adım, yarın tüm ülkede kalıcı ve adil barışın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Çocuklarımızın ve ülkenin geleceği için bütün tarafları bu çözümü değerlendirmeye ve bu insani adım süresince ellerini silahtan çekmeye sağduyuya soğukkanlılığa davet ediyoruz."

İMZACILAR

Çağrı metnine imza atan kurum ve kişiler şöyle: "Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Diyarbakır Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DSİAD), Diyarbakır Tabip Odası, KESK Diyarbakır Şubeler Platformu, İstanbul Tabip Odası, Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG), İHD İstanbul Şubesi, Türkiye Barış Meclisi, Barış Bloku, Filmmor Kadın Kooperatifi, Hafıza Merkezi, Barış İçin Akademisyenler (İstanbul), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, Katılımcı Avukatlar Hayvan Hakları İzleme Komitesi, 78'liler Dernekleri Federasayonu/78'liler Girişimi, Demokrasi İçin Hukukçular.

Rakel Dink, Gülten Kaya, Oya Baydar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, İbrahim Betil, Lale Mansur, Baskın Oran, Gencay Gürsoy, Nadire Mater, Taner Akçan, Yasin Çongar, Levent Gültekin, Nükhet Sirman."

TANRIKULU: GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME MAHKUM EDERSEK...

Toplantıda, metnin okunmasının ardından CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuştu. Sur'da devam eden saldırının tarihi, insanlığı ve çocukları katlettiğini belirten Tanrıkulu, "Çocukların geleceğini kurtarabiliriz. Sivilleri göz göre göre ölüme terk edersek, bir daha bir araya gelişimiz zorlaşacak. 5 bin yılda birçok savaşın yıkamadığı kenti, 85 günde, tanklar ve toplarla yerle bir ettiler 21. yüzyılda. Tarihi bir daha geri getiremeyiz ama en azından çocukları ve gençleri kurtarabiliriz. Eğer bu çocukları, kadınları ve sivilleri kurtaramazsak, onları göz göre göre ölüme mahkum edersek, buna seyirci kalırsak, korkuyorum ki bir daha bir araya gelişimiz çok daha zorlaşacak" diye konuştu. 

AV. KANAR: ERDOĞAN İNSANLIK SUÇUNDAN YARGILANACAK!

Avukat Ercan Kanar ise devletin uluslararası sözleşmeleri ihlal ederek, tamamen insanlığa karşı suç işlediğini söyledi. Kanar, bu sözleşmelere göre insanlığa karşı işlenen suçların savaş suçlarından daha ağır bir suç teşkil ettiğini vurgulayarak, savaşın azmettiricisi Erdoğan'ın ve diğer bütün yetkililerin bu suçtan yargılanacağını kaydetti.

'CENEVRE SÖZLEŞMESİ İHLAL EDİLİYOR'

Av. Kanar, Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesi'ni de ihlal ettiğine dikkati çekerek, "İnsancıl hukuk olarak kabul edilen Cenevre Sözleşmeleri protokolünde iç çatışmalarda direnenlere dahi, ölçülülüğü aşan silah kullanılmaması gerektiğini söylüyor. Türkiye buna taraf, ama ihlal ediyor" dedi.