Kürtsüz Cenevre ve başarısızlık-1
Suriye’deki iç savaşa siyasi çözüm adı altında 2012’de Cenevre-1 ile başlayıp günümüze kadar farklı aralıklarla devam ettirilen Cenevre görüşmeleri, gelinen aşamada çözümün değil çözümsüzlüğün adresi halini aldı.
Suriye’deki iç savaşa siyasi çözüm adı altında 2012’de Cenevre-1 ile başlayıp günümüze kadar farklı aralıklarla devam ettirilen Cenevre görüşmeleri, gelinen aşamada çözümün değil çözümsüzlüğün adresi halini aldı.
Ortadoğu’daki diktatör yönetimlere karşı 2010’da Tunus’ta başlayıp ardından Mısır ve Libya ile devam eden Arap Baharı, tarihler 15 Mart 2011’i gösterdiğinde Suriye’de kendisini göstermeye başladı. Bir grup gencin barışçıl gösterileri ile başlayan eylemler, gün geçtikçe Suriye’nin geneline yayılarak zamanla bir iç savaşa dönüştü. Suriye’deki iç savaşın gün geçtikçe uluslararası bir boyut kazanmasıyla birlikte görünen anlamda savaşın iki dış büyük aktörü olan ABD ve Rusya, çıkarları gereği belli aralıklarla kendi etraflarında saf değiştiren ülkeleri de yanlarına alarak bir taraftan bölgede daha çok etkin olma savaşı verirken, diğer taraftan da gelecekteki çıkarlarını sağlamlaştırmak amacıyla yaşanan iç savaşa ‘siyasi çözüm’ arayışına girdi. Siyasi çözüm arayışı, Cenevre görüşmeleri adı altında 2012 yılında BM’nin masasına konulsa da aradan geçen zaman zarfında 8 defa denenmesine rağmen herhangi bir başarıya ulaşmadı.
Gün geçtikçe Suriye’nin askeri ve siyasi anlamda en güçlü yapısı haline geldiği gibi ortaya koyduğu demokratik projeyle de Suriye halklarına gelecek vaat eden tek güç olan Kürtler, davet edilmeden gerçekleşen Cenevre görüşmelerinin bir bütününe bakıldığında başarısızlığın nedenlerini yakından görebiliriz.
CENEVRE-1
BM Özel Suriye Temsilcisi Kofi Annan öncülüğünde 30 Haziran 2012 tarihinde başlayan Cenevre-1 görüşmelerine, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 daimî üyesi devletlerin temsilcileri, AB temsilcileri, Arap Birliği temsilcileri, Türkiye, Katar, Kuveyt ve Irak katıldı. Bu görüşmeye Suriye rejimi ve muhalefetten kimse katılmadı.
GÖRÜŞMELERDEN ÇIKAN KARAR
Cenevre-1 görüşmelerinin ardından, muhalefet ve rejimin ortak rızasıyla geçiş hükümetinin kurulmasının yanı sıra, öncesinde ateşkesin sağlanması için BM denetiminde bir mekanizmanın kurulması kararlaştırıldı.
SONUÇ
Kendi çıkarları doğrultusunda masada olan güçlerin görüşmelerde alınan kararların dışında ortaya koydukları siyaset, Cenevre-1 görüşmelerinin başarısızlığa uğramasına neden oldu. ABD geçiş hükümetinde Esad’ın olmaması gerektiğini savunurken, Rusya ise geçiş sürecinin Esad ile sağlanması gerektiğini savunuyordu. Görüşmelerde Suriye rejiminin yanı sıra, sahada güçlü olan ve Suriye’nin geleceğine yönelik demokratik projeler sunanların olmamasıyla birlikte ortaya net bir yol haritasının konulmaması başarısızlığın etkenleri arasındaydı.
Cenevre-1 görüşmelerinden hareketle, ortaya konan çabalara rağmen ateşkes sağlanamadı ve dönemin BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan istifa etti.
Görüşmeler sürerken Suriye iç savaşından kaynaklı ölen insanların sayısı 10 bin, sığınmacıların sayısı ise 120 bin civarındaydı.
CENEVRE-2
Cenevre-1’de denenen ama başarısızlığa uğrayan siyasi çözüm arayışı, BM Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar İbrahimi, ABD ve Rusya öncülüğünde 22 Ocak 2014’de Cenevre-2 görüşmeleri ile tekrardan başlatılmak istendi. Bu görüşmelere Suriyeli muhalifler, Suriye rejimi, Türkiye, bölgesel güçler ve AB dahil olmak üzere 40'a yakın ülke bakanlık düzeyinde katılım gerçekleştirdi.
