Kürt gazetecilerin yargılandıðı davada Kürtçe savunmaya izin verilmedi. Mahkeme Başkanı "Kürtçe konuşacaksa niye söz veriyoruz ki" diyerek, gazetecilerin savunma yapmasına izin vermedi. Tutuklu gazetecilerden Yüksel Genç ise, mahkeme başkanına, "Anadilde konuşmak nefes almak gibidir. Siz hiç 'nefes alabilir miyim' talebiyle karşılaştınız mı?" diye sordu.
36sı tutuklu 44 gazetecinin yargılandıðı özgür basın davası sabah yaşanan kriz ardından saat 13.00te başladı. Gazetecilerin ez livir im şeklinde yanıtladıðı kimlik tespiti ardından avukatlar söz aldı. Avukat Baran Doðan 6352 sayılı yasayla Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerinin elinden alındıðını belirterek, bunun da adil yargılama ilkesini ihlal ettiðini söyledi. Mahkemenin geçerli olmadıðını ifade eden Doðan, "Yasada adil yargılamayı temin etmek için yeni mahkemeler kuruyoruz deniyor. Demek ki bu mahkemede adil yargılama yapılamıyor. Bu mahkemeler niye hala devam ediyor biz de bilmiyoruz siz de. Bu mahkeme görevsizlik kararı veremez elindeki işleri bitirecek ve bitirince de yeni mahkemeler kuruyoruz deniyor. Böyle adil yargılama mı olur?" diye sordu.
'YARGI BAŞBAKAN'IN TALÝMATIYLA ÇALIŞIYOR'
Yine adil yargılamanın en önemli unsurlarından doðal ve güvenceli yargıç unsurunun bulunmadıðını ifade eden Doðan, adil yargılama için yargıçların emir talimat almaması gerektiðini söyledi. Ýçişleri Bakanı Ýdris Naim Şahin'in gazetecileri, sanatçıları, aydınları hedef alan sözlerini hatırlatan Doðan, "Benim müvekkillerim bu konuşmadan sonra tutuklandı. Şahin polis örgütünün başıdır. Bu operasyonu yapan da polistir. Tüm KCK davalarında operasyon polisindir. Polisin yazdıðı, Ýdris Naim Şahin'in de bunu desteklediði açık. Bu da talimat ve emir konusunda sıkıntılar var. Başbakan, 'Biz yargıçlara gerekeni söyledik, yargı gereðini yapacaktır' dedi. Yargıtay Başkanı, 'Yargı hangi özgürlüklerin kötüye kullanıldıðını bilmektedir' dedi. Emir talimatlar ortada" diye konuştu.
Yargılamanın aleni yapılması ilkesinin de bu mahkemede ihlal edildiðini ifade eden Doðan, aleni olması için topluma açık olması gerektiðini ifade etti. Doðan, "Biz duruşmalarda Kürtler yargılanıyor diyoruz. Mahkeme biz Kürtleri yargılamıyoruz diyor. Kürtler yargılanmıyorsa daha iddianamenin ilk sayfalarında PKK 1978'de kurulmuş. Kürt basınını 1975'de başlatıyor. Burada yargılanan Kürt basınıdır. Bu mahkemelerde, iktidar, muhalefeti susturma ve rejimi yerleştirme mahkemesi olarak görüyor" diye konuştu.
Doðan, tüm bu nedenlerle mahkemenin yargılama yapamayacaðını belirterek, adil yargılama ilkelerinin de ihlal edilmesi nedeniyle Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi ile Ceza Yasası'nın 138. maddesine aykırı olduðunu ifade ederek, mahkemenin Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunmasını istedi. Doðan, Anayasa Mahkemesi'nin ise kendilerini haklı bulduðundan tutuklama bir tedbir olduðundan tüm müvekkilleri için tahliye istedi.
KÜRTÇE KONUŞACAKSA NÝYE SÖZ VERÝYORUZ KÝ?
Doðan'ın ardından tutuklu yargılanan gazetecilerden Ertuş Bozkurt, savunma yapmak üzere ayaða kalktı. Mahkeme Başkanı, "Kürtçe mi konuşacaksınız" diye sordu. Bozkurt, "Evet Kürtçe" diye yanıt verdi. Mahkeme Başkanı avukatlara dönerek, "Kürtçe konuşacaksa, niye söz veriyoruz ki" dedi. Bunun üzerine tutuklu gazeteci Yüksel Genç söz aldı. Genç, öncelikle, yaşamını yitiren gazeteci Ocak Işık Yurtçu'yu andı. Bir yerde dilin inkarı varsa bunun kimlik inkarı olduðunu söyleyen Genç, "Kimlik inkarı varsa bu açıkça soykırımdır. Biz sizden bir hakkın kullanımı talebinde bulunmuyoruz. Anadilde konuşmak nefes almak gibidir. Siz hiç 'nefes alabilir miyim' talebi ile karşılaştınız mı? Ama ne yazık ki Kürtçe hep yasaktı" diye konuştu.
GAZETECÝLER: ANADÝLÝMÝZE SAHÝP ÇIKACAÐIZ
Tarihte Kürtçe'ye ilişkin baskılara örnek veren Genç, geçmiş politikaların güncel versiyonların, gençlerin katline sebep olduðunu söyledi. Kuruluşundan bu yana "Türkçe konuş" asimilasyonunun zirvesinin 12 Eylül darbesi olduðunu belirten Genç, "Halbuki bu darbe bugün yargılama konusudur. Mahkeme o dönemden kalma, Türkleştirme, kimliksizleştirme politikalarını deneyimlemektedir. Anadilimizde savunma yapmak istiyoruz. Anadilde savunma hakkının reddini gayri insani buluyoruz. Başbakanın 'asimilasyon bitti' cümlesinin yalanlanmasından başka anlam taşımaz" diye belirtti. Özgür basın geleneðinin takipçileri olarak, anadilde savunmaya sahip çıkmanın görevleri olduðunu söyleyen Genç, "Kürt sorunu ile ilgilenen, bu soruna ait güncel gerçekleri kamuoyunun gündemine taşıyan Kürt gazetecileri yargılamanız yetmiyormuş gibi anadilde savunmamız da engelleniyor. Kürt halkının anadilde konuşma mücadelesini durdurmak bir yana daha da güçlendirmiştir. Kürt sorunu odaklı yayın yapan, kamuoyunun haber alma hakkına riayet eden biz gazetecilerin yargılanması 12 Eylül'e denk gelmesi tarihin bir cilvesi olsa gerek. Tarihsel bir tekerrür yapar gibiyiz. Mahkemenize 12 Eylül utancını yaşamaması için daha büyük görev düşüyor. O yüzden en doðal hak olan anadilde savunmayı kabul edin ve bize tercüman getirin" çaðrısında bulundu.
Avukatların talep edildiði duruşma Perşembe gününe kadar devam edecek. Mahkeme tahliye ara kararını Perşembe günü verecek.