Qamişlo, Bagok daðının yakınında, Nusaybin ile iç içe, aralarında sadece iki ülke sınırı' denilen tel bir örgü olan şehir...
Yüz yıllık bir acıya dayanıyor geçmişi bu şehrin; 1910lu yıllarda Jön Türklerin zulmünden kaçan Ermeni ve Asuriler tarafından kurulmuş Qamişlo.
Kürtler ise, daha çok 1925te Şêx Saîd isyanının kırılmasından sonra göç ettiler Qamişlo'ya.
Kent merkezinin nüfusu 350 bin dolaylarında. Qamışlo'ya baðlı 250 köy var. Nüfusun takriben yüzde 10u Asurilerden oluşuyor. Baas rejiminin kenti Araplaştırma politikası gereði çok sayıda Arap'ın da yaşadıðı Qamışlonun yüzde 80'e yakınını Kürtler oluşturuyor.
Qamışlo, kuruluşundan bu yana Kürt yurtseverliðine ev sahipliði yapmış ve çok sayıda aydın, sanatçı şahsiyeti baðrına basmış, çok önemli insanları yetiştirmiş bir Kurdistan şehri.
Birçok Kürdün, Bavê Felekê (Feleðin Babası) ismiyle andıðı Mihemed Şêxonun yanık sesi Qamışlo sokaklarından yayıldı tüm parçalarına Kürdistan'ın.
O, Kürdistan aşkını Qamışlo sokaklarında 'Ay Lê Gulê' ile besteleyerek ölümsüzleşti.
Rivayet odur ki, Şêxo Ýran'dayken, bir stranında "Ey felek/ Bextême hoye/ Em bê dost û bê kesin" dediði için Ýran yönetimi onu çaðırır ve ona, "neden kimsesiziz diyorsun, işte biz kucak açtık ya" der. Şêxo onlara, "Eðer bizim kimsemiz olsaydı şimdi size muhtaç olmazdık." diye yanıt verir.
Şimdi onun şehrinde 'Ay Lê Gulê' daha özgür bir şekilde dinleniyor.
Ve Mihemed Şêxo burada, bu şehrin mezarlıðında, torunlarının hiç kimseye muhtaç olmadıðının verdiði huzurla yatıyor bugünlerde...
Bu günlerde Qamişlo'da şüphesiz huzur içinde yattıðını düşündüðüm bir diðer şahsiyet te, 1984te Ýsveçte yaşamını yitirdikten sonra cenazesi burada, kendi evinin bahçesine defnedilen büyük Kürd şairi Cegerxwîn...
Qamışlo sokakları şimdi yoksulluk ve bakımsızlıkla boðuşuyor. Ama bu sokaklar aynı zamanda bir çok tarihi olayı da bünyesinde bir sır gibi saklıyor.
12 Eylül darbesinden sonra Kuzey Kürdistan ve Türkiye kentlerinden çok sayıda insan buraya göç etti. Durumun farkında olan Türk devleti 12 Aralık 1981de, kapkaranlık bir gecede bir grup kontrasını sınırdan geçirerek burada bir katliam gerçekleştirdi.
Katliamda 8 Kürd devrimcisi yaşamını yitirdi.
Büyük bir şehir Qamişlo. Yoksulluk ve bakımsızlık göze çarpan en önemli belirtiler. Sokaklar çöp dolu. Belediye eskiden de çalışmıyormuş. Son dönemde merkezi ödenek yok diye çalışmalar tamamen durmuş durumda.
Yazın çöp, toz, duman kışın ise sokak ve caddelerde çamurdan geçilmiyormuş.
Öðlen saatlerinde şehir merkezindeki tüm dükkanlar kapalı. Akşam saatlerinde ise dükkanlar açılıyor ve gecenin geç saatlerine kadar açık kalıyor.
Qamışlo yer altı ve yerüstü tüm zenginliklerine raðmen yoksul bir şehir. Ýnsanların yüzlerinde bu durum aðır bir yara gibi yansıyor.
Ceqceq çayı buradan geçiyor, Remenane petrolü burada. Milyonlarca ton buðday, mercimek, nohut, pirinç ve pamuk yetiştirilmesine raðmen Qamışlo yoksul. Zira bu zenginliklerinin hiç birinden halk yararlanamıyor. Tümüyle devlet kontrolünde.
Gece saatlerinde ulaştık kente. Yol güzergahımız Cizre-Nusaybin arasındaki Ýpek yolunun hemen diðer yakası. Elini uzatsan Nusaybin'in bir köyündesin... Bizler gibi yıllarca ülkesinden uzak kalmak durumunda olan insanlar için oldukça tuhaf bir duygu.
Şehre girdiðimizde bizi karşılayan arkadaşımızın gösterdiði ilk yer Nusaybinden bir camii minaresi.
'Ýşte orası Nusaybin' diyor. Ortada bir tel örgü var ama biz göremiyoruz. Ýki şehrin ışıkları birbirine karışmış durumda, aynı evin farklı odaları gibi...
Sonraki gün Qamışlo sokaklarında birlikte dolaştıðımız Türk bir gazeteci arkadaşımız, Kürtlerin bu duruma nasıl tahammül ettiklerini dile getiriyor defalarca ve büyük bir şaşkınlık içerisinde...
Evet, Kürtler bunu nasıl kabulleniyor? Ya da kabulleniyorlar mı?
Qamışlo sakinleri 'kabullenmiyoruz' diyorlar, 'orası da bizim ülkemiz, ailelerin bir kısmı orada, diðer kısmı burada.'
Ama sınır kapısına Türk kapısı diyorlar.
Şehirde şimdi ikili bir yönetim var. Girişte Esad güçlerinin kontrol noktası var ancak aktif deðiller. Duvarlarının ötesine çekilmişler. Diðer devlet kurumları da henüz sembolik olarak varlar. Fiilen hiç bir devlet kurumu çalışmıyor.
Kentin yönetimi büyük oradan Halk Meclisine baðlı komitelerde
Ve bu komitelerle kendi kendini yönetmeye başlayan halkın dilinde, Cegerxwîn'in meşhur eseri 'Kine Em'den mısralar...
Bav û kalê me (Baba ve dedelerimiz,)
Dijîn tev serbest, ( Serbestçe yaşıyorlardı.)
Naxwazin bijîm ( Ýstemezler yaşamamı,)
Ta ebed bindest. ( Ebede kadar esir.)
....