Polis yine Cumartesi Annelerine saldırdı

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerin cezalandırması talebiyle 23 yıldır mücadele eden Cumartesi Anneleri’ne polis bir kez daha saldırdı. HDP’li vekillerin de aralarında yer aldığı kayıp yakınları darp edildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından 700. haftadan beri oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, 704. hafta eyleminde de polisin saldırısına maruz kaldı.

İHD binasının bulunduğu Çukurluçeşme sokağını iki yönden ablukaya alan polisler, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP milletvekillerinin ve CHP İl yöneticilerinin aralarında bulunduğu kitlenin toplanmasına izin vermedi.

Bu keyfi uygulamayı protesto eden kayıp kayınlarının, polisin tüm tehditlerine rağmen Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşe geçmesi üzerine polis saldırıda bulundu.

Kayıp yakınlarının etrafını saran polisler, kitleyi darp ederek İHD binasının içine zorla sokmak istedi. Bu saldırı, “ İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganlarıyla protesto edilirken, gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun polislere, "Anayasal hakkımız olan açıklama yapmamız engelleniyor. Verin mezarlarımızı, adaleti sağlayın biz de vazgeçelim buraya gelmekten" diyerek tepki gösterdi.

POLİS SALDIRISI ALTINDA HÜSEYİN MORSÜMÜL’ÜN AKIBETİ SORULDU

Tüm saldırı ve tehditlerine rağmen pes etmeyen kayıp yakınları, 12 Eylül faşist cuntası ardından gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümül’ün akıbetini sordu. Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren’in okuduğu açıklamada, 8 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldığı; Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin’in gözaltına alınarak Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na götürüldüğü hatırlatıldı.

Akıbeti soran ailesine, yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan Hüseyin’in kaçtığı yönünde yanıt verildiğini belirten Eren, Anne Fatma ve baba Hanife Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdiğini, sorumlular hakkında şikâyetçi olduğunu ancak Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadığını vurguladı.

Yıllar sonra 2011’de İHD avukatlarının yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattığını dile getiren Eren, yaşanan hukuki süreci şöyle anlattı: “ Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak o dönem masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını söyledi. Mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında dövülerek öldürüldüğün, sonrasında alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu açıkladı. Ancak Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirmek yerine, ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. Bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yaptığımız itiraz ise henüz sonuçlanmadı. Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesi’nin tüm aktörleri sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün akıbetinin açıklanmasını istiyoruz!”

BASINA DA ENGEL

Açıklamanın ardından kayıp yakınlarına tekrar saldıran polisler, Halkevleri eski Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut’u gözaltına almaya çalıştı. Ablukanın olduğu noktaya gelen CHP Milletvekili Sezgin Tanrukulu, HDP Eş Genel Genel Başkanı Pervin Buldan ile birlikte saldırı emri veren Beyoğlu Emniyet Müdürü İsmail Kılıç’a tepki gösterdi.