MAKALE-Etnik ve dinsel temizlikçi Erdoğan!

Eğer bir terör varsa o da IŞİD’in, El Kaide ve El Nusra’nın terörüdür. Bunları da en fazla desteklemiş olan Tayyip Erdoğan’dır.

Faşizmin demagoji ve gerçekleri çarpıtma olduğu Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler konuşmasıyla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bu demagojiyi Hitler, Mussolini ve Franko iyi yaparmış. Kendi toplumlarını ve dünyayı aldatmak için demagojiyi bir yöntem olarak kullanırlarmış. Türkiye’de MHP’nin eski başbuğu Alparslan Türkeş bu işi iyi yapardı. Şimdi bu işi en iyi yapan Tayyip Erdoğan’dır. Bu konuda hiçbir faşist lider Tayyip Erdoğan’ın eline su dökemez. Zaten en iyi yaptığı iş budur. Hatta önemli yeteneği budur. Bu açıdan faşistlerin babası olmayı hak etmiştir. Şeflerin şefi olmayı demagojisiyle hak etmiştir.

Türkiye ve Kürdistan’da her gün anaları ağlatan; Ortadoğu’da halkların anasını ağlatan Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler genel kurulunda, dünyada insanların çektiği acılar nedeniyle neredeyse hüngür hüngür ağlayacaktı. Bilmeyenler herhalde bu adam ne kadar merhametli insandır diyeceklerdi. Ne var ki tüm dünya bu faşist karakteri iyi tanımıştır. Bu bukalemunu iyi tanımıştır. Zaten Kürt halkı ve Türkiye halkları Tayyip Erdoğan’ın “kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yaparız” diyen, kadın ve çocukları öldüren bir faşist olduğunu çok iyi görmüştür. Bu açıdan BM’deki bu konuşmasını dinleyenler ‘şu hınzıra da bak’ diye acı bir gülümsemede bulunmuşlardır.

Tayyip Erdoğan son zamanlarda Myanmar’daki Müslümanların nasıl etnik temizliğe uğradığından, insanlığın nasıl acı çektiğinden, Filistin’den, şuradan, buradan söz etmektedir. Böylece kendilerinin Kürdistan’da yaptığı etnik temizlik, Türkiye’de yaptığı dinsel temizlik ve Suriye’de yarattığı insanlık dramındaki rolünden dikkatleri dağıtmak istiyor. Şu anda dünyada bir numaralı etnik ve dinsel temizlikçi Tayyip Erdoğan ve onun şefliğindeki iktidardır. Dünyada Tayyip Erdoğan gibi her gün tek millet, tek vatan diyen var mıdır? Anayasa, yasa ve uygulamalarıyla farklı etnik ve inanç topluluklarını bu düzeyde soykırım sistemi içinde tutan başka bir ülke var mıdır? Tayyip Erdoğan ve iktidarının gerçek yüzü, karakteri etnik ve dinsel temizlik ve soykırımcıyken, etnik temizlikten ve insanların acı çekmesinden söz etmesi ne oluyor ki? Kuşkusuz dikkatleri kendi üzerinden dağıtmak ve gerçek yüzünü örtmek içindir.

Eğer bir terör varsa o da IŞİD’in, El Kaide ve El Nusra’nın terörüdür. Bunları da en fazla desteklemiş olan Tayyip Erdoğan’dır. IŞİD’e karşı fedakarca ve bedel ödeyerek mücadele eden ise Kürtlerdir ve PKK’dir. Tayyip Erdoğan’ın IŞİD, El Kaide ve El Nusra’ya destek verdiği belgelidir. Irak’ta EL Kaide ile nasıl ilişki içinde olduğu tüm dünya tarafından bilinmektedir. Irak eski Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi Irak El Kaide’siyle iç içeydi. IŞİD ise Irak El Kaide’sinin formatlanarak güncellenmiş halidir. Her zaman da Türkiye’nin desteği ve himayesini görmüştür. Suriye’de IŞİD ve El Nusra ile ilişkisi de belgelidir ve bilinmektedir. Aslında bunları besleyip büyüterek pazarlamak istedi. Bu konu IŞİD’te tutmadı. Çünkü Kürtler IŞİD’in kolunu kanadını kırdılar. Ancak Idlib ve çevresinde beslediği çeteleri şimdi pazarlama işine girmiştir. Kuşkusuz daha sonra Cerablus ve Bab’takilerini de pazarlayacaktır. Tayyip Erdoğan şimdi her türlü insanlık dışı çeteleri büyütüp pazarlama işini yapmaktadır. Özcesi, siyasi pezevenklik yapmaktadır.

