'Kobanê direnişi tüm dünya ezilenlerinin ve halklarının direnişidir'

'Kobanê direnişi tüm dünya ezilenlerinin ve halklarının direnişidir'

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu Kobanê direnişinin 20. yüzyılda oluşan devrimci dayanışma kültürünü, bilincini yeniden canlandırdığını ifade ederek, "Kobanê direnişine destek veren, Kobanê zaferinde rol oynayan tüm demokratik devrimci güçleri, tüm dünya halklarını saygıyla selamlıyoruz. Kobanê’de gösterilen bu dayanışmanın, direnişin dünyanın özgür, demokratik yaşamının gelişmesinde, dayanışma temelinde özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yükseltilmesinde rol oynayacağına inanıyoruz. Bu temelde biz sorumluluklarımızı yerine getirmeye hazırız" dedi.

Faşist DAİŞ çetelerinin Moğol orduları gibi dehşetiyle ün salarak birbiri ardına şehirleri teslim almasıyla birlikte, tüm dünyanın gözü büyük bedeller verme pahasına direnen Kobanê'nin üzerindeydi. Kobanê şehir merkezi mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev savaşılarak 26 Ocak’ta, direnişin 134. gününde DAİŞ çetelerinden kurtarıldı. Kobanê direnişçileri gün be gün Kobanê'nin DAİŞ'in elinde olan köylerini de kurtarırken direnişin Kürdistan ve dünyada etkileri her geçen artıyor.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu Kobanê'de geliştirilen bu efsanevi direnişin kaynaklarını, sonuçlarını ve Kobanê'de yeniden canlandırılan halkların ve sosyalistlerin dayanışmasını ANF'ye değerlendirdi.

Irak örneğinde görüldüğü gibi devlet ordularının bile bir gün direnmeden şehirlerini teslim etmelerine karşın herkesin 'düştü düşecek' dediği koşullarda Kobanê halkı ve YPG-YPJ güçleri 134 günlük bir direnişle şehir merkezini özgürleştirdi. DAİŞ çetelerinin dehşet saçan ünü büyük darbe aldı. Kobanê bu direniş gücünü nereden aldı?

Kobanê, Önder Apo'nun Kuzey Kürdistan'dan Rojava’ya geçtiği ilk yerdir. Önder Apo bugün Rojava’da toplumun büyük bölümüne ulaşan Kürt Özgürlük Hareketi'nin ilk tohumlarını Kobanê’de atmıştır. Bakurê Kurdistan’dan Suruç üzeri Kobanê’ye adım atar atmaz başlattığı çalışmalarla yirmi yıl içinde Rojava’da yurtseverlik ölçülerini yükseltmiş, özgür Kürt gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Önder Apo, Rojava’daki yirmi yıllık çalışmalarıyla bugünkü devrimin temellerini atmıştır. Bugünkü direniş gerçeğinin karakteri Önder Apo'nun çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu açıdan Kobanê ve Rojava devrimci güçlerinin direnişi değerlendirilirken Önder Apo'nun bu çabaları göz önüne getirilmelidir. Rojava halkı Önder Apo'nun bilinçlendirme ve örgütlendirme çalışmalarıyla yurtseverlik bilinci yükselen ve özgürlüğü için mücadele eden bir toplum haline gelmiştir.

'KOBANÊ ZAFERİNDE KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ’NİN MÜCADELE DEĞERLERİ BELİRLEYİCİDİR’

Öte yandan Rojava Kürdistan halkı Bakurê Kurdistan’da gelişen ve Kürdistan'ın tüm parçalarına yayılan, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde önemli düzeyde yer almıştır. Bakurê Kurdistan’ın her toprağında Rojavalı genç kız ve erkekler savaştığı gibi bugün de HPG ve YJA Star gerillaları içinde yer almaktadırlar. Başure Kurdistan’da hem Türk devletinin saldırılarına karşı, hem de bugün olduğu gibi Kürt düşmanlarının ve çetelerin saldırılarına karşı direnen gerilla güçleri içinde Rojavalı devrimciler önemli düzeyde yer almışlardır. Rojhilat Kurdistanı’nın özgürlük ve demokrasi mücadelesi içinde de yer almaktadırlar. Bu açıdan Rojava Kürdistan halkı on yıllardır özgürlük ve demokrasi mücadelesi içinde yer alarak savaş içinde pişen bir halk haline gelmiştir. Hemen hemen her evin şehadete ulaşan ya da savaşan bir gerillası olmuştur. Rojava halkı, gençleri savaşla yeni tanışmıyor; otuz yıldır Özgürlük Hareketi'nin yürüttüğü gerilla savaşına hem genç kızlarını ve erkeklerini göndererek hem de maddi ve manevi destek vererek mücadelenin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Önder Apo “Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak” adıyla yayımlanan savunmasında Rojava halkına özel şükranlarını belirtmiştir.

