'Öcalan’a Özgürlük Seferleri' Eylül ayında başlıyor

'Öcalan’a Özgürlük Seferleri' Eylül ayında başlıyor

Geçtiðimiz Mart ayında Öcalan’a özgürlük için Strasbourg kentinde 52 gün süren açlık grevi eylemcilerinden Ahmet Çelik, bu ay startı verilecek bir dizi eylem kapsamında Eylül ayında “Öcalan’a özgürlük seferi” düzenleyeceklerini söyledi.

Ahmet Çelik, ‘Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi’ koordine üyesi ve aynı zamanda ‘Öcalan’a Özgürlük, Kürt Halkına Statü’ şiarıyla Strasbourg’da 52 gün süren süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine katılan 15 eylemciden biri. Çelik, Mart başında başlayan açlık grevi öncesi ser kış koşullarında eksi 20 derecede gerçekleştirilen Cenevre-Strasbourg yürüyüşü katılımcıları arasında yer alıyordu. Yaşamının büyük bir kısmını Kürt halkının özgürlüðüne adamış Kürt siyasetçisi, 2008 - 2010 yılları arası Yek-Kom Başkanlıðı yaparken, birçok Kürt kurumunda da aktif yer aldı.

Ahmet Çelik ile içinden geçtiðimiz süreci, ‘Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi’ çalışmalarını ve açlık grevinin sonuçlarını konuştuk.

‘Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi’ hakkında bizi bilgi verebilir misiniz?

‘Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi’ Cenevre-Strasbourg özgürlük yürüyüşçüleri ve Strasbourg süresiz, dönüşümsüz açlık grevi katılımcılarının bir araya gelerek oluşturduðu ortak inisiyatifin adıdır. Ýnisiyatif yatay veya dikey bir örgütlenme deðil, fakat bir Meclis niteliðindedir. Bu inisiyatifin Avrupa’nın bir çok şehrinde onlarca üyesi vardır. Ýnisiyatif üyelerinin ortak amacı Önder Apo özgürleşene dek kesintisiz mücadele etmektir. ‘Öcalan’a Özgürlük Ýnisiyatifi’ üyeleri bulunduðu şehirlerde kendini komite gibi örgütleyebilir ve her türlü demokratik eylem ve çaðrı yapabilir. 23-24 Haziran günlerinde Strasbourg’da yaptıðımız geniş toplantımızda, Avrupa’daki bütün üyelerin çalışmalarını ortaklaştırması amacıyla benimde içinde bulunduðum 9 kişilik bir koordine seçildi.

Yanlış anlaşılmaya yer vermemek için şu açıklamayı önemli görüyorum. Sayın Öcalan’ın özgürlüðü sadece bu Ýnisiyatifin görevi ve sorumluluðu altında deðildir. Sayın Öcalan’ın özgürlüðü bütün Kürdistanlılar, STK’lar, Ulusal Kurumlar, Demokratik Halk Meclisleri ve genel olarak kendine insanım diyen herkesin görev ve sorumluluðu altındadır. Bu görev hiç bir şahsiyet ve kurumun tasarrufu altında olamaz. Çünkü Kürt Halk Önder’inin özgürlüðü, Kürtlerin özgürlüðü ve Kürtlerin bir statüye kavuşması ve Orta-Doðu'nun barışıyla çok yakından baðlantısı vardır.

Önümüzde dönem çalışmalarınızdan da biraz bahsedebilir misiniz?

Bir yıldır süren tecrit, Kürt halkının tahammül sınırlarını aşmıştır. Biz Ýnisiyatif üyeleri buna karşı tavır sahibi olacaðız tabi. Yeni sürecin şiarı “Heta azadiya Reber Apo, berxwedana bê dawî” (Öcalan’ın özgürlüðüne dek, kesintisiz eylem) şiarıdır. Şu an AB Konseyi önünde 25 Hazirandan beri devam eden süresiz bir nöbet eylemi var. Reber Apo özgürleşene dek, AB Konseyi önünde haftada bir kez dönüşümlü olmak özere beş kişi sürekli nöbet tutacak.

