KCK Dil ve Eðitim Komitesi (KZP) tüm Kürtlere Kuzey Kürdistan ve Türkiyede önümüzdeki haftalarda açılacak okulları boykot çaðrısında bulundu. Türk okullarının, başta Kürtler olmak üzere diðer halklar içinde birer inkar karargahları olduðunu belirten KZP, öðretmenlere de bu okullar üzerinden işlenen insanlık suçuna ortak olmama ve onursuz işi bırakmaya çaðırdı.
KCK Dil ve Eðitim Komitesi (KZP), Kuzey Kürdistan ve Türkiyede Eylül başlarında açılacak olan yeni eðitim-öðretim yılına ilişkin bir açıklama yaparak, Kürtleri, inkar karargahları olarak tanımladıðı okulları boykot etmeye çaðırdı.
HALKLARIN BAHARI
KZP yaptıðı açıklamada, bölgede yaşanan gelişmelere bakıldıðında yeni ve devrimsel bir sürecin yaşandıðı, bu devrimsel sürecin öncü gücünün Kürt halk önderi Abdullah Öcalan olduðu belirtildi. Yaşananların iddia edildiðinin aksine Arap Baharı deðil, Halkların Baharı olduðu belirtilen açıklamada, Buna kaynaklık eden ve öncülüðünü yapan da Rêber Apodur. Önderliðimiz 21 yy. halkların baharı olacaktır derken yaşanan gelişmeleri öngördü ve hareketimizi özgürlük adına böyle bir sürece hazırladı. Önderliðimiz ve hareketimiz öncülüðünde bölgede gelişen bir devrim sürecidir. Bu süreç kuşkusuz yeni başlamadı ancak ilk defa bu denli yaygın ve süreklilik kazandı. Gelişen halk ayaklanmaları özgürlük mücadelesine sahip çıkma ve zafere taşıma iddiası ve ısrarını ifade etmektedir dendi.
SOYKIRIMA VARAN ÖZEL UYGULAMA
Bölgede devrim niteliðinde yaşanan gelişmelerin emperyalist ve sömürgeci devletler tarafından engellenmek istendiðine dikkat çekilen açıklamada, Önderliðimizin halkların baharı olarak nitelediði bu devrimsel gelişmeler ve özgürlük mücadelesi boşa çıkarılmak istenmektedir. Dayatılanlarla özgürlükten vazgeçin, kölece yaşamayı kabul edin denilmektedir tespitinde bulunuldu. Ancak Kürt halkının geliştirdiði mücadele ve direniş süreci ile birlikte özgürlüðünden ve kimliðinden vazgeçemeyeceðinin bir kez daha ortaya konulduðunu, bu nedenle de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde aðırlaştırılmış bir tecrit uygulanarak, imha ve inkar politikalarının merkezine alındıðına dikkat çekilen açıklamanın devamında şunlar belirtildi:
Önderlik üzerindeki uygulamalar imha ve inkar politikalarını da aşan, soykırıma varan özel bir uygulama biçimi olmaktadır. Önderlik şahsında bir bütün Kürt halkına soykırım dayatıldıðı gibi, kendisi olmaktan çıkarma, manevi deðerlerinden vazgeçme dayatılmaktadır. Önderliðimiz şahsında halkımıza karşı dayatılan soykırımcı politikalar ve uygulamalar kabul edilemez bir aşamaya vardırılmıştır. Tüm alanlarda sosyal, siyasal, askeri ve kültürel alanlarda gelişen saldırılar kabul edilemez bir noktaya varmıştır. Tüm bu saldırılara karşı cevap vermenin ve karşı koymanın, güçlü bir sahiplenmeden geçtiði bilinmektedir. Halkaların geliştireceði direniş ile birlikte tüm bu saldırıları kırmanın imkan ve koşulları her zamankinden daha fazla bugün açıða çıkmış bulunmaktadır. Bu soykırımcı ve inkarcı zihniyet ancak Önderliði güçlü sahiplenme ve özgürlüðünü saðlama ile aşılabilir. Önderlik özgürlüðüne endeksli gelişen mücadele bizleri mutlak zafere götüreceði gibi, dış güçlerin bölge halklarına yönelik imhacı ve inkarcı politikalarını da boşa çıkaracaktır.
AMAÇ HALKIN VE ÖNDER APONUN ÖZGÜRLÜÐÜDÜR
Açıklamada, bu temel de hareket olarak başlattıkları devrimci sürecin 14 Temmuz Amed direnişiyle bütünleştiðini ve Şemdinli de gerillanın geliştirdiði görkemli direniş ile sürdürüldüðüne dikkat çekerek, Şemdinlide başlayıp tüm Kuzey sahalarımıza yayılan devrimci halk savaşı Önderliðimizin ve halkımızın özgürlüðünü hedeflemektedir. Biz de Şemdinli de yükselen bu direnişi ve özgürlük mücadelesini büyük bir coşku ile selamlıyoruz. Şemdinlide gelişen destansı direniş Kürt özgür kimliðinin korunmasıdır. Tüm halkımızı ve dostlarımızı özgür kimlik mücadelesine sahip çıkmaya ve bu mücadele sürecine güçlü katılmaya çaðırıyoruz dendi.
