Kayıp yakınlarının eyleminde kadına yönelik şiddete dikkat çekildi

Kayıp yakınlarının eyleminde kadına yönelik şiddete dikkat çekildi

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemi 250’inci haftasını geride bıraktı. Bu haftaki oturma eyleminde 1995 yılında Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde gözaltına alınarak kaybedilen Kerevan İrmez’in akıbeti soruldu. Oturma eyleminde ayrıca kadına yönelik şiddet olaylarına dikkat çekilerek, yargının cezasızlık politikasının şiddeti artırdığı vurgulandı. Batman ve Cizre’de de kayıp yakınları eylemdeydi.

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 250’inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti.

turma eylemine İHD üye ve yöneticilerinin yanısıra, İHD Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı.

“Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar ve bir daha geri dönmediler” yazılı pankartın açıldığı ve kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde ilk olarak konuşan İHD Amed Şube Yöneticisi Av. Rehşan Bataray Saman, İHD olarak bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü vesilesiyle kadınlara yönelik şiddet raporunu açıkladıklarını hatırlatarak, “Maalesef kadınlar her alanda mağdur edilmeye ve şiddete maruz kalmaya devam ediyorlar. Bu alanda da oturanlara baktığımızda yine en çok kadınlar olduğunu görüyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz ki, savaşın en büyük mağduru kadınlar ve çocuklardır” diye konuştu.

Üç gün önce 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olduğunu hatırlatan Saman, “Son günlerde özellikle katledilen çocuklara yönelik dosyalar gündemde. Uğur Kaymaz, Mehmet Uytun, Ceylan Önkol ve daha birçok çocuk bu savaş döneminde mağdur oldular ve mağdur olmaya devam ediyorlar. Nasıl ki, kadına yönelik şiddette yargının cezasızlık politikası etkili oluyorsa, çocuklara yönelik ihlallerde de maalesef güvenlik güçlerinin yargı organlarınca korunması çocukların ölümünün devam etmesine neden oluyor” dedi.

 ‘O DÖNEMDE YAŞANANLAR AÇIĞA ÇIKMAZSA GERÇEKLE YÜZLEŞME OLMAZ’ 

Yine kayıpların bulunmaması ve faillerin yargılanmamasının da yargı organlarının içinde bulunduğu olumsuz durumun göstergesi olduğunu kaydeden Saman, şöyle devam etti: “Son dönemde bazı faili meçhul dosyaların açıldığı söyleniyor. Oysaki, yargı mercileri ve hükümet, bazı askeri komutanları yargıladığını iddia ederek, işin içinden çıkmaya çalışmaktadırlar. Bu yargı süreci, sadece savcıların inisiyatif alarak yürüteceği bir süreç değildir. Siyasal iktidarın bu konuda irade göstererek, ciddiyetle yaklaşarak elinde var olan bilgi ve belgeleri savcılara ulaştırmalıdır. Bazı savcılar yürüttükleri soruşturmalara ilişkin devletten bilgi talebinde bulunduğunda bu talepleri yerine getirilmemektedir. Şunu çok iyi biliyoruz ki, devlet arşivlerini açarsa bu konularda çok ilerleme sağlanacaktır. Yine bu tespit edilemeyen sorumlular dışında devletin yüksek organlarında yer alan sorumlular var. O dönemde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı yapan, bu olayların içerisinde bire bir yer alan devlet yetkilileri var. Ve bunlar şimdi çok rahat bir şekilde evlerinde oturuyorlar. Bunlarla ilgili yargı süreci başlaması için hükümetin irade göstermesi çok önemli. Bunlar yargılanmadan bu olaylar tamamen açığa çıkmaz ve gerçek bir yüzleşme gerçekleşmez.”

18 YIL ÖNCE KAYBEDİLEN KEREVAN İRMEZ’İN HİKAYESİ ANLATILDI

Av. Saman’ın ardından İHD Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Av. Gamze Yalçın, 15 Ekim 1995 tarihinde Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde gözaltına alınarak kaybedilen Kerevan İrmez’in kaybediliş hikayesini anlattı.

Ailenin Beyanlarına göre Kerevan İrmez’in cezaevinden tahliye olduktan birkaç gün sonra evlerine özel harekât timleri ve sivil polisler tarafından baskın düzenlendiğini ve 35 yaşındaki İrmez’in tüm ailenin gözü önünde alınıp götürüldüğünü aktaran Yalçın, “Görgü tanıkları, İrmez’in Silopi’ye bağlı Bêspin Köyü’nde bulunan jandarma karakoluna götürüldüğüne tanık olurlar. Kerevan’ın ailesi olaydan hemen sonra Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruda bulunur, ancak emniyet yetkilileri böyle bir kişiyi gözaltına almadıklarını söylerler. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kasrik Boğazı civarında başı kesik bir ceset bulunur. Bulunan cesedin üzerinde çok ağır işkence izlerine rastlanır. Ceset Kerevan İrmez’e ait olabileceği düşünülerek, aileye haber verilir. İrmez’in ailesi olay yerine gider ancak cesedin Kerevan İrmez’e ait olmadığı anlaşılır. Kerevan İrmez den o tarihten itibaren bir daha haber alınamaz” dedi.

