Rapor: Marmara'daki cezaevlerinde bine yakın ihlal yaşandı!

İHD'nin "Marmara Bölgesi Hapishanelerinde Yaşanan Hak İhlalleri” raporuna göre, 3 ayda tutsaklara dönük 713 hak ihlali yaşandı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Ocak, Şubat ve Mart aylarını kapsayan “Marmara Bölgesi Hapishanelerinde Yaşanan Hak İhlalleri” başlıklı raporunu, Taksim’de bulunan şube binasında açıkladı. Raporu İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.

Raporda 21 cezaevine dair ihlaller yer alıyor. Raporda en fazla başvurunun Silivri, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Gebze M Tipi ve Bakırköy cezaevlerinden yapıldığı açıklandı.

İŞKENCE, DARP KÖTÜ MUAMELE

713 hak ihlalinin yaşandığının vurgulandığı rapor şöyle:

“* Bakırköy cezaevinde kalan mahpus Leyla Akyıldız, bulunduğu kurumdan Okmeydanı Diş Hastanesine diş tedavisi için götürülmüş, diş röntgeni çekilmesi esnasında kelepçelerinin açılmasını istemiş, röntgen teknisyeni ve doktorun da İstanbul Protokolü’nü hatırlatarak kelepçelerin açılmasını talep etmelerine rağmen, ring aracının komutanı ‘sen terör suçlususun, ben senin kelepçelerini açamam’ diyerek bu talebi reddetmekle kalmamış, Leyla Akyıldız’ı saçlarından tutarak duvara çarpmış, boyun ve bel kısmına vurarak işkence etmiştir.

* Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinden mahpusların gönderdiği mektupta ise; ‘Saldırı ve işkence olağanlaştırılmak istenmektedir. Sudan bahanelerle insanlara saldırılıyor ve ‘süngerli oda’ diye tabir edilen hücreler, işkence hücreleri olarak kullanılıyor. İnsanlar, elleri-ayakları kelepçelenerek koridor ve maltada sürüklenip bu hücrelere götürülüyor ve saatlerce işkence görüyor. Selmani Özcan, kapı altında kolunda saat olduğu için saldırıya uğradı. Servet Göçmen’e, gardiyana soru sorduğu için saldırıldı ve süngerli hücreye atılıp işkenceye orada devam edildi. Hıdır Bakır protesto için kapıya vurması nedeniyle süngerli hücreye atılarak işkence gördü. Cemal Bozkurt’a ‘ne bakıyorsun’ denilerek saldırıldı. Onur Kara revirden kaldığı hücreye kadar ayaklarından çekilip betonda ve merdivenlerde sürüklenerek işkenceye uğradı. Hüseyin Kütük’e slogan attığı için matlada saldırıldı vb’ denilmiş ve bu saldırı ve işkenceler sonucunda mahpusların ciddi şekilde yaralanmış olmalarına rağmen, hastaneye götürülmeyerek işkence raporu alınmasının önüne geçildiği, sonuç olarak da saldırı ve işkence rutin hale getirilmek istendiği, yapılan suç duyurularına ise yanıt verilmediği eklenmiştir.

İLETİŞİM YASAKLARI

* Mahpusların bu dönemde en çok ihlal yaşadıkları konulardan biri de iletişim yasaklarıdır. Kitap gazete, dergi gibi süreli ve süresiz yayınların verilmemesi, dışarıdan gönderilen gazete ve dergilerin alınmaması, yine mahpusların yazdığı mektupların hiçbir gerekçe gösterilmeden gönderilmemesi ve mahpuslara gönderilen mektupların verilmemesi sorunları artarak devam etmektedir.

* Başvurucuların anlatımlarına göre ayrıca; mahpuslara telefon görüşmelerinde zorunlu kılınan tekmil uygulaması (önce kendi adını sonra konuştuğu kişinin adını bağırarak söylemesi), yine bazı hapishanelerde avukatların müvekkilleri ile yaptığı görüşmelerin cihazla sesli ve/veya görüntülü olarak kaydedilmesi, görüşmeyi izlemek amacıyla bir görevlinin hazır bulunması, avukat ile mahpusun birbirine verdiği belgeleri inceleme ve el koyma, görüş gün ve saatlerinin keyfi olarak kısıtlanması söz konusudur.