ÝNKAR KARARGAHLARI OKULLARI BOYKOT EDELÝM
Bu doðrultuda soykırımın en temel hedefi olan dilimizin ve kültürümüzün inkarına ve asimilasyonuna karşı tüm Kürt halkının büyük bir direniş içerisinde olması gerekmektedir denilen açıklamada önümüzdeki günlerde başlayacak olan yeni eðitim-öðretim dönemine karşı Kürtlere şu çaðrılarda bulunuldu:
Yaşadıðımız bu devrim durumu ve süreci halkımızın direnişi ile zafere ulaşacaktır. Biz KCK Dil ve Eðitim Komitesi (KZP) olarak tüm Kürt halkının faşist devletin Kürt halkına yüz yıllardır dayattıðı asimilasyonunu reddetmeye çaðırıyoruz. Ve diyoruz ki, tüm Kürt halkı bulunduðu her yerde asimilasyonun imha ve inkarın karargahları olan okulları boykot etmeli, bu okullarda okuyan çocukları kendi kimliðine ve kişiliðine sahip çıkma adına reddetmeli. Yine bu okullarda Kürt kimliði ve kişiliðini asimile etmek gibi bir insanlık suçuna ortak olmuş tüm öðretmenleri bu insanlık suçunu işlemekten vazgeçmeye ve bu okulları ret etmeye ve böylesi onursuz bir işi bırakmaya çaðırıyoruz.
SEÇMELÝ KÜRTÇE DERSÝ ÝNSANLIK SUÇUDUR
Türkiyedeki eðitim ve öðretim merkezlerinin yüzyıllardır Kürt halkının kimliðini ve özgürlüðünü elinden alarak kişiliksizleştirmeye çalıştıðına dikkat çekilerek, Her bir öðrenci ve öðretmenin dönüp bu okullarda neyi öðrendiðine ve öðrettiðine bakarsa büyük utanç duyacaðını anlayacaðını belirten açıklamada, devamla şöyle dendi: Biz Kürt halkı olarak bu utancı yaşamak istemiyorsak, bugünden itibaren özgür kimlik ve özgür kişilik için kendi dilimiz ve kültürümüzle onurlu bir yaşamda karar kılmalıyız. En büyük suç olan kendi anadilinde eðitim hakkının verilmemesi ancak faşizm ile izah edilebilir. En son AKP hükümetinin geliştirdiði faşizan uygulamaların 4+4+4 eðitim uygulamasıyla toplumumuza büyük hakaret etmiş, özgür düşünce ve özgür yaşamına saldırı niteliðinde bir eðitim sistemini geliştirmek istemiştir. 4+4+4 eðitim sistemi yine Kürtçenin seçmeli ders olarak dayatılması bir insanlık hakkı ihlali, dolayısıyla insanlık suçudur.
ANADÝL EÐÝTÝMÝ EN TEMEL HAKTIR
Her halk ve bireyin kendi ana dilinde eðitim yapma hakkının en doðal hakkı olduðunu, bu hakkın kullanılması devletlerin deðil, halkların sorumluluðunda bulunduðu belirtilen açıklamada Kuzey Kürdistan ve Türkiyede bulunan diðer halklara da şu çaðrıda bulunuldu: Devlet bu hakkın gaspı suçunu işlemişse suçlular cezalandırılmalıdır. Biz KCK dil komitesi olarak başta Kürt halkını ve Türkiye de yaşayan tüm halkları (Ermeni, Asuri, Çerkez vd) bu hakkına sahip çıkmaya ve devletin her gün bir yenisini eklediði faşizan uygulamalara karşı devrimci direnişi geliştirmeye çaðırıyoruz.
BOYKOT EÐÝTÝM SÝSTEMÝNÝN REDDÝDÝR
KZP açıklamanın sonunda Kürt ailelere de çaðrıda bulunarak, Tüm Kürt halkı özellikle de ailelerimiz çocuklarını okula göndermemeli, asimilasyon, imha ve inkar karargahlarında çalışan herkes -başta da öðretmenler olmak üzere- okullara gitmemeli ve onuruna sahip çıkmalıdır. Bu kısa süreli bir boykot kararı olmayıp, tümden devletin mevcut eðitim sisteminin reddidir. Ana okullardan tutalım, üniversitelere kadar geçerlidir. Ýlgili tüm kurumlar, kuruluşlar ve STKlar bu kararın uygulanmasında sorumluluk sahibidirler. Halkımızın ve tüm ilgili kurumların gereken hassasiyeti ve duyarlılıðı sergileyeceðine inanıyoruz dedi.