Kışanak: Öcalan Kürdistan’ın en büyük realitesidir

Kışanak: Öcalan Kürdistan’ın en büyük realitesidir

Partisinin 2. Olaðanüstü Kongresi’nde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürdistan’ın realitesi olduðunu, Kürt halkının önderi ve PKK’nin lideri olduðunu vurgulayarak, “Sayın Öcalan’ın demokrasi ve barış içeren tezleri ve realitesi göz ardı edilemez” dedi. Kışanak, 21. yüzyılda Kürtlerin ulusal birliðinin oluşacaðı bir yüzyıl olacaðına dikkat çekerek, Türkiye halklarına da “Gelin Nuh’un gemisi gibi bir gemi oluşturalım. Bu gemiyi özgürlük limanlarına birlikte ulaştıralım” çaðrısında bulundu.

BDP’nin 2. Olaðanüstü Kongresi’nde ilk olarak BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak konuştu. Kışanak, en küçük tavır sergileyenlerin tutuklandıðını belirterek, “Demokratik siyaset yapan kurumlara kilit vurdular. Mahkemelerde anadilde savunma yapanların diline kilit vurmak istediler. Görkemli direnişle karşılaştılar. Bu faşizan uygulamayı tersine çevirecek güçlü direniş sergilediler. Bu arkadaşlarımızın anadil için ortaya koyduðu görkemli direniş için selamlıyoruz. Özgürlüklerinden vazgeçtiler ama anadillerinden vazgeçmediler. Kutluyoruz direnişlerini” dedi.

‘TUTSAKLARIN SESLERÝNE SES NEFESLERÝNE NEFES KATACAÐIZ’

Esir alınmak istenen siyasi tutsakların 33 günden beri açlık grevi yaptıðını hatırlatan Kışanak, “Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgürlüðü ve anadil hakkı için 300’ü aşkın politik tutsak bedenlerini ölüme yatırdı. Bu direniş çözüm ve barışa kapı aralamak için yapılıyor. Bu direniş hepimizin geleceði için yapılıyor. Çözüm ve barış isteyenler bu direnişe destek olmalı. Sessiz kalmak adım adım gelen ölümlere seyirci gelen tarihsel olarak affedilmeyecek bir hata olur. Sessiz kalmayacaðız. Dışarıda da direnişi ve mücadeleyi yükselteceðiz. Seslerine ses nefeslerine nefes katacaðız” diye konuştu.

“Kürtler bu ülkenin demokrasi mücadelesi için çok aðır bedeller ödedi. Diyarbakır cezaevinde ölüme meydan okuyarak insanlık onurunu korudular” diyen Kışanak, şunları söyledi: “Kemaller Mazlumlar bedenlerini insanlık yaşasın diye ölüme yatırdılar. Kürt halkı katliamlara raðmen binlerce faili meçhul cinayetlere raðmen 90’lı yılların özel savaş politikalarını boşa çıkarmak için ölümüne direndi. Faşizme özel savaşa derin devlete Ergenekona JÝTEM’e boyun eðmedi. Bu direniş tüm Türkiye halkları adına verilmiş bir direniştir. Bugünde artık yeni ölümlere fırsat vermemek, ölümleri durdurmak hepimizi ütüm Türkiye halkının boynunun borcudur görevidir. Türkiye demokrasi güçleri ve Türk halkını cezaevlerinde düzenlenen bu fedai eylemi sahiplenmeye davet ediyorum.

‘SAYIN ÖCALAN KÜRDÝSTAN REALÝTESÝDÝR’

Cezaevlerinde ölümüne direnişi sürdüren arkadaşlarımız talepleri bugün hemen karşılanacak kadar makul, barışın ihtiyacı olan taleplerdir. Birisi Sayın Öcalan’ın özgürlük saðlık ve güvenlik koşullarına kavuşmasıdır. Sayın Öcalan 13 yıldan beri tek kişilik bir hücrede tutuluyor. 15 aydan beri de katı bir tecrit altında kendisine rehine muamelesi yapılıyor. Buradan açıkça ve bir kez daha tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Ortada hepimizi özgür bir geleceðe ve ortak bir yaşama getirecek çözümün yolunu açacak önemli bir olaydan bahsediyorum. Bu da Sayın Öcalan gerçeðidir. Sayın Öcalan, Kürdistan’ın en büyük realitesidir. Kürt halkı için önderdir, PKK için liderdir. Sayın Öcalan Türkiye için bir şanstır.”

