Kayıp yakınları 4 merkezde eylemdeydi
Kayıp yakınları 4 merkezde eylemdeydi
Kayıp yakınları 4 merkezde eylemdeydi
Kayıp yakınları, Amed, Cizre, Hakkari ve Batman’da eylemdeydi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganları ile düzenlenen eylemlerde kayıpların akibeti soruldu.
AMED
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 306’ncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi.
Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Mezopotamyada Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Şırnak İli Cizre İlçesi Dirsekli Köyü Züra Mezrası’nda, itirafçılarında aralarında bulunduğu silahlı bir grup tarafından evinden alınarak kaçırılan ve kaybedilen Mehmet Acar’ın akıbeti soruldu.
Eylem öncesi bir konuşma yapan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şube Başkanı Raci Bilici, 306. haftasını geride bıraktıkları kayıp yakınları oturma eylemlerinin sonuç alıncaya kadar devam edeceğini belirtti. Bilici, gerçekleştirdikleri oturma eylemlerinin amacını, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması ve onurlu bir barışın tesis edilmesine katkıda bulunmak olarak açıkladı. Türkiye’de ki siyasal iktidarların ‘Kürdistan’daki kayıp olayları ile açığa çıkan vahşeti birbirine devrederek aydınlatmadığını ifade eden Bilici, zamanaşımını yöntemine devreye koyduklarını, kayıp olayları ve ‘faili meçhul’ cinayetlerde adı geçen katillerin de bu şekilde korunduğunun altını çizdi. Bilici “Ama şunu çok iyi bilsinler ki, yüz yıl da geçse o dosyaları o raflardan indireceğiz ve katilleri yargı önüne çıkaracağız. Sizin geçmişle yüzleşmenizi sağlayacağız” diye konuştu.
Türkiye’nin geçmişi katliamlarla anılan bir ülke olduğunu belirten Bilici, katliamları yargılayan, üzerine gidip aydınlatmaya çalışan insanların yasakçı bir zihniyetle engellediğine değindi. Bilici, Maraş katliamında yaşamını yitiren insanların anılması ile ilgili yapılmak istenen anma etkinliğinin valilikçe yasaklanmasını eleştirerek, “Meşru, demokratik ve insanların eylemlerinin önüne geçmeye kimsenin hakkı yoktur ve buna gücüde yetmez.
Çünkü bilincimiz, yüreğimiz Maraş’ta atıyor. Orada yaşanan katliamın hesabını bizler soracağız” diye konuştu.
19 Aralık 2000 tarihinde ‘Hayata Dönüş’ adı verilen cezaevleri katliamının yıl dönümü olduğunu hatırlatan Bilici, Türkiye’de cezaevlerinde geçmişten bu yana katliamların yapıldığını, insanlığa karşı suçların işlendiğini belirtti. 19 Aralık’ta faşist, ırkçı, milliyetçi güçlerin devletin organizasyonuyla 30 insanın katlettiğini ifade eden Bilici, yaşamını yitiren insanları anarak cezaevindeki katliamlar ve ihlallerle mücadele edeceklerini söyledi. Bilici son olarak cezaevlerindeki siyasi mahpusların serbest bırakılmasını isteyerek, toplumsal barışa katkı sunulması çağrısında bulundu.
Bilici’nin konuşması ardından İHD Amed Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman, 1994 yılında Şırnak İli Cizre İlçesi Dirsekli Köyü Züra Mezrası’nda, itirafçılarında aralarında bulunduğu silahlı bir grup tarafından evinden alınarak kaçırılan ve kaybedilen Mehmet Acar’ın hikayesini anlattı. Kocaman şunları kaydetti: “Mehmet Acar, yedi çocuğuyla birlikte Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Dirsekli Köyü Züra Mezrasında yaşıyordu. Zorla kaybedilmeden 3 yıl önce tutuklanmış ve Diyarbakır Cezaevi’nde 7 ay kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Ancak sık sık tehdit ediliyordu. Bu nedenle bir dönem eşini ve küçük çocuklarını da yanına alarak Bursa'ya gitti. Bir süre burada geçici tarım işçiliği yaptıktan sonra, ailesi ile birlikte tekrar köyüne döndü.
