Mazlumder: AKP, halkı inançları ve kültürleri konusunda zorluyor

Mazlumder: AKP, halkı inançları ve kültürleri konusunda zorluyor

AKP Hükümeti’nin, halkı inançları ve kültürleri baðlamında tanımlamayarak onları inançlarını, kültürlerini nerede ve nasıl ifade edecekleri noktasında zorlamaya hakkının olmadıðını vurgulayan Mazlumder, bunun açık bir insan hakkı ihlali olduðunun altını çizdi.

Mazlumder Genel Merkezi yaptıðı yazılı açıklama devlet yetkililerinin Alevilik ile ilgili yaptıðı açıklamalara tepkisini dile getirdi.

Mazlumder, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, Meclis içinde bir Cemevi açılması talebini Diyanet Ýşleri Başkanlıðı’nın “Alevilik Ýslam içinde bir oluşumdur, ayrı bir din deðildir” baðlamındaki görüşünü referans göstererek reddetmesi üzerine başlayan tartışmalara ilişkin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdað’ın, Aleviliðin ayrı bir din olmadıðı, Ýslam’ın bir mezhebi olduðu, ibadet yerinin de cami olduðu şeklinde yaptıðı açıklamaları eleştirdi.

Mazlumder, “Aleviliðin ayrı bir din, mezhep, kültür olup olmadıðı, konunun ilgilileri tarafından çeşitli ve lehçeleri ile tartışılabilecek teolojik/sosyolojik bir tartışma konusu iken, vatandaşlarına aralarında ayrım gözetmeksizin düşünce, ifade, örgütlenme, eðitim, inanç ve ibadet gibi temel insan haklarının gerektirdiði koşulları saðlamakla mükellef olan devletin, vatandaşların dini, kültürel, sosyolojik mensubiyetlerini kendine göre tanımlama, sınıflandırma, gereklerini tayin ve takdir etme hakkı yoktur” ifadesini kullandı.

Mazlumder açıklamasında, “Devlet, DÝB ve MEB vasıtaları ile her türlü dini faaliyeti tekeline ve kontrolüne alarak ülkenin kahir ekseriyetine kendi münasip gördüðü dini yaşayışı dayatırken, kendilerini DÝB’in üzerine bina edildiði Ýslam’ın Sünni yorumu dışında tanımlayan kesimleri de kendi stratejik vizyonu ve çerçevesinde şekillendirmeye çalışmaktadır” dedi.

AKP Hükümeti’nin, vatandaşları inançları ve kültürleri baðlamında tanımlamayarak onları inançlarını, kültürlerini nerede ve nasıl ifade edecekleri noktasında zorlamaya hakkının olmadıðını vurgulayan Mazlumder, bunun açık bir insan hakkı ihlali olduðunun altını çizdi.

Mazlumder, “On yılı aşkın bir süredir özelde Alevi sorunları genelde ise din ve vicdan hürriyetleri baðlamında, haklara göre devleti yeniden yapılandırmak yerine devlete göre hak taleplerini şekillendirmeye çalışan politikalarının toplumsal talepleri karşılamaktan ve hakkaniyetten çok uzak olduðunu hatırlatırız” dedi.

Mazlumder, çeşitli platformlarda din ve vicdan hürriyetleri baðlamında dile getirdiði tespit ve önerilerden Alevilik ile ilgili olan hususları hükümete ve yeni anayasa çalışmalarına ışık tutması bakımından şöyle belirtti:

-Alevilerin talepleri, evrensel hukuk, insan hakları ve din ve vicdan özgürlüðünü güvence altına alan belge ve sözleşmelerde yer alan ilkeler çerçevesinde ele alınmalıdır.

-Diyanet Ýşleri Başkanlıðı bu yapısı ile işlevini sürdürecekse laðvedilmelidir/kapatılmalıdır. Dini hizmetlerin koordinasyonu devletten baðımsız ve adil temsil ilkeleri ile oluşturulmuş özerk kurumlarca yapılabilir.

-Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Men Ve Ýlgasına Dair Kanun kaldırılarak Cem evlerine yasal statü saðlanmalıdır.

-Çeşitli kanunlarda geçen cami ve kilise gibi tanımlamalar yerine “ibadethaneler” kavramı getirilerek Cemevleri önündeki haksız engeller kaldırılmalıdır.

-Zorunlu din derslerinde Alevilik lehine yapılan deðişiklikler bu dersten kaynaklanan insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmamaktadır. Seçmeli hale getirilen Din Kültürü derslerinin Alevilik ve aleviler içinde herhangi bir ayrımcılıða neden olmasına fırsat vermeden uygulanabileceði şartlar tesis edilmelidir.