Rusya neden QSD’yi bombalıyor?
Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Rusya’nın QSD güçlerine ililkin Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne yazdığı makale…
Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Rusya’nın QSD güçlerine ililkin Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne yazdığı makale…
Teröre karşı savaş adı altında Suriye savaşına giren Rusya, rejime büyük bir destek verdi. Rusya, Astana’da Türkiye ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde geniş alanları silahlı İslami gruplardan temizledi ve rejimin elini güçlendirdi. Beklenen yeni ve herkesin dahil olabileceği bir müzakere süreciyle çözümü gerçekleştirmekti. Çünkü öncesinde yapılan müzakereler ciddiyetten uzak ve sahada olan güçler katılmadığı için boşa çıktı.
Son Astana beklendiği gibi başarılı olmadı. İstenen Astana’da rejim ile muhalefetin müzakere etmesiydi. Fakat Astana’da sadece İran, Rusya ve Türkiye var, rejim ve muhalefet zayıftır. Teröre karşı savaş verenler zaten hiç yok.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Astana’nın müzakere zemini olması kabul görmedi. Yeniden Suriye’de savaş cepheleri açıldı. Bir kez daha silahlı gruplar hareketlendi ve İdlib’de bir hamle başlattılar. İdlib’de çatışmalar var. Beklenen El Nusra’nın İdlib’i sivil bir meclise devretmesiydi fakat bu gerçekleşmedi. Niye bu plan gerçekleşmedi. Çünkü her taraf diğerini kandırıyor ve bu dönemi adeta bir yarış gibi ele alıyor. Herkes kendi planını uygulamak ve sonuca götürmek istiyor.
Görünürde bir aradalar fakat gizliden birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Bundan dolayı kriz kaosa evrildi. Israrlı bir biçimde teröre karşı savaş veren, güvenli alanlar oluşturmak isteyen, Suriye’yi demokratik ve federal kılmak isteyen güç kuşkusuz Suriye Demokratik Güçleri oluyor. QSD Dêra Zor’da DAİŞ çetelerine karşı büyük hamleler gerçekleştirirken ve Suriye bu kadar karışık bir durumdayken Rus uçaklarının bombardımanı kabul edilemez. Herkes kabul ediyor ki bugün Suriye’de sadece QSD’nin hakim olduğu alanlarda huzur ve güven ortamı var. Savaştan kaçan insanlar buralara geliyor, yaşamını sürdürüyor. Rusya’nın bu saldırıları doğal olarak yeni göçlerin önünü açıyor ve yeniden insanların Avrupa yollarına düşmesine yol açabilir, farklı bir durum yaratabilir.
Terörden arındırılmış bölgelerin güvenliği önemli ve insani bir sorumluluk taşıyor. Beklenti odur ki herkes bu sorumlulukla yaklaşsın ve tutum sahibi olsun. QSD’ye karşı yapılacak bir saldırı uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Çünkü herkes biliyor ki QSD birçok ülkenin güvenliğini sağlayan ve sağlamaya devam eden bir roldedir. Hepsinden önce de Suriye halkı ve onun geleceğinin.
Kabul etmek gerekir ki halk rejimin hakimiyetine tekrar girmek istemiyor. Çünkü rejimin yürüttüğü siyaset halka hizmet etmiyor, aksine düşmanlık ve karşıtlık yaratıyor. Bir intikam siyaseti yürütüldüğü için toplum parçalanıyor, birbirine düşüyor ve bu da kanın akmasına neden oluyor. Rejimin ve DAİŞ’in saldırılarından kaçan yüzlerce aile korkudan yerlerine dönmek istemiyor. Diyorlar ki eğer QSD bizimle olursa döneriz yoksa kesinlikle dönmeyiz. Bu aileler Humus, Hama, Dêra Zor, Rakka köyleri vb bölgelerden gelenler oluyor.
Lazım olan rejimin bu gerçekle yüzleşmesi ve var olan siyasetini gözden geçirmesidir. Halkın taleplerini görmesidir. Zorbalık ve savaş siyaseti çözüm getirmez. Zorbalık zayıflığın işaretidir, çaresizlik göstergesidir. Rejim yeni demokratik bir anayasa ihtiyacını görmelidir.
QSD güçlerini vurmak ne anlama geliyor? Suriye topraklarını DAİŞ’e karşı savunan, bu uğurda büyük bedeller veren bir güç nasıl vurulur? QSD’nin kurtardığı alanlarda halk özgürlüğü ilk defa tadıyor ve yaşadığı büyük sevinci nasıl yaşayacağını bilmiyor, ifade edemiyor. Fakat rejimin olduğu alanlardan halk kaçıyor. Bu fark açıkça görülüyor, halk bunu biliyor ve farkında. En fazla da kadınlar bu farkı görüyor. Kadınlar görüyor ki QSD kontrolüne geçen alanlarda özgürlük ve eşitlik var, bu alanlarda büyük bir devrim yaşanıyor. Arap kadını eşbaşkanlık sistemi içinde yer alıyor. Basın önünde toplantı yürütüyor, kendisini örgütlüyor. Rahatlıkla kendi yaşadığı zorlukları anlatıyor, kendi haklarının savunuculuğunu yapıyor ve kadınların arkasında olduğunu görüyor.
Kimse kadının bilinçlenmesinden ve güçlenmesinden korkmamalıdır, çünkü bu güç eşitlik, adalet ve barış getirir. Savaşları bitiriyor. Halklar ve insanlar arasında birliği geliştiriyor, iktidar hırsını, mülkiyeti ortadan kaldırıyor. Bundan dolayı kadının desteği arttırılmalı, kadın güçlendirilmeli ve örgütlü kılınmalıdır. Suriyeli kadınlar bu konuda sorumludur.