Roboski katliamı AİHM'e taşınıyor
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Anayasa Mahkemesinin Roboski katliamı davasında verdiği takipsizlik kararının ardından konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacağını söyledi.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Anayasa Mahkemesinin Roboski katliamı davasında verdiği takipsizlik kararının ardından konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacağını söyledi.
Roboski'de 5 yıl önce Türk savaş uçaklarınca 34 sivilin katledilmesinin ardından failler henüz yargı önüne çıkarılmamışken 29 Mayıs'ta askerlerce yapılan bombardıman ile 2 sivilin daha katledildi. AKP/Saray'ın katliam mağduru olan ve sadece adalet isteyen Roboskililere karşı kan davası güttüğünü söyleyen HDP Adana Milletvekili ve avukat Meral Danış Beştaş, AYM'nin de takipsizlik kararı verdiği davanın en geç 2 hafta içinde AİHM'ye taşınacağını ve katliamı gerçekleştirenlerin hesap vereceğini dile getirdi.
AKP'nin devlet eliyle seriye bağladığı katliamlarını gerçekleştirdiği Roboski'de tarih yaprakları 28 Aralık 2011'i gösterdiğinde Türk savaş uçaklarınca 19'u çocuk 34 sivili katletmişti. Bu katliamın failleri yargı önüne çıkarılmadan Roboski'de ikinci bir katliama imza atıldı. 29 Mayıs'ta AKP/Saray talimatıyla devletin saldırısı sonucu gerçekleştiren ikinci katliamda 16 yaşındaki Vedat Encü ve aynı bombardımanda yaralanarak kaldırıldığı hastanede bacağı kesildikten sonra Yılmaz Encü (17) de yaşamını yitirdi. 34 sivilin katledilmesinin ardından Roboskililerin verdiği adalet mücadelesi karşısında faillerin yargı önüne çıkarılması ve cezalandırılması yerine Roboskililere baskı ve şiddet politikaları ile sindirmeye çalışırken, ikinci katliama imza atması Türkiye'deki adaletsizlik ve hukuksuzluğu da bir kez daha gözler önüne serdi.
Roboskililerin katledilen 34 can için verdiği adalet mücadelesi 5'inci yılına girerken, son yapılan bombardıman ile 2 kişinin daha katledilmesi ile verilen adalet mücadelesi artık 36 can için sürecek. Roboskililerin katliamı gerçekleştirenlerin yargılanması için açılan dava süreci ise faillerin yargılanmaması ve katliamın sümen altı edilmesine dönük geçmişi ile yargılamayı uluslararası mahkemelere taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gönderilmek üzere dava avukatları tarafından dosyası hazırlanan Roboski dosyasının en geç iki hafta içerisinde mahkemeye sunulacağı öğrenildi. Dava avukatlarından olan ve katliamın yaşanmasından sonra gelişen süreci takip eden HDP Adana Milletvekili Avukat Meral Danış Beştaş, Roboski katliamını ve davasını ANF'ye değerlendirdi.
GÖZ GÖRE GERÇEKLEŞTİRİLEN KATLİAM SERİSİ: ROBOSKİ
Roboski katliamının faili devlet olan açık bir katliam olduğunu söyleyen Beştaş, Türk savaş uçakları tarafından Roboski'de gerçekleştirilen bombardıman sonucu yapılan katliamın mahkeme dosyasında da bu şekilde geçtiğini dile getirdi. “Gerçek budur. Hiç kimse bunun aksini iddia edemez" diyen Beştaş, "Göz göre göre bütün dünyanın gözü önünde Türk savaş uçaklarınca işlenen bir katliamdır. Fakat buna rağmen ilk andan itibaren iktidar olan AKP, açıklamalarıyla bu katliamı meşrulaştırmaya çalışmıştır. Hatta katliamın yapıldığı ilk gün akşama kadar olan süreçte İktidar olan AKP'den doğru hiçbir açıklama gelmedi. Akşam da başbakan yardımcısı bir açıklama yaparak, neredeyse katliamı aklayan bir beyanatta bulundu. Ondan sonra AKP hükümetinin Roboski'ye dönük tutumu hiç değişmedi. Katliam anında da katliamdan sonra ve şu ana kadar da AKP iktidarının Roboski'ye yönelik özel bir politika güdülmektedir. Cenaze töreninde kaymakam meselesinin abartılmasından tutun da Roboskili ailelerin sürekli olarak gözaltına alınması, tehdit edilmesine ve haklarında davalar açılmasına kadar. Roboski katliamına ilişkin yaşanan süreçte Roboski faillerini yargılamak değil, Roboski'de yakınlarını kaybedenlere yönelik fütursuzca ve kabul edilemez bir kampanya yürütüldü. Bu son yapılan ve 2 kişinin katledilmesiyle yaşanan katliamı da bununla birlikte ele almak lazım" dedi.