Kışanak’ın konuşması “Biji serok Apo” sloganlarıyla kesildi. Daha sonra konuşmasına devam eden Kışanak, Türkiye kamuoyunda devlet ve hükümet çevrelerinde artık bu realitenin kabul edildiði yerden tartışmaların yapıldıðını bilindiðini kaydederek, “Biz bir çözüme ve barışa yol açabilmesi için bu kadar açık ve net konuştuk. Çünkü bu tartışmayı yapanların bir kısmı sayın Öcalan’ı bir araç olarak görüp kendi emellerine ulaşmak istiyorlar. Oysa sayın Öcalan’ın rolü bu tartışmaları yürüten çevrelerin gördüðü ve anladıðından çok daha büyüktür. Bu gerçeði burada bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Sayın Öcalan’ın Kürt halkı içinde çok büyük bir yeri ve saygınlıðı vardır. Kürt halkı sayın Öcalan’ı önder olarak görüyor. Yine KCK sayın Öcalan’ı lider olarak görüyor. Her defasında defalarca kamuoyuna sayın Öcalan’ın izleyeceði yolu takip edeceklerini açıkça ifade ediyorlar.

‘SAYIN ÖCALAN GÖZARDI EDÝLEMEZ’

Ancak kamuoyunda görülmeyen bir şey de sayın Öcalan’ın görüşleri sayın demokratik cumhuriyet ve özerk Kürdistan projelerinin mimarıdır. Birlikte yaşamın teminatıdır. Özerk Kürdistan projesinde demokratik cumhuriyet teziyle birlikte yaşama tezi vardır. Demokratik bir ulustan bahsediyoruz. Kürt halkının halk olarak tanınmasından bahsediyoruz. Birlikte yaşamanın en önemli gereklerinden biri budur. Bir deðire de ortak vatandır. Eşit yurttaşlar olarak gönüllü bir birliði kuracak mıyız kurmayacak mıyız? Kürt sorunu dediðimiz şey tam da buna verilecek bir yanıttır. Ancak bu yaklaşımla geleceðimizi ortaklaştırabiliriz. Bu nedenle vakit geçirilmeden daha fazla bedel ödenmeden daha fazla gencimiz topraða düşmeden bir an önce müzakere ve diyalog süreci başlatılmalı en demokratik haklar önüne konulan engeller kaldırılarak barış tesis edilmeli. Bu süreçte sayın Öcalan’ın rolü nettir. Kamuoyuna ve devlete kendisiyle görüşen heyetlere aktarmıştır. Sayın Öcalan birleştirici bir role sahiptir. BDP’de demokratikleşme programını sayın Öcalan’la PKK ile konuşabiliriz. Yan yana birlikte kardeşçe yaşayabiliriz. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. BDP’nin rolü ne diye çokça soru soruluyor. Hatta kendi çözümsüzlük politikalarını görünmez kılmak için BDP’nin rolünü oynamadıðı gibi bir yalanı her gün kamuoyuna yeniden yeniden sunuyorlar” ifadelerini kullandı.