Rojava halkı Suriye’de siyasi kriz çıktığında on yıllara dayanan bu bilinçlenme ve örgütlenme çalışması ve mücadele gücünü örgütlü hale getirerek 19 Temmuz 2012’de Kobanê’den başlayarak tüm Rojava Kürdistan'dan devlet güçlerini söküp atarak özgürleşmesini sağlamıştır. Rojava Devrimi kuşkusuz on yıllardır yürütülen çalışmaların sonucu Suriye’deki kriz ortamında bu devrimi gerçekleştirdiği gibi, on yıllardır Kürt Özgürlük Hareketi'nin yürüttüğü mücadele değerlerine de dayanarak devrimi yaygınlaştırmış ve yapılan tüm saldırıları püskürtmüştür.

'KOŞULLAR NE KADAR ZOR OLURSA OLSUN, BİR HALK DİRENİRSE MUTLAKA BAŞARIR'

Kürt Özgürlük Hareketi'nin şöyle bir karakteri vardır; koşullar ne kadar zor olursa olsun, bir halk direnirse mutlaka başarır. Bugün Kürdistan devriminin tarzı olan zor koşullarda mücadele edip başarmanın tarzı Rojava Devrimi’nde ve Kobanê’de pratikleşmiştir. Kobanê’deki direniş, Amed zindanında 14 Temmuz ruhunda somutlaşan zor koşullarda mücadele edip başarmanın ruhuyla ve böyle bir tarzla başarılı olmayı bilmiştir. Koşulların zorluğuna, imkanların azlığına bakmadan direnmişlerdir. Koşulların zorluğu, imkanların azlığı Kürt Özgürlük Hareketi gerçeğinde on yıllardır mücadele gerekçesi olmuştur. Önder Apo gerçekliği koşulların zor olduğu ortamda var olmuştur. Kürt Özgürlük Hareketi koşulların çok zor olması gerçeği ve ihtiyacından tarih sahnesine çıkmıştır. Bu açıdan Rojava Devrimine ve Kobanê kantonuna saldıranlar büyük bir yanılgı yaşamışlardır. Onlar sanmışlardır ki, imkanları az olan Kobanê’ye saldırılırsa kısa sürede düşürülebilir! Ama Kobanê’deki direnenlerin, Rojava devrimcilerinin mücadele tarzı koşullar ne kadar zor olursa olsun direnilirse başarılır tarzıdır. Zaten kırk yıldır Kürt Özgürlük Hareketi bu mücadele tarzıyla Ortadoğu'da direnmekte, bütün saldırılara rağmen ayakta kalmaktadır.

Bu açıdan Irak’ta, Suriye’de devletin bile dayanamadığı, DAİŞ saldırdığında her türlü ağır silahın bulunduğu garnizonları ve şehirleri savaşmadan DAİŞ’e terk etme durumları yaşanırken, Kobanê neden direndi, nasıl direndi, DAİŞ burada neden başarılı olmadı derken, esas olarak da Kobanê’deki direnen YPG ve YPJ güçlerinin yaşam ve mücadele felsefelerini iyi anlamak gerekir. Çünkü bu direnişçiler on yıllardır Kürt Özgürlük Hareketi'nin Kürdistan'ın tüm parçalarında en az imkanla direnerek büyük başarılar elde etmesini bilen Özgürlük Hareketi'nin tecrübesiyle savaşmışlar ve bu mücadele tarihini örnek almışlardır. Ya da kendileri böyle bir mücadele içinde yetiştikleri için, böyle bir mücadele gerçeğini kendi mücadele gerçeklikleri yaptıkları için Kobanê’deki kuşatmayı ve saldırıyı kırabilmişlerdir. Kobanê bu direniş gücünü nereden aldı, derken ilk başta bu gerçeğin bilinmesi gerekir.

'KOBANÊ’DE DİRENENLER BU DİRENİŞİN TÜM HALKLARIN UMUDU OLDUĞUNU BİLİYORDU’

Kobanê direnişi sadece Kobanêlilerin direnişi değildir; dört parçada bütün Kürtlerin direnişiydi, Ortadoğu halklarının direnişiydi, dünya halklarının direnişiydi. Kobanê direnişçileri kahramanca direnirken böyle bir moral desteğe sahip olduklarını biliyorlardı. Bu direnişin tüm halkların umudu olduğunu biliyorlardı. Bu direnişin arkasındaki büyük moral desteği biliyorlardı. Bu bakımdan da bu direniş başarılı olduğunda sadece Kobanê’deki kuşatma kırılmayacak; direnişe destek veren tüm özgürlük ve demokrasi güçlerinin zaferi olacaktı. Bu açıdan 'amaçları büyük olanların çabaları büyük olur; amaçları büyük olanların direnişleri büyük olur' gerçeği kendini Kobanê’de ortaya koymuştur. Amacı büyük olan YPG ve YPJ direnişçileri, amaçlarının büyüklüğüne uygun tarihsel büyük bir direniş göstermişlerdir.

