HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile HDP’ye dönük yeni suikast ve saldırı istihbaratını, Başbakan Davutoğlu’nun ‘Beyaz Toros’ hatırlatmasını, KCK’nin ilan ettiği çatışmasızlık ve siyasi soykırım operasyonlarını, HDP’nin yargı yoluyla engellenmeye çalışılan seçim çalışmalarını ve sıkça konuşulan HDP’nin “emanet oy” kavramını konuştuk.
Sırrı Süreyya Önder, Ankara’daki patlama sonrası, faillerin yakalanmasında ki soruşturma ve olayın aydınlatılması çalışmalarının yeterli olmadığının altını çizerek, bu soruşturmaların bir de “şüphe uyandıran bir çabanın yansıması” gibi durduğunu belirterek, “Nedir bu çaba? Katillerin adını ve örgütsel bağlantılarını tarif etmekten bile kaçınan, bunun yerine failleri bulanıklaştıracak bir örgüt çorbasıymış gibi göstermeye çalışmak; bu konudaki bütün şüphelerimizi ve kuşkularımızı derinleştirici bir işlev görmektedir” diye kaydetti.
‘AVUKATLAR SÜRECE MÜDAHİL OLMALIYDI’
Ankara patlamasında, faillerin şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılması için avukatların sürece müdahil olmasının önündeki engellerin kaldırılması gerekliliğine işaret eden Önder, otopsi sürecinden başlayıp, olay yeri incelemeye kadar bütün araştırmalarda savunmanın da yer alabileceği bir çalışma yapılması gerektiğini belirterek, konunun doğru bir şekilde aydınlatılması için bunun şart olduğunu vurguladı. Önder “Olayı, faillerle sınırlamamak, onların geniş ilişkileri, lojistikleri ve kararlaşma mekanizmalarının da içinde olduğu ağı bir soruşturan bir çalışma yürütülürse ancak o zaman gerçek anlamda karar vericiler ve örgütsel yapı ortaya çıkabilir” diye belirtti.
‘ANKARA’DA 3’ÜNCÜ BİR BOMBACI GEZİYOR’
Önder, yeni saldırı ve suikastla ilgili ulaştıkları bilgilerin konuyla ilgili şüpheyi daha da arttırıcı bir durumda olduğu bilgisini vererek, şunları dile getirdi: “Ankara’da 3’üncü bir bombacının halen yakalanmadan gezmekte olduğunu biliyoruz. Bunlar Ankara’ya iki bombacıyla değil, üç bombacıyla gelmişler. Dolayısıyla; Emniyetin HDP’yle ilgili almak istediği tedbir geç kalmış bir tedbirdir. HDP il binalarını koruyun diyen polis, diğer kollukla beraber bir ay önce parti binalarımıza saldıranlarla birlikte tabelalarımızı indiriyordu. Bu nedenle alınmak istenen tedbirler güven verici bir noktada değil.”
‘BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA ŞÜKRAN DUYMALIYIZ’
Partisinin düzenlediği Van’daki mitingde Kürt halkına ‘Beyaz Toros’ simgesiyle ifade edilen faili meçhul cinayetleri, gözaltındaki kayıplar ve yargısız infazları hatırlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun halkların selameti bakımından çok doğru bir iş yaptığını belirten Önder, “Türkiye halkları, Davutoğlu’na müteşekkir olmalı. Çünkü, acı hakikati bizim söyleyip, onların siz AKP nefretiyle, karşıtlığıyla konuşuyorsunuz diye yadsıdıkları şeyi, en yetkili ağızın kendisi itiraf etti. Halka, bize oy vermezsiniz, başınıza geleceklerin ne olacağı konusunda net ve şüphesiz bir uyarı yaptı, bunun için şükran duymalıyız kendisine” diye ifade etti.
‘CANA KASTEDEN, KUTSALI DÜŞÜNÜR MÜ?’
KCK’nin, 10 Ekim’de ilan ettiği tek taraflı ateşkesin, hükümet cephesinde karşılık bulmamasının nedenini “Barış’ın, AKP’nin sonunu getirecek en önemli adım” olarak değerlendiren Önder, şöyle devam etti: “Barış karşısında bu kadar paniğe kapılmaları normal. Aksi olsaydı zaten baştan savaşı başlatmazlardı. Dolaysıyla bunda da yadırganacak bir şey yok. Bütün demokrasi güçleri olarak çatışmasızlıkta ısrar etmeliyiz. Savaşın dini yoktur, her yere saldırır. Cana kasteden, kutsalı düşünür mü?”
AKP’nin, hayatın her alanında savaş ilan ettiğine de dikkat çeken Önder, “Sadece top ve tüfekle değil sivil siyasetin bütün bir alanlarını da yükleniyor. Dolayısıyla bu konunun onun için hayat memat meselesi olduğunu düşündüğü içinde seçime kadar elinden geleni ardına koymayacak diye düşünüyorum” dedi.
‘YSK BAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜK’
Yargı yoluyla HDP’nin seçim çalışmalarının engellenmesi üzerine, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile Yüksek Seçim Kurulu’nu (YSK) ziyaret edip, YSK Başkanıyla görüştüklerinin bilgisini veren Önder, “Yargının seçim çalışmalarını engelleme gibi bir yetkisi yok ancak Anayasa Mahkemesi’nin müdahil olabileceği bir konudur. Yasaklamayla ilgili ne yapmışız peki? Özerkliği savunmuşuz, bu zaten parti programımızda var. AKP’de başkanlığı savunuyor ne var bunda, içerik olarak çok farkı var ama buna kim karar verecek; bir savcımı karar verecek? Bu yaklaşım temelsizdir ve rekabet ortamını ortadan kaldıracak bir adımdır. Biz bununla ilgili bütün girişimlerde bulunuyoruz bulunmaya da devam edeceğiz. YSK’yle sandık taşıma konusunu da görüştük. Büyük bir taşıma söz konusu değil. Biz bütün bu konudaki dosyalarımızı hazırlayıp YSK toplantısın da görüşülmesini sağlayacağız” diye ifade etti.
‘HDP’DE EMANET OY VARDIR’
HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı oyun emanet verildiğini ve geri alınacağının sıklıkla dile getirilmesini değinen Önder, emanet kavramını herkes gibi yorumlamadığını ifade ederek, “Emanet demek eğrelti demek değildir. Bir şeyi kime emanet edersiniz, en güvendiğinize emanet edersiniz. Bu halk bize barışı emanet etti. Evet, emanet oy var bizde. Bunun oranını bilemeyiz isterse bir tane olsun ama biliyoruz ki Barış’ı oylarıyla birlikte bize emanet ettiler. Bizlerde emanet bilincine uygun davranıyoruz. Bunlardan biri bile geri ditmeyeceği gibi daha fazla insanda barışı oylarıyla birlikte bize emanet edecektir” diye konuştu.
‘KAMU VİCDANIN DA MAHKUM EDİLMELİ’
Önder, ateşkesin devamı ve hükümetinde buna uymasını temin etmek için, demokrasiden ve barıştan yana bütün siyasi güçlerin hükümet üzerinde bir tazyik oluşturması gerekliliğine işaret ederek, “Hükümetin bu tavrını, kamu vicdanında mahkum edilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.