Kışanak: Kimse Kürt halkını ölümle sınamasın!

Kışanak: Kimse Kürt halkını ölümle sınamasın!

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoðan’ın BDP’li vekillerin de katıldıðı açlık grevine ilişkin Pazar günü Trabzon’da yaptıðı açıklamalarını ANF’ye deðerlendiren BDP Eş Genel Başkanı Kışanak, Erdoðan’ın ölümden yana bir yaklaşım içinde olduðunu belirtti. Ýdamın gündeme getirilmesinin “büyük bir tehdit ve şantaj” olduðunu söyleyen Kışanak, “Kimse Kürt halkını tehditle, şantajla, korkutarak bir yol alabileceðini sanmasın. Kimse Kürt halkını ölümle sınamasın. Kürt halkı, ölümle sınavını bin kez başarıyla geçmiş bir halktır” dedi.

PKK ve PAJK’lı tutsakların öncülüðünde başlayan açlık grevleri 12 Eylül’den bu yana sürerken, dışarıda bulunan BDP’li vekiller, belediye başkanları ve DTK’lier de açlık grevine katıldı. Türk Başbakanı Tayyip Erdoðan, Pazar günü Trabzon’da yaptıðı bir açıklamada, “Şimdi de milletvekilleri yapıyorlarmış. Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bizim görevimiz bellidir”, “Of’tan sesleniyorum; Ölüm oruçları şantajdır, blöftür, şovdur. Şimdi de milletvekilleri yapıyormuş. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz saðlık ile ilgili gerekeni yaparız” ifadelerini kullandı.

ANF’ye konuşan açlık grevindeki BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, şöyle dedi: “Aslında başbakan Kürtlerin ne istediðini çok iyi biliyor. Kürtler, özgür olmak istiyor. Kürtler, yönetime katılarak kendi kendini yönetmek istiyor. Bir halk olarak tanınmak kabul edilmek istiyor. Bir halk olmaktan kaynaklı haklarını kullanmak istiyor. Bu kadar açık aslında ve başbakan bunları çok iyi biliyor ancak başbakan, her şeye kendisi karar veren, her şeyi yönetme yetkisi elinde bulunan bir kişi olarak görüyor kendisini. Ve bunun demokratik bir sistemle alakası yok. Başbakan, ‘ben size ne kadar verirsem o kadarına razı olun ve bunun karşılıðında da bana minnet duyun’ diyor. Hatta sadece razı olmak deðil bunun karşılıðında Kürtlerin minnet duymasını ve AKP’li olmasını bekliyor. Sonuçta Kürtler nereden geldiklerini ve nereye gittiklerini çok iyi biliyorlar. Nasıl bir mücadelenin içerisinden geçtiklerini, bugün kısmi bir takım kazanımlar varsa bunda kendisinin emeðinin olduðunu çok iyi biliyor. Onun için başbakanın bu sözlerinin Kürt halkı için hiçbir anlamı yok” diye kaydetti.

‘BAŞBAKAN KENDÝ TRÝBÜNÜNE OYNUYOR’

