Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, “Öz yönetim direnişi özünde Önderliğe özgürlük direnişidir. Çünkü halkımız şunun bilincindedir ki Önderlik özgürleşmeden hiç bir özgürlük gerçekleşmez” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, içinde bulunulan sürecin Kürt halkının özgür var oluş savaşının en zirveye ulaştığı bir süreç olduğunu belirtti. Kürt halkının direnişini zirveye yükselttiği gibi, faşist Türk devletinin de saldırılarını en üst düzeye yükselttiği vurgulanan PAJK Koordinasyonu açıklamasında, “Halkımızın özgürlük iradesini kırmaya çalışmaktadır. TC devleti 5 Nisan’dan itibaren Önderliğimizle devam etmekte olan HDP heyetinin görüşmeleri durdurarak bu savaşı başlatmıştır. 5 Nisan’la başlayan tecrit içinde tecridin tekrar uygulamaya konması TC devletinin Kürt halkına savaş açması anlamına gelmiştir. 5 Nisan’dan günümüze kadar Önderliğimize ve Kürt halkına karşı açılan savaş tüm toplumu hedef alan bir boyutta her gün tırmandırılmıştır.
TC devletinin savaş konseptinin en tehlikeli boyutu Önder Apo üzerinde devam etmekte olan tecridin derinleştirilmesidir. Halkımızın ve hareketimizin en hassas ve duyarlı olduğu konu Önderliğimizin sağlığı, güvenliği ve özgürlüğüdür. Son olarak İmralı zindanında bulunan iki tutsak buradan çıkarılmış diğerlerinden ise haber alınamamaktadır. Önderliğimizden hiçbir biçimde haber alınamaması Önderliğimizin durumu hakkında kaygı vericidir. Bu durum halkımızın bir iradesini kırma dayatmasıdır, bir tehdittir, bir komplodur. Uluslararası komplonun, TC devletinin gardiyanlığı altında, tekrar harekete geçmesidir. Önderliğimizi hedef alan her türlü uygulama özgürlük hareketimizin ve halkımızın büyük öfkesiyle karşılaşacaktır. Bunu bu komploda yer alan herkes iyi bilmelidir” dedi.
Amed, Suruç ve Ankara katliamları olaylarında görüldüğü gibi Erdoğan’ın özgürlükten yana olan herkesi, kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden hedef aldığı da belirtilen açıklamada “Kendimizi de, kentimizi de bizler yöneteceğiz” şiarıyla mücadele eden Kürt halkının öz yönetim direnişini kırmaya çalıştığı belirtildi.
Bunun için AKP hükümetinin tüm polis, ordu ve çete güçlerini devreye koyduğu da vurgulanan açıklamada “Sivil halk üzerinde, kadın çocuk, yaşlı demeden katliam gerçekleştirmiştir. Fakat tüm bu faşist uygulamalara rağmen devlet güçleri sonuç alamamaktadır. Halkımızın, gençlerin ve kadınların görkemli direnişini kıramamaktalar ve direniş gün geçtikçe büyümektedir. Bu öfkeyle aydınlara, siyasetçilere saldırmaktadır. Katliamla aydın ve siyasetçiler susturulmaya çalışılmaktadır. Aydınlar, siyasetçiler ölümle tehdit edilerek iradeleri teslim alınmaya çalışılmaktadır. Tahir Elçi’nin, Silopi’de üç özgürlükçü kadın siyasetçinin katledilmesi tüm aydın ve siyasetçilere devlet tarafından verilen bir gözdağı anlamındadır.
