MUB’dan soykırım açıklaması

MUB: Sayfo'nun yüzüncü yıldönümünde halkımıza karşı yapılan soykırımın birkaç devlet tarafından resmen tanınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin inkâr zihniyetini boşa çıkartmıştır.

Sayfo’nun 101’inci yıldönümüne ilişkin açıklama yapan MUB, “Sayfo'nun yüzüncü yıldönümünde halkımıza karşı yapılan soykırımın birkaç devlet tarafından resmen tanınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin inkâr zihniyetini boşa çıkartmıştır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Bethnahrin Ulusal Konseyi (MUB) 1915 yılında Süryani, Ermeni ve Helen halklarına karşı yapılan soykırımın 101’inci yaşına girdiğini belirterek, “Geçen bir asırlık zaman dilimine rağmen, Süryani (Asuri-Arami-Keldani) halkının bağrında açılan bu yara halen kanamaya devam etmektedir. Çünkü 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı imparatorluğu yöneticileri ve işbirlikçileri Mezopotamya ile Anadolu’nun kadim Hıristiyan halklarına karşı topyekûn imha amacıyla bir soykırıma giriştiler” dedi.

Öncendin başlayıp 24 Nisan 1915 tarihinde başta İstanbul’daki Ermeni aydınlarına karşı sistemleştirilen tutuklamaların kısa bir süre içerisinde bütün Hıristiyan halkları kapsamına alacak şekilde imparatorluğun her tarafına yayıldığı kaydedilen açıklamada şunlar belirtildi: “Yıllar süren bu soykırım sırasında yüzbinlerce insan barbarca katledildi ve yüz binlercesi de yerlerinden, yurtlarından kopartılarak değişik yerlere sürgün edildiler. On binlercesi de açlıktan, susuzluktan, hastalıklardan dolayı hayatlarını kaybetti. Genç kadınlar, kızlar, çocuklar devşirilerek gayri meşru evliliklere zorlandılar. Halkların mal ve mülkleri ya devlet kurumları tarafından el konularak kamulaştırıldı ya da aşiret reisleri ve katil çeteleri arasında paylaşıldı. 

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1910 yılında aldığı soykırım kararlarını, iktidara geldikten sonra uygulamaya başladı. 1913-14 yıllarında Türk İslam sentezine dayalı tek ulus projesini hayata geçirmek için yapılan bu katliamlar ve etnik temizlik temelinde bölgeler düzeyinde yapılan saldırılar, 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı da fırsat görerek, 1915 Nisan’ında padişahın cihat çağrılarıyla ordu ve katil sürüleri harekete geçirildi. 1915 yılının Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları katliamların yoğunlaştığı ve en çok insanın hayatını kaybettiği aylar oldu. 

1915 Soykırımı döneminde, Haziran ayı Süryani halkının yoğun olarak yaşadığı alanlarda doruk noktasına çıktı. 4 Haziran 1915 tarihinde Hasno d’Kifo (Hasankeyf) üzerinden başlatılan saldırılar birkaç gün içerisinde bütün Turabdin'e yayıldı. Mardin, Siirt, Diyarbakır, Hakkâri alanlarında Haziran ayında yapılan saldırılar sırasında yüz binlerce Süryani (Asuri-Arami-Keldani) insanı ya katledildi ya da yerinden yurdundan göçertildi. 1915 soykırımı sürecinde bir milyondan fazla Ermeni, yarım milyondan fazla Süryani (Asuri, Arami, Keldani) ve 400 bine yakın Rum Pontus katledildi. 

24 Nisan tarihinde İstanbul'da Ermeni aydınların tutuklanması nedeniyle özellikle Ermeni halkı açısından 1915 Soykırımını anma günü olarak kabul edilir. 1915 soykırımına maruz kalan Süryani ve Rum-Pontus halkları için de 24 Nisan önemli bir tarih olarak değerlendirilir ve anma etkinlikleri düzenlerler. Lakin Helen halkı, Rum Pontus soykırımını anma günü olarak 19 Mayıs belirlemiş ve kendi anmalarını bu tarihte yapmaktadır. Süryani halkı ise geçtiğimiz yıl bu temelde yeni bir karara gitmiştir.

Süryani kurumları 1915 Süryani Soykırımı yani Sayfo’nun 100. yıldönümünde 2015 yılında aldıkları bir kararla 15 Haziran tarihini Süryani (Asuri-Arami- Keldani) soykırımı ve şehitlerini anma günü olarak kabul etmişlerdir. Alınan bu yeni karar dolayısıyla da bundan sonra her yıl Sayfo eylem ve etkinliklerimiz Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında yoğun bir şekilde, soykırıma uğrayan halklarla birlikte gerçekleştirilecek ve özgün anma günü olarak da 15 Haziran yapılacaktır. 

Sayfo'nun yüzüncü yıldönümünde halkımıza karşı yapılan soykırımın birkaç devlet tarafından resmen tanınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin inkâr zihniyetini boşa çıkartmıştır. Ancak TC hükümetleri, Sayfo gerçekliğini kabul etmemek için geçmişte yürüttükleri kirli siyasetlerini bundan sonra da devam edeceklerdir. Bundan dolayı mücadelemizi daha kararlı bir şekilde yürütmek zorundayız. Dünya ülkeleri Sayfo'yu tanıdıklarında TC yöneticilerinin karanlık yüzleri de insanlık tarafından ortaya çıkacak ve lanetlenecektir. 

Bu anlamda Sayfo'nun 101. yıldönümü vesilesiyle halkımızın bütün kurum kuruluşlarını eylem ve etkinlikleri geliştirmeye çağırırken, Sayfo'yu tanımayan devletleri de soykırımları önlemek amacıyla bu konuda insani görevlerini yerine getirmeye ve yetkili kurullarında karar almaya davet ediyoruz. Sayfo ve ulusal direniş mücadelemizin şehitlerini saygıyla anarken, Sayfo’nun bütün dünya tarafından tanınması ve kabul edilmesi için mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”