İkili görüşme sonrasında düzenlenen basın konferansında konuşan Macron, uzun uzun neden Erdoğan’ı davet ettiğini izah etmeye çalıştı. İki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkileri öne çıkaran Macron, ‘terörizmle mücadele’, mülteciler ve Suriye başta olmak üzere bölgedeki sorunlarda işbirliğinin gerekli olduğunu iddia etti.

Basın konferansı esnasında Fransız-İtalyan ortaklığı Eurosam konsorsiyumu ile Türkiye’den Roketsan ve Aselsan arasındaki hava savunma sisteminin ön etüd anlaşması imzalandı. Konferansta ayrıca Airbus ile Türk Hava Yolları arasında anlaşmanın da imzalanırken, Macron, tarım ve hayvancılık gibi diğer birçok sektörde anlaşmalar olacağını söyledi.

MACRON’UN TAVİZİ: PKK’YE KARŞI MÜCADELE

AKP hükümetine verdikleri tavizleri sıralayan Macron, PKK’ye karşı mücadele edeceklerini söyledi. Macron, PKK’nin mali imkanlarına karşı Türk yetkililerle çalışıldığını belirtti. Macron’un Türkiye’nin yıllarca desteklediği DAİŞ ve diğer çetelere karşı mücadelede önemli bir rol oynadığını iddia etmesi de dikkat çekti.

Astana ve Soçi süreçlerinin önemli olduğunu ancak ‘barışı kurmayacağını’ vurgulayan Macron, kalıcı barış için BM gözetimindeki müzakerelerin önemine değindi.

REHİN ALINAN İKİ FRANSIZIN BIRAKILMASINI ‘DİYALOĞUN BAŞARISI’ OLARAK SUNDU

İnsan hakları ihlallerine de değinen Macron, bireysel özgürlükler konusunda uzlaşmadıkları noktaların olduğunu söyledi. Türkiye ile kurdukları ‘diyalog’ sayesinde bir Fransız gazeteci ve bir öğrencinin serbest bırakılmasını ‘büyük bir başarı’ olarak sunan Macron, Türkiye’de hapiste olan on binlerce muhalifi ise görmezden geldi.

Devletlerin hukuk devleti ilkesine sahip çıkması gerektiğini söyleyen Macron, Erdoğan’ın kendisinin de sarfettiği sözlerden ötürü cezaevine girdiğini hatırlattı.

Macron, Türkiye’nin AB hedefi içinde kalması ve yönünü Avrupa’ya dönmesi gerektiğini savundu.

ERDOĞAN YİNE KÜRTLERİ HEDEFLEDİ

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında ekonomik ilişkileri öne çıkarırken, ekonomik ilişkileri daha da geliştirilebileceğini söyledi.

Suriyeli 3,5 milyon mültecinin Türkiye’de yaşadığını savunan Erdoğan, mülteciler için 30 milyar dolar harcandığını iddia etti.

Konuşmasında yine YPG ve YPJ’yi gündeme getiren Erdoğan, Kürtlere karşı adım atılmasını istedi. Erdoğan, yine hangi devlet olduğunu belirtmeden ‘oyunlar oynandığı’ saçmalığını savundu.

‘DURUM ÇOK FARKLI OLACAKTIR’ DİYE TEHDİT ETTİ

PKK ile ‘FETÖ’ olarak adlandırılan Gülencilere karşı Fransa’da önlem alınmasını isteyen Erdoğan, Fransa’yı da tehdit etmeyi unutmadı. Erdoğan, isteklerinin yerine gelmemesi halinde “durum çok farklı olacaktır” derken, aksi halde ‘terörizmin Fransa’yı da vuracağı’ tehdidinde bulundu. Erdoğan’ın bu tür sözleri her sarfettiğinin ertesi günlerinde Avrupa’da DAİŞ çetelerinin kanlı saldırıları olmuştu.

Düşünce insanlarını ‘teröristlerin bahçıvanı’ olarak sunan Erdoğan, bu sözleriyle ifade özgürlüğünü neden kısıtladıklarını savundu.

ÇETELERE GÖNDERDİĞİ SİLAHLARLA DAİŞ’E KARŞI VERİLEN SİLAHLARI KARŞILAŞTIRDI

Bir gazetecinin Türkiye’nin Suriye’deki çete gruplarına MİT aracılığıyla gönderdiği silah yüklü tırları hatırlatması üzerine Erdoğan, gazetecinin ‘FETÖ ağzıyla konuştuğunu’ iddia etti.

MİT tırlarını yakalatan savcının şu anda cezaevinde olmasıyla övünen Erdoğan, ABD’nin de DAİŞ’le mücadele kapsamında QSD’ye verdiği silahları öne çıkardı. Erdoğan, ‘sen’ diye hitap ettiği ve azarladığı gazeteciye çetelere karşı kullanılan silahları örnek gösterdi.

KÜLHANBEYİ ÜSLUBUYLA YİNE GEZİ’Yİ ‘DIŞ GÜÇLERE’ BAĞLADI

Bir gazetecinin  Erdoğan’ın ‘teröristlerin bahçıvanı düşünce adamları’ sözü hakkında ne düşündüğünü sorması üzerine Macron, yine hukuk devletinin genel tanımını yapmakla yetindi. Macron, hukuk devletlerin sadece silahlı terörizmle mücadele ettiğini ve doğrudan terörizme teşvik etmeyen her türlü görüşün ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.

Türkiye’de tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve işveren Osman Kavala’ya ilişkin soruya da Erdoğan, yine kendi külhanbeyi üslubuyla yanıt verdi. Kavala’nın ‘avukatlarının Fransa’da da iyi çalıştığını’ söyleyen Erdoğan 2013’teki Gezi direnişinin arkasında Osman Kavala ve bağlı olduğu kurumların olduğunu savundu.