Musa Piroğlu: HDP barajı geçerse, ülke barajı geçer

HDP milletvekili adayı Musa Piroğlu, HDP’nin durduğu yerin ve takındığı tavrın Saray’ın kurmak istediği faşizan iktidarın devrilmesi açısından kilit bir rol oynadığının altını çizdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul 1. Bölge 2. sıra milletvekili adayı Musa Piroğlu, saray saltanatını devirecek esas gücün HDP ve HDP’nin içinde yer alan dinamikler olduğunu vurguladı. ANF’ye konuşan Piroğlu, "Erdoğan bu seçimi kazandığında bir daha seçim yüzü görmeyeceğiz. Bugünleri mumla arayacağız" dedi. Piroğlu, HDP’nin barajın altında kalmasının ülkenin baraj altında kalması anlamına geleceğine dikkat çekti.

Kürt-Alevi ve solcu bir ailenin çocuğu olan Musa Piroğlu için mücadele ve direniş bir hayat biçimi olmuş. Aday olmadan önce Devrimci Parti genel başkanlığını yapan Piroğlu, 12 Eylül askeri darbesi öncesi devrimci hareket içine giren abisinin verdiği mücadeleyle yoğrulmuş. Piroğlu, çocukluğundan gelen bu devrimci damarı, "Arnavutluk ve Vietnam romanları okuyarak büyüdüm" diye açıklıyor.

İzmir’de 1988 yılında üniversite öğrencisiyken, ailesine destek olmak için çalıştığı inşaatta yaşadığı iş kazası sonucunda omurilik felci geçiren ve tekerlekli sandalye ile yaşamak zorunda kalan Piroğlu, eşit, özgür, sömürüsüz, barışçıl bir yaşam kurmak için tüm engelleri aşarak mücadeleye devam ediyor. 1990’dan beri devrimci mücadele içerisinde yer alan Piroğlu, 7 Haziran ve 1 Kasım’da da HDP milletvekili adayı olmuştu. Piroğlu, yıllardır savunduğu Türk devrimci hareketinin, Kürt halkı ve Kürt özgürlük hareketiyle stratejik ittifakı ve birlikte mücadele stratejisini hayata geçirdiği için HDP’yi tercih ettiğini söyledi.

‘BİRLİKTE MÜCADELEYİ SAVUNAN BİR GELENEKTEN GELDİM’

Kurtuluş geleneğinden geldiğini anlatan Piroğlu, "Kurtuluş hareketi Kürt meselesinin çıkışından itibaren sömürge ve halkların ayrılma hakkı tespitini yaparak Türk solundan ayrı bir yerde durmuştu. Ben mücadeleye girdiğim andan itibaren, Türk devrimci hareketinin Kürt halkıyla ve Kürt özgürlük hareketiyle stratejik ittifakını, birlikte mücadeleyi savunan bir gelenek içinden geldim. HDP de yıllarca savunduğumuz bu stratejiyi hayata geçiren parti oldu" dedi.

7 Haziran seçimlerinde de kendisine neden HDP diye sorulduğunda, "İşçiyim, Kürdüm, Aleviyim, emekliyim" diye cevap verdiğini hatırlatan Piroğlu, HDP’nin ezilenlerin, Türkiye’de ötekileştirilmiş olan tüm kimliklerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, Êzidîlerin, Süryanilerin ve yoksulların sesi olduğunu vurguladı.

'HDP SARAY'I DURDURMAK İÇİN KİLİT PARTİ'

HDP’nin özellikle bu seçimlerde kritik bir önemi olduğuna işaret eden Musa Piroğlu, HDP’nin durduğu yer ve takındığı tavrın Saray’ın kurmak istediği faşizan iktidarın devrilmesi açısından kilit bir rol oynadığının altını çizdi. O saltanatı devirecek esas gücün HDP ve HDP’nin içinde yer alan dinamikler olduğunu vurgulayan Piroğlu, şunları kaydetti: "HDP’nin barajı geçmemesi demek, Saray’ın iktidarının kalıcı hale gelmesi demektir.

Şu anda HDP’nin doldurduğu yer hem bizim için hem egemenler ve saray için kritiktir. O yüzdendir ki AKP bütün mücadelesini ve çabasını HDP’yi baraj altında tutmak üzerine kurgulamaya çalışıyor. İkincisi, HDP özellikle 24 Haziran seçimlerine çok geniş bir halk ittifakı sağlayarak girdi. 7 Haziran’da yaptığı birlikteliği bir adım daha ileri çıkardı."

SARAY'A DİZ ÇÖKMEMİŞ SİMALAR HDP'DE YER ALIYOR

HDP'nin Saray’ın önünde diz çökmemiş, boyun eğmemiş ve öne çıkmış simalara listesinde yer verdiğine dikkat çeken Piroğlu, "Aslında HDP Saray’a karşı halk cephesini kurmuş durumda. Hem Türkiye devrimci hareketinin ve demokratik muhalefetin gelen faşizan iktidarı durdurmak için yan yana gelme çabası, hem de HDP’nin kendi stratejisini Saray’ı durdurmak üzere kurgulaması etkili oldu.