Bunun yanısıra Ýnisiyatif ve Kürdistani Kurumlar, Avrupa’nın birçok yerinde, 28 Temmuz günü, tecridin birinci yılını doldurması sebebiyle ortaklaşa eylemler gerçekleştirecek. 1 Eylül dünya barış günü vesilesiyle Konsey önünde kitlesel bir miting düzenlenecek.

Eylül ayının başlarında yapılacak Uluslararası Kürt Kültür Festivali ile de ‘Öcalan’a Özgürlük Seferi’ adı altında Reber Apo posterlerini ve özgürlüðünü talep eden şiarlarla donatılmış bir otobüsle Avrupa turu başlayacak. Bu otobüsün daimi eylemcileri olacak. Tura dönüşümlü katılımlarda kabul edilecek. Katılımcılara, yabancı Kürt dostlarını, yazarları, aydınları ve Kurum temsilcilerinin de katılımlarını hedefliyoruz. Özgürlük seferleri 2 ay boyunca Kürtlerin yoðun olarak yaşadıðı bütün Avrupa ülkelerini dolaşacak. Gittiði şehirlerde araba konvoyları desteðiyle kitlesel karşılamalar olacak. Güzergah boyunca, mitingler, paneller, seminerler düzenlenecek. Buna paralel, heyetler şeklinde yerel siyasi kurum ve STK’larla görüşmeler gerçekleştirilecek.

‘Özgürlük Seferi’ne, “Öcalan özgürleşene dek devrimci kültür” şiarıyla Tev-Çand sanatçıları müzik, folklor, tiyatro, sikeç, sergi ve benzeri kültürel aktivitelerle eşlik edecek.

Sefer Strasbourg’da büyük bir mitingle sonuçlandırılacak.

Açlık grevinde 52 gün kaldınız, size verilen sözler tutuldu mu?

Grev boyunca birçok görüşme yaptık. Dostlarımızın önemli çabası ve çaðrıları oldu. Strasbourg belediye başkanı, valisi, CPT, AB Konseyi, AB Parlamentosu’nun ilgili kurumları açlık grevini bıraktıðımız takdirde ellerinin güçleneceðini söylediler. Ýlgililer, CPT’nin gözetiminde olan Ýmralı cezaevinin ziyaret edileceði sözünü verdiler. Bu sözün ne kadar yerine getirilip getirilmediði tartışma konusudur. Ýlgili kurumların verdikleri sözlerini yerine getirmelerini bekliyoruz.

Ancak, bu eylemin en büyük başarısı ‘Öcalan özgürleşecek’ algısının ve inancının iç ve dış kamuoyunda gelişmesi olmuştur. 52 gün boyunca binlerce Kürt ve dostların desteðini aldık. Binlerce kişi bizi ziyaret etti, bu başlı başına büyük bir başarıdır. Bir birey olarak bu eylemin çok deðer yarattıðına inanıyorum.

Barışın gelişmesi ve sayın Öcalan’ın özgürlüðü bir birine baðlı olduðunu söylediniz. AKP hükümeti Sayın Öcalan’a bir yıldır aðırlaştırılmış tecrit uyguluyor. Geçen bir yılı nasıl deðerlendiriyorsunuz?

Bundan bir yıl önce AKP devleti, Önder Apo ve PKK’nin sunduðu barış protokollerini reddetti ve bu protokollere Tecrit ve KCK operasyonlarıyla cevap verdi. Başkanımız o dönemden beri yani bir yıldır aðırlaştırılmış tecrit altındadır. Bu yıl içinde sayın Öcalan’a uygulanan tecride paralel olarak on bini aşan siyasi tutuklamalar, kimyasal silahların kullanılması, tutuklanan çocuklarımızın tecavüze maruz kalmaları, kadınların meydanlarda saçlarından sürüklenip coplanmaları, Kürt dili üzerindeki yasaklar ve diðer soykırımcı uygulamalar, bize AKP faşizminin 12 Eylül uygulamalarını aştıðını gösterdi. AKP ve ABD’de bulunan Fethullah Gülen bütün bu imha ve soykırım savaşını AB ve ABD’nin desteðini arkalarına alarak yürütüyor.

