Diyarbakırda aralarında Milletvekilleri Hatip Dicle, Kemal Aktaş ve Selma Irmakın da bulunduðu 175 Kürt siyasetçinin yargılandıðı davada BDPnin yüzde 40 kadın kotası, 8 Mart ve Newroz etkinlikleri suç sayıldı.
Diyarbakır'da 'KCK' adı altında Milletvekilleri Hatip Dicle, Kemal Aktaş ve Selma Irmak'ın da aralarında bulunduðu 94'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçi hakkında Diyarbakır 6. Aðır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 56'ncı duruşması görülmeye başlandı. Dava dosyası kapsamında 3 Ekim 2011 tarihinde Diyarbakır'da düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp haklarında Diyarbakır 7. Aðır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan ve aralarında DÝHA Editörü Tayip Temel ile Derik Belediye Başkanı Çaðla Demirel'in de bulunduðu 16'sı tutuklu 23 sanıklı dava dosyası avukatların talebi doðrultusunda "KCK Ana davası" ile birleştirilmişti. Sanık sayısı 110'u tutuklu 175'e çıkan davanın duruşmasına 30 sanık raporlu oldukları gerekçesi ile katılmadı. Duruşma öncesi her 'KCK' davasında olduðu gibi Diyarbakır Adliyesi içinde ve bahçesinde yoðun polisiye önlemler alındı. Ýzleyiciler kontrol noktalarındaki aramalar ardından adliyeye alındı. Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoðan tarafından da izlenen duruşmaya çok sayıda sanık yakını katıldı.
YÜZDE 40 KADIN KOTASI SUÇ
Yapılan yoklamanın ardından kapatılan DTP'nin Kadın Komisyonu ve Seçim Komisyonu Üyesi Nihayet Taşdemir ile ilgili delil ikamesi yapıldı. Taşdemir'in delil ikamesinde, 8 Mart çalışması, kadın çalışması gibi katıldıðı etkinliklerin sorulması, yüzde 40 kadın kotasının PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın talimatı ile yapıldıðının iddia edilmesi ve 'suç' olarak isnat edilmesi dikkat çekti. Bu iddiaları kabul etmediðini belirten Taşdemir, hepsinin parti çalışmaları kapsamında olduðunu vurguladı. Taşdemir'in seçim komisyonu olması nedeni ile belediye başkanlarına ilişkin bilgilerinin sorulması da dikkat çekti. Ayrıca ikiz kardeş olan ve önceki duruşmada delil ikamesi yapılan Dirayet Taşdemir ile Nihayet Taşdemir'in görevlerinin mahkeme tarafından karıştırılması dikkat çekti. Taşdemir'in Kürtçe savunma yaparken mikrofonun sürekli kapatılmasına tepki gösteren Avukat Meral Danış Beştaş, müvekkilinin bir dakika konuştuktan sonra hemen mikrofonun kapatıldıðını belirterek, çeviri yaptıklarını ve bunun tam yapılamadıðını kaydetti. Mahkeme başkanı ise herhangi bir tahammülsüzlüðün olmadıðını iddia etti. Beştaş'ın bu tepkisinin ardından mikrofonun kapatılmaması dikkat çekti.
NEWROZA KATILMIŞ OLMASI GEREKÇE
Beştaş savunmasında, Mercek adlı gizli tanıðın tüm konularda uzman olduðunu ve nokta atışları yaptıðını belirterek, böyle bir kişinin olup olmadıðı konusunda net bilgilerin olmadıðını kaydetti. Delil ikamesinde Taşdemir'in newroza katılmasının da yer almasına tepki gösteren Avukat Feride Laçin, "Hala newrozdan yargılanmaların olması acı verici bir durum. Newroz Kürtlerin bayramıdır" dedi. Delil ikamesinde Taşdemir'in evinde bulunan not defterleri soruldu. Taşdemir sadece bir not defterinin kendisine ait olduðunu diðerlerinin kendisine ait olmadıðını belirterek, kendisine ait not defterlerinde herhangi bir suçun olmadıðını söyledi. Taşdemir'in savunmasının ardından avukatı Reyhan Yalçındað Baydemir ise savunmasında, kadın hareketine ilişkin olan herşeyin suç olarak dosyaya konulduðunu belirterek, "Biz böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Kadınlara ilişkin olan herşey hemen örgütsel olarak dosyaya konulmuş. Cinsiyet kotasını ve eş başkanlıðı başlatan ilk partidir" dedi. Delillerin mahkemeye getirilmemesini eleştiren Yalçındað, "Delillerin getirilmemesi halinde bir gerçekliðe ulaşamayız. Mesala not defterlerinin kime ait olduðuna dair herhangi bir araştırma yapılmadı. Daha önce ses kayıtlarına ilişkin yaptıðımız başvurular da dikkate alınmadı. Hiç bir talebimiz yerine getirilmedi" dedi. Gizli tanıkların çelişkili ifadeler verdiðini belirten Yalçındað, "Mercek adlı gizli tanık Taşdemir'in Türkiye yürütmesinde olduðunu, Papatya DÖKH'te olduðunu, başka bir tanık ise Ýstanbul'da ilde görevli olduðunu söyledi. hepsini kabul etsek bile bunların hepsini nasıl yapabilir" dedi.
YARGILANAN TUTSAKLAR AÇLIK GREVÝNDE
Kürdistan Federe Bölgesi'ne gitmenin direk "örgüt kamplarına" gitmek anlamına getirildiðini belirten Yalçındað, "O zaman bu sınırları Kürtlere kapatın" dedi. Yapılan yasal deðişikliklerin Kürt muhaliflerinin tahliye edilmesi yönünde kararların aldırmadıðına dikkat çeken Yalçındað, "Müvekkilim açlık grevinde ve daha çok sayıda müvekkilim açlık grevinde. Açlık grevlerinin 20. günündeler. Bir tek bedenleri var ellerinde bunu da açlıða yatırmışlar. Artık bu durum SOS veriyor. Eðer bu kişilere bir şey olursa tarih karşısında herkesin bir sorumluluðu vardır" dedi. Yalçındað'ın konuşmasının ardından mahkeme ara verdi.