DAİŞ çeteleri ve 'Kobanê düştü düşecek' diyenler aslında Kürt Özgürlük Hareketi'nin direniş gerçeğini anlamayanlar ve Kobanê’de direnenleri Irak’ın ya da Suriye’nin askerleri gibi görme yanılgısı içine girenlerdir. Erdoğan’ın 'düştü düşecek' demesi bu yanılgının sonucudur. Erdoğan böyle diyeceğine, 'DAİŞ her yere giriyor, kısa sürede şehirleri alıyor, garnizonları ele geçiriyor' biçiminde bir yanılgı yaşayacağına, Kobanê direnişçilerine ruhunu veren Kürt Özgürlük Hareketi'nin kırk yıla yakındır NATO’nun ikinci büyük ordusu Türk devletine karşı direnişini görseydi, bu direnişin yenilmez karakterinin nereden kaynaklandığını bilseydi, böyle konuşmazdı. Bu gerçeklik bile Tayyip Erdoğan’ın Kürt Özgürlük Hareketi'nin ideolojik ve politik karakterini, direnme kapasitesini, direnişin dayandığı ideolojik-felsefi gücü, moral gücü iyi anlamadığını ortaya koymuştur.

'6-9 EKİM SERHİLDANLARI BÜYÜK MORAL VERDİ’

Kuşkusuz bu direnişte Bakurê Kürdistan halkının desteği çok önemli olmuştur. Özellikle 6-9 Ekim Kobanê direnişini destekleme eylemleri Kobanê direnişinde bir dönüm noktası olmuştur. 6-9 Ekim serhildanları, Kobanê direnişinin direnişçi karakterini katbekat arttırmış, moral düzeyini katbekat yükseltmiştir. Kobanê’de direnen YPG-YPJ savaşçıları sürekli bu direnişi, bu desteği arkalarında görmüşlerdir. Kobanê-Suruç sınırında tüm Kürt halkının bir saniye bile ayrılmadan soğuk-sıcak, kar-kış demeden bu direnişi desteklemeleri de Kobanê Direnişinin başarısında önemli rol oynamıştır. Yine Türkiye'deki sol, sosyalist, demokrasi güçlerinin, Alevilerin, emekçi örgütlerinin, kadınların, gençlerin, sanatçıların, aydın ve yazarların sürekli Suruç’a giderek Kobanê’ye destek vermeleri, Kobanê Direnişine karşı DAİŞ’i destekleyen AKP hükümetine tutum koymaları, AKP hükümetinin Kobanê politikalarını teşhir etmeleri direnişin zaferine çok önemli katkı yapmıştır.

'ASIL GÜÇ KAYNAĞI HALKLARIN DESTEĞİ OLDU'

Tüm bunların yanında 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nde tüm dünya halklarının Kobanê’yi desteklemek için ayağa kalkması, bu direnişi desteklemesi aslında bu direnişin yenilmezliğini o günden yaratmıştır. Eğer Kobanê Direnişi bugün zafere gidiyorsa, bunda başta dört parça Kürdistan'daki halkımız olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının ve dünya halklarının Kobanê halkının direnişi yanında yer almalarının rolü çok çok önemlidir. Koalisyon güçlerinin halkların baskısı karşısında yaptığı uçak saldırılarının etkisi bu desteğin yanında çok sınırlıdır. Daha doğrusu halkların verdiği destek bu koalisyon güçlerinin zaman zaman yaptığı hava saldırılarından katbekat bu direnişe güç ve destek veren bir karaktere sahip olmuştur. Zaten böyle kahramanlığa dayalı büyük direnişler silah gücünden çok mücadelenin haklılığına, meşruiyetine ve arkasındaki moral desteğe dayanarak başarılı bir direniş gösterebilirler. Nitekim Kobanê direnişçileri de dünya tarihinde ender görülen desteklerden birini dünya halklarından almıştır. Vietnam’ın zaferinde dünya halklarının desteği çok önemlidir. ABD her türlü silaha sahip olmasına rağmen Vietnam direnişçileri dünya halklarından aldıkları destekle bu zaferi kazanmışlardır. Eğer dünya halklarının Vietnam’ı destekleyen tutumu olmasaydı, bu ideolojik, moral, siyasi destek olmasaydı, silah üstünlüğüne sahip ABD karşısında direnmeleri, başarmaları zor olurdu. Bu açıdan, Kobanê bu direniş gücünü nereden aldı, derken, dört parçadaki Kürt halkının, Ortadoğu halklarının ve dünya halklarının desteğinin bu direnişte en önemli güç kaynağı olduğunu görmek gerekiyor.

Kürtler ve devrimci demokratik güçler zaferi kalıcılaştırmak için nasıl bir yaklaşım ve mücadele sergilemeli?