1994 yılının Şubat ayında, Bedran ve Hakim olarak tanınan itirafçı ve yanlarında bulunan sivil giyimli, telsizli iki-üç kişi köye gelip Mehmet Acar’ı gözaltına aldı. Mehmet Acar iki gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılmaması üzerine ailesi, kendileriyle aynı aşiretten olan korucubaşı Osman Demir’den yardım istedi. Osman Demir, oğlunu Mehmet Acar’ı sorması için ilçe jandarma komutanlığına gönderdi ve Mehmet Acar serbest bırakıldı.
Eve dönen Mehmet Acar eşine "Beni yine alacaklar. Araya girenler olduğu için bıraktılar ama yine alacaklar ve kaybedecekler" dedi. Serbest kaldıktan iki gün sonra aynı şahıslar tekrar köye Mehmet Acar’ı almaya geldi. Mehmet Acar, olaya tanıklık etmesi için kardeşini çağırdı. Kardeşi Reşit Acar, oraya gittiğinde Hakim Güven arabanın içinde oturuyordu. Bedran kod adlı Adem Yakin Mehmet Acar’ı zorla arabaya bindirdi. Yakınlarına Mehmet Acar’ın ifadesini alıp serbest bırakacağız denildi. Reşit Acar, ağabeyi ile gitmek istedi ama izin verilmedi.
O günden sonra Mehmet Acar'dan bir daha haber alınamadı. Bunun üzerine Mehmet Acar’ın ailesi tekrar korucu başı Osman Demir’den yardım istedi. Osman Demir, Mehmet Acar’ın durumunu sorması için oğlunu yeniden ilçe jandarmaya gönderdi. Ancak ilçe jandarmadan görevliler Mehmet Acar’ı gözaltına alıp serbest bıraktıktan sonra bir daha görmediklerini ve kendilerinin yeniden gözaltına alınmasına ilişkin bir talimatları olmadığını söyledi. Acar ailesi Mehmet Acar’ı aramaya devam etti. Bu aramalar sırasında birçok defa “aramayın, evinizde oturun yoksa aynı şey sizin de başınıza gelir,” şeklinde tehdit edildiler. Acar ailesi 2009 yılında Cizre Cumhuriyet Savcılığına başvurarak, olayla ilgili tanıkların adını verdi ve Mehmet Acar'ın zorla kaybedilmesiyle ilgili olduğunu düşündükleri Cemal Temizöz ve Abdülhakim Güven'in yargılanmalarını talep etti. Savcılığın 2009/430 dosya numarasına dahil ettiği soruşturma hala devam ediyor.”
Yapılan konuşmaların ardından Acar ve tüm kayıplar anısına 5 dakika oturma eylemi yapıldı.
CİZRE
Şırnak'ın Cizre ilçesinde, 90'lı yıllarda gözaltına alındıktan sonra katledilen ve kaybedilenlerin akıbetinin aydınlatılması amacıyla her hafta eylem yapan Dayîkên Şemîyê (Cumartesi Anneleri), eylemlerinin 314'ncü haftasında yine Sonat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıp yakınlarının eylemine, DBP, HDP, İHD, MEYA-DER yöneticileri, Şırnak Barosu Kadın Komisyonu üyeleri ile Cizre Belediye Eş Başkanı Kadir Kunur destek verdi. Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, bu hafta
3 yıl arayla JİTEM elemanları tarafından kaybedilen Ramazan Bilir ve İlhan Bilir kardeşlerin akıbetleri soruldu. Eylemde konuşan Ramazan Bilir'in eşi Güle Bilir, kayını İlhan Bilir'in 1992 yılında evden ayrıldıktan sonra beyaz bir arabayla götürüldüğünü ve bir daha kendisinden haber alamadıklarını belirterek, "Aradan geçen 3 yıldan (1995) sonra eşim benzer bir şekilde evden bahanelerle alındı. Yıllar geçmesine rağmen hiçbirinden haber alamadık. Kemiklerini bulamadık kemiklerimizi istiyoruz. Bizler burada hakkımızı arıyoruz. Adalet yerini buluncaya kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz" dedi.
