Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada ilk olarak tanık statüsüne geçen Reza Zarrab ifade vermişti. Dolandırıcılık sisteminin başında olan ve AKP tarafından yıllarca ‘hayırsever işadamı’ olarak tanıtılan Reza Zarrab, onlarca yıl hapisle yargılandığı davada işbirliğine gitmiş ve tanık olarak 7 gün boyunca ifade vermişti.
AVUKATLARI ATİLLA’NIN ROLÜNÜ GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR
Davanın 14’üncü gününde de sanık Hakan Atilla ifade vermeye devam ederken, Atilla’nın avukatları dahi dolandırıcılık sisteminin varlığını kabul ediyor. Avukatları Atilla’nın dolandırıcılık sisteminde rolünün olmadığını ve Halkbank ayağında işlerin eski Genel Müdür Süleyman Aslan tarafından yönetildiğini savunuyor.
Atilla’nın avukatları dün de Reza Zarrab’ın bazı ifadelerinden yola çıkarak ‘yalan ifade verdiği’ ve Hakan Atilla’nın rolünü abarttığı tezini işlediler.
İRAN’LA EN FAZLA ALTIN TİCARETİ YAPAN ŞİRKETLER ZARRAB’INDI
Davada savcı David Denton tarafından sanık Hakan Atilla’ya İran’la yapılan altın ticaretine ilişkin sorular soruldu. Amerikan yaptırımları kapsamında İran’a altın satışının yasak olduğunu kabul eden Atilla, İran’la altın ticareti yapan en büyük şirketlerden ikisinin Reza Zarrab’a ait olduğunu söyledi.
Zarrab’ın İran’la altın ticaretinin milyar doların üzerinde olduğunu belirten Atilla, 17 Aralık 2013 operasyonları sonrasında Halkbank’ta başlatılan soruşturmadan ‘sonuç çıkmadığını’ söyledi. Atilla, yapılan denetimler sonrasında ‘olumsuz bir noktaya rastlanamaması’ nedeniyle herhangi bir rapor hazırlanmadığını kaydetti.
Atilla, o dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açılan soruşturmaya dair ‘birşey hatırlamadığını’ da savundu.
SAVCI: ATİLLA YALAN SÖYLÜYOR
Davanın savcılarından Dennis Lockhard ise, Atilla’nın avukatlarının ‘Zarrab yalan söyledi’ iddiasının aksine sanığın birçok kereler yalan söylediğini vurguladı.
Atilla’nın kağıt üzerinde hayali gıda ihracatı ve altın ticareti ile Halkbank’ın yaptırımlar konusundaki tavrı üzerine yalan söylediğini dile getiren Lockhard, Atilla’nın milyarlarca dolarlık yaptırımları delme planlarının üstünü örtmek istediğinin altını çizdi. Savcı, Halkbank odaklı rüşvet ve dolandırıcılık sisteminin ‘mimarı’ olduğunu savundukları Atilla’nın bazen ‘palavra attığını’ da sözlerine ekledi.
ABD’YE GELEREK SUÇSUZ OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTEMİŞ!
Savcının suçlamalarına yönelik konuşan Hakan Atilla’nın avukatı Victor Rocco ise, Reza Zarrab’a yönelik suçlamaların doğruluğunu teyit etti. Rocco, Zarrab’ın İran’la işbirliği yaparak ‘ekonomik cihat’ yaptığı söylendiğini ve bu sayede büyük bir servet edindiğini söyledi.
ABD’nin böylesi bir kişiyi (Zarrab) koruduğunu iddia eden Rocco, Zarrab’ın Halkbank’ta rüşvetleri doğrudan Süleyman Aslan’a verdiğini savundu.
Rocco, bir adım daha ileri giderek müvekkili Hakan Atilla’nın ‘kendisinin suçsuz olduğunu kanıtlamak’ için ABD’ye geldiğini iddia etti. Avukat, Atilla’nın ABD’ye gelişinin ‘suçlu bir adamın davranışı’ olmadığını da savundu.
New York’taki davanın ilk 7 gününde ABD’nin uluslararası rüşvet ağının odağındaki Reza Zarrab ifade vermişti. Zarrab, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran’la ticarette kullanılacak Türk bankalarına bizzat talimat verdiğini ve sadece eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 45 ile 50 milyon dolar arasında rüşvet verdiğini söylemişti.
Zarrab, hem eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın hem de davada yargılanan Hakan Atilla’nın ABD yaptırımlarını deldiklerini bildiklerini vurgulamıştı. Ancak Zarrab, Aslan’ın aksine Atilla’ya rüşvet vermediğini söylemişti.
YAPTIRIMLARI DELME SİSTEMİ NASIL İŞLİYORDU?
İran’a yönelik yaptırımlar nedeniyle başvurulan ve AKP hükümetinin yüz milyonlarca dolarlık rüşvet elde ettiği sistem birçok ülke üzerinden işliyordu.
İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) tarafından Türkiye’ye aktarılan petrol ve doğalgazın tüm ödemeleri yaptırımlar nedeniyle doğrudan bu ülkeye yapılamıyordu. Bundan dolayı paralar önce NIOC’un Halkbank’taki hesabında toplanıyordu.
Bu aşamada ise devreye İran’daki Sermayeh Bank’ın döviz alım satımlarını gerçekleştiren şirketi Sermayeh Exchange ile Reza Zarrab’ın kurduğu altın alım-satımı yapan şirketi devreye giriyordu. Sermayeh Exchange, NIOC’tan aldığı ödeme talimatıyla petrol ve doğalgaz paralarını NIOC’un Halkbank hesabından Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabına aktarıyordu.
Fakat bu paraların uluslararası transferinin gerçekleşmesi için ise, Zarrab’ın altın işi yaptığı Safir Altın adlı şirketi devreye konuluyordu. Bu amaçla Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabındaki paralar bu sefer de Safir Altın şirketine aktarılıyordu.
Daha sonra Rona adlı bir firma tarafından altınlar tedarik edilirken, Sermayeh Exchange’e ait paravan Tosa Ticaret adlı şirket ise altın karşılığında Denizbank’taki Rona’nın hesabına paraları Türk lirası olarak yatırıyordu.
Zarrab’ın ‘beşinci aşama’ dediği bu aşamada ise, Tosa Ticaret’in aldığı altınları şirketi Royal Holding’e aktarılırken ve bu altınlar ise Dubai’deki Incept adlı şirket tarafından Royal Holding’ten satın alınıyordu. Bu altınlar daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nde satılarak, dirheme çevriliyor ve son aşamaya geçiliyordu.
Son aşamada ise, Zarrab’ın buradaki Atlantis adlı şirkete aktarılan paralar daha sonra İran’dan yine Türkiye’deki Royal Holding’e verilen talimatlar kapsamında paralar İran’ın uluslararası ödemelerini yapmak üzere ABD’de de şubesi olan bir finansal hizmetler şirketine aktarılıyordu. Böylelikle İran, yaptırımlar nedeniyle doğrudan elde edemediği petrol ve doğalgaz gelirlerini rahatlıkla kullanabiliyordu.