MAKALE

Mayın tarlasına sürülen eşek Erdoğan

Türkiye'de Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli İdlib’e Türk askerlerinin girecek olmasını bir başarı diye gösteriyorlar. Eşek gibi mayın tarlasına sürülmeyi başarı diye gösteriyorlar.

Tayyip Erdoğan iktidarda kalmak için her yolu deniyor. Bunun bir yolu olarak da sürekli AKP iktidarının bazı başarılar elde ettiğini kamuoyuna sunmak oluyor. Öyle ki, politika iflasını ve başarısızlıklarını başarı gibi gösteriyor. Şu anda Ortadoğu’da birçok yerde AKP’nin yarattığı pislikler AKP’ye temizletiliyor, ya da AKP iktidarının sıkışmasından ve zayıflığından yararlanılıyor. Tayyip Erdoğan bu yönlü kullanılmasını bile başarı gibi satmaya çalışıyor. 

AKP iktidarı Suriye’de El Nusra’yı, Ahrar El Şam’ı ve IŞİD’i destekledi. Onların kazanacağını düşünerek her türlü desteği verdi. Ancak üzerine hesap yaptığı bu güçler yenilmeye ve zayıflamaya başladı. Bunun sonucu Suriye’de izlediği politikalar çöktüğü gibi, tüm dünya ile karşı karşıya gelmesini getirdi. Suudi Arabistan’la bile düşman hale geldiler. Dostu Katar ve KDP kaldı. Ancak bunlarla Ortadoğu politikasını götüremeyeceğini anladı. Böyle olunca çark etti. Rusya, İran ve Suriye ile ilişki arayışına girdi. Türkiye’nin sıkışıklığını ve zayıflığını gören Rusya, İran ve Suriye Türkiye’ye pisliğini temizletmeye başladılar. AKP iktidarının zayıflığından yararlandılar. Suriye’deki savaşta dönüm noktası olacak Halep’in çetelerden temizlenmesini sağladılar. Bunun karşılığında AKP iktidarının Cerablus ve Bab’a girmesine izin verdiler. Büyük parça için küçük bir parça verdiler. Halep’in alınması, Suriye rejiminin ayakta kalacağının ilanı oldu. Bu da Türk devletinin çetelere dayalı politikasının sonu oldu. 

Suriye, Rusya ve İran çetelerin İdlib’te toplanmasını sağladılar. İdlib’i kuşattılar, şimdi de Türkiye’yi ve bağlı çetelerini İdlib merkezine sokarak Suriye savaşının esas aktörlerinden olan El Nusra ve diğer çetelerin tasfiyesini sağlatacaklar. Türkiye İdlib şehir merkezini kendisinin kontrol etmesini başarı diye yutturmaya çalışıyor. İdlib çevresinde Suriye, İran, Rusya ve Hizbullah olacak. Türkiye ya da paralı askerleri İdlib içine girecek. Tabii ki Türkiye’nin burada olmasının hiçbir anlamı olmayacak. İdlib şehir merkezinin dışına çıkmayacak, sadece İdlib içindeki çetelerin tasfiyesi için kullanılacak. Sonradan da buradan çıkışı sağlanacaktır. Çünkü çeteleri besleyen, sonra da pazarlayan bir siyasi gücün buralarda barınması söz konusu olmayacaktır. Ne Suriye halkı, ne de Suriye’deki rejim Türkiye’nin Suriye’yi yıkıma sürüklemesini unutacaktır. 

Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli İdlib’e Türk askerlerinin girecek  olmasını bir başarı diye gösteriyorlar. Eşek gibi mayın tarlasına sürülmeyi başarı diye gösteriyorlar. Ancak Tayyip Erdoğan’ın şovenizmi kışkırtacak ve kendini iktidarda tutacak böyle gösterilere ihtiyacı var. Son zamanlarda Başûrê Kurdıstan yönetimine hakaretler yapması, “şöyle aç bırakırız, böyle aç bırakırız” demesi de şovenizmi şahlandırıp iktidarda kalma amaçlıdır. Kürt düşmanlığı yaparak ayakta kalacağını sanıyor. Bu nedenle İdlib’e giriyor. Sanki Rojava’ya girmiş, Efrîn’e girmiş gibi propaganda yapıyor. Halbuki Suriye’de yaptığı pisliği Türkiye’ye temizletiyorlar. Rusya, Tayyip Erdoğan’ı ümüğünden yakalamış, istediği gibi kullanıyor. Erdoğan’a da şovenist propaganda yapma imkanı veriyorlar. Tayyip Erdoğan’ın toplumda şovenizmi kabartma dışında elde ettiği hiçbir şey yoktur. Türkiye’yi kullanma karşılığında sadece bu tür propagandalar yapma Tayyip Erdoğan’a bırakılmış. 

İran Türkiye’nin sıkıştığını görüyor, böylece kullanmaya çalışıyor. Türkiye’yi Sünni cepheden uzaklaştırıp hem bu cephede kendini rahatlatıyor, hem de Türkiye’yi kendine zarar verecek durumdan çıkarıyor. Belki İran sınırlı bazı şeyler vermiş olabilir, ama esas olarak Türkiye’yi kullanıyor. Sadece Erdoğan’a “bakın, Suriye, Rusya ve İran’la birim” deme imkanı veriyor. Yoksa öyle sanıldığı gibi Rusya, İran ve Suriye’yle çok önemli ittifaklar yapma durumu yok. Ancak sıkışan AKP iktidarını kullandıkları görülüyor. 