Cenevre-2 ile üç yıldan beridir devam eden savaşın durdurulması, sivillere yönelik insani yardım koridorlarının açılması ve Cenevre-1 görüşmelerinin sonucunda alınan Suriye’de bir geçiş hükümetinin kurulması kararı hayata geçirilerek siyasi bir çözüm bulmak amaçlandı. Fakat iki tur yapılan görüşmelerde herhangi bir sonuç çıkmadı.
İKİNCİ BAŞARISIZLIK
Görüşmelere davet edilen Suriye rejiminin muhalefet tarafından yapılanları ‘terör’ olarak görmesi ve görüşmeye davet edilen muhaliflerin kendi içerisindeki anlaşmazlıkları görüşmelerden bir sonuç çıkmasını engelledi.
BM TEMSİLCİSİ İBRAHİMİ DE İSTİFA ETTİ
Durum böyle olunca BM öncülüğünde ilk etap olarak yapılmak istenen ‘ateşkes ve geçiş hükümeti’ isteği bir kez daha başarısızlığa uğradı. Görüşmelerin sonuçsuz kalması ile BM Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar İbrahimi de tıpkı Kofi Annan gibi istifa etti.
Cenevre-2 görüşmeleri başladığında ülkede ölenlerin sayısı 135 bin, ülkeyi terk edenlerin sayısı ise 3 milyonu bulmuştu.
KÜRTLER DAVET EDİLMEDİ AMA!
Türkiye başta olmak üzere bölgesel güçlerin baskısı ve Kürtlerin Suriye’de ortaya koymak istediği demokratik sistemin varlığını kendilerine tehlike olarak gören güçler, bölgenin en büyük askeri ve siyasi gücü olan Kürtleri bu görüşmelere davet etmedi. Bu görüşmelerin öncesi ve devam ettiği sürede Kürtler, özerkliklerini ilan ederek, bir anlamda Cenevre-2 görüşmelerine mesaj göndermiş oldu.
CENEVRE-3
Cenevre-1 ve 2’nin başarısızlığa uğramasıyla birlikte, Suriye’deki savaş artarak devam etmeye başladı. Çözüm üretecek güçlerin değil, çözümsüzlükte ısrar eden güçlerin masaya davet edilerek, siyasi çıkarların yarıştırıldığı Cenevre’de, yıl 2016'yı gösterdiğinde bu defa Cenevre-3 görüşmelerinin hazırlığının yapıldığı duyuruldu.
Kasım 2015’te Viyana’da toplanan, aralarında Türkiye ve İran’ın da bulunduğu 17 ülkeden oluşan Uluslararası Suriye Destek Grubu, çete gruplarına desteğiyle bilinen Suudi Arabistan’a muhalefeti birleştirme görevi verildi. 8-10 Aralık 2015’de Riyad’da yapılan toplantının ardından Cenevre-3 görüşmelerine katılacak muhalefetin heyeti belirlendi.
KÜRTLER YİNE DAVET EDİLMEDİ
Cenevre-3 görüşmelerine katılacak olan kesimlere davetiyelerin gönderileceği son güne kadar PYD’nin de görüşmelere davet edileceği söylense de gerçekte öyle olmadı. Kürtler Cenevre-3 görüşmelerine bireysel olarak katılma daveti aldılar ama görüşmelere katılmayacaklarını açıkladılar.
Son güne kadar Kürtler olmadan Suriye’de siyasi çözüm olmaz diyen uluslararası güçler, Kürtlerin görüşmelere davet edilmemesini yine Türkiye ve bölgesel güçlerin tutumuna bağladı.
DE MİSTURA SALİH MÜSLİM VE GÖRÜŞMELERE KATILAN GRUPLAR ARASINDA MEKİK DOKUDU
Kürtler resmi anlamda Cenevre-3 görüşmelerine katılmamış olsa da De Mistura, dönemin PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’den görüşmeler süresince Cenevre’de kalmasını rica etti. Bir taraftan görüşmelere katılan heyetlerle toplantılar yapan De Mistura, diğer taraftan Salih Müslim ile özel görüşmeler gerçekleştirdi. Heyetlerle yaptığı görüşmelerin içeriğini sık sık Müslim’e aktaran de Mistura, “PYD bu görüşmelerde olmalı bunu çok iyi biliyorum, ama bu noktada beni aşan güçler var” diyerek, adeta Kürtleri sakinleştirmeye çalıştı.
ONLAR TARTIŞA DURURKEN KÜRTLER FEDERASYON İLANINA HAZIRLANIYORDU
Öte yandan, sahada gün geçtikçe askeri başarılarına bir yenisini ekleyen Rojava’daki güçler, Cenevre-3’ün yapıldığı dönemde Kuzey Suriye Federasyonu’nun ilanına hazırlanıyordu.