Bunun yanı sıra geçen yıl Ýran ordusu Medya Savunma Alanlarına saldırdı. Yoðun bir çatışma süreci yaşandı. Aynı zamanda Türk Devleti sayın Berzani’yi de yanına alıp Kürtler arasında bir iç çatışmayı körüklemek istedi. Ama bütün saldırılara raðmen dünya ve bölgesel gelişmeleri irdelediðimizde, Kürt Halkı’nın özgürlüðüne çok yakınlaştıðını rahatlıkla görebiliyoruz. Türk Devleti’nin, Kürt düşmanlıðı ekseninde uyguladıðı politikaları iflas etmiştir ve kanaatimce Avrupa ve ABD'nin Türkiye’ye tanıdıðı fırsat ve kredisi tükenmiş ve bu kredinin daha fazla sürdürüleceðini sanmıyorum.

Türkiye’ye nasıl bir kredi verildi?

Kanımca AB ve ABD Türk Devleti’ne, Kürtlerin siyasi gücünü bastırmak için bir yıllık bir kredi verdi. Ama bu desteðin bitiðini gösteren bazı olaylar var. Gerek Suriye Kürdistanı’nda yaşanan bazı olaylar ve gerek Erdoðan’ın Sayın Barzani’den umduðunu bulamamasını, bu desteðin bitişi olarak yorumluyorum. Türk devleti onca saldırıya raðmen Kürt Özgürlük Hareketini hiç bir alanda geriletemedi. Ve bu hezimet Erdoðan’ın üslubuna yansıyor, kendisi adeta çıldırmış durumundadır. Tabi bu kredinin yenilenip yenilemeyeceðini önümüzdeki süreçlerde göreceðiz. Türk Devleti’nin acilen yeni bir nefes almaya ihtiyacı var gibi görünüyor.

Son günlerde ateşkes söylemi bu yüzden dile getiriliyor olabilir mi?

Basından takip etiðimiz kadar, AKP devleti bazı aydınlar üzerinden sözde ateşkes çaðrısı yapıyor. Bence iflas eden politikalarının bir sonucudur, bu çaðrılar. Keşke samimi olsalar. Barışı kim istemez ki? Ama bugüne kadar yapılan bütün ateşkesler Önder Apo’nun çaðrısıyla yapıldı. Önder Apo hala tecritteyken, saðlıðı ve güvenliði tehdit altındayken, ateşkes söylemini kullanmak büyük bir samimiyetsizliktir. Gerçekten savaşın durması isteniliyorsa, aydınlar Önder Apo’nun saðlıðı, güvenliði ve özgürlüðü için çaba içinde olmalıdırlar.

14 Temmuz Amed’te yaşananları nasıl yorumluyorsunuz?

Ýlk 14 Temmuz direnişi Kenan Evren faşizmine karşı, ikinci 14 Temmuz direnişi ise AKP faşizmine karşı yapıldı. Amed serhıldanında görüldüðü gibi artık 14 Temmuz günü, Ulusal bir Direniş günüdür. 14 Temmuz günü en zor koşullarda başarmanın adıdır, onurlu yaşamın günüdür. Dün altı kişiyle başarılan direniş, bugün milyonların katılımıyla başarılıyor. Avrupa’da yaşayan bir Kürdistanlı olarak, başta BDP, DTK olmak üzere 14 Temmuz günü serhıldana katılan bütün Kürdistanlıları kutluyorum. Direnişinizden ilham alıyor ve gurur duyuyoruz.

Kürdistanlılara bir çaðrınız var mı?

Barışın saðlanması ve Kürtlerin bir statüye kavuşmasının tek yolunun Reber Apo’nun saðlık, güvenlik ve özgürlük koşularının yaratılmasından geçtiðine inanıyorum. Sadece onunla yapılacak müzakereler ile sorunlar çözülür. Bir inisiyatif üyesi olarak son bir yıl içinde Kürdistan’da yaşanan saldırıları durdurmanın tek yolunun da yine Önder Apo’nun saðlık, güvenlik ve özgürlük koşularının yaratılmasından geçtiðine inanıyorum. Buna inandıðım için 52 gün süresiz açlık grevinde bulundum. Bir Kürdistanlı olarak Başkanın özgürlüðünü kendime bir amaç olarak biliyorum ve bütün Kürdistan halkını ve dostlarını bu konuda daha aktif olamaya davet ediyorum ve Kürdistanlıları, 28 Temmuzda düzenlenecek demokratik eylem ve etkinliklere katılmaya çaðırıyorum.