* Kantinde satılan resim yapmak için kullanılan sulu boya kalemleri, renkli yazan tükenmez kalemleri vs mavi ve siyah hariç tüm renkli kalemlere el konulmaktadır. 

* Yine mahpusların bize gönderdiği mektuplardan örnek verecek olursak, Silivri hapishanesinden  gönderilen bir mektupta; 'Mektuplaşmamızın önüne sürekli bir takım engeller çıkarılarak haberleşme özgürlüğümüz engellenmektedir. Mektuplarımız; 10-20 veya 30 gün keyfi olarak idarede bekletiliyor' cümlelerin üzeri karalanarak ‘ben çizdim' diye yazılıyor, mektup içinden ‘hoşa gitmeyen’ sayfalar alınarak eksik gönderiliyor, zarf üzerindeki adres numaraları rakam eklenerek değiştiriliyor, postacının isim ve imzası olmayan zarfın üzerine ‘adres hatalı, geçersiz’ ve ‘adresten taşınmıştır’ gibi ibare yazılı mektuplarımız iade olarak getiriliyor. Bu tür şaibeli durumlar hakkında bilgi almak için yazılan dilekçeler PTT’ye gönderilmiyor, savcılığa yazılan suç duyurusu dilekçeleri kaybediliyor, mektuplar hakkında sudan bahanelerle soruşturma açılıp tamamına el konuluyor.

*  Görüldü damgalı yazılara, dilekçe, faks veya mektuplara yapılan oda aramaları ve bu aramalarda, mahpusların kitap veya dergilerden yaptıkları alıntılardan oluşan el yazmaları, yine idare tarafından görülmüştür damgası vurulmuş yazılı metin veya fotokopilere el konulması genel sorunlar arasındadır.

SAĞLIK VE TEDAVİ HAKKI İHLALİ

* Her raporumuzun önemli bir bölümünü oluşturan sağlık hakkının ihlalleri devam etmektedir. Tüm hapishanelerde, mahpuslar, etkili bir revir hizmeti alamadıklarını, tam teşekküllü hastanelerin bulunmadığını, bulunanlara da aylar sonra sevk yapılabildiğini belirtmişlerdir.

* Şikayetler; revire sevk edilmeme ya da geç edilme, acil durumlarda dahi aylar sonra hastaneye sevk, hastaneye sevk edilse dahi kontrol, tetkik ve muayenelerin randevularına zamanında götürülmeme, hastane gidişlerinde hasta mahpuslara ters kelepçe dayatması, hastanelere kafes denilen hücreli ring araçlarıyla götürülmek istenmeleri, çıplak arama zorlamasını kabul etmeyen hasta mahpusların  hastanelere götürülmemeleri, doktor muayenesi sırasında askerin odadan çıkmak istememesi, muayene sırasında mahpusun kelepçelerinin çıkarılmaması yani kelepçeli ve jandarma eşliğinde muayeneye zorlanma, yine bazı doktorların aşağılayıcı, rencide edici yada siyasi saiklerle hareket ederek mahpuslara ayrımcılık uygulaması gibi sağlık hakkı ihlalleri devam etmektedir.

* Yine, farklı siyasi görüşten mahpusların aynı ring aracıyla götürülerek provokasyon ve nefret saldırılarına ortam yaratılması gibi uygulamalar nedeniyle çok sayıda mahpus hastanelere gidememekte ve tedavi olamamaktadır.

DİSİPLİN CEZALARI VE İNFAZLARIN YAKILMASI

* Mahpuslara keyfi olarak disiplin cezaları verilmekte ve bu disiplin cezaları birbirine eklenmek sureti ile özellikle iletişim ve görüş yasaklarında süreklilik sağlanmaktadır. Slogan atılması, görevliyi çağırmak için hücre kapısına vurulması bile disiplin cezasına gerekçe yapılmaktadır. Verilen disiplin cezaları, mahpuslara yönelik tecridi derinleştiren iletişim ve görüş yasaklarıyla birlikte hücre cezalarını da içermektedir. Üç disiplin cezası, mahpusun infazının yakılması için yeter gerekçe kabul edilmektedir. Düzmece gerekçelerle verilen disiplin cezaları infaz yakmanın silahına dönüştürülmüştür.