Kobanê’de bugün DAİŞ çeteleri şehirden atılmış, köylerden de bir bir atılmaktadır. Tabii ki köyler tümden kurtarılmadan, DAİŞ’in bir daha Kobanê’ye saldıramayacağı biçimde iradesi kırılmadan kesin bir zaferden söz edilemez. Ancak kesin zafer için çok büyük adımlar atılmıştır. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırı iradesi kırılmıştır, saldırı gücü kalmamıştır. Şu anda savunmadadır. Gerilla güçlerinin saldırısı karşısında da tutunmamaktadır. Bu zaferi kalıcılaştırmak için geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak gerekiyor.

Kobanê zaferini kalıcılaştırmak gerekmektedir. Bunun için Kürt halkı Kobanê’ye dönmeli, örgütlülüğünü geliştirmelidir. Tabii ki bu defa örgütlülüğünü köy köy meşru savunmasıyla birlikte desteklemesi gerekir. Şehrin ve kırsal alanın savaşa göre örgütlendirilmesi, savaş yürütecek biçimde altyapının tüm köylerde hazırlanması, mevzilerin kazılması çok önemlidir. Böylece Kobanê kantonunun özerkliğini kurumlaştırmalıdır. Bütün kurumlarını, ekonomik, sosyal, kültürel, toplumsal adalet, kadın örgütlenmelerini, komünlerini, meclislerini, kooperatiflerini, akademilerini örgütlerken, örgütlü topluma dayalı olarak kendi kendini yönetme gücüne kavuşması gerekirken, aynı zamanda her türlü saldırıya karşı kendini savunacak duruma da gelmesi gerekiyor. Savunma olmadan toplumsal inşa, toplumsal inşa olmadan da bir toplum kendisini saldırılara karşı güçlü savunamaz. Bu ikisinin iç içe, birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Bu konuda tabii ki tüm bölge halkları ve bölgenin devrimci demokratik güçleri, dünya halkları Kobanê’ye verdikleri desteği sürdürmelidirler.

'KOBANÊ’Yİ HALKIN EMEĞİ İNŞA EDECEKTİR’

Kobanê’deki tarihi direnişte yüzlerce şehit verilmiştir; binden fazla yaralı verilmiştir. Kobanê DAİŞ saldırıları altında yıkılmıştır. Bu kadar bedel verildikten sonra DAİŞ’i sadece şehirden çıkarmak, sadece Kobanê’nin köylerinden atmak da yetmez. Kobanê’yi gerçekten Ortadoğu'da halklar açısından örnek olabilecek bir yönetim gücüne, savunma gücüne, yine yakılan-yıkılan Kobanê’yi eskisinden daha güzel, coğrafyaya ve Kürt toplumsal gerçekliğine uygun bir inşaya kavuşturmak gerekir.

Kuşkusuz Kobanê yerle bir edildi; yeniden inşa edilmesi gerekmektedir; ama bu inşanın toplumun gücüyle yapılması gerekmektedir. Bütün Kobanê halkı örgütlenerek, emek müfrezeleri oluşturarak kendi imkanlarıyla Kobanê’yi kurabilir. Dört parçadaki halkımızın ve dünya halklarının desteğiyle Kobanê eskisinden daha güzel bir şehir, bir kanton haline getirilir. Tabii ki bunu yaparken kapitalist mantıkla düşünmemek, şuraya buraya ihale vererek, şu ya da bu güce yalvararak değil, tamamen halkın öz gücüne dayanarak yapılması gerekir. Buna da Kobanê halkının, Rojava halkının gücü vardır. Kobanê halkının ve Rojava halkının Kürdistan'ın dört parçasından, bölge halklarından ve dünya halklarından aldığı destekle hiçbir güce muhtaç olmadan bu inşayı gerçekleştirmesi gerekir. Erdoğan 'kim inşa edecek' diyor. Halkın emeği inşa edecektir. Türk devletinin bir çivisinin girmesi bile Kobanê için haramdır. Bu nedenle Türk devleti kendisine başvurulacağını sanıyorsa kendini aldatıyordur.

Kobanê zaferi, Ortadoğu'daki siyasal dengeleri ve Kürt sorununun çözümünü nasıl ektiler?

Kuşkusuz Kobanê’nin zaferi Ortadoğu'nun siyasal dengelerini çok etkili biçimde değiştirmiştir. DAİŞ çeteleri ve arkasındaki güçler bu saldırılara dayanarak Ortadoğu siyasetinde etkili olmak istiyorlardı. Suriye'de etkili olmak istiyorlardı, Irak'ta etkili olmak istiyorlardı. Bu nedenle DAİŞ’e bu kadar destek veriliyordu. Ama DAİŞ Kobanê’den atılınca sadece DAİŞ yenilmemiştir, DAİŞ’i saldırtarak, DAİŞ'i güçlendirerek Ortadoğu siyasetinde etkili olmak isteyen güçler de yenilmişlerdir. Bunların başında Türk devleti gelmektedir, Katar gelmektedir, Suudi Arabistan gelmektedir. Bunlar DAİŞ üzerinden bölgede etkinlik kurmak istiyorlardı. DAİŞ’in yenilmesiyle birlikte bu bölge gericiliği de, statükocu güçler de yenilmiştir. Kobanê’nin zaferi Suriye'deki demokrasi güçlerinin zaferi olduğu gibi, tüm Ortadoğu’da demokrasi güçlerinin zaferidir. Artık demokrasi ve özgürlük güçleri Ortadoğu'da daha etkili hale gelebilirler; Ortadoğu'da kurulacak yeni siyasal dengelerde rol oynayabilirler. Kobanê direnişinin zaferi bunun önünü sonuna kadar açmıştır.