Anadilde savunma hakkına ilişkin düzenleme yapılacaðı yönündeki açıklamalara da deðinen Kışanak, şunları ifade etti: “Kürt halkı ‘AKP bu hakkı verdi minnet duyalım’ diyecek deðil. Çünkü Kürt halkı yıllardır bunun mücadelesini veriyor. On bin Kürt politik tutsak yıllardır Kürtçe konuştuðu için daha bir kez bile mahkeme karşısında kendini savunmuş deðil. Bu çok aðır bir bedeldir. Ýnsanların kendisini savunamadan, kendisine yöneltilen suçlamamalara ilişkin görüşünü söyleyemeden 3-4 yıl cezaevlerinde tutulmaları çok aðır bir bedeldir. Kaldı ki mahkeme başkanları zaman zaman avukatlara, bizzat tutsaklara ya da yakınlarına, ‘ifadesini Türkçe verse bırakılır’ diye söylüyordu. Ve bu özgürlüðe karşı açıkça bir şantaj olarak kullanıldı. Buna raðmen insanlar özgürlüklerinden vazgeçtiler haklarından vazgeçmediler. Bu ülkede bu sorun karşısında bir milim bile ilerleme yaşanıyorsa bunun aðır bedelleri oluyor. Ýnsanlar Roj Tv izliyorlar diye evlerine baskın yapıldı, çanak antenleri kırıldı. Bu ülkede insanlar Roj Tv’nin haberlerine ya da programlarına katıldıkları için ceza aldılar. Yani hep bir bedel ödenerek bugüne gelindi. Bu nedenle başbakanın sözlerinin Kürt halkı açısından hiçbir kıymeti yoktur. Başbakan kendi tribününe oynuyor. Kendisinin ırkçı, milliyetçi söylemlerle bir şekilde etrafında tuttuðu, çıkar-rant ilişkileri ile iktidarın kudretine tapınarak orada durmayı bir marifet sayanlarla böyle bir koalisyon kurdu. Ve onlara konuşuyor. Başbakanın bu duruş ve yaklaşımla bize söyleyebileceði hiçbir şey yok.”

BU ÜLKEDE BU TÜR YALANLARI SÖYLEYENLER ÇOK OLDU

Diyarbakır’daki törenin ardından Trabzon’a geçen Türk Başbakanı Erdoðan’ın havaalanındaki BDP’li milletvekillerinin açlık grevlerine ilişkin yaptıðı konuşmada, “Of’tan sesleniyorum; Ölüm oruçları şantajdır, blöftür, şovdur. Şimdi de milletvekilleri yapıyormuş. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz saðlık ile ilgili gerekeni yaparız” söylemlerini deðerlendiren BDP Eş Genel Başkanı Kışanak, “Bir halkın özgürlük mücadelesi neye karşı blöf olabilir? Bu ülkede bu tür yalanları söyleyenler çok oldu. Ancak Kürt halkı 30 yıldır en aðır bedelleri ödemeyi göze alarak bir özgürlük mücadelesi yürütüyor. Bu nedenle başbakan ‘blöftür’ gibi kelimeler kullanırken aslında bunun da gerçek olmadıðını bilerek bu kelimeleri kullanıyor. Yani başbakan gerçeði bildiði halde siyasi taktik gereði tribünlere söylemesi gereken neyse onu söylüyor, yalanı bile bile söylüyor” dedi.

BU SÖZLER ÇOK TEHLÝKELÝ SÖZLERDÝR

Ýlk yıllarında AKP Hükümeti’nin eski bir parti olmadıðı ve devletin Kürt politikası hakkında yeterince gerçekleri bilmediði yönünde bir kanı olduðunu hatırlatan Kışanak, “Ancak bugün AKP 10 yıldır iktidardadır. Kürt sorunu konusunda Kürt halkının taleplerini, beklentilerini, sosyolojik yapısını, mücadele tarihini… AKP, iktidarı döneminde deneyerek artık tecrübe edindi. En azından bilmiyorduysa bile öðrendi. Bu sözlerin bizim açımızdan bir önemi yok. Ancak bu sözler çok tehlikeli sözlerdir. Çünkü kışkırtıcı, rencide edici bir restleşme havasında söylenmiş sözlerdir. Bunun karşılıðında bedenini ölüme yatıran tutsakların da daha farklı bir yaklaşım içerisine girmesinden kaygı duyuyoruz. Gerçi cezaevlerinde 62 gündür direnişlerini sürdüren tutsaklar, son derece politik, ne istediðini iyi bilen, nasıl mücadele edeceðine kendisi karar veren ve böyle ucuz tahriklere kapılmayan bir yapıya sahipler” şeklinde konuştu.

