'PFDK bağımsızlığını yitirdi, talimatla işliyor'

Irkçı saldırılara karşı tepki koyan Cizrespor’un ligden çekilme kararı sonrası, birçok saldırıya rağmen harekete geçmeyen PFDK, kulüp başkanını soruşturmaya aldı.

“Futbola siyaset karıştırmayın” söylemleri her defasında zikredilse de yeşil sahaların politika ve ülke gündemi ile iç içe oluşu net görülen bir durum. Futbol hiç olmadığı kadar ırkçı saldırılar, şiddet eylemleri, nefret söylemleri, ayrımcı uygulamalar ve siyasi sloganların öne çıktığı bir alana dönüştü. Kulüp yönetimleri de iktidarın baskısı altında bulunuyor.

Yeşil sahalarda son döneme damgasına vuran iki olay ise Cizrespor’un ırkçı saldırılara karşı ligden çekilme kararı ve Fenerbahçe taraftarlarının “Damat İstifa” sloganları oldu. Cizrespor Kulüp Başkanı Maruf Sefinç bu karardan sonra PFDK’ya sevk edildi. Öte yandan Trabzonspor’un Albayrak ile yakınlığı da tartışmalara sebep oldu. Futbolda yaşanan bu gelişmeleri spor yazarı Emre Caka ile konuştuk.

Cizrespor ırkçı saldırılar sonrası Lig’den çekildi, bu kararı nasıl yorumluyorsunuz?

Öncelikle geçmiş olsun demek gerekir elbet ama geçmeyecek gibi duruyor. Yıllardır özellikle deplasman maçlarında karşılaştıkları polis terörü, deplasman tribünün ırkçı söylemleri, kulübeye atılan maddeler, hakem kararları… Çok zor bir karar. Normal şartlarda hiçbir kulübün tercih etmeyeceği bir durum. Aslında bu bir intihar diyebiliriz. Cizrespor, üzerindeki ırkçı saldırılara, provokatör hamlelere dayanamadı ve resmen intihar etti hepimizin gözü önünde. Bu kadar büyük laflar etmem elbet de abartı gibi gelebilir ama bu işin perde arkası çok daha fazlası. Yani bir kulüp ‘hadi ben gidiyorum’ diyerek ceketini bırakıp çıkamıyor. İçerisinde onlarca çalışanı var, profesyonel futbolcu sözleşmeleri var, antrenör var, yöneticisi var. Yönetimin gözüne o kadar büyük bir perde inmiş ki, “Bir şekilde çözeceğiz ama ırkçılığa artık tahammül edemiyoruz” demişler açık açık.

Bu olay üzerine Cizrespor Başkanı PFDK'ya sevk edildi. Sonrası için nasıl bir gelişme olabilir; bir tahmin yürütmek olası mı?

Kural olarak başkanın Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edilmesinde absürt bir durum yok. Absürt olan şu; bu zamana kadar yapılan ırkçılığa, polis terörüne, atılan yabancı maddelere karşı müdahale edilmemesi. Cizrespor’un başına gelen Amedspor’un da başına geldi. Sahanın içerisinde askeri operasyon videoları kocaman ekranlara yansıtıldı. Soyunma odasında darp edildiler, o zaman neredeydi bu kurul? Cizrespor uzun zamandır saldırılardan şikâyetçi, neden müdahale edilmedi? Tabii biz bu soruları soruyoruz ama cevabını da net olarak biliyoruz. Sadece açık açık fikirlerini beyan etmelerini talep ediyoruz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çok değil daha geçtiğimiz aylarda, Amedspor’un Cemil Bayık’ın talimatıyla örgüte para gönderdiğini iddia edip, “Biz bunları duymayacak, görmeyecek miyiz?” dedi. Böyle bir atmosferde elbette PFDK tüm saldırıları görmezden gelecektir. Kurul yıllar önce birçok yapı gibi bağımsızlığını tamamen kaybetmiş, talimatlar üzerinden işlem yürüten bir hal almıştır.

