Samiler maden tekellerine karşı direniyor

Samiler maden tekellerine karşı direniyor

ABD ve emperyalist güçlerin tatbikatlar yaparak ülkelerini bombaladığı, uluslararası tekellerin maden çıkarmak için topraklarını delik deşik ettikleri İsveç’in yerli halkı Samiler yapılanlara tepkisiz kalmayacaklarını bir kez daha gösterdi.

Laponya’nın dört bir yanından Stockholm’e 3. kez gelen Samiler Kralın Bahçesi’ne çadırlarını kurarak 4 gün süren bir etkinlik gerçekleştirdi.  Samilerin eylemlerine çevre örgütlerinin yanı sıra, geçtiğimiz yıl ağaçların kesimini ve maden ocağı açılmasını sivil itatasizlik eylemleri yaparak engelleyen Gotland Adası’ndan gelen bir grup da destek verdi.

Geleneksel kıyafetleriye Stockholm’e renk katan Samiler 4 gün devam eden etkinlikleri süresince konferanslar, paneller, sergiler, dini ayinler düzenleyerek ve geleneksel el işleri ürünlerini pazarlayarak kamuoyu oluşturmayı başardı. Samilerin maden yasasının değiştirilmesi ve Laponya’da maden ocakları açılmasının yasaklanması taleplerine bir çok demokratik kitle örgütünün yanı sıra başta Çevre Partisi Yeşiller olmak üzere muhalefet partileri  de destek verdi.

Sami Parlamentosu, İsveç-Sami Federasyonu ve Sami köylerinin birlikte düzenlendikleri etkinlik  bir miting ve yürüyüşle son buldu. İsveç Devlet Televizyonu’nun naklen verdiği gösteri saat 09.30 sularında Stockholm’un Sergel Meydanı’nda başladı.

Daha sonra trampetler çalarak parlamentoya doğru yürüyüşe geçen ve çoğunluğunu Samilerin oluşturduğu 500 civarında gösterici “Topraklarımızda maden ocakları istemiyoruz”, “Yeni Maden Yasasına hayır”, “Maden tekelleri Laponya’dan defol” ve “Temiz su, kirletilmemiş toprak” sloganlarını attı.

LAPONYA’DA MADEN OCAKLARI İSTEMİYORUZ

Sami Federasyonu Başkanı Jörgen Jonsson, tüm Sami köyleri ve derneklerinin federasyonunun üyesi olduğunu ve federasyona kendilerini maden tekellerine karşı temsil etme yetkisini verdiklerini hatırlattıktan sonra “İsveç Hükümeti Samileri yerli halk olarak tanıdı. Bu kendi topraklarımızda kendimizi ilgilendiren konularda bizlerin karar vereceği anlamına geliyor. Ancak buna uyulmuyor ve bizlere sorulmadan maden tekellerinin topraklarımızda ocak açmalarına izin veriliyor” diyerek Hükümete eleştiler yönelttikten sonra taleplerini şöyle sıraladı:

“Biz maden yasasının değiştirilmesini talep ediyoruz. Samilerin haklarını, geyi besiciliğini güvence altına alacak bir yasa hazırlanmalı. Bölgelerinde maden ocağı açılıp açılmayacağına Hükümet değil, Samilerin kendileri karar vermeli. Bugün Laponya’da geçim kaynaklarımız için önemli olan yerlerde ocaklar açılıyor. Biz İsveç’in yerli halkların haklarını güvence altına alan sözleşmeye uymasını istiyoruz.”

MADEN YASASI LAPONYA’NIN SÖMÜRGELEŞTİRİLMESİNİN DEVAMI

Sami Parlamentosu Başkan Yardımcısı Lars Willhelm Svonni, ”Sami Parlamentosu Samilerin topraklarının daha fazla yağmalanmasına izin veremez” diyerek başlattığı konuşmasında 1966 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesin”nin tüm halklara yerel özerklik ve kendi bölgelerini yönetme hakkı tanındığını hatırlattıktan sonra yerli halkların hak ve hukuklarının, kültürlerinin korunması için yapılması gerekenlerin “Birleşmiş Milletler Yerli halklar Deklarlerasyonu”  ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesinin 169. maddesinde açık ve net bir biçimde ifade edildiğine vurgu yaptı.

Tüm bunlara rağmen maden tekellerinin Laponya’nın pek çok yerinde ocaklar açarak bölgeyi delik deşik ettiklerini belirten Svonni,  olanların insan hak ve özgürlüklerine karşı işlenen bir suç olduğunu ifade etti. Sami Parlamentosu’nun Laponya’da maden tekellerine verilen maden arama ve ocak açma iznin  iptal edilmesini, Laponya’da Sami halkını ilgilendiren tüm konularda Sami Parlamentosu’na karar alma hakkının tanınmasını talep ettiğini belirttikten sonra “Kısa vadeli çıkarlar yerine halkın ve doğanın geleceğini gözönüne alan programlar uygulanmalı. Bizden sonraki kuşakların geleceklerinin güvence altına alınması için, kültürleri, sağlıkları ve yaşam hakları için doğanın ekolojik dengesini koruyacak önlemler alınmalı. Sami halkının geyik besiciliği, avcılık ve balıkçılık gibi temel uğraşları asla kısa vadeli çıkarlara kurban edilmemeli” şeklinde konuştu.

Hükümetin yürürlüğe koyduğu yeni Maden Yasasının Laponya’nın sömürgeleştirilmesinin devamı olduğu değerlendirmesini yapan  Svonni, Sami Parlamentosu’nun buna karşı mücadele edeceğine vurgu yaptıktan sonra “Yeter artık” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

TEKELLERE KARŞI DİRENİŞ VE UMUDU KÜRESELLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ

“Laponya’da maden ocaklarına hayır” sloganlarının atılmasından sonra “Sınır Tanımayan Maden Ocağı Karşıtları” adına konuşan Carmen Garrido, maden tekellerinin sadece Laponya’da değil Dünyanın bir çok ülkesinde halkların topraklarını yağmaladığını ve doğa katliamları gerçekleştirdiğini hatırlattı. Maden ocaklarından sızan kimyasal artıkların suları, tarlaları zehirlediğini, ormanları ve tarlaları kuruttuğu yöre halkının kültürünü yıkıma sürüklediğini, anlaşmazlık ve çatışmalara yol açtığını söyledi.

Bir süre önce Peru’de Laoroya Köyüne gittiğini, köydeki çocukların % 97’sinin kurşundan zehirlendiklerini öğrendiğini söyleyen Carmen Garrido, Latin Amerika ülkelerinde maden ocaklarına karşı büyük direnişler yaşandığına dikkat çekerek  “Latin Amerika’daki maden ocağı karşıtı mücadele bize ilham veriyor. Kosta Rika’da halk bir maden ocağını kapattırdı. Halkın mücadelesi sonucu Ekvator doğanın korunmasını yeni Anayasada kabul etmek zorunda kaldı. Peru’da halkın maden ocaklarına karşı mücadelesi iki başbakanın istifasıyla sonuçlandı. Latin Amerika’nın en büyük maden projesi durduruldu. Birlikte değiştirebiliriz. Bu gösteri dünyanın bir çok yerinde maden ocakları açılmasına karşı mücadele eden halklara ilham verecek” dedi.

Maden tekellerinin dünya çapında bir doğa katliamı sürdürdüğünü söyleyen   Garrido, ”Dünyayı küresel çapta yağmalayan tekellere karşı süren direnişi ve umudu küreselleştirmek zorundayız” şeklinde konuştu.