‘BAŞBAKANIN SÖYLEMLERÝ ÖLÜMDEN YANA BÝR YAKLAŞIM ÝÇÝNDE OLDUÐUNU ORTAYA KOYUYOR’

Cezaevlerinde 12 Eylül’den bu yana süren açlık grevlerinin 61’inci gününde Türk Başbakanı Erdoðan’ın bu açıklamalarda bulunmasını da manidar bulan Kışanak, şöyle devam etti: “Başbakan neden 61’inci günde neden ‘şantajdır, blöftür, şovdur’ kelimelerini kullanma ihtiyacı duyuyor? Bu ‘niye ölmediler?’ anlamına geliyor. Başbakan bu söylemiyle açıkça ölümden yana bir yaklaşımı olduðunu ortaya koyuyor. Biz kaygılıyız. Başbakanın bu söylemleriyle beraber ‘müdahale ederiz’ laflarını da kullanıyor, bu açıkça ölüme davetiye çıkarmaktır. Duyarsız kalması, tahrik etmesi bu da yetmiyormuş gibi müdahaleden yana bir tavır alarak müdahale edileceði yönünde sinyaller vermesi açıkça başbakanın ölümden yana bir yaklaşımı olduðu ve ölüm isteyen, tabut çıksın isteðinde olduðunu düşünüyoruz. Bu da korkunç bir şeydir. Başbakan şunu çok iyi bilsin ki; biz cezaevlerinden tabut çıkarttırmayacaðımızın kararlılıðıyla mücadele ediyoruz. Arkadaşlarımızın canı bizim için sonsuz derecede kıymetli ve deðerlidir. Ancak bir tek kişi bile yaşamını yitirirse başbakanın bunun kıyamet senaryosu olduðunu bilmesi lazım. Ne içeride ne dışarıda kimsenin cezaevlerinden tabut almaya tahammülü yok. Bunun bedeli, faturası çok aðır olur. Başbakan böyle ölümden medet uman bir politika izliyorsa bunun gerçekten nelere mal olacaðını da çok iyi bilmesi gerekiyor. Biz bunları söylediðimiz için yine tehdit, şantaj olarak deðerlendirebilirler, ancak bunun tehditle, şantajla bir ilgisi yok. Biz açık ve net bir şekilde yaşamlarımızı ortaya koyarak çözüm, müzakere, özgürlük talep ediyoruz. Yaşamını ortaya koyarak bir mücadele sürdürmek saygı duyulması gereken, herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesini gerektiren bir durumdur. Bunu kimse blöf olarak yorumlayamaz. Eðer bu ülkede bir tehditten, şantajdan bahsedilecekse bunun en kralını başbakan yapıyor. Başbakan Kürt halkını tehdit ediyor. Kürt halkına, haklarından, özgürlüðünden vazgeç diyor. Vazgeçmezsen, öldürürüm, Ýmralı’da tecrit uygularım, daðda operasyon yaparım… asıl şantaj ve tehdit budur” diye kaydetti.

‘KÝMSE KÜRT HALKINI ÖLÜMLE SINAMASIN…’

Kışanak, son günlerde alevlenen idam tartışmalarına ilişkin Türk Başbakanı Tayyip Erdoðan’ın açıklamalarına ilişkin şunları söyledi: “Ýdam, çok büyük bir tehdit ve şantaj aslında. Çünkü tehdit ve şantaj güce dayalı olarak yapılabilir. Başbakan şu anda devletin tüm gücünü ve imkânlarını elinde tutuyor. Ve bu güç ile imkânları sınırsız bir biçimde Kürt halkı üzerinde uyguluyor. Böyle bir süreçte başbakanın durup durup idamı gündeme getirmesi, bir gözdaðı vermek niyeti taşımaktadır. Ancak başbakanın şunu çok iyi bilmesi gerekiyor, biz tehdit, şantaj deðil imhanın ta kendisini yaşayarak bu günlere geldik. Kürt halkı defalarca katliamlar yaşadı, imha yaklaşımları ile karşı karşıya kaldı. Bugün sað kalanların hepsi defalarca ölümün kıyısından dönmüş insanlardır. Bu ülkede beş milyon Kürdün evi başına yıkıldı, köyü yakıldı ölümün kıyısından döndü yine mücadelesinden vazgeçmedi. 17 bin faili meçhul işlendi Kürt halkı yine mücadelesinden vazgeçmedi. Bu nedenle kimse Kürt halkını tehditle, şantajla, korkutarak bir yol alabileceðini sanmasın. Kimse Kürt halkını ölümle sınamasın. Kürt halkı, ölümle sınavını bin kez başarıyla geçmiş bir halktır.

