'Öcalan'la görüşme başvurularımıza yanıt verilmedi'

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, Öcalan'la görüşmek için iki ayı aşkın süredir yaptıkları resmi başvurulara herhangi bir yanıt verilmediğini ifade etti.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, Öcalan'la görüşmek için iki ayı aşkın süredir yaptıkları resmi başvurulara herhangi bir yanıt verilmediğini ifade etti.
KCK yetkilileri ile sürecin geldiği aşamayı değerlendirmek amacıyla dün Kandil'e giden İmralı Heyeti, Kandil dönüşü açıklama yaptı. Açıklamanın ardından İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 
Gazetecilerin 28 Şubat'ta hükümet ve İmralı Heyeti'nin ortak açıklamasıyla birlikte 2007 yılındaki Yaşar Büyükkanıt ve Erdoğan'ın Dolmabahçe görüşmesini hatırlatarak yönelltiği soruya Baluken, "2007 yılındaki Dolmabahçe konsepti Kürt hareketinin tasfiyesi ve Kürt halkının özgürlük taleplerinin bastırılması üzerine gerçekleştirilmiş bir mutabakattır. O mutabakat bu coğrafyada sayısız acılara yol açan yüzyıllık bir politikanın devamından başka bir şey değildir. Biz özellikle 28 Şubat darbe tarihine denk gelen günde Dolmabahçe'de hükümet yetkilileriyle birlikte yapmış olduğumuz ortak açıklamanın bütün Türkiye açısından ufuk olduğunu demokratik geleceğin güvencesi olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla AKP hükümetinin bir an önce demokratik geleceği önceleyen Dolmabahçe'deki heyetimizle birlikte yapılan ortak açıklama metnine o maddelere gelmesini özellikle buradan tekrar bir çağrıyla kamuoyuna duyuyoruz. KCK'nin tavrıyla ilgili olarak kullanmış olduğumuz bir cümle son derece nettir. 'AKP hükümetinin sürecin gereklerini yerine getirmesi durumunda yani tecrit sistemini kaldırması, izleme heyetinin kurulması ve ortak askeri müştereklerde belli mutabakatlara varılması durumunda bir gün sonra kongre toplanmaya hazır' oldukları yönündeki cümleleri bizim açımızdan bütün kamuoyunun bilmesi gereken son derece önemli ve değerli bir tutumdur. Dolayısıyla burada açık bir şekilde müzakereden kaçan, masayı devirmeye çalışan AKP hükümetinin tekrar tüm halklarımızın beklentilerini karşılayacak şekilde mevcut durumunu gözden geçirmesini gerektiğini tekrar vurgulamak istiyoruz" diye cevap verdi.

'ÖCALAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR'

"Yeni bir tecrit yöntemi" üzerine sorulan soruya cevap veren Baluken, İmralı'ndan iki kişinin en son 5 Nisan'da Öcalan ile görüştüğünü bütünlüklü İmralı Heyeti'nin ise tarihi Newroz açıklamasından iki gün önce görüştüğünü ve bu tarihten itibaren Öcalan'dan herhangi bir haber alamadıklarını belirterek, iki ay içerisinde defalarca resmi başvuru yapılmasına rağmen kendilerine herhangi bir dönüşün yapılmadığını kaydetti. Baluken, devamla şunları belirtti: "Hem barış sürecinin hem de Ortadoğu'nun geleceğinin mimarı konumunda olan çözümleri ve söylemleriyle artık bütün Ortadoğu kamuoyu tarafından ne söylediği takip edilen bir halk önderinin bu düzeyde kendi hareketi, kendi halkıyla ve kendi heyetiyle görüşmesinin kesilmesi bizim açımızdan açık bir tecrit uygulamasıdır. Çünkü biz son toplantıda heyetimiz dışında da gerek İzleme Heyeti'nin gerekse de farklı sivil toplum dinamiklerinin İmralı adasında Sayın Öcalan'la toplantılar yapılması konusunda belli bir uzlaşmaya varmıştık. Dolayısıyla bütün bu toplumsal kesimlerle Sayın Öcalan'ın şu an görüşme ve iletişim olanaklarının olmaması bizim açımızdan açık bir tecrit sistemidir ve bütün halkımız açısında da bütün demokrasi açısında da bir kırmızı çizgi olarak burada ifade edilmektedir." 

