Almanya'nın Köln kentinde TV 10 ile dayanışma gecesi organize edildi. Geceye Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, FEDA Eşbaşkanı Erdoğan Yalgın, NAV-DEM Eşbaşkanı Fatoş Göksungur, Maraş Girişimi Eşbaşkanı Elif Sonzamancı ile Köln Sol Belediye Meclis üyesi Hamide Akbayır geceye katılarak birer konuşma yaptı.

Bergisch Gladbach'ta bulunan Koçgiri Derneği ve aynı anda salon olarak kullanılan Saal 2000'de gerçekleşen geceye bine yakın kişi katıldı. Geceye Köln Demokratik Toplum Merkezi, Koçgirililer derneği ile Atılım Gazetesi de katkıda bulundu.

Gecenin açılış konuşmasını araştırmacı-yazar ve FEDA Eşbaşkanı Erdoğan Yalgın yaptı. Yalgın konuşmasında Kürt televizyonların üzerinde sürekli bir baskı olduğunu hatırlatarak, MED TV zamanında Türk devletinin uydu yoluyla sinyaller göndererek yayına sürekli müdahale ettiğini söyledi. Yalgın bütün bu zorluklara rağmen Kürt TV'lerinin geri adım atmayarak, daha da büyüdüğünü belirtti. Yalgın "Mezopotamya'nın en kutsal ve kadim halklarından olan Kürtler, Aleviler, Ermeniler ve Asuri-Süryaniler sürekli baskı altında tutuldu. Özelikle son 13 yılda AKP hükümeti tarafından bu halklar ezilecek derecede baskı altında, sömürü altında inletilmeye çalışılmakta" dedi.

Yalgın'ın ardından konuşan Maraş Girişimi Eşbaşkanı Elif Sonzamancı ise AFAD kamplarının DAİŞ çetelerinin örgütlenme yeri olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "O kamplarda DAİŞ'lilerin ailelerinin yerleştirildi. Bir DAİŞ militanının üzerinde AFAD kartı çıktığına tanık olduk. Kadına yönelik şiddetin olduğunu gördük. Bunlar basını da yansıdı. Hiçbir milletvekili AFAD kampına sokulmadı. Ve orada ne olduğunu bilemiyoruz " diyen Sonzamancı, AFAD'ın Kürt Alevilerin yaşadığı bölgede böylesi bir kampın kurmak istemesine sert tepki gösterdi.

Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak ise konuşmasına Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de faşizme karşı direnen Kürt halkının selamını getirdim diyerek başladı. Zor bir dönemden geçtiklerini söyleyen Kışanak, şöyle konuştu: "Tüm Ortadoğu'yu kan deryasına çevirdiler. Tüm Ortadoğu'da mazlum halklar gerici, faşist ırkçı, terörist çeteler ve onları destekleyenlerin zulmü altında güçlü bir direnişi sergiledikleri bir dönemdeyiz. Rojava devrimi hepimize geleceğe daha umutla bakma imkanı sundu. Çünkü Rojava devrimi aslında bir kadın devrimi, halkların devrimidir. Kürtlerin, Süryanilerin, Ermenilerin, Türkmenlerin, Arapların; Alevilerin, Sünnilerin yan yana kardeşçe bir arada yaşayabileceğini gösteren bir umut devrimiydi. Ama ne yazık ki hala bu güçlü çıkıştan, halklarımızın yan yana birlikte demokratik bir gelecek kurma mücadelesinden ders almayanlar teröristleri; DAİŞ'i, El Nusra'yı hem Avrupa'da, hem Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan'da destekleyerek, korku salmaya çalışıyorlar. Bugün Sur'da, Nusaybin'de, Cizre, Gever ve Silopi'de yaşatılanlar, Terolar köyünde yapılmak istenen aynı zihniyetin ürünüdür. Bu bir kimlik değiştirme operasyonudur. Bu bir torağından, yurdundan etme operasyonudur. Bu insanların kültürünü, yaşam tarzını değiştirme operasyonudur. Ya bana biat edeceksin, ya da bu diyarları terk edeceksin diyen faşizan, sömürgeci ve tetikçi bir zihniyettir. Buna karşı direniyoruz. Her yerde direniyoruz. Bu faşizan, otoriter ve diktatör ve halklara kendi anavatanını yasaklayan zihniyeti kabul etmedik ve etmeyeceğiz. Hep beraber bu direnişi sürdüreceğiz" dedi.

Yakın tarihimize baktığımızda en fazla göçü Alevilerin verdiğini vurgulayan Kışanak şöyle konuştu: "Sosyal ve ekonomik politikalarla, insanları ekonomik nedenlerle göçe zorladılar. Bunun yetmediği yerde katliama başvurdular. Maraş'ta, Sivas'ta ve Gazi'de katliamlar yaptılar. Aleviler yerinden edilmiş en büyük halk kitlesidir" dedi. AKP'nın 'Alevi açılımına' karşı uyanık olmak lazım diyen Kışanak, AKP'nin Alevi sorunu çözme gibi bir projesi be niyetinin olmadığına dikkat çekti. Kışanak'ın konuşmasının ardından geceye katılanlar hep bir ağızdan “Biji Serok Apo”, “Jin, jiyan, azadi” sloganı attı.

Gecede Metin Öztem, Fırat İmirza, Hasan Ali, Zeynep Enhas ile Şengül Pak sahne aldı.