ÝHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın sloganıyla düzenlenen oturma eyleminin 200üncüsü gerçekleştirildi. 200 haftayı geride bırakan kayıp yakınlarına bu hafta yoðun destek gelirken, 200üncü hafta da yine bir kaybın hikayesi anlatılarak, akıbetinin ortaya çıkarılması istendi.
ÝHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın sloganıyla her hafta düzenlediði oturma eylemi 200üncü kez gerçekleştirildi. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen ve kaybedilen yakınlarının fotoðraflarını taşıyan kayıp yakınlarının oturma eylemine, ÝHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, BDP, Barış Anneleri Ýnisiyatifi, MEYA-DER, TUHAD-FED, ESP ve KESKe baðlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi. 200 haftadır kayıplarının akıbetini soran kayıp yakınlarına Diyarbakırlıların yoðun bir katılımla destek verdiði görüldü. Oturma eyleminde üzerinde kayıp fotoðraflarının bulunduðu büyük pankartın yanı sıra, Kayıplar Bulunsun, Failler Yarglansın ve Kaybedenler Kaybedecek yazılı pankartlar açıldı.
Oturma eylemi öncesi bir konuşma yapan ÝHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam Ýnceören, kayıpların bulunup, faillerinin yargılanarak cezalandırılmaları için kayıp yakınları ile birlikte tam 200 haftadır seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirterek, ancak tüm çabalarına raðmen hükümetin bu sese yanıt vermediðini söyledi.
90 yıllarda devletin görevlileri tarafından gözaltına alınıp kaybettirilen binlerce insandan yaklaşık 20 yıldır haber alınamadıðını kaydeden Ýnceören, Kayıp yakınları her kapı açıldıðında kayıplarının geldiði umuduyla kapıyı açmakta çocukları hala babalarının bir gün geleceðinin umudunu taşımaktadırlar. Bu ise hayatı adeta çekilmez kılmaktadır. Kayıpların akıbetleri kayıp yakınlarının bu durumuna son vermek için bulunmalıdır. Bu acıyı dindirmek insanların bayramlarda ziyaret edecekleri bir mezarlarının olması için kayıpların bulunması gerekmektedir dedi.
ÝŞLENEN CÝNAYETLER DEVLET POLÝTÝKASIYDI
Gözaltında kaybettirilen insanların gözaltına alınması sırasında çok sayıda görgü tanıðının anlatımının bulunduðunu ve dönemin yetkili isimlerinin bu anlatımlarda yer aldıðını vurgulayan Ýnceören, Ancak buna raðmen devlet erkini kullanan kişiler bu isimlerin yargı önüne çıkarılmasına engel olmaktadırlar. Çünkü 90 yıllarda işlenen tüm cinayetler belli bir devlet politikasının sonucunda işlenmiş cinayetler olduðunu artık herkesin kabul ettiði bir realitedir. Devletin Kürt sorununa bulduðu çözümün bir sonucu olarak devlet görevlileri tarafından binlerce insan öldürülmesi sonucunu doðuran bu politikaların artık kamuoyuna açıklanması, benzer süreçlerin tekrardan yaşanmamsı için hayati önem taşımamaktadır. Bu nedenle binlerce insanın devlet görevlilerince vahşice katledildiði karanlık dönemle topyekun yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve devletin kayıp yakınlarından özür dilemesi gerekmektedir diye konuştu.
DOSYALAR ZAMAN AŞIMINA UÐRAYABÝLÝR
90 yıllarda sistematik bir şekilde devlet görevlilerince binlerce insanın vahşice katledilmesi insanlıða karşı işlenmiş bir suçtur diyen Ýnceören, şöyle devam etti: Bu nedenle ceza zamanaşımına uðrayamaz. Ancak Devlet geleneðine ve pratiðine baktıðımız zaman bu cinayetlerinin üstünün örtülmesinin en kolay yolu zaman aşımı gerekçe gösterilerek dosyaların kapatılmasıdır. 20 yıllık zaman aşımı, 2013 ve 2014 itibari ile dolmaktadır. 20 yıllık zaman aşımı dolup birkaç hakimin yorumuna bırakılmayacak kadar önemli olan bu cinayetlerin, insanlık suçunun bir an önce açıða çıkarılması gerekmektedir. Bunun için devletin arşivlerini açmasını istiyoruz. Darbeler ile ilgili yürütülen bazı soruşturmalarda bölgede işlenen cinayetlerle ilgili elde edilen deliller neden kamuoyu ile paylaşılmıyor, Ergenekon sanıklarına burada işledikleri cinayetler ile ilgili neden hesap sorulmuyor merak ediyoruz. Ve soruyoruz; acaba Kürtlere karşı işlenen suçlar kendisini hukuk devleti olarak nitelendiren T.C devleti için bir anlam ifade etmiyor mu? Zaman aşımı dolmadan tüm faillerin yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz.
