‘PKK yaşamın ve hakikatin kendisidir’

‘PKK yaşamın ve hakikatin kendisidir’

1978 yılında kurulan PKK, 2000'li yıllarda da başta Kürt gençleri olmak üzere eşitlik, özgürlük mücadelesi vermek isteyen gençleri cezbetmeye devam etti. Artık kökleşmiş ve uluslararası alanda adını duyurmuş olan hareketin yarattığı tecrübeler, gençliğin saflarına akmasını sağladı.

Kuruluşunun 36. yıldönümünde PKK'nin en son kuşağı olarak da nitelendirilen, 2010 ve sonrası katılımlar PKK'yi anlattı.

BAWER MUNZUR: PKK GERÇEK ANLAMDA ÖZE DÖNÜŞTÜR

1991, Dersim doğumluyum. Dersim'de büyüdüm. 2012 yılında Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi'nden PKK'ye gerilla saflarında katılım yaptım. Ailem CHP’liydi. Biz de o etkiyle büyüdük. Dersim'den çıktıktan sonra farkı çevreleri görmek, tanımak bende bir arayışı yarattı. Üniversitede okurken sırf Dersimliyim diye ev verilmiyordu. Kürt ve Alevi olduğumdan potansiyel suçlu olarak ele alınıyordum. Bütün bunlarla karşılaşmak insanda arayışlar yaratıyor. Bu arayışlarımın sonucunda üniversitede PKK düşüncesiyle ve bazı arkadaşlarla tanıştım. İlk defa o zaman Kürtlük bilinci, toplumsal gerçeklik ve öze dönme çabalarım gelişti. PKK’nin topluma dayanması ve diğer örgütlere göre devrim yapma konusunda ciddi olması insanı kendisine çekiyor. Bugün Türkiye’de birçok örgüt var. Ama bunların hiçbiri söylemleri aşacak bir pratiğe sahip değil. Büyüdüğüm yer devrimcilikle özdeşleştirilen bir yer olmasına rağmen, asimilasyon had safhada yaşanıyor. Kültürel olarak bir yok oluşu yaşıyorduk. Her yönlü bir inkar durumu söz konusuyken,  buna karşı mücadele yürütülmüyor. Kendi gerçekliğimle tanışmış olmam beni ciddi bir vicdan muhasebesine itti. Bunca katliamlardan ve yok sayılmalardan sonra bile CHP’li olmak bana çok ağır geldi. Özünü arayan insanın yeri PKK'dir. Benim için PKK gerçek anlamda bir öze dönüşü ifade ediyor.

ARADIĞIMI PKK'DE BULDUM

PKK içinde yaşamlarımız tümüyle komünaliteye dayanıyor. Toplumda ise insan ilişkileri daha çok bireysel çıkarlara dayanıyordu. Dostluklar paraya indirgenerek yapılmaya çalışılıyor. Yaşam paraya endeksli yaşanılmaya çalışılıyor. Bu ilişki ve yaşam tarzı beni artık rahatsız ediyordu. Bunun dışında bir yaşam aramaya başladım. Aradığımı da PKK'de buldum. PKK'de yaşam ilişkileri toplumdakinin tersine işliyor. Birey kendisi için değil, yoldaşı için yaşıyor. Bireysel çıkar yok. Bizler için kendimizden önce yoldaşımız vardır. Her şeyimiz ortaktır ve her şeyi paylaşırız. Bu anlatılabilecek bir yaşam değil. Ancak yaşanılabilir. En zor anında yoldaşın yanında olur ve senin o zorluğu aşman için her türlü fedakârlığı yapar. Yoldaşlık,  yaşadıkça insanı mutlu eden ve kendisini var etmesinde rol oynayan bir gerçekliktir. PKK benim için insan olmayı, kendim olmayı ifade ediyor. PKK olmasaydı benliğimiz yok olacaktı.

DENİZ DERYA: GEÇ KATILDIĞIMA HAYIFLANDIM

1993'te Kobanê'de doğdum. 2010 yılında Kobanê’den PKK saflarına katıldım. Partiyi duymuştum ama çok fazla tanımıyordum. Gençlik dönemimde aile yaşantısı dışında farklı yaşam arayışlarım gelişti. Zaten bölgemizde arkadaşlar vardı, onlarla ilişkilerim gelişti. Kısa bir sürede karar verip katılım yaptım. PKK’yi gerçek anlamda örgüte katıldıktan sonra tanıdım. Öncesinde sadece oradan buradan duyduklarım vardı. PKK yaşamını tanıdıkça ve yaşadıkça sevgim ve bağlılığım artıyordu. "Şimdiye kadar nasıl olup da sistem içinde yaşamışım, neden daha önce partiyi tanıyıp katılmadım" diye çok hayıflandım.