Hikayenin ardından kayıp yakınları 18 yıl önce güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Kerevan İrmez anısına beş dakikalık oturma eylemi yaptı. Oturma eylemi sırasında kısa bir konuşma yapan kayıp yakınlarından Hayriye Ana, kayıplarının sorumlularına lanet ettiklerini belirterek, kadına yönelik şiddetin sorumlularını da kınadığını söyledi.

BATMAN'DAKİ KAYIP YAKINLARI GÜLİSTAN CADDESİ'NDE EYLEMDEYDİ

Batman’da da İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları her hafta "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediği oturma eylemi Gülistan Caddesi'nde devam etti.

Kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin resimlerinin bulunduğu "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankartın açıldığı eyleme, çok sayıda kayıp yakını, İHD üye ve yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi, BDP, MEYA-DER, KURDÎ-DER, STK temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.

İlk konuşmayı yapan İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da annelerle birlikte eylem alanlarında olacaklarını söyledi. 25 Kasım'a dikkat çeken Künteş, "Dünyada kadına karşı yapılan tüm şiddetleri, katliamları kınıyoruz. Halen dünyanın birçok ülkesinde kadınlar öldürülüyor. Şiddet uygulanıyor, tecavüze uğranıyorlar. Kadınlar her türlü baskı ve şiddeti görüyor. Kadına yapılan bütün uygulamaları şiddetle kınıyoruz" diye konuştu. 

İHD Batman Şube Yöneticisi İlyas Ekinci ise, devletin faili meçhul ve kayıpları bir an önce ortaya çıkararak bu "ayıptan" kurtulması gerektiğini söyledi. Son siyasal sürece dikkat çekerek henüz Kürt halkının hiçbir talebinin kabul etmediğine işaret eden Ekinci, "Diyarbakır'da her şey tamam her şey toz-pembe gösteriliyor fakat Ankara'ya gidilince ‘tek dil, tek millet, tek bayrak'tan başka cümle ağızlarından çıkmıyor. Yakılan ve boşaltılan binlerce köyün, göç eden milyonlarca insanın, binlerce faili meçhul cinayet ve kayıpların çözümüne yönelik hiçbir hususa değinmeyeceksiniz. Yıllardır gözyaşı döken ve çocuklarının hiç değilse bir mezar taşının olmasını isteyen acılı anaların bu ıstırabını görmezden geleceksiniz. Bu nasıl 'Tarihi' buluşmadır? Aslında 'Bu ne lahana turşusu bu ne perhiz' demek lazımdır" dedi. 

Açıklama oturma eyleminin ardından sona erdi.

DAYİKÊN ŞEMİYÊ’DE ÖMER GÜVEN’İN HİKAYESİ ANLATILDI

Kaybedilen ve cinayetlerle katledilen yakınlarının akıbetini soran Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), "Kayıplar bulunsun, failleri yakalansın" sloganıyla Cizre Anadolu Lisesi önünde 250'inci kez bir araya geldi.

Kayıp yakınları her hafta olduğu gibi bu hafta da kaybedilen ve faili meçhul cinayete kurban giden yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. İHD ve MEYA-DER yöneticilerinin de destek verdiği eylemde, bu hafta 1993 yılında Cizre'de JİTEM elemanları tarafından infaz edilen Ömer Güven'in hikayesi anlatıldı.

Eşi Ayşe Güven tarafından anlatılan olayda, eşinin Şırnak'taki işine gitmek üzere sabah erkenden evden çıktığını belirterek, "Akşam eve gelmedi. Ertesi sabah sorduğumuzda eşim ve Cemal Öztürk isimli bir arkadaşı ile birlikte öldürüldükten sonra arabası ile birlikte yakıldığını öğrendik. Suçsuz sebepsiz eşimi öldürdüler, karnımda bebeğim vardı. Eşim katledildikten 7 ay sonra çocuğum dünyaya geldi. Şimdi kızım üniversite okuyor. Eşimin katili belli olmasına rağmen halen bulunamıyor" dedi.
Eyleme katılan ve yakınları ya katledilen ya da kaybedilen diğer kadınların hikayelerinin kendisininkinden farksız olmadığını belirten Güven, "Hepimizin ortak noktası Kürt olmaktır. Başkada bir suçumuz yoktu. Kürt halkına bu vahşeti yaşatanlardan hesap sorulsun artık. Uğradığımız zulümden kurtulalım artık" dedi.

Güven’in ardından söz alan İHD temsilcisi Yusuf Vesek, faili meçhul cinayetlerin bir an önce araştırılması çağrısında bulunarak, "Faili meçhul cinayetlerin failleri yargılansın. Kaybedilen bedenlerin kemikleri bulunup ailelerine teslim edilsin. O zaman bu insanlar bir nebzede olsa sevinecektir. Failler bulunup yargılandığında Türkiye devleti de bu ayıptan kurtulacaktır" diye kaydetti.

Etkinlik oturma eyleminin ardından sona erdi.