'YENİ VE DEMOKRATİK SURİYE’NİN TEMELİ ROJAVA DEVRİMİ OLACAKTIR’

Kobanê direnişinin zaferinden sonra zaten artık Rojava Devrimi kalıcılaştığı gibi, Suriye'de Rojava Devriminin olmadığı bir siyasal düzen kurmak mümkün olmayacaktır. Artık yeni Suriye’nin, demokratik Suriye’nin temeli Rojava Devrimi olacaktır. Rojava Devriminin kendi statüsünü kabul ettirmesi Kobanê direnişinin başarısıyla kesinleşmiştir. Artık Suriye'de hiçbir siyasi güç Rojava Devrimini dikkate almadan bir siyasal projeyi pratikleştiremez. Daha doğrusu Suriye'deki kaosu ve bu kör döğüşünü ortadan kaldıracak, bütün herkese zarar veren savaşı durdurup yeni bir Suriye yaratacak çözüm gücü Kobanê şahsında somutlaşan Rojava devrimci güçlerinde vardır. Ya bu kaos, çıkmaz sürecek, bu boğazlaşma sürecek, ya da Rojava Devrimine dayalı, Rojava Devriminin varlığını etkili biçimde hissettireceği yeni bir demokratik Suriye’nin kuruluşu gerçekleşecektir. Bu kör döğüş de hiç kimsenin çıkarına olmadığına göre, Rojava Devrimine dayalı yeni demokratik Suriye’nin önü sonuna kadar açılmıştır.

'ARTIK ORTADOĞU’DA HİÇBİR GÜÇ KÜRTLERİ DİKKATE ALMADAN POLİTİKA YÜRÜTEMEZ’

Kobanê direnişi de gösterdi ki, Kürtler Ortadoğu'nun siyasal dengeleri içinde mutlaka yer alacaklardır. Kürtlerin yer almadığı bir siyasal denge kalıcı olamaz, sağlıklı olamaz; Ortadoğu halklarına da istikrar, demokrasi, özgürlük ve barış getiremez. Kürtler mücadeleleri ve ödedikleri ağır bedellerle Ortadoğu siyasal dengelerinin içinde yer almışlardır. DAİŞ şu anda despotizmin, faşizmin temsilcisi olarak bütün Ortadoğu halklarına kan kustururken, Kobanê direnişi, DAİŞ faşizmine karşı direnilebileceğini göstermiştir. Artık halkları statükocu, despotik bir egemenlik altında tutmak mümkün değildir. Kırk yıldır yürütülen özgürlük mücadelesi, gerçekleşen Rojava Devrimi ve tarihi kahramanlık direnişi olan Kobanê Direnişi Türkiye, İran, Irak, Suriye ve tüm Ortadoğu'da Kürtleri etkili bir siyasal güç haline getirmiştir. Sadece Kürt halkının özgürlüğünü ve demokrasisini sağlayan bir güç değil, bütün bölgenin demokratikleşmesinin temel bir gücü haline gelmiştir. Bu açıdan da Ortadoğu'nun siyasal dengelerinde bundan sonra Kürtler demokratik bir güç olarak etkili olacaklardır. Zaten günümüzde Ortadoğu'da kim demokratik topluma dayanıyorsa, kim demokratik ve özgürlükçü karakterdeyse o çözüm gücüdür. Onun dışındaki güçlerin halklar için bir çözüm gücü olması, bir alternatif olması mümkün değildir. Bu yönüyle Kobanê direnişiyle birlikte siyasal dengeler özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlerden yana gelişecektir. Özgürlük ve demokrasi güçlerinin bundan sonraki siyasal dengelerde yer alması daha güçlü biçimde gerçekleşecektir.

