Parlamentoya 'ulusal mutabakat' kuşatması-Erdem Can

Parlamentoya 'ulusal mutabakat' kuşatması-Erdem Can

AKP'li Meclis başkanı Cemil Çiçek'in, 'Ulusal mutabakat çaðrısı' AKP'nin, Kürt sorunu konusunda sistem partilerinden farklı bir duruş sergileyen BDP'yi meclis zemininde izole etme kararını açıklıyor. Çiçek'in, "Terörün tanımında anlaşmamız gerek. Benim terörist dediðime biri gerilla, özgürlük savaşçısı diyorsa tedbirlerde, alınacak kararlarda çok farklı noktalara gidişi getirebilir. O nedenle terminolojiye bir bakmalı" sözleri 'ulusal mutabakat' adı altında bir dayatma ile demokrasinin öngördüðü parlamentonun çok sesli olması gereken iradesini teslim almayı hedefliyor.

On bir maddelik 'ulusal mutabakat' metninde siyasal çözüme ve barışın saðlanmasına ilişkin tek bir madde bulunmayan Çiçek'in, "Demokrasi ve hukuk içinde kalarak mücadele etmeyi terör örgütleri katiyen kabul etmiyor, o nedenle yönetimler olaðanüstü yöntemlere başvurmak zorunda bırakan yol ve yöntemleri deniyor" sözleri de AKP'nin parlamento zemininin çözüm olma yeteneðini yok ederek 'olaðanüstü' yöntemlerin devreye sokulacaðı anlamına geliyor.

Çiçek, bu 'olaðanüstü' yöntemlere ilişkin bilgi vermiyor ancak Ankara egemenliðinin bu başlık altındaki yönetmeleri çok iyi biliniyor. AKP Hükümeti'nin de valilerin yetkileri artırılarak il bazında alınacak sıkıyönetimleri aratmayacak uygulamalarından, Kürdistan ve Batı illerinde daha geniş yasaklamalara kadar bir çok yöntemi planladıðı aşikar.

"Bu mücadelede sihirli bir formül yok" diyerek sorunun kendi açılarından "çözümsüzlüðüne" vurgu yapan Çiçek'in 'mutabakatının', MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Kandil'e bayrak dikmek" önerisi ile formüle ettiði topyekûn savaş önerisi ile örtüşmesi de dikkat çekici.

Bahçeli'nin, "şüphesiz kardeşlik baðlarına vurulan her darbenin, iç kavgayı tetiklemeye yarayan her sinsi tuzaðın son vatanımızdaki mevcudiyetimize tamir ve telafisi mümkün olmayan zararlar vereceði aşikardır" sözleri AKP'nin de paylaştıðı Türk ırkçılıðının, paranoyasını itirafı gibi. Kürdistan'ı da kendi toprakları içinde addeden Türk ırkçılıðının 'son vatan' paranoyası MHP tarafından savaşın 'yeni paradigması' olarak sunuluyor.

Ankara, Kürt sorununu PKK ve örgütlü Kürt muhalefetini tasfiye için kullanmak istiyor. AKP'nin 'Kürt açılımı' adı altında yürüttüðünü iddia ettiði girişimlerin de bu amaca hizmet ettiði ortada. Bu yolda 'Kürt kökenli' taraftarların yanı sıra yurt dışından bir takım devşirme kadrolar transfer etmek de bunun bir parçası idi. "Aðacın kurdu kendinden olur" diyerek Kürt işbirlikçiliðini derinleştirerek sonuç almayı hedefleyen AKP buradan da sonuç alamayınca, sürdürdüðü silahlı savaşı daha da derinleştirmeyi tercih etti.

Bir yıldır Kandil'e yönelik olarak sürmekte olan hava saldırılarının sonuç almayacaðını AKP de büyük olasılıkla tahmin ediyordu. Amaç, bu hava harekatı ile yaratılan 'askeri çözüm' zemininden faydalanmaktı. 'KCK operasyonları' adı altında yürütülen rehin alma girişiminin 'meşru' gösterilmesi hedeflenmişti. Oysa 2012 Newrozu bugün AKP eli ile yürütülen Ankara egemenliðinin Kürdistan'da seksen yılı aşkındır inkar ve imhaya dayalı savaşını kazanamayacaðının ilanı oldu.

Şemdinli'de bir ayı aşkındır hüküm süren gerillanın alan hakimiyeti de Ankara egemenliðinin Kürdistan'daki varlıðının meşruiyetine son verdi.

Seçim bölgelerinde bulunan AKP milletvekillerinin çok büyük bir bölümünün Şemdinli'de PKK'nin uyguladıðı alan hakimiyeti sonrası Kürdistan'dan ayrılarak Ankara'ya çekildiði biliniyor.

Savaşı yükseltirken parlamentonun sınırlarını da denetim altına almaya karar veren AKP, meclisin açılmasına kısa bir süre kala gündeme getirdiði 'Ulusal mutabakat' ile parlamentonun yanı sıra sivil alanı da yedeðine almayı amaçlıyor.

Çiçek'in açıkladıðı metinde yer alan, "her türlü terör eylemi ve şiddete karşı çıkılması hükümetin ve siyasi partilerin olduðu kadar tüm demokratik kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bütün yurttaşların da görevidir. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşlarının ve bütün yurttaşların özellikle gençlerin ve kadınların terör eylemlerine ve terörizmin her türüne karşı duruşlarını toplumsal dayanışmayı ortaya koyacak mahiyetteki barışçı ve demokratik yöntemlerle sergilemeleri büyük önem taşımaktadır" ifadeleri Kürt karşıtlıðı temelinde sokaklarda oluşturulan sıradan faşizmin daha kapsamlı bir biçimde harekete geçmesi talimatı gibi. AKP bu saldırganlıðın sponsörlüðünü üstleniyor.

Kürdistan'da gelişen toplumsal muhalefete karşı batı illerinde sokaklara egemen kılınmak istenen Kürt karşıtlıðına AKP Hükümeti bizzat sahip çıkıyor. AKP'nin parlamentoyu da devre dışı bırakarak giriştiði bu plan, sivilleri de içine alan önü alınması güç bir çatışmaya zemin hazırlıyor.

[email protected]