PKK'DE HERKES EŞİT

PKK yaşamındaki adalet, paylaşım, insana değer verme seni çok güçlü kılıyor. Yeniden doğuşu ve varoluşu geliştiriyor. İnsana inanılmaz derecede bir güven veriyor. Toplumun sende yaratmış olduğu tüm olumsuz intiba bu ortamda değişiyor. Birlikte yapamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını gösteriyor.  'Ben' yerine 'biz' yaklaşımını geliştirdikten sonra yaşam her anlamıyla daha güzel ve kolay oluyor. Yaşamda paylaşımcı olmak, çıkar gütmeden ilişkilenmek, salt kendin için değil, yanı başındakiler için bir şeyler yapabilme ve bir şeyleri değiştirebilme imkanına sahip olmak mutlu ediyor. Bunları PKK'de gördüm ve yaşadım. Yaşamda herkes eşit. Hiç kimse büyük ya da küçük değil. Fakir ya da zengin yok. Herkes aynı düzeyde bu yaşamın sahibi ve sorumlusu. Bütün bunları yaratan Önderliğe ve onun yolunda yürüyen yoldaşlara bu emeklerinden kaynaklı kendimi hep borçlu hissediyorum. PKK benim için yaşama umudu olurken,  var olan yaşamın bir kader olmayıp değiştirilebileceğini öğretti. PKK benim için yaşamın adı oldu.  

DİLJİN CİZİRİ: KADININ PKK'DEKİ ROLÜ ETKİLEMİŞTİ

Cizre'de doğdum ve büyüdüm. 2014 yılı başlarında gerillaya katılım yaptım. Bölgenin yurtseverliğinden kaynaklı partiyi tanıma vardı. Düşmanın baskılarını görüyorduk. Bölge halkı yurtsever olduğundan zaten mücadeleye bir yakınlık hissediyorduk. Düşmanın baskıları da bizdeki mücadele ruhunu artırıyordu. Vicdanen kendimi sorguluyordum. Arayışlarımın sonucunda dağa geldim. Burada PKK gerçeğini daha fazla tanımaya başladım. Toplumun aksine, PKK'de insana verilen değer beni çok etkilemişti. Büyüdüğümüz toplumda kadına tanınan haklar oldukça sınırlıydı. PKK’nin kadına biçtiği rol ve bu rolle birlikte yaşamın her alanında kadını öncü olarak görmesi beni çok etkilemişti. Bir kadın olarak kendi benliğimle var olabilmek oldukça güzeldi.

DOĞUŞUMU PKK'YE KATILIMLA BAŞLATIYORUM

Toplum ölçülerine göre oluşturulan arkadaşlıklar cinsiyetlerimizin gölgesinde kalır ve bireysel çıkarlar temelinde geliştirilmiş bir arkadaşlık olurdu. Ama PKK yaşamında gelişen arkadaşlıklar çok faklı. Birbirlerini yalnız bir kez gören arkadaşlar, hiç tereddüt etmeden birbirleri için kendilerini feda edebiliyor. Çünkü aynı ortamda olmak, aynı havayı solumak bunun için yeterli oluyor. Birlikte yıllarca kalmış olmaları ya da bir çıkarlarının bulunması gerekmiyor. PKK bana anlamını burada bulduğum yeni bir yaşam sundu. Bunun için PKK’nin yıl dönümünü görmek beni çok mutlu ediyor. PKK’nin yıl dönümü yeni bir doğuşu ifade ediyor. Kendi doğuşumu PKK’ye katılımımla başlatıyorum. 

DÜNYA GİRAVÎ: GERİLLALARIN RÖPORTAJLARINI İZLERDİK

Hakkariliyim ve Giravî aşiretindenim. Ailem yurtsever bir ailedir. 10 kardeşiz. Halkımız üzerine uygulanan şiddeti ve zulmü gördüğüm için PKK'ye, gerillaya katıldım. Çünkü sistem içerisindeyken de hem kendi durumumuzu, hem de genel halkın durumunu görüyordum. Düşman sürekli evlerimize baskın yapıyordu. Babam, amcam birçok defa gözaltına alındılar. Ağabeyim aylarca cezaevinde kaldı. Yine bir dergide düşmanın şehit düşen kadın arkadaşların cenazeleriyle oynadığını okumuştum. Bu bende düşmana karşı çok büyük bir öfke yarattı. Kendi kendime bu zulme rağmen neden halen orada kaldığımı ve dağa çıkmadığımı soruyordum. Bu şiddete ve zulme karşı durmak için geldim. Hep gerilla olmanın hayalini kurardım. Televizyondaki gerillaların görüntülerini ve röportajlarını izlerdik. Kardeşim ve ben gerilla olduğumuzu hayal eder ve birbirimizle röportaj yapardık. Hakkari Çaltıkoru köyünden katılan tek kadınım. Köyümdeki diğer kadın arkadaşlara çağrım; gelip PKK yaşamını görmeleridir. Burada gerçekten de insan yeniden tanıyor. Sanki yeniden dünyaya geliyor ve büyüyorsun. Kendi kişiliğini, iradeni; her şeyini PKK' de görüyor ve ciddi bir özgüven kazanıyorsun. Yeni doğan bebekler nasıl eğitilirse, PKK'de de o şekilde temelden bir eğitim alıyorsun. Bu şekilde yoldaşlarının da desteğiyle, kendini yeniden yaratıyorsun. Sonra "Ben bu kadar güçlü ve iradeli miydim?" diye soruyor, kendindeki güce şaşırıyorsun. Yoldaşlık ilişkileri çok güçlü. Yoldaşımıza gelen merminin üzerine kendimizi atabilecek kadar sevgi ve cesaret sahibiyiz. Birbirimize karşı o denli güçlü duygularımız var.