* Şu an hapishanelerde hücre cezası almamış, infazı yanmamış politik mahpus neredeyse kalmamıştır. Şartlı tahliye yolu tamamen kapanmıştır. Tahliyeleri gelip de herhangi bir disiplin cezası bulunmayan ‘iyi halli’ olanların ise ‘örgütsel faaliyet yürütebilir’ gibi afakî yorumlarla tahliyeleri ertelenmeye çalışılmaktadır.

* İnfaz yakma uygulamasına bir örnek verecek olursak; Mahpus Mehdi Boz’un Edirne cezaevinde  infazı yakılarak altı yıl fazla yatmasına neden olunmuş.

* Tekirdağ 2 Nolu F Tipinde bulunan Özgür Karagöl isimli mahpus ise 4 Ocakta tahliye olması gerekirken, daha önce verilen hücre cezasını, hücreler boş olmasına rağmen  cezayı geç uyguladıkları için, tahliyesi 4 Ocakta gerçekleşmemiştir.

YAŞAM HAKKI İHLALİ

* Metris R Tipi hapishanesinde bulunan felçli Ali Haydar Yıldız tedavi edilmediği için 10 Şubat 2019 günü yaşamını yitirdi. Ailesi, babasının 6 Şubat günü görüşe gittiğinde ‘beni soğuk suyla yıkadılar hasta oldum doktora götürmüyorlar’ dediğini bundan dört gün sonrada ‘oğlunuz öldü gelin alın’ diye telefon ettiklerini, aynı cezaevinde kalan mahpusların ‘Ali’yi katlettiler, kapıları yıktık ancak ölünce doktora götürdüler’ dediklerini aktardılar.

* Kartal H Tipinde bulunan Vedat Aydın 25.05.2018 günü cezaevinde şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Ailesinin 25 Şubat 2019 tarihinde komisyonumuza yaptığı başvuruda ‘Vedat gardiyanlar ve mahpuslar tarafından darp edilmiştir.  Bunun üzerine cezaevi yönetimi onu tek hücreli bir odaya almıştır, fakat sağlık ve psikolojik sorunları olduğundan dolayı karanlıkta ve tek başına bir ortamda kalmaması gerektiği ile alakalı hastane kayıtları ve teşhisi mevcuttu. Bu konuda cezaevi yönetiminin bilgisi olmasına rağmen göz ardı ettiğini ve bu yüzden kardeşimin ölümünden cezaevinin ihmali olduğunu düşünüyoruz’ diye belirtmişlerdir.

 * Açlık grevinde olan mahpuslarda; kilo kaybı, midede  ağrı ve yanma, bulantı, kusma, halsizlik, yorgunluk, el ve ayaklarda uyuşma, kramp, yoğun baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, düşük/yüksek tansiyon, hassas duygu durumu, bulanık görme, okuduğunu anlayamama, karın ağrısı, eklem ağrıları, kulak çınlaması, sese aşırı duyarlılık, kokulara aşırı duyarlılık, uyku bozukluğu, unutkanlık gibi şikâyetler artmıştır. Bazı hapishanelerde B1 vitamini, karbonat ve açlık grevinde içilen içecekler verilmemektedir. 

*  Açlık grevi eylemi nedeniyle mahpuslara disiplin soruşturmaları açılmış ve birçoğuna iletişim cezası verilmiştir.

* Marmara Bölgesi Hapishanelerinde toplam 713 mahpus açlık grevini sürdürmektedir. Açlık grevlerinin hapishanelere göre dağılımı aşağıdaki şekildedir.

Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi: 29

Bandırma 1 Nolu T Tipi Hapishanesi: 69 

Bandırma 2 Nolu T Tipi Hapishanesi: 66

Burhaniye D Tipi Hapishanesi: 2 

Burhaniye T Tipi Hapishanesi: 13 

Burhaniye T Tipi Hapishanesi: 16

Bursa H Tipi Hapishanesi: 15 

Edirne F Tipi Hapishanesi: 24 

Gebze Kadın Hapishanesi: 31 

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi: 44 

Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesi: 24 

Kandıra 2 nolu T Tipi Hapishanesi: 5 

Kepsut L Tipi Hapishanesi: 4 

Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesi: 7 

Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesi: 16 

Silivri 5 Nolu F Tipi Hapishanesi: 186 

Silivri 9 Nolu F Tipi Hapishanesi: 9 

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi: 55 

Tekirdağ 1 Nolu T Tipi Hapishanesi: 21 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi: 55 

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Hapishanesi: 16 

Ümraniye E Tipi Hapishanesi: 6”