‘BAŞBAKAN UCUZ ŞEYLERLE UÐRAŞIYOR’

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, gerillalar ile kucaklaşmaya ilişkin Türk Başbakan Erdoðan’ın “Daðdaki teröristlerle kucaklaşmayanlarla görüşülür” söylemini de boş bir söylem olarak deðerlendirdi. Kışanak, şöyle konuştu: “Bunlar çok anlamsız laflar. Sanki ortada yok onunla görüşme benimle görüş diyen biri var. Kürt halkı, biz birlikte yaşamaya varız, gel bizimle konuş, diyalog kur, müzakere et, önderimi Sayın Öcalan ile görüş diye büyük bir teklifte bulunuyor. Bu birlikte yaşamak iradesi adına yapılmış çok kıymetli bir ve demokratik bir tekliftir. Ancak bu büyük teklifi görüp hem Türkiye’yi demokratik bir geleceðe kavuşturmak hem Kürt sorununu çözmek hem de Ortadoðu’da deðişen dengeler içerisinde Türkiye’nin geleceðini gözeten reel bir politika izlemek, kendisinin siyasal kariyeri açısından da önemli ve anlamlı olan bu teklife cevap vermek yerine başbakan ucuz şeylerle uðraşıyor. Kürt halk bir halk olarak kendisinin iradesinin dikkate alınmasını istiyor. Böyle bir ayrımın hiçbir manası ve faydası yoktur. Bu konuda defalarca kez Kürt halkı da biz de söyledik şimdi bir kez daha söylüyoruz; çıksınlar başbakan ‘ben Kürt sorununu diyalog ve müzakere yöntemi ile çözmeye kararlıyım. Kürtlerin temel hakları konusunda ilerleme göstermeye kararlıyım. Oturup bunu konuşabiliriz’ diyerek irade beyanında bulunsun. Biz ona gel mahalleden, kahveden bir yaşlı amcayı çaðıralım onunla konuş diyelim. Bizim onunla bununla konuştun diye bir derdimiz yok. Git Barış Annelerinden birini çaðır konuş. Git faili meçhul cinayetlerde yakınını kaybeden biriyle konuş. Kürt halkının muhataplık konusunda hiçbir sorunu yoktur. Tam tersine karşısında bir muhatap yoktur. Diyaloðu, müzakereyi, çözümü esas alan bir muhatap yoktur. Karşısındaki muhatap hala çözümsüzlükte, imha politikalarında ısrar ediyor. Hala çatışmadan, savaştan medet umuyor. Sorun burada. Hükümet müzakere, çözüm konusunda karar versin çıksın bunu kamuoyuna deklare etsin Kürtler açısından hiçbir muhatap sıkıntısı yoktur. Ýstediði kişiyle oturup konuşabilir. Yeter ki bu noktaya gelsin ancak böyle bir yaklaşımı yok. Zaten bugün Ýmralı’da uyguladıkları tecridin de rehine politikasının da asıl nedeni çözümsüzlük siyasetidir. Bir çözümleri olsa koşa koşa giderler ve Sayın Öcalan’da buna yanıt verir. Ancak bir çözümleri yok, imhayı dayatıyorlar. Teslimiyeti dayatıyorlar. Ve Kürt halkının da buna yanıtı direniştir.”