‘BÝZÝM GÖREVÝMÝZ SERHILDANI ÖRGÜTLEMEK’

Geçtiðimiz yıl yaptıkları kongrede çözüm önerilerini madde madde sunduklarını dile getiren Kışanak, “Bunun içinde Türkiye’nin demokratik bir cumhuriyete kavuşması için, cumhuriyetin demokrasiyle buluşması için yapılması gereken tüm reformlar sıralanmıştı. Kürt halkının tüm talepleri ve kriterleri tanımlanmıştı. Ancak bunlara savaşla ölümle cezaeviyle rehine politikasıyla yanıt verdiler. Bu çözümsüzlüðün sorumluları BDP’nin üzerine atamazlar. BDP olarak Kürt sorununu çözmek, Türkiye’nin demokratikleşe sorununu çözmek, birlikte yaşamak için projesi olan arsa gelsin konuşuruz. Kandırmak ve tasfiye için gelirlerse karşılarında BDP’yi ve Kürt halkını görürler. BDP, Türkiye’deki tekçi zihniyete karşı demokratik deðerleri büyütmek ve yüceltmek için mücadele ediyor. Bu tekçi zihniyet Alevileri, Kürtleri ve farklı etnik kimliklere karşı yönelenlere karşı mücadele etmektir. BDP’nin görevi direnişi ve serhıldanı örgütlemektir. Faşizmi alaşaðı etmektir. Bugüne kadar halkımızın bize verdiði görevi yerine getirmeye çalıştık” dedi.

Böylesine tarihi bir süreçte herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiðini isteyen Kışanak, “Son olarak bir yıl içinde yaşadıklarımıza bakarsak, Kürt halkı hiçbir zaman bu kadar açıktan rencide edilmedi. Kürt halkının temsilcileri elleri kelepçeli tek sıraya dizildi. Açıkça rehine muamelesi yapıldı. Ýmralı’nın kapısı 15 aydır herkese kapatıldı. Kürtçe medeni dil mi diye konuşan cahiller bu dönemde ortaya çıktı. Anadil için ‘Kusura bakmasınlar o kadar deðil’ sözlerini unutmamışken anadil bir hak deðildir hakaretini duyduk. Bu da yetmiyormuş gibi yaşamını yitiren Kürt gençleri için aðlamayı bile fazla gören bir başbakanın sesini duyduk bu ülkede. Roboski’de 34 Kürdü savaş uçaklarıyla paramparça ettiler. Operasyonu yapanlara teşekkür ettiler ve özrü çok gördüler. Rojava Kürdistan’daki Kürtler için hemen ayaða kalktılar asla izin vermeyiz böyle bir şey olmaz engelleyeceðiz deme cesaretini gösterdiler. Peki bunlar Kürtlere bu kadar hakaret etme ve rencide etme cesaretini kimden alıyorlar. Ýşte başbakanın benim Kürt vekillerim dediði kişilere sesleniyorum; deðerlerimize, dilimize ve halkımıza bu kadar hakaret edilirken aðzınızı açıp bir tek kelime söyleyemediniz. Bu rehin alma deðimli esaret deðimli buna bir yanıtınız olmayacak mı bu soruları insanlık ve Kürt halkı adına demokratik deðerler adına soruyoruz. Bizler esareti, rehine olmayı kabul etmedik. Bedeli ne olursa olsun direnişi onuru ve özgürlüðü tercih ettik” dedi.

21. YÜZYIL KÜRTLERÝN ULUSAL BÝRLÝK YÜZYILI OLSUN

Şimdi Kürt halkının birbiriyle kucaklaşma ve ulusal birliði saðlama zamanı. Bu konuda tarihine diline kimliðine yabancılaşmayan herkese görev ve sorumluluklar düşüyor. 21. yüzyılın başındayız. Şimdiye kadar payımıza ölüm, zulüm, katliam düştü. 20. yüzyılda Kürt halkının büyük acılar yaşadıðını hepimiz biliyoruz. Şeyh Sait isyanını kanla bastırdılar. Aðrı’da Zilan’da Dersim’de Halepçe’de Qamışlo’da katliam yaptılar. Mahabat’taki özgürlük arayışını mahkum etmeye çalıştılar. Ancak 20. yüzyılı görkemli direnişle geçiren Kürt halkı 21. yüzyılda özgürlüðe doðru çok güçlü olanaklar elde etti. Artık tarih bugün yazılacak. Bu yıllarda yaptıklarımız ve yapmadıklarımızdan sorumlu olacaðız. Halklar tarih ve insanlık karşısında sadece yaptıklarımızdan deðil yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Onun için tüm Kürt halkını kazanma azmi ve kararlılıðıyla ulusal birliðini saðlamaya davet ediyorum. Şimdi Kürt halkının özgürlüðe yelken açtıðı bugünde herkesin gücü yettiðince bir rüzgar fırtına olup bu yelkeni doldurması ve bu gemiyi özgürlük limanına ulaştırma günüdür. Tüm Kürt halkını, dört parça Kürdistan’da yaşayan tüm halkımızı ulusal birliði gözeten yaklaşımla süreci ele almaya davet ediyorum” diye konuştu.