'KOBANÊ ZAFERİ TÜRKİYE’DE DE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜ ETKİLEYECEKTİR’

Türk devleti her ne kadar itiraz etse de, 'kantonları tanımıyorum' dese de, 'Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumuna izin vermeyiz' dese de, artık Suriye’de Kürtlerin özerkliğine dayalı bir demokratik Suriye’yi hiç kimse engelleyemez. Çünkü bunun dışında Suriye’deki kaostan çıkış yolu yoktur. Bu açıdan Kürt sorununun çözümü Suriye geneli açısından kesinleşmiş gibidir. Bu tabii ki Türkiye'yi de etkileyecektir. Türkiye'de Kürt sorununu çözemeyen hiçbir hükümet siyasal etkisini ve varlığını sürdüremez. Kürtlerin Ortadoğu'da bu kadar güç olduğu bir dönemde Türk devleti inkar ederek, oyalayarak, aldatarak eskisi gibi Kürtler üzerinde siyasal egemenlik kurup kültürel soykırım sistemini yürütemez, sürdüremez. Kaldı ki şu anda Ortadoğu'da Kürtlerin özgürlük ve demokrasi bilincinin en güçlü olduğu, örgütlülüğünün en güçlü olduğu, yine meşru savunma güçlerinin en etkili olduğu yer Türkiye’dir, Bakurê Kurdistan’dır. Bu açıdan Kobanê direnişinin başarısı, zaferi sadece Suriye’de Kürt sorununun çözümünü değil, Türkiye'de de Kürt sorununun çözümünü etkileyecektir. Daha doğrusu Kürt sorununun çözümü için adım atmayan iktidarlar gidecek, Türkiye ancak Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayan bir siyasal anlayış ortaya çıktığında istikrara ve barışa kavuşacaktır. Ortadoğu dengelerinin yeniden kurulduğu bu süreçte sürekli istikrarsızlıkla, sürekli Kürtlerle kavgayla Türk devletinin bırakalım Ortadoğu'da etkili olmasını, Türkiye içinde bile istikrarı sağlamak, hatta Türkiye'nin birliğini korumak mümkün değildir. Bu açıdan Kobanê zaferi Türkiye'de de Kürt sorununun çözüm zeminini daha da güçlendirecektir.

Kobanê direnişinin zaferiyle birlikte her ne kadar DAİŞ Irak’ta hala saldırıyorsa da, Güney Kürdistan'da hala saldırıyorsa da, Kobanê direnişinin zaferinden sonra Şengal’in özgürleşmesi de yakınlaşacaktır. Başta Şengal olmak üzere Güney Kürdistan'daki DAİŞ saldırıları da gerillaların ve peşmergelerin ortak direnişiyle kırılacak ve sökülüp atılacaktır.

Gerek ulus-devletler, gerekse faşist DAİŞ çeteleri nedeniyle Suriye ve Ortadoğu'da her gün kan akıyor, halklar birbirine karşı boğazlaştırılmaya çalışılıyor. Bu boğazlaşmadan kurtulmanın yolu olarak geçen yılın başında Rojava’da demokratik özerklik ve kantonların ilanı yapıldı. Kantonlardan biri de Kobanê Kantonuydu ve kendisine karşı bütün saldırıları efsanevi direnişlerle püskürttü. Rojava'da uygulanan bu çözüm modeli ve Kobanê zaferinin Suriye’nin demokratikleşmesinde rolü nasıl olabilir?

Kobanê direnişi en başta Suriye’nin demokratikleşmesinde bir rol oynayacaktır. Suriye; Arapların, Süryanilerin, Ermenilerin, Dürzilerin, Kürtlerin, Alevi Arapların ve Türkmenlerin bulunduğu bir ülkedir. Böyle bir ülkede ancak Önder Apo'nun öngördüğü demokratik ulus projesiyle siyasal sorunlar çözülebilir. Sadece Suriye açısından değil, Ortadoğu açısından da farklı etnik ve dinsel toplulukların varlığını ve özerkliğini kabul etmeye dayalı siyasal sistemler kalıcı olabilir, istikrar ve barış getirebilir. Bu açıdan kanton modeli, daha doğrusu demokratik özerklik modeli Suriye için de, Irak için de, İran için de, Ortadoğu'nun diğer ülkeleri için de geçerlidir. Eğer kültürel soykırım anlamına gelen, farklı etnik ve dinsel toplulukları ezmek, tasfiye etmek, yok etmek anlamına gelen ulus-devlet anlayışıyla yol alınmayacaksa, daha doğrusu ulus-devlet anlayışı halkları birbirine boğazlatıyorsa, o zaman bunun karşısında bütün farklı etnik ve dinsel toplulukların özgür ve demokratik yaşamının sağlandığı, kendi özgünlüklerine dayalı özerkliklerini kurduğu bir siyasal sistem sorunları çözebilir. Bunun dışında her türlü çözüm arayışı kavgayla, çatışmayla, katliamla sonuçlanmaktan başka bir sonuç ortaya çıkarmaz.

'KANTON MODELİ ORTADOĞU’NUN TÜMÜNDE UYGULANABİLİR’

Kanton modeli esas olarak da Suriye’deki Kürt bölgelerinin bir bütün olmaması, ayrı ayrı yerlerde bulunması nedeniyle bir model olarak düşünüldü. Bu, aynı zamanda Suriye’nin birliği temelinde bir çözümü ifade ediyor. 'Kanton' denilmesinin esas nedeni, demokratik Suriye’nin birliği içinde çözüm aranmak istenmesidir. Kuşkusuz her kanton demokratik özerk yönetime sahip olmayı, ya da demokratik özerkliği ifade ediyor. Ama kanton denilerek Suriye’nin birliği içinde çözme iradesi ortaya konulmuştur. Çünkü kantonların pratikleştiği yerler bağımsız devlet eğiliminin olmadığı yerlerdir. Demokratik ve özgür birliğin pekiştiği yerlerdir. Kanton ilanı, devletlerden kopmak anlamına gelen bir irade ortaya koymak değildir; devletler içinde demokratik ve özgür yaşamlarını sağlayan demokratik siyasal bir sistemin adıdır. Bu açıdan da Ortadoğu'daki tüm ülkelerde hiçbir kaygı taşınmadan uygulanabilecek bir çözüm modelidir.

'SURİYE’DEKİ İSTİKRARIN TEK YOLU KANTON MODELİDİR’

Zaten Suriye’de böyle bir modele dayalı çözüm gerçekleştiğinde bu, Ortadoğu'nun demokratikleşmesi anlamına gelir. Suriye böyle bir siyasal modele dayalı siyasal sistem kurduğunda bu bütün bölge ülkelerine örnek olacaktır. Zaten Ortadoğu tarihine bakılırsa Suriye Ortadoğu'daki genel siyasal sistemi belirleyen bir karaktere sahiptir. İslamiyet bile Suriye’de etkili olduktan sonra bütün Ortadoğu'da hakimiyetini kuran bir sistem haline gelebilmiştir. Osmanlılar Suriye'yi ele geçirdikten sonra bütün Ortadoğu'da kendi hakimiyetlerini kurmuşlardır. Öte yandan dikkat edilirse Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta, başka yerde iktidarlar kısa sürede düşerken, Suriye’de bu düşüş çabuk gerçekleşmemiştir. Nedeni esas olarak Esad rejiminin gücünden kaynaklanmamaktadır. Suriye’nin Ortadoğu politikası ve dengelerindeki yeri dolayısıyla Esad rejimi birçok gücün yaşadığı çelişkiler ortamında ayakta kalmıştır. Çünkü Suriye sadece Suriye’yi etkileyen bir ülke değildir, Türkiye'yi etkiliyor, Lübnan’ı etkiliyor, İsrail’i etkiliyor, Güney Kürdistan'ı, Irak’ı etkiliyor, Ürdün’ü, hatta Mısır’ı bile etkiliyor. Bu açıdan da buradaki savaş böyle bir kaos içine girmiştir. Çünkü hiçbir siyasi model Suriye’ye çözüm bulacak karakterde değildir. Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta ya da başka bir yerde herhangi bir model etkili kılınsa da Suriye’de kılınamıyor. Suriye’deki istikrarın tek yolu, Rojava Devriminde somutlaşan özerklik modelidir. Bu model, farklı etnik ve dinsel topluluklara dayanan bir demokratikleşme projesidir. Bu açıdan şimdiye kadar böyle bir model ortaya çıkmadığı için kaos derinleşti, çözümsüzlük derinleşti. Ama şimdi böyle bir model ortaya çıktığı için Suriye’nin istikrara kavuşmasını ve demokratikleşmesini isteyen tüm güçler Rojava devrimci güçlerini içine alarak yeni bir Suriye projesini geliştirmek zorunda kalacaklardır.

Kobanê direnişi dünya gündemine girdi. Sol-sosyalist bazı örgütler, yine dünyanın çeşitli yerlerinden devrimciler de Kobanê direnişine destek verdi. Bazıları Kobanê’ye giderek burada savaşa katıldılar. Yine tüm dünyada 1 Kasım Dünya Kobanê Günü eylemleri gerçekleştirildi. Kobanê Direnişi esnasında geliştirilen bu devrimci dayanışma nasıl kalıcılaştırılabilir?

Kuşkusuz Kobanê direnişinin zaferinde Türkiye'deki sol-sosyalist örgütlerin, yine çeşitli ülkelerden gelen devrimcilerin uluslararası devrimci direniş taburu kurarak DAİŞ’e karşı savaşması ve 1 Kasım’da dünya halklarının Kobanê’ye destek eylemleri günümüzde örnek olabilecek bir dayanışmayı ifade etmiştir. Son on yıllarda bu yönlü dayanışmalar azalmıştı. Bu yönlü dayanışmalar fazla geliştirilemiyordu. Bu açıdan Kobanê Direnişi 20. yüzyılda eksikliğiyle, yetersizliğiyle oluşan devrimci dayanışma kültürünü, bilincini yeniden canlandırmıştır. Türkiye'deki sol geleneğin önemli damarlarından olan MLKP’liler bugün Kobanê’de, Cezire kantonunda ve Şengal’de savaşmaktadırlar. Bu yönüyle dünyada uluslararası dayanışmanın, enternasyonalist dayanışmanın gelişmesine çok önemli örnek olmuşlardır. Bu vesileyle MLKP’li savaşçıları bu tutumlarından dolayı kutluyoruz. Kobanê’de şehit verdiler. Bunlar tabii ki boşa gitmeyecektir, çok anlamlıdır. Sorun sayının şu kadar, bu kadar olması değildir; sorun, zihniyettir, tutumdur, yaklaşımdır. Bu açıdan bu zihniyet, yaklaşım tabii ki Kobanê drirenişini de mayalamaktadır, Şengal ve Cezire direnişini de mayalamaktadır. Bu enternasyonalist devrimciler, sosyalistler direnişlere kendi ruhlarını katmaktadırlar. Artık Kobanê Direnişi, Şengal Direnişi bu devrimcilerin ruhunu da taşımaktadır.

Yine dünyanın birçok halklarından sosyalistler, radikal demokratlar, sol düşünceye sahip bireyler gelip Kobanê’de uluslararası devrimci direnişçi taburlar kurmuşlardır. Bunlar çok önemlidir, tarihi adımlardır. Dünyada enternasyonal dayanışmanın, halkların kardeşliğinin, kapitalist sisteme karşı ezilenlerin birliğinin gelişmesinde, bu birliğin temelini atmada ve mayalamada çok önemli bir dönemeci ifade etmektedir. Bu açıdan biz anlamlı görüyoruz. Yine 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nde halkların dayanışmasını çok anlamlı buluyoruz. Bu açıdan biz bunlara değer vereceğiz. Sadece 'geldiler savaştılar, Kobanê’de direniş bitti, tamamdır' demeyeceğiz.

'KOBANÊ’DE YAŞANAN DEVRİMCİ DAYANIŞMANIN GELİŞMESİNE ÖNCÜLÜK EDECEĞİZ’

Kobanê direnişinde yaşanan bu dayanışmayı kurumlaştırma çabalarına güç vereceğiz, destek vereceğiz. Bu dayanışmanın gelişmesine öncülük edeceğiz. Çünkü Önder Apo'nun demokratik sosyalizme, kadın özgürlüğüne dayalı, demokratik konfederalizme dayalı özgürlük ve demokrasi çizgisi tüm dünya halkları açısından da örnek olabilecek bir ideolojik, teorik, politik yaşam duruşunu ifade etmektedir. Bu yönüyle Önder Apo çizgisinde uluslararası dayanışmayı güçlendirme çabalarını geliştireceğimiz gibi, tüm uluslararası demokratik sol güçlerin, sosyalist güçlerin deneyimini de mücadelemizde sentezlemek; ideolojik olarak, teorik olarak, siyasi olarak birbirimizden alıp vererek demokratik sosyalizmin dünyada yeniden yükselen değer haline gelmesi açısından yeni kurumlaşmalar ortaya çıkarmak önümüzdeki dönemin görevlerinden olacaktır. Kobanê etrafında gösterilen dayanışmaya böyle bir örgütlenmeyle cevap veremezsek, bu yönlü örgütlenmeler temelinde bu dayanışmayı bütün Ortadoğu'ya, dünyaya yayan bir yaklaşım içinde olmazsak, burada direnen, şehit düşen ve yaralanan, tüm şehitlerimizin ve şehitlerimizle yan yana, omuz omuza savaşan devrimcilerin, sosyalist güçlerin anılarına yeterli cevap vermemiş oluruz. Bu açıdan onların anıları bize sadece ahlaki değil, ideolojik ve siyasi sorumluluklar da yüklemektedir.

'HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BU DAYANIŞMA KALICILAŞTIRILMALIDIR’

Kuşkusuz şu anda model nasıl olur, dayanışma nasıl kurumlaştırılır; bu konuda net bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü bunun da tartışmalarla ortaya çıkması gerekiyor. Tartışmalar temelinde bu dayanışma bütün dünyada nasıl yaygınlaştırılabilir, bölgede nasıl yaygınlaştırılabilir, yine Türkiye'de bu dayanışmanın kurumları nasıl ortaya çıkarılabilir; bunların üzerinde tartışma yürütüp bir sonuca varmamız gerekiyor. Bu açıdan bir daha Kobanê direnişine destek veren, Kobanê zaferinde rol oynayan tüm demokratik devrimci güçleri, tüm dünya halklarını saygıyla selamlıyoruz. Kobanê’de gösterilen bu dayanışmanın, direnişin dünyanın özgür, demokratik yaşamının gelişmesinde, dayanışma temelinde özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yükseltilmesinde rol oynayacağına inanıyoruz. Bu temelde biz sorumluluklarımızı yerine getirmeye hazırız. Zaten Kobanê direnişi sadece Kobanê halkının direnişi değildi, sadece Kürtlerin direnişi değildi, sadece bölge halklarının direnişi de değildi; tüm dünya ezilenlerinin, halklarının savaşıydı. O zaman direnişin karakteri buysa buna uygun davranmak da bizlere düşmektedir.