ERİŞ ANDOK: PKK'YE KATILMADAN ÖNCE ROBOTLAŞTIĞIMIZI FARK ETTİM

1994 yılında, Hakkari'de doğdum. Partiye katılmadan önce Ağrı Üniversitesi'nde okuyordum. PKK'yi üniversitede tanıdım ve sahiplendim. Hakkari'de de sempatizandım, fakat mücadele etme ve PKK'ye katılma arayışım azdı. Üniversitede PKK'yi daha fazla tanıma, anlama ve mücadele etme arayışlarım gelişti. Tabii çalışmaların içerisinde arayışlarım derinleşti.  Arayışlarım derinleşince artık mücadeleyi legal alanda yürütmek ve sistem içinde kalmak beni tatmin etmiyordu. PKK dışında başka sol örgütler de vardı, fakat ben PKK'yi tercih ettim. Çünkü PKK benim özgürlük arayışlarıma cevap bulacağım yerdi, gerçekten de alternatifti. Özgürlük arayışı olan bireyleri PKK tatmin edebiliyor ve birey PKK'de savaşmak istiyor. Çünkü PKK tüm gericiliklere ve bir bütün kapitalist sisteme karşı mücadele ediyor. Özgürlüğe yaklaşımı gerçekten de radikal. Bir de tabii bu gerçeklik Önder Apo'da somutlaşıyor ve kendini çok net bir biçimde açığa vuruyor. Bu da benim gibi özgürlük arayışı olan kişiler için Önder Apo'nun PKK'sini vazgeçilmez kılıyor.

Aslında PKK'ye katıldıktan sonra bir genç olarak düşmanın bize karşı ne denli yoğun bir özel savaş yürüttüğünü anladım. Gördüm ki, o kadar sınırlanmışız; neredeyse robotlaşmışız. Yani toplum kırımın ne olduğunu ve özellikle Kürtlere karşı nasıl uygulanmış olduğunu PKK'de anladım. Kendi şahsımda gördüm ki düşman kişiliklerimizi yerle bir etmiş. PKK' de gerçekten yaşadığımın farkına vardım ve amacıma daha fazla bağlandım. Tabii bu farkındalıkla özgür yaşama olan bağlılığım ve pratikleşme düzeyim yükseldi. PKK yaşamın ve hakikatin kendisidir.

MAHİR METİNA: YANILMADIĞIMI GÖRDÜM

1995, İzmir doğumluyum. Ortaokul mezunuyum. Okuldan ayrıldıktan sonra inşaatlarda çalıştım. 2004 yılında Gülen Cemaati'ne girmiştim. 2 yıla yakın onlarla hareket ettim ve bu süreç içerisinde yanlışlıklarını çok fazla gördüm. Dini ne kadar kullandıklarını ve din aracılığıyla insanları sömürdüklerini gördüm. Bu nedenle onlardan koptum. Tabii 2012-2013 sürecinde Türk soluyla da hareket ettim. Fakat aradığımı orada da bulamadım. Bana yeterince radikal gelmiyorlardı. Ben gerçekten de arayış sahibi bir insandım. Belli bir dönem Gülen Cemaati'yle, daha sonra da sol örgütlerle hareket etmemin nedeni budur. Fakat aradığım saf gerçeği onlarda bulamayınca yolumu ayırdım ama arayışlarım sürüyordu. Aslında bu, yaşamı anlamlandırma arayışıydı ve içinde yaşadığımız kapitalist sisteme bir tepkiydi.

Tabii daha sonra  hem ilişkilerde, yaşamda hem de sisteme karşı mücadelede en radikal duruşu PKK'de gördüm ve katıldım. Katıldıktan sonra da yanılmadığımı gördüm. PKK sadece Türkiye ve Kürdistan'da değil dünya genelinde gelmiş geçmiş en büyük devrim hareketlerinden birisidir. Yine gerçekten de sosyalizme uygun bir şekilde komünal yaşam, çalışma tarzı oturmuş durumda. PKK'de devrimciliğin ciddiyetini hissediyorsun. Kısacası PKK bizi Kürdistan ve gerçeğimizle buluşturan, sürekli gürleyen bir ırmak gibi akışkandır. Ne mutlu bana, PKK' ye katılma ve Kürdistan devrimciliği yapma fırsatını yakaladım.