GÖRÜŞMELERE KİMLER KATILDI
29 Ocak 2016’da BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura liderliğinde başlayan Cenevre-3 görüşmelerine, rejim adına Suriye BM Büyükelçisi Beşar Caferi, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) temsilcileri, Ulusal Konsey Heyeti (UKH) temsilcileri, Silahlı gruplardan Ceyş-ul İslam, Ahrar’uş Şam, ÖSO gibi cihatçı grupların temsilcileri katıldı. Cenevre-3 görüşmelerine bağımsız gruplar adına katılımcılar da oldu.
CENEVRE-3‘ÜN TEMEL AMACI
BM Suriye Özel Temsilcisi Mistura, görüşmelerin temel amacının taraflarla görüşmelerin başlatılması, 6 ay içerisinde geçiş hükümeti kurulması ve 18 ay içerisinde seçimlerin yapılması olduğunu duyurmuştu.
AKIBET AYNI OLDU
1 Şubat 2016’da başlayan görüşmeler çok kısa sürdü. Staffan De Mistura, 3 Şubat’ta yaptığı basın açıklaması ile görüşmelerin 25 Şubat 2016 tarihine kadar geçici olarak durdurulduğunu açıkladı. Mistura yaptığı basın açıklamasında küresel ve bölgesel güçlerin üzerine düşeni yapmadığını dile getirerek, “Yaptığım görüşmelerden anladım ki, tarafların yapması gereken çok şey var. Sırf görüşme yapmak için görüşmeye hazır değiliz” dedi. Suriye Birleşmiş Milletler Temsilcisi Beşar Caferi ise, görüşmelerin başarısızlığa uğramasının sebebinin Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın tutumu olduğunu söyledi.
Cenevre-3 görüşmeleri başladığında Suriye’deki savaştan kaynaklı ölenlerin sayısı yaklaşık 300 bine ulaşırken, 6 milyona yakın insanın ise ülkeyi terk ettiği uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyordu.
CENEVRE-4
Büyük bir umutla başlatılmasına rağmen hiçbir sonuç alınmadan sonra eren Cenevre-3 görüşmelerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Cenevre görüşmelerinin 4. turunun başlayacağını duyurdu.
Bu görüşmelere Cenevre-3’de olduğu gibi rejim heyeti ve Türkiye ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri destekli muhalif gruplar katıldı. De Mistura, Cenevre-4 görüşmelerini, 23 Şubat’ta 2017 başlatıp 6 Mart 2017’de bitirmeyi planlasa da istediği gibi olmadı. Cenevre-4’e davet edilen tarafların masadaki tutumları nedeniyle görüşmeler, 4 Mart 2016 tarihinde sona erdi.
NELER YAŞANDI
De Mistura görüşmelerde geçiş yönetimi, yeni anayasa, secimler gibi konular üzerinde durmaya çalışsa da bu konularda hiçbir ilerleme sağlanamadı. Görüşmelere katılan muhalif grupların sahada gün geçtikçe güç kaybetmesi, masadaki rejim heyetinin elini daha da güçlendirdi. Rejim heyeti diğer görüşmelerden farklı olarak Cenevre-4 daha kararlı katılarak, masadaki muhaliflerin varlığını tanımama gibi bir tavır takındı. Bu görüşmelerde dikkat çeken bir diğer durum ise muhaliflerin Cenevre’de yaptığı açıklama ile Türkiye’nin Suriye topraklarına yaptığı işgal girişiminin doğru olduğunu savundu. Sadece Türkiye’nin işgal girişimi savunmakla yetinmeyen muhalifler, aynı zamanda DAİŞ destekçisi olarak bilinen Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri yani körfez ülkelerinin Suriye’deki rolünü haklı bir politika olarak yorumlayarak, Sünni blok tarafından doğrudan desteklendiklerinin gerçekliğini ortaya koymuş oldu.
KÜRTLER SAVAŞ MEYDANLARINDAN CENEVRE’YE MESAJ GÖNDERDİ
Bu görüşmelere de Kürtlerin gerçek temsilcileri yine davet edilmedi ama, Kürtler öncülüğünde kurulan QSD sahada üst üste kazandığı askeri başarılarla adeta Cenevre’ye mesaj göndermiş oldu. QSD’nin sahada elde ettiği askeri ve siyasi başarılar, bir taraftan Kürtleri hesaba katmadan siyasi çözüm yapmak isteyenlerin masadaki projelerini boşa çıkarırken, diğer taraftan masadaki muhalifin Kürtlere nazaran rejimin karşısında ne kadar güçsüz olduğunu ortaya koymuş oldu.
Tarihler Şubat 2017 gösterdiğinde ise Suriye’deki savaştan kaynaklı ölenlerin sayısı 350 bine yaklaşırken, 6 milyona yakın insanın ise ülkeyi terk ettiği gerçeği uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyordu.
Yarın: Cenevre-5, 6, 7, 8 görüşmeleri ve başarısızlık itirafı