Bugün Türk Başbakan Tayyip Erdoðan'ın saplandıðı tek adam olma bataðı Türk dünyasında yeni bir durum deðil. Bunlardan, iktidara geldiði 1990 yılından yaşamını yitirdiði 2006'ya kadar Türkmenistan'ı tek adam iktidarı ile yöneten Saparmurat Niyazov, zaman içerisinde adını, Türkmenbaşı olarak deðiştirdi. Çok geçmeden ülkenin dört bir yanına da kendi adını yazdırdı.
Bununla da yetinmeyerek ayların ve günlerin de adını deðiştirdi. Ýlk iş olarak Ocak ayına kendi adını verip Türkmenbaşı yaptı. Çocuk yaşta kaybettiði annesine olan sevgisinden Nisan ayına, anne adının verilmesini istedi. Ancak etrafındaki yandaşlarının daha da etkileyici bir önerisi vardı. Onlar, Nisan ayının adının anne olarak deðiştirilmesi ile yetinilemeyeceðin, o aya direk olarak Türkmenbaşı'nın annesinin adının verilmesini ısrarla istiyorlardı. Israrlara dayanamayan Türkmenbaşı da bu öneriyi kabul etti ve Nisan ayının adı da Kurbansultan Ece olarak deðiştirildi.
Ardından Eylül ayı, Türkmenbaşının kendi yazıp okullarda zorunlu okuttuðu Ruhname adlı kitaba atfen Ruhname oldu.
Yılın diðer ayları arasından bazıları da yine Türkmenbaşı'nın isteði ile bayrak ve baðımsızlık şeklinde deðiştirildi. Türkmenbaşı ülkenin kahramanlarını, şairlerini ve ulusal sembollerini de unutmadı, onların isimlerini de kalan diðer aylara üleştirdi.
Günlere gelince Türkmenbaşı'nın isteði ile: Pazartesi baş oldu, Salı gençgün, Cumartesi ruhani gün, Pazar ise dinlenme...
Başbakanlıkla, hükümdarlıðı birbirine karıştıran Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoðan da son olarak bir baraja yakın mesai arkadaşı meclis başkanı Cemil Çiçek'in adını verdi.
Hem de Ankarada Başkent Voleybol Salonu'nda yapılan bir açılış töreni sırasında (12 Aralık 2012) o anda aklına gelmiş olacak ki Orman ve Su Ýşleri Bakanı Veysel Eroðlu'nu yanına çaðırarak, Yozgat Musabeyli Barajının adını Cemil Çiçek Barajı olarak deðiştirdiðini söyledi. Sonra da kürsüden bu müjdeyi o anda salonda bulunmayan Çiçek'e duyurdu.
Erdoðan, partisini de hükümeti de tek adam olarak adeta kendi malı gibi yönetiyor. Bu yüzden de parti ve devlet kadrolarından söz ederken, benim valim, benim bakanım, benim milletvekilim, benim Kürt vatandaşım... gibi iyelik eki ile konuşuyor Erdoðan. Kendisinden sonraki veliahtı için de hazırlık yapıyor olmalı ki oðlunu ve kızını da devlet protokolünden eksik etmiyor.
Yargıya talimat veriyor, televizyon dizilerinin bugün kendisinin temsil ettiði ecdadını yanlış tanıtmasına karşı savaş açıyor. Gazetecileri işten atması için patronlara emirler yaðdırıyor. 34 Kürt köylüsünü katleden hava kuvvetlerinin başındaki generale hizmetlerinden dolayı üstün başarı ödülü veriyor.
Bunlarla yetinmeyip bire bir markaja girip ecdadı gibi tütüne savaş açıyor. Sigara içen vatandaşın sigara paketini cebinden alıp parçalıyor. Kendisine, sigarayı bırakacaðına dair söz verilmesini istiyor. Camilere adını veriyor.
Kendi iktidar alanı ile yetinmeyerek Ortadoðu ve hatta tüm Ýslam Dünyası'nın hamiliðine öykünen Erdoðan'ın bu eðilimleri Türkmenistan'ın eski devlet başkanı Saparmurat Niyazov'u (Namı diðer Türkmenbaşı'nı) ne çok hatırlatıyor.
Türkmenbaşı, yukarda anılan tüm deðişiklikleri 2000 üyeli halk konseyinin onayı hatta oy birliði ile yaptı.
Bu arada Türkmenbaşı iktidarda iken 2010 yılında seçim yapılmasını önerdi. Ancak 2000 üyeli halk konseyinin yoðun alkışları ve ısrarı karşısında ömür boyu başkan olmayı da kabul etti.
Erdoðan, bugün boş olan Türkmenbaşılıðı da ukdesine alır mı bilinmez ama O'nun da tebasının ısrarlarına dayanamayarak gücü yeterse 2023'e kadar bir hesabı olduðu açık. Erdoðan ve ekibinin 2014'te yapılacak cumhurbaşkanlıðı seçimi öncesi tüm yetkileri Erdoðan'ın elinde toplayacak bir başkanlık modeli için ilhamı nerden aldıkları da ortada.
Ancak Erdoðan'ın unutmaması gereken bir şey var ki o da Türkmenbaşı'nın ölümünün ardından yaptıðı tüm deðişiklikler yine aynı halk meclisi tarafından yeniden deðiştirildi.