Kürt ve Ermeni ilişkileri üzerine birkaç söz ve Metz Yeghern – 2

Dünkü makalede belirttiklerimize benzer ama bu kez daha ağır bir durumu bizler birinci Dünya Savaşı’nda İttihatçıların Ermeni halkına karşı yaptıklarında göreceğiz. İ

Dünkü makalede belirttiklerimize benzer ama bu kez daha ağır bir durumu bizler birinci Dünya Savaşı’nda İttihatçıların Ermeni halkına karşı yaptıklarında göreceğiz. İlk dönemlerde İngiliz ve Fransızlara yakın duran İttihatçılar birinci dünya savaşından önce iyice Almanlara yakınlaşacaklardır. Almanların, İttihatçıların Osmanlı Coğrafyası’nda hakimiyeti sağlayabilmeleri için çeşitli önerileri bulunmaktadır.

Örneğin tarihi belgeleri bulunan bir gerçeği yine Kürt Tarihçi Kemal Mazhar Ahmed kitabında: “Rohrbach Kasım 1913 sonlarında Alman Asya Derneği’nde verdiği bir başka konferansta da aynı düşünceyi dile getirdi. Ve Alman çıkarlarına hizmet ettiği için batı Ermenistan’ın Osmanlı Toprakları içinde kalması gerektiğine işaret etti. Bu ikinci konferansta üzerinde durduğumuz araştırmanın konusu açısından son derece büyük önem taşıyan ve Ermeni Katliamları’ndaki esrarengiz, belirgin yönleri aydınlanması muhtemel olan bir ifşaatta bulundu. Batı Ermenistan’ın Türkiye’de bir kargaşa kaynağı oluşturduğunu ve bunun ancak “Kürtleri kullanarak ortadan kaldırılabileceğini” belirtti. Rohrbach daha sonra Ermenileri ezmede Kürtlerin kullanılmasına Almanya’nın itiraz etmeyeceğini çok kaçamaklı bir ifadeyle ilan ederek bu konuyu daha da açıklığa kavuşturdu” diye belirtmektedir. (1. Dünya Savaşında Kürdistan)

ULUSLARARASI GÜÇLEİN İKİLİ POLİTİKALARI

Hikayeye dikkat edersek gelişmelerin benzer oldukları görülecektir. Hamidiye Alayları halen varlığını koruyor. Ermenilerin İngiltere’nin yanında yer alabilecekleri düşünülüyor. Bu nedenle Ermenilerin tehlike olmaktan çıkarılması öngörülüyor. Bu tehlikenin bertaraf edilmesinin bir yolu Kürtleri kullanmaktadır. Kürt derken öncelikli olarak Hamidiye Alayları Kürtlerini, İttihatçıların işbirlikçilerini, lümpenleri, gözünü mal bürünmüş Kürt feodallerini, düşmüş ve düşürülmüş ne kadar tip varsa…

Ermeni insanlarımızın böyle katledilmesini sözünü ettiğimiz güçler teşvik ve tahrik ederlerken, aynı biçimde Ermenileri de birinci Dünya Savaşı’nda Ruslar, daha öncesinde de Batılı güçler tahrik edip Kürtlere karşı katliamlar yapmaya teşvik etmişlerdir. Bu tahriklerin halkların birbirlerine düşman hale gelmelerinden başka bir sonuç getirmediği ve getirmeyeceği de açıktır. Örneğin Ruslar 1916’nın Baharı’nda Rewanduz’a girdiklerinde Ermenileri öne sürdüklerinden Ermeniler Rewanduz’da korkunç katliamlar yapacaklardır. Çünkü yüz binlerce Ermeninin katledilmesinin üzerinden daha bir yıl geçmemiştir.

Evet dikkat edelim düğüm yine aynıdır. Garo Sasoni’nin söylediği düğümdür. “Osmanlı öldürür, fakat suçlu daima Kürt’tür. Baskı yapar, kabahatli yine Kürt’tür. Hiçbir fenalık ortada mevcut değildir ki, bunu yapan Kürt olmasın ve hiçbir zulüm yoktur ki, buna maruz kalan Ermeni olmasın” düğümüdür.

1,5 milyon Ermeni’nin katli ile yüz binlercesinin zoraki göçertilmesi böyle yaşanmıştır. Ama unutulmasın ki 30 bin Ermeni henüz 1909 yılında Adana’da katledilmiştir. Nedeni açıktır. İttihatçı siyaset esasta Türkleştirmeyi esas alan bir siyasettir. Modern Türkiye tarihi uzmanlarından Profesör A. F. Miller’in de belirttiği gibi, İttihatçıların “Osmanlı Birliği” ile kast ettikleri bütün öteki etnik toplulukların Türkleştirilmesinden başka bir şey değildi.” Yaklaşım ya da zihniyet bu olunca buz gibi soğuk çıkar ilişkileri de işin içine girince ortaya çıkacak olan sonuç milyonlarca insanın katledilmesidir.

Yukarıda dile gelenlerin tümünü Kürt Halk Önderliği Savunmaları’nda daha rafine bir şekilde şöyle dile getirmektedir:

“Ermeni Soykırımı bu genel tablo içindeki en trajik bölümdür. Ulus-devlet için ayağa kalktıklarında (1914 öncesinde ve savaşın ilk yılında), İttihat ve Terakki Yönetimi’nin 24 Nisan 1915 tarihli kararı temelindeki karşı saldırısıyla kendilerini binlerce yıllık yurtlarından atılmak ve yollarda imha edilmekle, geriye kalanlar ise uzun süreli diaspora yaşama mahkum edilmesiyle karşı karşıya kalacaklardı. Diaspora Ermenileri bir gerçekliktir ama çok mutsuz, ezik ve yıkık bir gerçekliktir. Kurulan küçük Ermeni ulus-devleti belki de bir teselli kaynağı olacaktı. Soykırımda sadece Türkçü Burjuvazi’nin değil, Kürt feodallerinin de payından bahsedilir. Bunlar sadece Ermeni soykırımında değil, aynı dönemlerde daha değişik biçimlerde (özellikle Hamidiye Alayları’nda) yürütülen Kürt Soykırımı’nda da asli suçlu unsurlar durumundaydılar. Halen yürütülmekte olan Kürt Soykırımı’nda bunlar ‘köy korucuları’ olarak, Kürtlüğü inkar karşılığında mülklerini ve sermayelerini arttırarak ve gerektiğinde sahte Kürtçülük yaparak lanetli rollerini oynamaya devam etmektedir.”

İTTİHATÇILARIN KATLİAM TALİMATLARININ BİRKAÇ ÖRNEĞİ

Bu acımasızca katliamın nasıl yürütüldüğünü daha yakından görmek için İttihatçılar tarafından birinci elden verilen birkaç kesin talimatı buraya almaktan yarar vardır.

İttihatçıların beyin takımında yerini alan Triumvira’nın başı da sayılabilecek olan Dahiliye Nazırı Talat Paşa’nın Halep Valisi’ne gönderdiği telgraf metni şöyledir:

“Türkiye de yaşamakta olan Ermenilerin ortadan kaldırılması için Cemiyet talimatları uyarınca nihayet alınan karar daha önce size bildirilmişti. Bu karara aykırı bir tutum içinde olanların görevlerinin başında tutulmamaları gerekir. Atacağınız adımlar Ermenilerin sonunu getirici nitelikte kesin ve keskin olmalıdır. Hiçbir şekilde yaşa, vicdana ya da kadın, erkek ayrımına bakmayın.”

Başka bir talimatı ise: “Malum millete (Ermeniler) karşı talan ve şiddete başvurdukları gerekçesiyle bazı görevlilerin Divan-ı Harbe verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Zevahiri kurtarmak için bile olsa böyle bir tedbir, muhtemelen öteki görevlilerin cesaretini kıracaktır. Bu yüzden bu tür yargılamalara meydan verilmemesini emrediyorum” içeriklidir.

Yine bir diğer örnekte de: “O kimselerin (Ermeniler) çeşitli kişisel şikayetlerine kulak vermeniz halinde sadece yabancı memleketlere gönderilmeleri gecikmiş olmayacak, aynı zamanda gelecekte çeşitli siyasi güçlüklerin ortaya çıkmasına fırsat verilmiş olacaktır. Bunun ışığında görevlilere zorunlu ve kesin emirleri vermelisiniz” sertliğindedir.

Bugün İttihatçıların Ermenilere karşı düşündüklerini ve yaptıklarını aynı tarihlerde özgürlük kavgasına tutuşan Araplar içinde düşündükleri biliniyor. 1916 yılında onlarca Arap aydını bizatihi Cemal Paşa tarafından idam edilmişlerdir. Ancak bu katliamın çok önceleri planlandığını gösteren belgelerin bulunduğunu Kemal Mazhar Ahmed sözünü ettiğimiz kitabında dile getirmektedir.

“Bazı Arapça kaynaklarda bir grup Arap Subay’nın 1912’de önemli bir belgeyi ele geçirdiği belirtilmektedir. İttihatçı bir liderin üst düzey bir subaya gönderdiği bu mektupta şunlar denmektedir. “Arapları düşman ateşine maruz bırakın ve onlardan kurtulmaya bakın; çünkü onları öldürmek çıkarımızadır. Kürtler ise sağ tutulmalıdır. Çünkü Ermeni Toprakları’nda onlara ihtiyacımız var.” (Arap Devrimi, Başlangıcı, Neden Ve Sonuçları, bazı Arap örgütlerince hazırlanan bir yayın, Kahire, 1916, s.146; şehitler konferansı, Beyrut s. 145)”