Bundan sonrasını tahmin etmek elbette çok zor. Ama açık konuşmak gerekirse Cizrespor’un işi oldukça zor. Profesyonel futbolcu sözleşmeleri var, transfer sezonu kapanmış, o kadar atılan imzalar var… Tüm bunları üst üste koyunca Cizrespor’un devam etmesi dahi şaşırtıcı, “Geri adım attı” gibi görülmemeli. Aksi taktirde ligden düşecek, oyuncu maaşları ödenemediği için mahkemelik olacak ve süreç kulübün kapatılmasına kadar gidebilir. Tüm Cizre halkının bu dönemde takımı ile yan yana durması gerekir. Bir şehrin oksijen tüplerindendir spor kulüpleri.
 

Öte yandan Berat Albayrak'ın Trabzonspor desteği tartışılıyor. Futbola siyaset sokmayın gibi yorumlar var ama siyaset zaten futbolun içinde gibi görünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu yaşananlar hakkında?

Klişe bir söz ama attığımız adım dahi siyasi. Bu tartışma Trabzonspor’un Denizlispor’a 2-1 kaybettiği maçın ardından başladı. Yapılan kulis haberine göre Albayrak, “Hoca bu nasıl oyun” diye teknik direktör Ünal Karaman’a çıkışıyor. Karaman ise, “Biz size bu nasıl ekonomi diye soruyor muyuz” demesi hem Ünal Karaman’ın istifasını getirdi hem de Albayrak-Trabzonspor yakınlığını. Aslında çok da absürt bir durum yok zaten her takımın içerisinde bu durumlar var. Misal vermek gerekirse Fenerbahçe – Alanyaspor karşılaşmasından sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, “Kim bu operasyonu yapıyorsa haddini bilsin, Fenerbahçe yalnız değildir” çıkışında bulundu. Yani özetle yönetenler futbolun içerisinde zaten fazlasıyla varlar ve oranın da kendi kontrollerinde olmasını istiyor. Onların siyaset girmesin dediği, kadın cinayetlerine karşı pankart olmasın, Gezi’de katledilen birine marş yazılmasın, tecavüzcü vakıflar ifşa edilmesin. Yoksa futbolun içerisinde herkes, “Padişahım çok yaşa” , “kefenle geldik kefenle gideriz, seninleyiz” tişörtleri giyip, “Dik dur eğilme bu millet seninle” tezahüratları yapsa yine futbola siyaset bulaştırmayın mı diyecekler?

Fenerbahçe – Alanyaspor karşılaşmasının sonlarında “Damat istifa” tezahüratı tüm tribüne yayıldı. Bu sloganın, mevcut siyasi konjonktür ve ekonomi ile bir bağı var mıydı sizce?

Kesinlikle yönetim biçimi ve ekonomi ile alakası var. Misal, Trabzonspor – Albayrak yakınlaşmasının yerine, Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan olsaydı bu kadar reaksiyon olmazdı. Üniversitelerden, belediyelere, bakanlıklardan, meclislere kadar her alanın akrabalık ilişkileri ile doldurulması, daha geçtiğimiz hafta Hatay’da, “Çocuklarım aç” diyerek bir yurttaşın intihar etmesi, öncesinde siyanürlü intiharlar öğrencilerin yemek ücretleri; insanların yaşam kaygısı ekonomi bakanı Berat Albayrak’a patlayacaktı elbette. Tabii ki bu sadece bununla da ilişkilendirilemez. Yani hem ekonomik hem de Trabzonspor – Albayrak yakınlığı “Damat istifa” tezahüratını yarattı. Bunlardan herhangi biri olmasa bu reaksiyon çıkmazdı. Ama bu tezahüratın benim açımdan şöyle bir önemi var; her alanı tuttuğunu düşünen, yan yana gelen 10 kişiyi gözaltına alan iktidara karşı uzun süre sonra, iktidarın en önemli isimlerinden birine “İstifa” çağrısı oldu. Bunun toplumda meşruluk ve cesaret sunacağını düşünüyorum ve bu tezahüratı daha çok tribünde duyarsak şaşmamalıyız.