HALKI TAHRİK ETMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Hükümetle yapılan görüşmelere ilişkin soruyu yanıtlayan Baluken, son görüşmelerin 20-25 Nisan'da gerçekleştiğini ve bu toplantılarda tüm koşullara rağmen bu diyalog kanalının açık tutulması gerektiğini kaydettiklerini ve süreci yürüten heyetlerin bütün olumsuzluklara rağmen bu diyalogu sürdürmesi gerektiğini paylaştıklarını ancak yapılan görüşmelerden sonra en sorumsuz açıklamalar da hükümet yetkililerinin süreçte sorumlu yetkililerce yapıldığını ifade etti. Baluken, AKP yetkileri tarafından önerilerinin kabul edilmediğini belirterek, diyalog kanallarının bilinçli bir şekilde kapalı tutulduğunu ve yetkilerin söylemlerle halkı tahrik etmeye çalıştığına dikkat çekti.

'ÖNÜMÜZE YENİ BARAJLAR KONULMAK İSTENİYOR'

HDP'nin barajı geçme noktasında yöneltilen bir başka soruya da yanıt veren Baluken, Kenan Evren tarafından getirilen seçim barajını AKP'nin bugün gözü gibi koruduğunu belirterek, HDP'nin bu barajı şu an için aştığını ancak bazı çevrelerin bu barajlara rağmen önlerine yeni barajlar koymaya çalıştığını ifade etti. Baluken, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "HDP'nin barajı aşmasıyla beraber çözüm sürecini sekteye uğratmak isteyen güçlere karşı müzakere masasında bütün Türkiye halklarının iradesini temsil eden, güçlendirmiş bir heyet pozisyona gelir. Bu sadece Kürdistan ve Türkiye'de değil bütün dünya kamuoyunda da barış ve çözüm açısından büyük bir iradeyi ve büyük bir toplumsal desteği ortaya çıkartacaktır. Biz seçim sürecinde çözüm süreci açısından bizi güçlendiren, elimizi güçlendiren ve katkı sağlayan bir sonuç getireceğini düşünüyoruz. AKP açısından bir değerlendirme yapmak zorunda değiliz. Çünkü AKP'nin mevcut oy oranlarında şu en az 9-10 puanlık bir düşme görülüyor. Bizim ve halkımız açısından önemli olan müzakere masasından barış ve çözüm iradesini bugüne kadar bütün sekter yaklaşımlara rağmen bugünlere getiren heyetimizin elinin güçlenmesidir. Sayın Öcalan'ın toplu iğne başı büyüklüğüyle yaratmış olduğu bu büyük çözüm umudunun güçlenmesidir." 
Baluken, son olarak, hükümetçe çatışmalı sürecin yeniden başlatılması çabalarına ilişkin yöneltilen soruya da şu cevabı verdi:

"Biz çözüm sürecini bitirmemek için halkımızla birlikte elimizden gelen bütün gayreti ortaya koyuyoruz. AKP sürecini bitirmek ve savaşı tekrar gündemleştirmek isteyebilir. Bunun en etkili yolu barış sürecinin nihai sonuca gitmesine inanarak, dönemsel sorumlukları yerine getirmekten geçtiğine inanıyoruz. En kestirme yol 7 Haziran seçimleridir. 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin alacağı sonuçla birlikte inanın ki AKP hükümeti ya da yerine gelecek mevcut farklı bir hükümet savaşı dayatmak istese bile karşısındaki barış iradesi karşısında bu coğrafyaya savaşı tekrar getiremeyeceklerdir. Dolayısıyla bizim açımızdan sürecin bitmesi üzerinden olası senaryoları konuşmak değil, süreci bitirmemek adına ortaya konulması gereken çalışmaları ortaya koymak temel gündemdir. Biz bu hassasiyeti KCK yetkililerinden onların aktarımlarına göre de bütün gerilla birimlerinde de gördük. Özellikle gerillanın hemen birkaç metre ötesine kadar ölsünler diye gönderilen askerlerin durumuyla ilgili KCK'nin tüm birimleriyle ortaya koymuş olduğu duyarlılıkta bu sürecin bitirilme seneryolarının konuşmanın ne kadar gereksiz olduğunu, tam tersine süreci sahiplenmenin ve nihai sonuca götürmenin ne kadar hayati olduğunu ortaya koymaktadır."