Türk devleti Kürt düşmanlığını açıkça ortaya koyuyor. Bölge devletlerini de kendi Kürt düşmanlığı etrafında toplamaya çalışıyor. AKP iktidarı böylece Kürtler üzerinde her yerde baskı kurmaya çalışıyor. Kürtlere karşı savaşta psikolojik üstünlük sağlamak istiyor. İran ve Irak da böyle bir görüntü verseler de Türkiye’nin düşündüğü gibi Kürtlere yönelik bir saldırgan politika izlemeyeceklerdir. Bunun kendilerine çok zarar getireceğini biliyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin Kürt karşıtlığına göz kırpsalar da Türkiye’nin düşündüğü düzeyde Kürt karşıtı bir ittifak kurmayacaklardır. Suriye, Türkiye’nin düşündüğü bir düşmanlık yaparsa çeteler karşısında güçlendirdiği pozisyonunu kaybetmeyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle Suriye üzerinde yaptığı hesaplar tutmayacaktır. Irak Türk sopasını Kürtlere karşı kullansa da ancak Türkiye’nin düşündüğü gibi bir Irak-Türkiye ittifakı da ortaya çıkması yakın zamana zor gözüküyor. 

Başûrê Kurdistan üzerinde baskı kurarak aklınca KDP’yi teslim almak istiyor. “Böyle yaparım, zorlarım PKK üzerine sürerim” diye düşünüyor. Ancak KDP, AKP iktidarı ve Türkiye ile eskisine benzer bir ilişki kurarsa zaten tepkisi olan Başûrê Kurdistan halkı KDP’ye daha fazla tepki duyar, KDP daha fazla kaybeder. Bu açıdan referandum sonrası izlediği politika, Bakurê Kurdistan’da AKP’ye karşı tüm Kürtlerin daha geniş bir tutum ve mücadelesini ortaya çıkaracaktır. Önümüzdeki dönem, Bakurê Kurdîstan’da AKP iktidarına karşı mücadele daha fazla gelişecektir. 

AKP’nin son zamanlarda şovenizmi şahlandırmak için başarı diye gösterdiği tüm adımları ve politikaları ters dönecektir. Ortadoğu’da tarihin en zayıf konumunda olduğu tüm çıplaklığıyla açığa çıkacaktır. Kürt düşmanlığı etrafında yeni bir Ortadoğu politikası yürütme hesapları tutmayacaktır. Şovenizmi şahlandırma ve propaganda üzerine kurulan Tayyip Erdoğan iktidarının politikası çökmeye mahkumdur. Çünkü başarı olarak gösterdiklerinin çoğu sanal ya da hormonludur. Mevcut siyasal gerçekliğe denk düşmemektedir. Gösteri ve propagandaya dayalı algılar yaratma söz konusudur. Ama algı ve gerçeklik arasında bir paralellik ya da bağ yok. Hatta terslik var. Bu açıdan bu iktidara karşı tutum konulur ve mücadele edilirse kısa sürede cilaları dökülür ve gerçek yüzü açığa çıkar. 

Tayyip Erdoğan, AKP iktidarının Suriye politikaları, Araplarla Kürtlerin Türkiye işgaline karşı mücadele etme durumu ortaya çıkarabilir. Şu anda Suriye’de Kürt-Arap ittifakı kurulmuştur. Kürt-Arap çatışması yoktur. Tayyip Erdoğan Sünni Araplardan oluşan bazı çeteleri Kürtlere saldırttı, ama bunlar yenildiler. Hatta Türk devletinin bu çeteleri kullanma biçimi Kürt-Arap ittifakını ortaya çıkardı. Bu ittifak daha da gelişerek Türkiye’ye karşı Suriye ulusal demokratik hareketi haline gelebilir. Zaten desteklediği çeteleri satması da Türkiye’ye karşı öfke doğurmuştur. Çünkü Suriye’yi bunlara yıktırmıştır. Özellikle Halep ve çevresindeki Arap halkı çok büyük zarar görmüştür. Bu, Türkiye’ye karşı bir öfkeye dönüşecektir. Şu anda Şehba denilen bölgede mayalanan budur. 

Türkiye ilk önce ÖSO denen çeteleri İdlib’e gönderiyor. Eğer El Nusra gibi çetelerle bir anlaşma yoksa ÖSO denen paralı askerler El Nusra’ya direnmez. Çünkü ÖSO diye bir güç yoktur. Bunlar sadece Türkiye’nin Suriye politikasında kullandığı askerlerdir. Bu açıdan İdlib’e Türk askeri girmek zorunda kalır. Türkiye anlaşmayla ya da çatışmayla İdlib’e girse de Türk devletiyle sattığı gruplar arasında husumet son bulmayacaktır. Türkiye Arap dünyasında hem bu çeteleri, hem de bu çetelerin zarar verdiği siyasi güçleri kaybetti. Artık Tayyip Erdoğan’ın Arap sokağına seslenme politikası bitti. Hala insanların dini hassasiyetlerine seslense de bu da artık tutmayacaktır. Tayyip Erdoğan’ın tüm konuşmalarının demagoji olduğunu herkes görecektir. AKP’nin kendi iktidarını ayakta tutma dışında bir amacı yoktur. Bunun için de şu anda şovenist milliyetçilere, yani faşistlere sarılmıştır. Bunun da tüm Arap dünyası da, Müslüman toplumlar da görmektedir. 

IŞİD ne kadar İslam dostuysa AKP de o kadar İslam dostudur. Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin direnişi sürdükçe AKP’nin de maskesi düşmektedir. Dış dünyada düşmüştür, direniş sürdüğünde içeride de maskesi düşecek, Türkiye halkları AKP iktidarından kurtulacaktır.


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA