‘Kürt kadınlarının mücadelesi beni çok etkiledi’

‘Kürt kadınlarının mücadelesi beni çok etkiledi’

Amed’teki 1. Ortadoğu Kadın Konferansı’na değişik ülkelerden katılan delegeler Kürt kadınlarının mücadelesine duydukları hayranlığı dile getirdiler. Hindistanlı Ranjana Kumari, “Kürt kadınlarının mücadelesi beni çok etkiledi” derken, Nepalli Ranju Kumaru Thakur ise Kürt kadınlarına seslenerek, “Yalnız değilsiniz. Siyasal güçlenme kadınlar için en büyük güçlenmedir. Siz bizimlesiniz biz sizinleyiz” dedi.

Demokratik Özgür Kadın Hareketi, DÖKH’ün “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla organize ettiği, Paris’te katledilen üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e atfedilen 1. Ortadoğu Kadın Konferansı,  The Green Park Otel’de ikinci günüde verilen öğle arasının ardından devam eden etti.

Konferansın ikinci gününde, BDP Kadın Meclisi sözcüsü ve DÖKH aktivisti Pelin Yılmaz ile DTK Kadın Meclisi Sözcüsü ve DÖKH aktivisti Songül Morsümbül moderatörlüğünde, “Ortadoğu’da kadın hareketleri deneyimleri ve son siyasal değişimlerdeki rolü” tartışıldığı konferansın öğleden sonraki oturumunda ilk olarak İlknur Birol söz aldı.

Birol’un ardından eşitsizliğin dağıtımı ve Kürt kadının gelişimi üzerine konuşan ve sözlerine “Öcalan ve bütün siyasi tutuklularla özgürlük diliyorum" diyerek başlayan Mısır’dan gelen Shahende Maclad, Mısırlı bir kadın ve çiftçi olarak sorunlarını, mücadele deneyimlerini anlattı. Eşinin diktatörlük tarafından öldürüldüğünü söyleyen Maclad, "Eşim Salah Hüseyin suikast sonucu 1966'da öldürüldüğünde naaşını omuzladım ve despotizme karış savaşacağım dedim" dedi. Mısır’da ulusal devrim ve diğer devrimler içinde de yer aldığını belirten Maclad konuşmasının devamında “Çiftçilikle uğraştım. Mısır Çiftçiler Birliği'nin kurulmasıyla uğraştım. Çiftçiler olarak Mısır çalışanlarının yüzde 38'ini temsil ediyoruz. Para almıyoruz, gelirimizin yüzde 10'unu alabiliyoruz. Güvencemiz yok. 159. madde 1991 yılında çıktı ve kadına hiçbir şekilde bir güvence vermiyor. Kadının hukukta yeri yok. Kadınların her alanda eşit ve özgür olmasını istiyoruz. Çiftçilerin haklarını almasını istiyoruz” diyerek bunun için mücadele ettiklerini söyledi.

Maclad, eşitsizliklerin yarattığı sorunların ailede, çocuklarda ve toplum üzerinde büyük olumsuzluklar yarattığını ifade etti. Bu sorunların en büyüklerinin aile gelirlerinin az olmasından kaynaklandığını ve gelir azlığının yarattığı sorunların ulusal sorunlara yol açtığını ifade eden Maclad, “Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki iktidarlar Kürtler ve özellikle kadınlar için birçok olumsuz koşullar yaratmıştır. Kürt erkeğine bilinçli olarak işsizlik yaşatılıyor. Sorunların çözümü için daha iyi bir gelirin elde edilmesi gerekiyor. Geliri daha iyi olan ailelerin durumlarının daha iyi olduğunu görüyoruz” dedi. Kürt ailelerinin gelirlerinin azalmasının oluşturduğu sorunlar içerisinde kadınların ve çocukların bu eşitsizlikten daha çok etkilendiğini belirtti.

Etnik, siyasal ve dini farklılıkların gelir dağılımında göz önünde bulundurulmaması gerektiğini söyleyen, Maclad, “Daha özgür ve demokratik bir toplum için mücadele etmek gerekir” dedi. Irak Kürdistanı gibi diğer 3 parça Kürdistan’ında özgürleştirilerek tek parça Kürt devleti kurulabileceğini söyledi.

Türkiye’de yaşayan Kayuş Çalıkman Gavrilof ise, Ermenistanlı kadınlarına tarihten bir bakış olarak Ermeni yazar Zabel Yeseyan üzerinden baktı. Zabel Yeseyan’a ilişkin ve yazılarına ilişkin bilgi verdi.

‘KÜRT KADINI MÜCADELEYE İVME KAZANDIRDI’

Türkiye delegasyonundan Emine Özmen ise, “Ortadoğu bir hayalet durumuna dönmüştür” dediği konuşmasında, şuan da yazılmayan bir tarih olduğunu söyleyerek tarihin şifresinin buradan çözülmesi gerektiğini ve tarihin kadınla birlikle yazılması gerektiğini söyledi. Tunus, Libya ve Mısır’da yapılan devrimlerde kadınların büyük zarar gördüğünü ifade etti. “Egemenler bölgenin kaynaklarına sahip olmak için savaşı sürdürüyor. Toplumun geleceğine zarar vermekteler. Kadın bundan çok etkilenmekte. Medeni kanunda olanlar çiğnenerek kadın hedef alınıyor” diyerek savaşta kadınların yaşadıklarına dikkat çekti. Suriyeli kadınların karar alıcılar karşısında gerçek bir güç oluşturamadıklarını ifade eden Özmen, kadınların sosyal nedenlerinden dolayı devrimlere aktif olarak katılamadığını söylediği konuşmasında Kürt kadının bu anlamda devrime aktif katılarak mücadeleye büyük ivme kazandırması açısından daha şanslı olduğunu belirtti.
Filistin’den Rawda Odeh, esirler sorununa değindi. Kendisinin de beş yıl esir kaldığını belirten Odeh, İsrail devletinin Filistin üzerine kurulduğunu söylediği konuşmasında, “Onuru için mücadele veren ve işgale uğrayan bir halkız. Direndiğimiz için hapishanelerde kaldık. Filistin de ister kadın ister erkek olsun fark etmez, gece yarısı işgalciler kapıları kırarak kimi istiyorlarsa alıp götürüler. Elinizi, gözlerinizi bağlarlar ve nereye gittiğinizi bilemezsiniz. Bu yöntemle Filistinlileri terörize ederler. Ve sorgulama sırasında döver işkence yaparlar, küfür ederler. Filistin halkı, elinden alınan hakkını hukukunu almak zorunda olduğunun bilincindedir” diyerek Filistin halkının İsrail devleti tarafından maruz kaldıkları uygulamaları dile getirdi.

İsrail’in uyguladıkları vahşetten sonra Filistinlileri cezaevine koyduklarını aktaran Odeh, kendisinin cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Odeh “Kanımızla, etimizle kazandıklarımızı bizden tekrar alıyor. Filistin bir kadın olarak şunu söylüyorum; İsrail devleti geldi beni evimden kovdu. İsrail bizim enkazımız üzerine yerleşti. Ancak biz Filistin’i geri alacağız” dedi.

HİNTLİ KUMARİ: KÜRT KADINININ MÜCADELESİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ

Hindistan’dan konferansa katılan Ranjana Kumari, Hintli kadınların mücadelesini paylaştığı konuşmasında, “Özgürlük, sömürgecilikten kurtulmak illaki kadınların özgürlüğü anlamına gelmiyor. Gandi’nin önderliği altında bir anayasa yazdık. Anayasamıza göre kadınlar ve erkekler eşittir, bir ayrımcılık yoktur. Ancak gerçekte hala en korkunç muamelelere maruz kalıyoruz. Kadının sterileştirilmesi, kadın cinayetleri, kadınların sünnetinin olmaması gerekiyor ancak yaşanıyor. Burada öğrendiklerimin hepsi inanılmazdı. Cesaret gerektiren şeylerdi bunlar. Bizler özgür değiliz, eşit değiliz. Kadınların güçlenmesi, özgürleşmesi bizzat sizlerin oluşturduğu tarihten, el ele mücadeleden gelecektir. Yoksa sizde kısa bir süre sonra karar alma, meclisteki iktarla, milletvekili kotasıyla karşılayacaksınız. Biz hala bunlarla uğraşıyoruz Hindistan’da. Biz Hindistan’da sahip olduğumuz haklara bunlar için mücadele ettiğimiz için sahibiz. Yoksa kimse bize vermedi” diye konuştu. Kumari, Kürt kadınların mücadelesine de değinerek “Kürt kadınlarının mücadelesi beni çok etkiledi” dedi.

Okullarda cinsiyet eşitliğinin de öğretilmediğini dile getiren Kumari, bu eşitsizlik karşısında mücadelenin ortaklaştırılarak büyütülmesi gerektiğini vurguladığı konuşmasında, Hintli kadınlar olarak mücadelelerini ve başarılarını paylaştı.

16 Aralık’ta genç bir kadının Hindistan’da tecavüze uğradığı olayı hatırlatan Kumari, genç kadına tecavüz eden ve ortadan kaybolan 6 kişiye karşı başlattıkları mücadele örneğini verdi. Kendilerinin şu anda cinsel şiddete karşı her türlü en ağır cezayı verebilecek durumda olduklarını söyledi. “Bu toprağın şehitleri adına, kadınları adın mücadelenizi birleştirin, kazanacaksınız” dedi.

Kumari son olarak Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların kesilerek AVM yapılmasına karşı çıkan halkın bir haftadır süren direnişine yönelik polisin şiddetini kınadı.

NEPALLİ KADINLARDAN KÜRT KADINLARINA: YALNIZ DEĞİLSİNİZ

Nepal’den gelen Ranju Kumaru Thakur ise Paris’te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi selamlayarak sözlerine başladı. Erkek egemen toplumlarda yaşayan tüm ülkelerdeki kadınların sorunlarının özünde aynı olduğunu ifade eden Thakur, “Pek çok sorunlar yaşıyoruz ve bu sorunlar karşısında harekete geçmezsek bir şey başaramayız” dediği konuşmasında, Nepal’deki kadınların mücadelesini aktardı. Nepal Kadınlar Birliği’nin Nepal’deki kazanımlarda büyük rol oynadığını belirtti. Nepal’de yurttaşlık sürecinde insanlara annelerin adıyla seslenildiğini söyleyen Thakur, bunun kendi başarılarının bir sonucu olduğunu kaydetti. Nepal’in 75 bölgesinde kadına yönelik şiddete ilişkin kampanyalar yürüttüklerini ve kadına yönelik şiddete ilişkin yasalar gerektiğini belirtti. Nepal’in seçimlere gideceğini söyleyen Thakur, kadınların yüzde 50 oranında aday gösterilmesini istediklerini dile getirdi. Konferansa katılmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Thakur, Kürt kadınını ve mücadelesini selamlayarak, “Yalnız değilsiniz. Çünkü ancak beraber olursak kazanırız. Siyasal güçlenme kadınlar için en büyük güçlenmedir. Siz bizimlesiniz biz sizinleyiz” diyerek sözlerini tamamladı.

‘MISIR’DA MÜCADELE EDEN KADINLAR BÜYÜK BASKI ALTINDA’

Salma Said ve Meryem ise Mısır’daki kadınların mücadelesini aktardı. Mısır’da mücadele yürüten kadınların büyük baskı altında olduğunu örnekleriyle anlatan Said, “Kadınları kötülüyorlar. Mübarek, askeri ve Mübarek Kardeşler yönetimi, “burada seks yapılıyor”, ”Tahrir Meydanı’nda fuhuş yapılıyor” şeklinde haberlerle devrimci kadınları karalıyorlar. Tüm yönetimler neden kadınları kötülüyor? Çünkü kadınlar siyasal alanda büyük rol oynuyor, alanlarda en ön plandalar ve bundan korkuyorlar. Kadınlar şimdi Tahrir Meydanı’na gitmeye korkuyor, çünkü orada tecavüze uğruyorlar. Mısır’daki tacizden devlet sorumludur. Çünkü devlet devrimci kadınlara karşı erkekleri kışkırtarak, destekliyor” dedi.

Sait mücadelelerini zafere ulaştıracaklarını söylediği konuşmasında, tacizlere karşı nasıl mücadele edeceklerinin yöntemlerini çizmeye çalıştıklarını kaydetti. “Biz bu zinciri kıracağız ve sokaklarda olacağız” ifadesini kullanarak ve bölge yönetimi olarak mevcut yönetimi düşürmek istediklerini söyleyerek sözlerini tamamladı.

Basının önemine değinen Meryem ise, Mısır’da basının tehlikeli bir rol oynadığına dikkat çekti. Mısır’da Enformasyon Bakanı’nın sözlü olarak kadın gazetecilere yönelik tutumuna ve Mısır’da işine son verilen kadın gazetecilere de değinen Meryem, basın alanında da kadınların hedef alındığını kaydetti. Kadınların basın alanında da harekete geçmesi gerektiğini belirten Meryem, “Kadın gazeteciler tacize uğruyor ve tacize uğrayan kadınların seslerini duyurmaya çalışıyorlar” dedi. Kadın gazetecilerin sorunlarını dile getirdi. Mısır’da sivil itaatsizliğin devam ettiğini ve 7 milyon iki yüz bin imzanın yönetimin devrilmesi için toplandığını söyledi.

‘KADIN ERKEK ARASINDA EŞİTLİK OLMAZSA TARİH DOĞRULARI YAZAMAZ’

Tunus’tan Salwa Ben Afia Giga’da konferansın önemine dikkat çektiği konuşmasında, buradan tek ses olarak çıkmak istediklerini belirterek, “Kadın baskıya maruz kalırsa ilerleme, değişim olamaz. Kadın erkek arasında eşitlik olmadan tarih doğruları yazamaz” dedi. Kadınların mücadelelerini birleştirerek Amerika’nın, İsrail’in Siyonizm’ine karşı gelebileceğini söyledi.

Salondaki kadınlar tarafından “Das got Amerika, das got İsrail” sloganları ile desteklenen Giga, siyasi İslam’ın şiddeti kadınlar üzerinde bir araç olarak kullandığını kaydetti.

Gelişmiş ülkelerde hayvan hakları olduğunu hatırlatan Giga, kendilerinin de insan hakları için mücadele ettiklerini hatırlattı.”Kadınlar her zaman tarihte yerini almış, tarih yazmışlardır” diyen Giga, devrim sonrası yeni bir anayasa hazırladıklarını ve bunun Tunus’ta ikinci anayasa olduğunu belirtti. “Yeni anayasamız bizi bağımsızlığa götüremez. 1959’daki anayasa gibi olamaz. Biz uluslar arası yasalara uygun bir anayasa istiyoruz” dedi.

Günün son konuşmacısı Filistin’den gelen Farah Barqavi, kadınlar olarak ilkelerinden ödün vermeden adalet ve özgürlük için mücadelelerini yürüteceklerini belirtti.

Konuşmaların ardından konferansın ikinci günü son bulurken kadınlar yemek ve günün yorgunluğunu atmak üzere Göletli Park’a geçti.