'AKP/SARAY ROBOSKİLİLERE KARŞI KAN DAVASI GÜDÜYOR'
AKP ve Saray'ın devlet eliyle katliam mağduru olmalarına rağmen Roboskililere karşı bir kan davası güttüğünü söyleyen Beştaş, Roboski katliamının aydınlatılması ve faillerin yargılanması adına açılan soruşturmanın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatıldığını belirterek, sonraki süreci şu şekilde özetledi: "Soruşturma kapsamında geçen bir yılı aşkın bir sürede hiçbir işlem yapılmadı. Biz aktif bir şekilde o süreci takip ettik. Sonrasında talimat gereği olsa gerek savcılık tarafından 'görevsizlik kararı' ile dava faillerin aslında hakim olduğu askeri mahkemeye taşındı. Askerin kendisi fail ve asıl yargılanmaları gereken onlar iken davayı onların inisiyatifine bıraktılar. Dosyaya ilişkin yaptığımız incelemede katliama dair hiçbir araştırmanın doğru-dürüst yapılmadığını, ifadelerin alınmadığını, şüpheli hiç kimsenin olmadığını gördük. Dosyada hiç kimse şüpheli sıfatıyla bile soruşturulmadan öylesine rafta bekletilerek, bu kadar büyük bir infiale, katliama rağmen Ankara'ya gönderildi. Daha sonra uzun bir sürede katliam dosyası Genel Kurmay Askeri Savcılığı'nda kaldı. Daha sonra askeri mahkemede de katliam davasına 'takipsizlik' kararı verdi.
'KATLİAM KARARI MGK'DA YER ALANLARCA ALINDI'
Bu aşamadan sonra dava avukatları olarak itirazda bulunduk. İtiraz ile dava dosyası Hava Komutanlığı Mahkemesine gitti ve orası da reddetti. Asıl olarak takipsizlik kararında da Roboski'de katliamın olmadığı söylenemez. Ama burada katliamın 'istenmeyen bir hata neticesinde meydana geldiği yani 'kaza' bile demeye dilleri varmamış. Bir 'hata' ile 34 sivil insan yaşamını yitirmiş. Yine verilen takipsizlik kararından net bir şekilde ortaya çıkan ve askeri dilde 'sıralı amir' olarak nitelendirilen ve Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere Milli Güvenlik Kurulu'nde (MGK) yer alanların tümünün bu bombalamadan haberi var ve bir karar verilmiş. Buna iktidar partisinin en üstündeki yetkin kişi de dahil. Şimdinin Cumhurbaşkanı ve dönemin başbakanı Erdoğan ve hükümeti de MGK ile birlikte bu kararın içindedir. Buna karşında takipsizlik kararı ile aslında şunu dediler; Biz öldürürüz, katliam yaparız, yargılamayız katliam yapanları da ve sizin suç duyuruların ve şikayetleriniz de önemsizdir demek istediler. Aslında Roboskilileri bir daha katlettiler. Defalarca her karar ile Roboskililer yeni bir katliam yaşadı, yaşıyor. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gidildi. AYM de kararını ret etmek için bahane aradı. Asla böyle bir katliamda ret etmek gerekçesi olmayacak bir iki ufak ayrıntı ile mahkemeyi usul yönünden reddetti. Çünkü AYM'nin bu davayı kabul etme gibi bir gücü yoktur. Böyle bir cesareti yoktur. Açıkça katliamın arkasında bir siyasi irade dururken, AYM de kendisine bahaneler yaratarak bu talebi reddetmiştir."