TOPLU MEZAR GERÇEÐÝYLE YÜZLEŞÝN
90 yıllarda gözaltına alınıp katledilen binlerce insanın bölgede bulunan toplu mezarlarda olduðunu bildiklerini sözlerine ekleyen Ýnceören, Zira Ýnsan Hakları Derneði Diyarbakır Şubesinin girişimleriyle Kulpun Baðcılar köyünde, Kulpun Alacaköyünde, Licede, Batmanda ve bölgenin diðer yerlerinde açılan toplu mezarlardan bunu anlamaktayız. Bu nedenle devletin artık toplu mezar gerçeði ile yüzleşmesi gerekmektedir. Toplu mezarların tamamının usulüne uygun açılarak kayıplarının tamamının bulunmasını istiyoruz. Toplu mezarlar açılmadan, kayıplar bulunmadan, failler yargılanmadan, geçmişle yüzleşilmeden, toplumsal barışın tesisi mümkün deðildir dedi.
HAYVANLARINI ARAMAYA ÇIKTI, BÝR DAHA HABER ALINAMADI
Ýnceörenin konuşmasının ardından ÝHD Kayıp Komisyonu Üyesi Necibe, Güneş Perinçek, 14 Eylül 1999 tarihinde Diyarbakırın Kulp Ýlçesinde kaybolan hayvanlarını aramaya çıktıðı sırada askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Aydın Esmerin kaybediliş hikayesini anlattı. Perinçek, görgü tanıklarının anlatımlarına ve ailenin tüm resmi makamlara başvurmasına raðmen Esmerden bir daha haber alınamadıðını söyledi.
KAYIPLARIMIZI ARAMAYA, FAÝLLERÝNÝ SORMAYA DEVAM EDECEÐÝZ
Konuşmaların ardından kayıp yakınları oturma eylemine geçti. Oturma eylemi sırasında kayıp yakınları adına katledilen Ali ve Mehmet Tekdað kardeşlerin ablası Ýffet Mutaş, duygulu bir konuşma yaptı. 200 haftadır bu alanda oturduklarını belirten Mutaş, bu süre içerisinde yaðmur demeden, kar demeden, soðuk demeden bu eylemi sürdürmeye devam ettiklerini söyledi. Annelerin yüreðinin yandıðını ifade eden Mutaş, güçleri olduðu sürece, damarlarında kan dolaştıðı sürece kayıplarını aramaya devam edeceklerini dile getirdi.
Tüm bu yaşananlara raðmen, devletin halka zulüm etmeye devam ettiðini kaydeden Mutaş, şunları söyledi: Benim kardeşlerim bitti, kardeşlerim kalmadı artık. Ama onlar gitti diye peşlerini bırakmayacaðım, onları aramaya, faillerini sormaya devam edeceðim. Başbakan Erdoðan kulaklarını açıp bizi iyi dinlesin; yaptıklarının bir sonu yoktur, gittiði yol, yol deðildir. Tüm bu yaşananlara raðmen bizler halen barış, barış, barış diyoruz. Ama sanki kulaklarını tıkamış, duymuyor bizi. Artık cenazelerimizi kaldırmaya dahi izin vermiyorlar. Gazlarla saldırıp cenazelerimizi defnetmemizi engelliyorlar. Ama bu şekilde bir yere varmayacaklarını görmeleri lazım artık.
Kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eyleminin ardından eylemlerini son verdi.