7 Haziran’da başkanlığı durdurmak için bir stratejimiz vardı; şimdi ise başkanlığın kurumsallaşmasını durdurmak gibi çok daha önemli bir derdimiz var. 7 Haziran’da HDP’ye destek verenler Erdoğan’ın başkan olmaması için destek veriyorlardı, ama 24 Haziran’da HDP’ye destek verecek oylar Erdoğan’ın kurmak istediği cehennemi durdurmak üzere hareket edecek" diye konuştu.

ÜLKE EN BASKICI REJİMLE KARŞI KARŞIYA

Türkiye’nin iki yıldır OHAL ile yönetildiğini ve seçime de bu koşullarda gidildiğinin unutulmaması gerektiğini belirten Piroğlu, bu durumun Türkiye’nin batısı ile Kürdistan’da farklı yansımaları olduğunu hatırlattı. Piroğlu, Türkiye’nin batısında seslerin kısılması, gözaltılar şeklinde kendini gösteren baskının, Kürdistan’da TOMA’ların, tankların sokakları ve caddeleri kuşattığı bir sıkıyönetim görüntüsüne girdiğine dikkat çekti.

Ülkede görülebilecek en baskıcı rejimle karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Piroğlu, KHK’lerle hukuksuz bir biçimde işlerinden ihraç edilen KESK’li kamu emekçilerinin işkenceyle gözaltına alınmasını örnek vererek, en ufak bir hak arama girişimin dahi kriminalize edildiğini ifade etti. Bu anlamda demokratik bir seçimle değil, baskın bir seçimle karşı karşıya olunduğunu kaydeden Piroğlu, "Ama artık biz de savunmadan çıkıp, yeni bir döneme geçebilmek için taktik ve strateji geliştiriyoruz" diye konuştu.

'DEMİRTAŞ ÇIKTIĞI TAKDİRDE SARAY SALTANATI DA YIKILACAK'

Selahattin Demirtaş’ın seçim kampanyası sürecini hapiste karşılamasının yeni ve yadırganacak bir durum olmadığını dile getiren Piroğlu, "Saray başarısının yolunu HDP’nin baraj altında kalması ve HDP’nin eşbaşkanları Sayın Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın, milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve 10 bine yakın üyesinin tutsaklığı ile açmaya çalışıyor; iktidarını bu tutsaklık üzerine kalıcılaştırmaya çalışıyor.

O yüzden Selahattin Demirtaş hapishaneden çıktığı ve hapishane duvarları yıkıldığı anda, Saray’ın kurduğu saltanat da yıkılacak, halktan kendini korumak için kurduğu büyük duvarlar yerle bir olacak. Hapishanelerle, tecritlerle, zulümle nasıl ki bugüne kadar Kürt halkının, devrimcilerin, işçilerin, kadınların sesini kısamadılar, yine kısamayacaklar, başaracağımızı düşünüyorum" dedi.

‘BU SEÇİMLER LGS SINAVI GİBİ’

24 Haziran seçimlerini Cumartesi günü yapılan Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) benzeten Piroğlu, "Aynı LGS’de olduğu gibi bu seçimde de tek şansımız var, başarısızlık halinde yeni bir sınav olmayacak" diye konuştu. Piroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçmişte hükümet belirliyorduk, o yüzden de bir seçim kaybettiğimizde öbür seçimde bunun rövanşı alınır diyebiliyorduk. Ama şimdi bu seçim Erdoğan için varlık ve yokluk arasında bir seçim.

Erdoğan bu seçimi kazandığında bir daha seçim yüzü görmeyeceğiz. Bu günleri mumla arayacağız. Halkın kendi kaderini seçimle belirleme imkanını tamamen ortadan kaldıracak. Bundan sonra yapılacak tüm seçimler tıpkı Azerbaycan’da görüldüğü gibi, hikaye olacak. Aliyev bütün seçimlerden yüzde 95 oyla çıkıyor ve hiç yerinden oynamıyor. Erdoğan kazanırsa kalıcı bir baskı rejimi kuracak.

Bunu anlamak için 16 yıllık iktidarının vardığı noktaya bakmak yeterli. Türk, Sünni, erkek bir devlet kuracak. Kadınların bu devlette yeri hiç olmayacak; ötekileştirilmiş, düşman hukukuna maruz bırakılmış hiçbir kimliğin o gelecekte yeri yok, işçi sınıfının da yeri yok. Erdoğan tek adam sistemini oturtmayı başarırsa, onu destekleyen yoksul kesimden insanlar bugünkünden çok daha ağır bir faturayla karşı karşıya kalacaklar."

‘ERDOĞAN ENİNDE SONUNDA DEVRİLECEK’

Kuşkusuz kavganın bu seçimlerle sona ermeyeceğini, Erdoğan kazansa bile artık sonunun geldiğini kaydeden Piroğlu, Erdoğan’ın halkların mücadelesiyle eninde sonunda devrileceğini vurguladı. Son olarak seçmenleri umutsuzluğa kapılmamaya ve oylarına sonuna kadar sahip çıkmaya çağıran Piroğlu, "Saray halklarımıza savaş, zulüm ve yoksulluktan başka hiçbir şey vadetmiyor. Yan yana durduğu güçler bunun göstergesidir. Bunu durdurmak için tek şansımız, HDP’ye omuz vermektir. Sandığa giden herkes elini vicdanına koymak zorunda; kendisinin ve çocuklarının geleceği için elinden geleni yapması gerekir. Çünkü HDP’nin barajın altında kalması demek bu ülkenin barajın altında kalması demektir" dedi.