'SON KATLİAM İLK KATLİAMIN CEZASIZ BIRAKILMASININ SONUCUDUR'
Bahsi geçen tablo bu şekilde iken tek yol kaldığını dile getiren Beştaş, davanın AİHM'e taşımaya dönük hazırlıklarını yaptığını ve son aşamada olduğunu belirterek, dava avukatlarının dosyayı en geç iki hafta içerisinde AİHM'e taşıyacaklarını söyledi. Beştaş, "Tabi ki Türkiye bu katliamdan sorumludur zaten. Uluslararası bir mahkemenin önünde de bu sorumluluğu tescil edilecek. Buna dair hiçbir kuşkumuz yok. Ayrıca bu katliam Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) önüne gidecek katliamlardan bir tanesidir. Roboskililere dönük 2 kişinin katledilmesiyle sonuçlanan katliam girişimi de tüm bunlardan bağımsız değildir. Roboskililerin ilk katliam karşısında verilen tazminatları kabul etmemeleri, Türkiye ve dünya kamuoyunda bu katliama seslerini yükseltmeleri, itiraz etmeleri ve failleri istemeleri, siyasi iktidarı adeta çıldırtmıştır. Çünkü onlar; suskun, kabul eden, verilen parayı ret etmeyen ve katliamın peşini bırakan bir aile portresi istiyor. Kürt halkına genellikle reva görülen bu ve bunun karşısında itiraz edenleri de ayrıca 'ceza' veriliyor" dedi.
"Son katliam ilk katliamın cezasız bırakılmasının sonucudur" diyen Beştaş, "Eğer Roboski katliamının failleri cezalandırılsaydı ve failler yargı önüne çıkarılsaydı Cizre'de bodrumlarda insanlar katledilemezdi. Yada Vedat Aydın'ın failleri bulunsaydı bugün Hurşit Külter kaçırılamazdı. Bunlar bir devlet aklıdır. Bu failleri bulmayan, yargı önüne çıkarmayanlar bütün devlet kaynaklı katliamları koruyarak yeni katliamlara izin verilerek önü açılıyor. Çünkü ceza yargılamasının ve soruşturmasının siyasetten bağımsız düşünülmemesi gerekir. Her dönemin iktidarları bu tür katliamların arkasında durmuştur. Çünkü failleri korumuşlardır. Failleri korumak hem katliamı haklı göstermek kabul etmektir hem de yeni katliamlara kapı açmaktır/teşvik etmektir. Roboski'de tam olarak yaşanan budur. Bugün eğer Cizre'de insanlar yakılıyor/katlediliyor ve delilleri ortadan kaldırılıyorsa bunun cezasız bırakılma çabasıdır. Cezasızlık Türkiye tarihinde her zaman yeni katliamlar gebe bir toplum ve ruh hali yaratmıştır. Bu bir devlet yaklaşımı ve politikasıdır. Bunun siyasetten azade düşünülmesi de mümkün değildir. Roboski şuanda dünya kamuoyunda da Türkiye kamuoyunda da en çok tartışılan bütün ayrıntılarıyla en çok bilinen katliamlardan biri olmasına rağmen böyle bir fütursuzlukla, aymazlıkla bir katliam kapatılmaya çalışılıyor. Ama kurtulamayacaklar. Bütün katliamların hesabını verecekleri gibi bununda hesabını verecekler" diye kaydetti.
'SANIKLAR MUTLAKA GEREKLİ CEZAYI ALACAK'
Roboskili ailelerin mücadeleleri ve direnişlerinin büyük bir saydı ile karşıladıklarını kaydeden Beştaş, "Çünkü onların bu iradesi ve kararlılığı olduğu müddetçe bu katliam cezasız kalmayacak. Bu UCM'den her türlü uluslararası mekanizmanın önüne de gidecektir. Ve sanıklar mutlaka gerekli cezayı alacak. Bunun peşini bırakmayacağız" dedi.