AKP hükümeti ve Tayyip Erdoğan Türkiye halkalarını bir uçuruma doğru sürüklemektedir. Bunun tek bir gerekçesi vardır, Erdoğan’ın tam yetkili diktatörlük statüsüne kavuşması sevdası ve hırsıdır. Sistem içi diğer parti ve kurumlar ise Erdoğan’ın hırsları ve komploları karşısında seyirci konumda, ülkeyi Erdoğan’ın hırslarına teslim etmiş durumdadırlar. Nitekim Türkiye’de ulus devlet hukuku bile işlememekte, katiller, cellatlar, tetikçiler sokaklarda kol gezmektedir. Faili kamera kayıtlı cinayetlerin, katliamların üzeri örtülmektedir. Çünkü bu katiller ve tetikçiler ordusu birebir hükümetin emriyle çalışmaktadır. Erdoğan, fiilen uyguladığı diktatoryal rejimi resmileştirmek istemektedir. Halkımıza uyguladığı katliam politikasıyla bunu benimsetmeye çalışmaktadır. Erdoğan kendisini, rejimleştirmek istemekte, bunun içinde tüm topluma karşı savaş açmış durumdadır. Erdoğan’ın diktatörleşmesinin önündeki direniş kalesi ise özgürlük hareketimiz ve halkımızdır. Halkımızın, Önderliğimize özgürlük eksenli direnişi, öz yönetim direnişi, Erdoğan’ın diktatörleşmesinin önündeki tek direniş kalesidir. Bu nedenle Erdoğan ve emrinde çalışan hükümet, tüm öfkesiyle halkımıza saldırmaktadır. AKP artık bir parti, siyasi parti misyonuna sahip olmaktan ziyade Erdoğan’ın emrindeki bir teşkilata dönmüştür. Ülkenin çıkarları değil, Erdoğan’ın Beştepe’de yaratmak istediği tahtın çıkarları için çalışmaktadır. Ülkeyi içten fethetmiş ve kendi çıkarları için tüm toplum aleyhine yürüttüğü politikalarla Türkiye’yi her gün içinden çıkılamayacak bir bataklığa sürüklemektedir.”
Öz yönetim direnişinin özünde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a özgürlük direnişi de olduğu belirtilen açıklamada, “Çünkü halkımız şunun bilincindedir ki Önderlik özgürleşmeden hiç bir özgürlük gerçekleşmez. Öz yönetim direnişleri Önderliğimiz üzerinde tecridin tekrar başlaması ardından haklımıza ve özgürlük hareketimize saldırıların başlamasıyla halkımız tarafından kendini ve Önderliğini savunma amaçlı başlatılmıştır. Halkımız, devletin komplocu yüzünü tekrar açığa çıkarmasıyla, kendi kendini yönetme kararını almış, Önderliği ve kendini savunma ekseninde öz yönetim direnişini başlatmıştır.
Kürdistan’da özgürlük bedenleşmeye başlarken, buna karşı olan ulus devlet zihniyeti ve Erdoğan’ın diktatörlük planları, Türkiye halklarını uçurma sürüklemektedir. Tüm halkların tek çıkış ve umut kaynağı direniş hareketimizin açığa çıkardığı özgürlük düzeyidir. Bunun mimarı ise Önder Apo’dur. Bu gün özgürlük ve demokrasi arayışı olan herkes bunun farkına varmıştır. Özgür ve demokratik bir ülkede, bir dünyada yaşamak isteyen herkes Önder Apo’nun özgürlüğü ekseninde harekete geçmeyi bir vicdani görev ve sorumluluk görmelidir. Tüm halkımız, başta da kadınlar ve gençler, Önderliğimiz üzerindeki tecrit ve tutsaklığı kaldırana kadar öz yönetim direnişleri etrafında kenetlenmelidir. Halkımız bulunduğu her yerde Önderliğin özgürlüğü ekseninde eylemleri en üst düzeyde yükseltmelidir. Kürt halkı, Önderlikle arasındaki kopmaz bağın gücünü tüm komploculara, özgürlük düşmanlarına göstermelidir. Mücadelemiz tecridi kırana, komploları boşa çıkarana, Önderliğimizle özgür günlerde buluşana kadar büyüyerek yükselecektir” dedi.