3’üncü Olağan Kongresine hazırlanan Halkların Demokratik Partisi (HDP), 2’nci Genel Konferansı’nı topladı. Ankara Plaza Otel’de davetli 500 delegenin katılımıyla toplanan konferansın şiarı “Güçlü Parti, Kararlı Mücadele” oldu. Konferans salonuna tutuklu bulunan HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ile tutuklu milletvekilleri İdris Baluken, Çağlar Demirel, Selma Irmak, Gülser Yıldırım, Ferhat Encü, Burcu Çelik, Abdullah Zeydan’ın fotoğraflarının bulunduğu “Mutlaka Kazanacağız” pankartı asıldı.
Konferans salonundaki pankartlarla Efrîn direnişi de selamlandı.
Toplantı salonunun dışında polis ablukası da dikkat çekti. Gelen giden herkesin didik didik aranarak alındığı salonun önündeki sivil polis yoğunluğu da fark edildi. DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, HDP bileşeni kurumların temsilcileri, HDP milletvekilleri ve yöneticileri de salondaki yerlerini aldı.
Salonda değişik dillerde direniş şarkıları ve “Lêxin şêrên Efrînê” şarkısı sık sık çalındı.
'NASIL BİR PARTİ VE NASIL BİR YÖNETİM?'
Konferans iki gün sürecek ve siyasal gelişmeler, örgütsel durum, karar tasarıları görüşülecek. Efrîn’e yönelik işgalci saldırı girişimleri de masaya yatırılacak. Ayrıca “Nasıl bir parti ve nasıl bir yönetim?” sorularına cevap aranacak. HDP Konferansta önümüzdeki dönemin yol haritası olarak nitelendirilecek olan bir çalışma programını da netleştirerek, 11 Şubat'ta toplanacak olan Kongreye öneri olarak sunacak.
OLUÇ: İŞARET FİŞEĞİ OLACAĞIZ!
Konferans Divanına Saruhan Oluç, Yurdusev Özsökmenler seçildi. Divan adına konuşan Saruhan Oluç, HDP üzerindeki baskı ve saldırılara dikkat çekerek, “Buna rağmen dik durduk, bizi tasfiye etmeye hedefleyen Erdoğan ve AKP karşısındaki pozisyonumuzu asla değiştirmedik. Demokratik siyasete, halkımıza sahip çıktık ve boyun eğmedik. Bugün burada bulunan arkadaşlarımız ve yoldaşlarımız, dün burada konferanslarını yapan kadın yoldaşlarımız son derece önemli bir iş yapıyorlar” dedi. HDP’nin il, ilçe kongrelerini yaptıklarını, daha sonra yerel konferanslar yaptıklarını belirten Oluç, “Yaptığımız bu çalışmaların sonuçlarını burada değerlendireceğiz. Bu değerlendirmelerden sonuçlar çıkaracağız, burada alacağımız politik kararlar ile birlikte 11 Şubat’taki büyük kongremize gideceğiz. Büyük kongremizle Türkiye muhalefeti açısından, bu baskıları uygulayanlara karşı adeta bir işaret fişeği olacağız” diye konuştu.
KEMALBAY: DİŞE DİŞ MÜCADELEMİZ UMUT OLUYOR
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay da, "Her sabah operasyonlarla baskıyla karşılaştığımız bir dönemde bizim bu kadar güçlü durmamız ve bir araya gelmemiz birilerini şaşırtıyor olmalı. Biz onları yok etmeye çalışıyoruz ama yok olmuyor diye düşünüyorlardır” diyen Kemalbay, bu güçlülüğünün ve ısrarın altında “Halklara verilen ‘başaracağız’ sözü olduğunu” belirterek, “Biz devrimciyiz ve bu halkın birer neferiyiz” diye konuştu. Kemalbay, tutuklu bulunan HDP’lilere teşekkür ederek, “2.5 yıldır dişe diş verdiğimiz bu mücadele umut veriyor” diye konuştu.
Kemalbay, şu değerlendirmeleri yaptı:
"(...) HDP'nin bu duruşuna karşı kötülüğü ve savaşı örgütleyenler var. Aslında zor ve kötü durumda olan bu kötülüğü örgütlemeye çalışan AKP’dir. Onların kurmayları, onların çalışanlarıdır. Ne yapsak da Erdoğan’ın döktüğü incileri toplasak diye akla karayı topluyorlar. Belki onlar da umutlarını bize bağladılar. Bu HDP bir an önce bu despot iktidarı devirse de rahat etsek diye düşünüyorlardır.
'SAVAŞ İYİ Mİ DESELERDİ?'
Efrîn’e yönelik saldırılar meşru ve haklı değil. Kendi geleceğini sağlamaya çalışan bu küçük yerleşim yerlerinden Türkiye yönetimi ne istiyor? Barıştan korkuyorlar. İşte TTB’ye yaptıkları utanmazca saldırı bunun göstergesidir. TTB ne dedi, savaş bir halk sağlığı sorunudur. Peki değil mi, savaştan dolayı 3,5 milyon insan yerlerinden yurtlarından olmadı mı, mülteci olmadı mı? Çocuklar ve kadınlar her gün bu savaşın altında ezilmiyorlar mı? Hipokrat yemini etmiş olanlar savaş iyi bir şey mi diyecek? Bütün Türkiye halkları savaşa hayır diyecek elbette” diye konuştu. Kemalbay, savaşın silah tüccarlarının ve baronlarının çıkarları için yapıldığını belirterek, “Savaş halkları tahakküm altına almak, başka halkların yaşamlarını yağmalamak için yapılır.
‘TÜRKİYE'YE BİZ NEFES ALDIRACAĞIZ'
Türkiye’nin yüz yıllık bir sorunu var bunun adını koymayan ve bunu çözmeyen hiç bir politika halklarımızı iyi bir geleceğe taşıyamaz. Bugün Türkiye uçurumun kenarına gelmiştir ve çok kötü bir yere doğru gitmektedir. HDP olarak biz çözümün partisiyiz. Sorunun çözümü için bir araya gelen Türkiye demokrasi güçlerinin partiyiz. Türkiye nefes aldıracak olan parti bizim partimiz.
HDP Türkiye halkları için alternatif oldu ve bu nedenle bu kadar güçlü. Ama bu kadar saldırıya rağmen tek bir geri adım atmamamız bu nedenledir. O yüzden güçlüyüz ve o yüzden kararlı bir mücadele yürütüyoruz. AKP-Erdoğan iktidarı milli ve yerlicilikle, bu halkı bir deli gömleği içine sokmaya çalışıyor. Kürt düşmanlığı, Aleviliğe yönelik politikalarla, kadınları eve mahkum eden politikalarıyla… Bu politikaya karşı halklar bu gömleği yırtıp atmaya çalışıyor. Ne zaman halklar bu deli gömleğini yırtsa o zaman karşısında 12 Eylül, 28 Şubat’ı ve bugünkü yönetimi buluyor.
'VATAN SEVGİNİZ BU MU?'
AKP yönetimi Efrîn’e yönelik saldırıyı 'vatan sevgisi' diye pazarlıyor. O bombaların üzerine ismini yazdırmak ve onu çocukların üzerine bırakmak vatan sevgisi olabilir mi? Bunların vatan sevgisi, dünya bankası ile girdiği ilişkileridir. Onların bu politikası her gün insanları yoksullaştırmayı ve tarım alanlarının öldürülmesi demektir. Türkiye’de uygulanan politikalar nedeniyle Arnavutluk ve Ermenistan kadar bir alan tarım dışında bırakıldı! Bu mudur vatan sevgisi? Bütün bu politikaların Efrîn saldırısı ile örtülmesine izin vermeyeceğiz.
Bugüne kadar bize koalisyon ve ittifak kötüdür diyenler, bugün oturmuşlar koalisyon pazarlığı yapıyorlar. Buna karşı kendi ittifaklarımızı geliştiriyoruz ve bununla yeni bir Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak yaşamını inşa edeceğiz. Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadele dünya, Türkiye ve Kürdistan halklarının mücadelesinden devralınmıştır, bizim mücadelemiz de bundan sonrasına miras bırakacaktır. Şehadet, ölüm güzellemesi çözüm değil.
'GERÇEKLERİ BASTIRABİLİR AMA YOK EDEMEZSİNİZ!'
Sayın Öcalan ile devlet arasında yapılan görüşme halklara umut oldu. Korktukları ve iktidarlarını kaybedeceklerine yönelik kaygılarına neden olan işte bu adımlar oldu. Gerçekler asla yok edilemez, onları bir süre bastırabilirsiniz ama onlar inatçıdır. Bu ülkede Kürt halkı varsa onları yok sayamazsınız onların taleplerini karşılayarak demokrasi ve barış içinde çözebilirsiniz. Barış politikası halklarla birlikte çözüm bulma politikasıdır. Tecritle cezaeviyle baskıyla şiddetle alınacak yok gidilecek yer kalmamıştır. Zaman bizim zamanımızdır. Bizler de bu mücadeleyi daha da ileri taşımak için 11 Şubat’ta Arena’da güçlü bir kongre gerçekleştireceğiz. Buradan mücadelemize güç veren omuz veren tutuklu yoldaşlarımızı selamlamak istiyorum.”