Türk halkına da çaðrıları olduðunu belirten Kışanak, “Hem içerde hem dışarıda Türkiye’yi savaş bataklıðına sokmak istiyorlar. Bu bataklıktan kurtulmanın tek yolu var. O da Türkiye halklarının bir bütün olarak bu savaş politikalarına karşı yan yana durup faşizme geçit vermeyen güçlü bir direniş sergilemesidir. Kürtlerin özgürlüðü tüm Türkiye’nin özgürlüðüdür. Türkiye’deki ötekileştirilen yok sayan inkar edilen tüm kimlik ve inançların özgürlüðü Türkiye’nin özgürlüðüdür. Egemenliði sizin adınıza Türk halkı adına gasp etmiş bir çete yönetimine teslim olmayınız. Egemenliði bu iktidardan alalım halklarımıza teslim edelim. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki mezhep temelli savaş bölgenin kapısın çalmış durumda. Türkiye’de yaşayan alevi yurttaşlarımız da bu politikanın ve 80 yıllık tekçi zihniyetin maðdurudur. Dersim’den Maraş’a, Çorum’dan Sivas’a Alevi yurttaşlarımıza sesleniyorum. Gelin tekçi zihniyeti birlikte kıralım. Sizlere dayatılan bu zihniyet Kürtlere de dayatılıyor. Bu statükoyu alaşaðı edelim” dedi.

GERÝLLA VE ASKER CENAZELERÝNDE YANYANA DURALIM ÖLÜMÜ REDDEDELÝM

Kadınlara, kadın kimliðine sahip çıkanlara da çaðrıları olduðunu söyleyen Kışanak, kadınların savaşlarda en fazla zararı gören grup olduðunu vurguladı. Dünyanın her yerinde savaşların faturasını kadınlar ve çocukların ödediðini kaydeden Kışanak, “Biz kadınlar bu politikalara karşı çıkmak için gelin birlikte olalım. Omuz omuza yürüyüp direnelim. Çünkü bu savaş girdabı Türkiye’yi içine çekiyor. Faturasını biz ödeyeceðiz. Kadınlar ödeyecek. Tecavüz ve yoksullukla göçle bu faturayı kadınlar ödeyecek. Ve deðerli kadınlar biz biliyoruz ki ana yüreði aynıdır. Türkü Kürdü Arabı Çerkezi yoktur. Ana yüreði her yerde her dilde her kimlikte aynıdır. Ama birileri yüreklerimizin arasına ayrılık koymaya çalışıyor. Gerilla ve asker cenazesinde de yan yana duralım artık ölüm istemiyoruz diye haykıralım. Kadına barış ve özgürlük gelmeden topluma gelmez. Bu ülkede hak ve özgürlüklerden bahsedilemez. BDP’li kadınlara karşı başlatılan cadı avına karşı birlikte karşı duralım. Eðer kadın kurtuluş ideolojisine inanıyorsak, kadının diliyle eylemiyle çözüm olacaðına inanıyorsak birlikte olalım. Kadına karşı ayrımcı ve faşizan dili lanetliyoruz. Kürt kadınları mücadelenin her zaman en ön saflarında oldular. Bundan sonra da en ön saflarında olacaðız. Kimse bize geri adım attıramaz. Kürt kadınlarının yürüttüðü özgürlük mücadelesi, kadın kurtuluş ideolojimiz tüm kadınlara güçlü bir destektir. Bu dünya ve Türkiye kadın hareketinin arkasında olacaktır” dedi.

