Ankara Türkiye’de her gün katmerleşerek artan gözaltı ve tutuklama terörünü Kürtlere karşı yürütülen savaşın bir parçası olarak deðerlendiren Haluk Gerger, bu operasyonların sadece konjonktürel, güncel nedenlerden kaynaklanmadıðını, yapısal özelliði olduðunu kaydetti. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Abay ise, “Muhalefet güçleri TMY ile baskı altına alınmak, susturulmak isteniyor” dedi.
Kendinden olmayan, kendine muhalif olan tüm kesimleri gözaltılar ve tutuklamalar ile sindirmek isteyen AKP Hükümeti, saldırılarına azgınca devam ediyor. Her sabah yeni bir operasyona uyanılan Türkiye’de son olarak 23 Haziran’da sosyalistlere yönelik düzenlenen eş zamanlı operasyonlar sonucu aralarında iki gazetecinin de bulunduðu 9 kişi gözaltına alınmıştı. 25 Haziran günü Ýstanbul Çaðlayan Adliyesi’nde mahkemeye çıkarılan sosyalistlerden 5’i tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Sosyalistlere yönelik yapılan baskının ardından 25 Haziran günü siyasi polis bu defa Kürt avına çıkarak Türkiye genelinde KESK ve baðlı sendikalara düzenlediði şafak operasyonunda, aralarında KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in de bulunduðu 71 sendika yöneticisi ve üyesini gözaltına aldı.
Dün ise Etkin Haber Ajansı (ETHA) ve Atılım Gazetesi’nin teknik hazırlıðının yapıldıðı Güneş Ajans’ın Ýstanbul Aksaray'da bulunan binası Ýstanbul 9. Aðır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla "MLKP örgütünün yayın organları" olduðu gerekçesiyle TEM Şubesi'ne baðlı sivil polisler tarafından basılarak delil arandı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası Ýlişkiler bölümü eski öðretim üyesi, yazar ve akademisyen Haluk Gerger, Türkiye’de her gün katmerleşerek artan gözaltı ve tutuklama terörüne ilişkin ANF’ye deðerlendirmede bulundu.
KÜRTLERLE DAYANIŞMA ÝÇÝNDE OLANLARA YÖNELMELERÝ KAÇINILMAZDIR
Saldırılara konjoktürel olarak bakmamak gerektiðini, nesnel yapısal dinamikleri üzerinde durulması gerektiðini belirten Gerger, “Bu saldırılar yapısal saldırılardır. Konjonktürel olarak bakınca çok doðru yorumlar yapmıyoruz. Üstelik bu saldırlar gelip geçici, ara ara olan şeyler deðil, yapısal olduðu için Türkiye kapitalizminin, devletinin nesnel dinamiklerinden kaynaklanan bir süreçtir bu.
Yer yer azalıp çoðalmasın raðmen sürekli olarak devam eden baskı ve yıldırmaların sadece karakter deðiştirdiðini söyleyen Gerger, “Baskı ve yıldırmaların bu karakter deðişimi bir gün silahla, bir gün psikolojik savaşla, bir gün tutuklama furyası ile oluyor. Dolayısıyla bu tür şeyleri yorumlarken konjonktürel, güncel nedenler üzerinde elbet durulabilir ancak yapısal özelliði, iktidardan her şeyden baðımsız TC’nin kendi dinamiklerinden kaynaklandıðı gerçeðini hiçbir zaman gözden kaçırmamalıyız” diye konuştu.
Gerger, artan operasyonların Kürtlere karşı yürütülen savaşın bir parçası olarak deðerlendirdi ve “Bu savaş içeride ve dışarıda yürütülen bir savaştır. Ve bu savaşın sadece Kürtlere deðil onlarla dayanışma içerisinde olan Türkiye devrimci hareketlerine de yönetilmesi kaçınılmaz bir şeydir” dedi.
Suriye bunalımına da dikkat çeken Gerger, “Ortadoðu da halklara karşı bütün rejimler, takibat yapıyorlar, kendi iç disiplinlerini saðlamaya çalışıyorlar, halklara karşı yeni ittifaklar oluşturuyorlar. Tabi ki iç politika dış politikanın bir uzantısıdır” diyerek iç ve dış politikanın birbirini etkilediðini ifade etti.
Gerger son olarak, “Türkiye çapulcu kapitalisti, onun birikinti burjuvazisi, onun kendi halkından korkan yıkıntı devleti hangi saiklerle sürekli bir şiddete mecburdur?” diye sordu ve o saiklerin, o yapısal nedenlerin nasıl ortadan kaldırılabileceðinin çok önemli olduðunu kaydetti.
‘MUHALEFET GÜÇLERÝ TMY ÝLE SUSTURULMAK ÝSTENÝYOR’
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay ise yaptıðı deðerlendirmede, Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) artık geleneksel bir hal aldıðını ifade etti. Toplumsal muhalefet güçlerinin AKP Hükümeti’nin hukuksuz uygulamaları ile yüz yüze kaldıðını söyleyen Abay, 23 Haziran günü Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, ESP Genel Başkan Danışmanı ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Ýbrahim Çiçek’in asılsız iddialarla gözaltına alınmasının bunun ifadesi olduðunu kaydetti.
23 Haziran’da sosyalist siyasetçilere, ardından KESK’e yönelik yapılan saldırıların bugün rotasını yine Atılım Gazetesi’ne çevirdiðine işaret eden Abay, “KESK’li kamu emekçilerinin, gazetecilerin bu operasyonlara maruz kalması bunun ifadesidir” dedi.
“Muhalefet güçleri TMY ile baskı altına alınmak, susturulmak isteniyor” diyen Abay, sorunun kısa vadede çözümü için basın özgürlüðünü, ifade özgürlüðünü, toplanma, örgütlenme özgürlüðünü savunan herkese karşı yönelen TMY’nin kaldırılması gerektiðini vurguladı. Abay, “Sadece TMY’nin deðil Özel Yetkili Mahkemelerin de (ÖYM) kaldırılması gerekiyor” diye ekledi.
Başbakan Tayyip Erdoðan’a ise, “TMY ve ÖYM’lerin uygulamaları bu memleketin başına beladır. Başbakan Erdoðan’ın başına da beladır. AKP’nin başına da beladır” diye seslenen Abay, TMY ve ÖYM’lerin kaldırılmasının sadece toplumsal muhalefet güçleri için deðil, Başbakan Erdoðan için de hayırlı olacaðı ifadesini kullandı.
Abay, Türkiye cezaevlerinde 97 gazetecinin bulunduðuna dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye bu 97 gazeteci ile dünya birincisi olmaya devam etmektedir. Dünyada 170 gazeteci tutuklu bunun 97’si Türkiye cezaevlerinde bulunuyor. Dünyada tutuklu olan gazetecilerin yarıdan fazlası yine Türkiye’dedir. Ve bu gazetecilerin büyük çoðunluðunu Kürt basınında çalışan gazeteciler oluşturuyor. 19’u ise yine gazetelerin genel yayın yönetmenleridir. Gazetecilerin özgürleşmesinin yolu da yine TMY ve ÖYM’lerin kaldırılmasından geçiyor.”