Şimdi bu pezevenk kalkmış IŞİD ve PKK’ye karşı mücadeleden söz ediyor. Aklı sıra böylece PKK ile IŞİD’i benzer göstermiş olacak. Kimin IŞİD’i beslediğini, kimin IŞİD’e karşı mücadele verdiğini tüm dünya bilmektedir. Ancak IŞİD Kürtler tarafından yenilgiye uğratılıp pazarlanacak durumdan çıkarılınca Tayyip Erdoğan yeniden eski Kürt düşmanı ittifakları canlandırma yoluna girmiştir. Yakın zamana kadar Suriye, Irak ve İran ile kavgalı, IŞİD ve El Nusra ile sarmaş dolaş iken şimdi kaybedenleri bırakıp yeniden Kürt düşmanlığı temelinde Irak, İran ve Suriye’de ittifaklarını kurmaya çalışıyor. Kuşkusuz İŞİD ve El Nusra ile de Kürt düşmanlığı üzerinden ilişki kurmuştu. Onları Kürtlere karşı siyasi bir enstrüman olarak kullanıyordu. Bunda başarılı olamayınca klasik Kürt düşmanlığı ittifakını canlandırmak istemesi anlaşılır bir durumdur. Çünkü IŞİD ile ilişkisi de bu temeldeydi; bugün de tüm politika ve ittifaklarını Kürt düşmanlığı üzerinden kurmaya çalışmaktadır.

Ortadoğu’da bu yönlü politika yürütürken BM’de olduğu gibi dünyayı tehdit etmekte, temel karakteri olan şantaj politikası yürütmektedir. Benim politikalarıma destek vermezseniz, yani Kürt düşmanlığında bana ortak olmazsanız ben de başınıza mültecileri, IŞİD’i, El Nusra’yı ya da başka insanlık düşmanı çeteleri musallat ederim, diyor. Tayyip Erdoğan’ın Türkiye ve Ortadoğu politikalarını bilenler BM’deki konuşmasının tehdit ve şantaj içerikli olduğunu çok iyi anlarlar.

Tayyip Erdoğan’a göre dünyanın acı çekmekten kurtarılması gerekiyormuş! ‘Kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yaparız’ diyen bunu söylüyor; yakın zamana kadar IŞİD ve El Nusra ile koyun koyuna olan söylüyor. Yüz binlerce mülteciyi IŞİD ve El Nusra’yı kontrol etmek için Türkiye’ye çeken, bu olmayınca Avrupa’ya gönderip şantaj yapan Tayyip Erdoğan söylüyor. Bunu gerilla cesetlerine ve mezarlıklarına saldıran ceset ve mezar düşmanı bir adam söylüyor. Bunu eski bir milletvekili olan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesini zorla mezardan çıkartan insanlık dışı çetelerin “öl de ölelim” dediği faşist şef söylüyor. Şu anda dincilikle milliyetçiliği birleştirip Kürtler üzerinde soykırım politikası uygulayan faşist şef söylüyor. Sadece Türkiye ve Bakurê Kurdîstan’da değil, tüm Ortadoğu’da Kürtlerin hak elde etmesini istemeyen, Kürt düşmanlığını kendine bayrak yapmış bir soykırımcı söylüyor.

Kürtlere her yerde acı çektiren Tayyip Erdoğan’ın demagojilerle yüzünü maskelemesi tutmayacak, mücadele geliştikçe maskesi daha fazla düşecek, maskesi düşen Tayyip Erdoğan’ın yerinde yeller esecektir.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA