Kayıp yakınlarından miting yasaðına tepki

Kayıp yakınlarından miting yasaðına tepki

ÝHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediði oturma eyleminde konuşan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 2009’dan bu yana 166 kez toplantı ve gösterilen yasaklandıðını açıklayarak, “Buradan yeniden çaðrı yapıyoruz. Daha miting saatine epey zaman var, hiçbir şey için geç deðil, bu yasaða bir son verin. Gelin bu eski yöntemlerinizden vazgeçin. Halkın haklı talepleri önündeki engelleri kaldırın” dedi.

ÝHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun failleri yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediði oturma eylemi 179’uncu haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Oturma eylemine ÝHD üye ve yöneticileri, MEYA-DER, Barış Anneleri Ýnisiyatifi üyeleri, KESK’e baðlı sendikaların temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı.

Kayıpların ve faili meçhullere kurban gidenlerin fotoðraflarının taşındıðı eylemde, ÝHD tarafından hazırlanan ve üzerinde 125 kaybın fotoðrafı ile “Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar, bir daha geri dönmediler: KAYIPLARIMIZ!” yazılı büyük bir pankart açıldı.

Oturma eylemi öncesi konuşan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, yıllardır bu alanda kayıpları aradıklarını ve aramaya devam edeceklerini belirterek, ancak bugüne kadar hiçbir kaybın akıbetinin ortaya çıkarılmadıðını söyledi. Bilici, tüm bunlara raðmen kayıplar bulununcaya ve failler yargılanıncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi.

3 YILDA 166 TOPLANTI VE GÖSTERÝ YASAKLANDI

Bugün Diyarbakır’da BDP ve DTK tarafından yapılacak olan mitingin yasaklanmasına deðinen Bilici, bu yasaklamanın antidemokratik bir uygulama olduðunu söyledi. 2009 yılından bu yana AKP hükümetinin bir konsept çerçevesinde demokratik eylem ve etkinlikleri yasakladıðını kaydeden Bilici, “2009 yılından bu yana siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, çeşitli kurumların yapmak istediði eylem ve etkinlikler ya yasaklanmıştır, ya da bu eylemlere müdahale edilmiştir. 2009 yılından bu yana 1024 toplumsal gösteriye orantısız bir şekilde müdahale edilmiştir. 166 tane etkinlik ve gösteri yasaklanmıştır. Bu yasaklamalar, bu ülkede demokrasinin, insan haklarının, hukukun olmadıðı anlamına geliyor. Bu ülkeyi yönetenler ülkeyi, baskıyla, inkarla, yasaklamalarla yönetmeye çalışıyor” dedi.

BU ZÝHNÝYET ÝFLAS ETMÝŞTÝR

BDP ve DTK’nin yapacaðı meşru mitinge bu kadar pervasızca, bu kadar hukuk dışı yaklaşmanın anlamsız olduðunu ifade eden Bilici, “Bu mitingi yapmak isteyenler, masumane bir şekilde; ‘biz demokratik taleplerimizi dile getirmek istiyoruz, biz bu ülkede barışın egemen kılınmasını istiyoruz’ diyor. Bunlar haklı taleplerdir çünkü, bir yılı aşkın süredir Ýmralı’da bir tecrit uygulanıyor. Demokratik yol ve yöntemler tıkanmıştır, müzakereler tıkanmıştır. Bunların önünü açmak için, bu ülkede daha fazla kan dökülmesin diye, ülkede hak hukuk egemen olsun diye, bu ülkede analar aðlamasın diye en meşru talep olan demokratik yol ve yöntemle mitingi yapılmak isteniyor. Ama maalesef zihniyet deðişmiyor. Eski zihniyet halen egemendir bu ülkede. Ve bu zihniyet bu ülkeye demokrasi getirmez, bu ülkeye, insan haklarını, hukuku, barışı getirmez. Bu zihniyet iflas etmiştir” diye konuştu.

BASKI VE YASAKLAMALARLA ÜLKE YÖNETÝLEMEZ

Diyarbakır Valisi ve Ýçişleri Bakanı’na çaðrıda bulunan Bilici, şunları söyledi: “Buradan yeniden çaðrı yapıyoruz. Daha miting saatine epey zaman var, hiçbir şey için geç deðil, bu yasaða bir son verin. Gelin bu eski yöntemlerinizden vazgeçin. Demokratik yol ve yöntemlerden başka bu sorunları çözme yöntemi yoktur. Özellikle Diyarbakır Valisi’ne çaðrımızdır; bu şekilde bu kent yönetilemez. Başbakan’a çaðrımızdır; bu şekilde bu ülke yönetilemez. Geçmiştekiler yönetemedi, siz de yönetemiyorsunuz. Çünkü baskıyla, yasaklamalarla, siyasi tutuklamalarla, askeri operasyonlarla bir ülke yönetilemez. Biz insan hakları savunucuları olarak çok kaygılıyız. Bugün bu kentte hiç kimsenin burnu kanamamalıdır, hiç kimse gözaltına alınmamalıdır. Aksi bir şey olursa bunun sorumlusu Vali’dir, Ýçişleri Bakanı’dır, Emniyet Müdürü’dür. Buradan çaðrımızdır; AKP’nin milletvekilleri buradalar, gitsinler valiyle emniyetle görüşsünler, ‘biz bu yasaklamalarınıza izin vermeyiz, bu hukuk dışı bir yöntemdir’ desinler. Bunu yapmazsanız siz de buna ortaksınız. Geçmişte toplantı ve gösteriler yasaklandıðı için insanlar yaşamından oldular. Bu gösterilerde halka işkence yapılmıştır, orantısız güç kullanılmıştır. Birçok insan tutuklanmıştır. Bir an önce bunlardan vazgeçin. Halkın haklı talepleri önündeki engelleri kaldırın.”

GÖZALTINDA KAYBEDÝLEN AYATO’NUN HÝKAYES݅

Bilici’nin konuşmasının ardından ÝHD Kayıplar ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Necibe Güneş Perinçek, 9 Şubat 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan Ýlçesi’nde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Muhterem Ayato’nun kaybediliş hikayesini anlattı. Perinçek, Ayato’nun Silvan Ýlçesi’nden Yayık Köyü’ne giderken askerler tarafından araçtan indirilerek, Silvan Jandarma Komutanlıðı’na oradan da Diyarbakır Ýl Jandarma Komutanlıðı’na götürüldüðünü belirterek, onu gözaltında görenlerin olmasına raðmen ailenin tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldıðını söyledi.

Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eylemi yaparak eylemlerine son verdi.