ON YILDA ON BÝN EMEKÇÝ ÝŞ CÝNAYETLERÝNDE KATLEDÝLDÝ

“Özgürlük siyaseti yaparken kendi vicdani deðerlerimizle kendimizi sorumlu görüyoruz. Dünyada bir buçuk milyar insan açlık nedeniyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya” diyen Kışanak, her gün bir buçuk milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bu sistem sömürü ve adalet sorunudur. Aynı zamanda vicdan ve ahlak sorunudur. Yoksulluk, emeðin hakları sorununa bu çerçeveden bakıyoruz. Adalet arayışımızı vicdani duygularla yürütüyoruz. Meclisten geçirilen yasalar adalet duygusunu yok etti. Bir yandan emekçilerin hakları gasp edildi. 70’lerin gerisine düştü. Ormanlar katledildi. Kentsel dönüşüm adı altında yoksulların barınma hakkı gasp edildi. Türkiye’nin demokratik ana muhalefet gücü olarak sahte ekonomik büyüme rakamlarını sizlerin huzurunda mahkum etmek istiyoruz. Çünkü bu rakamlarla övünüyorlar. Ancak halkımızın durumu ortada. Edirne’deki çiftçinin Diyarbakır’daki köylünün Ýstanbul’daki emekçinin cebine girmeyen ekonomi kimlerin işine yaradı. Kimlerin servetini kaç kat artırdı? Yürüttüðünüz bu emek gaspını görünmez kılmak istiyorsunuz. On yılda on bin emekçi iş cinayetlerinde katledildi. Bunun hesabını vereceksiniz” ifadelerinde bulundu.

Bugünlerde üç günde şama gidip Suriye’yi dize getirmekten bahsedenler olduðunu dile getiren Kışanak, “Bunları diyenleri aklı nerede. Afşin’de göçük altında kalan emekçilerin cenazeleri halen orada. Cenazelere dahi ulaşamadınız. Bu ülkede ateş düştüðü yeri yakar politikası izlediler. Savaşı sizlerden uzak tutmaya, gerçeði görmeden iktidar politikalarına bizi teslim olmaya zorladılar. Ancak biz biliyoruz ki, bu halk, gerçekleri bilse, hakikatleri onlara ulaştırabilsek tüm emekçiler sömürü düzenine faşizme ve ırkçılıða karşı yan yana yürüyecekler” dedi.

NUH’UN GEMÝSÝYLE ÖZGÜRLÜÐE YÜRÜYELÝM

Tüm ezilenlerin ve mazlum halkların ortak mücadelesini Nuh’un gemisine benzettiklerini söyleyen Kışanak, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu gemide tüm halklara kimliklere kadınlara ötekileştirilenlere yoksullara emekçilere yer var. Bir mücadele gemisi yaratalım. Buradan hepimizi özgür bir geleceðe taşıyalım. Ýki yıla yakındır eşbaşkanlık görevini yürütüyorum. Kritik süreçlerden geçerek bugünlere geldik. Bunu hepimiz biliyoruz. Binlerce kahraman yoldaşımızın emeðiyle ödediði bedellerin toplamıdır bu siyasi gelenek. Tarihi direniş destanının ta kendisidir. Büyük bir özgürlük yürüyüşüdür. Bu özgürlük deryasında emeðimiz bir damla olduysa ne mutlu oldu bize. Direnen ve bedel ödeyen halkımızın önünde saygıyla eðiliyor demokrasi şehitlerini minnetle anıyorum. Partimizin gerçek sahibi halkımızdır. Eksikler bize aittir. Burada sizin huzurunuzda halkımıza ve tüm halkımıza söz veriyoruz. Size layık olup sizinle mezara kadar yürüyeceðiz. Yüreðiniz ferah olsun. Bu mücadelede görev verdiðiniz hiçbir yoldaşınız size sırtını dönmeyecektir. Kararlılıkla özgürlük yürüyüşümüzü zafere ulaştıracaðız.”