Daha sonra açıklama yapan İHD üyesi Abdulkerim Pusat ise, ailelerin çığlık ve feryatlarının adaletten yana olduğunu ifade ederek, devlet yetkililerine seslenen ailelerin ortak talep ve isteklerinin adalet olduğuna dikkat çekti. İşlenen cinayetlerin sorumlularının belli olduğunu söyleyen Pusat, şunları aktardı: "Mete Sayan, Cemal Temizöz, Levent Ersöz gibi isimler bu kayıpların sorumlusudur. Bugün dışarıda ellerini sallayarak gezen bu isimlerin işledikleri cinayetlere devlet kulakları tıkamış gözlerini yummuştur. Cizre'de iyi tanınan Cemal Temizöz temiz değildir. Bu halkın nazarında ve vicdanında kirli bir şahıstır. Katildir bunca insanın kaybedilmesinden sorumlu isimlerden biridir. Hükümete çağrımız adaletin sağlanmasıdır."
Son olarak söz alan Şırnak Barosu Kadın Komisyonu üyesi avukat İlknur Yokuş Tanış, ülkede halen "faili meçhul" cinayetlerin devam ettiğini belirterek, "Her gün çocuklarımız ve gençlerimiz öldürülüyor. Bu öldürülen insanlar güvenlik güçleri tarafından vurulmalarına rağmen her hangi bir yargılanma yapılmıyor. Açık olan failleri ispatlanan olaylar dahi delilleri karartılarak failleri aklanılıyor" dedi.
Yapılan konuşmaların ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleşti.
Eylemin ardından 90'lı yıllarda çıkan çatışmalarda yaşamlarını yitiren ve kimlik bilgileri yeni açıklanan PKK'li Selami Alayanak (Tirej) ile Yusuf Aydın (Eriş) içih Cudi Mahallesi'nde kurulan taziyeyi ziyaret etti.
BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, 306. kez "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla Atatürk Parkı'nda bir araya geldi. İHD Batman Şube Yöneticisi Feyzi Saral, Kürt sorunun çözülmemesinde kaynaklı binlerce insanın kaybedildiğini ve katledildiğini belirterek, Türk Devletinin 20 yıldır tek bir adım atmadığını söyledi. Saral, AKP hükümetinin çözüm sürecini iyi değerlendirmesi gerektiğini ve Kürt halkının talepleri doğrultusunda adım atması gerektiğini söyledi. Saral, Urmiye Cezaevi'nde devam eden açlık grevine de değinerek insani hakların tanınması gerektiğini söyledi.
HAKKARİ
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde İHD temsilcileri ile kayıp yakınları "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 38'inci kez Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. 1994 yılında katledilen Casım Çelik ve kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan İHD Temsilcisi Muhyettin Ünal, Urmiye Cezaevi'nde 31'inci gününe giren açlık grevleri için duyarlılık çağrısında bulundu.
Ardından 24 Temmuz 1994 tarihinde Şemdinli'ye bağlı Ortaklar (Bêsosîn) köyünün Ormancık (Bêgalte) mezrasında askerler tarafından katledilen Casım Çelik'in hikayesi anlatıldı. Babasının hikayesini anlatan oğlu Azad Çelik, olay günü koy meydanında toplatılan erkeklerin çırılçıplak soyularak dövüldüğünü söyledi. Çelik, o gün köy meydanında toplanmayı reddeden Kerem İnan isimli yurttaşın herkesin gözü önünde 18 kurşun sıkılarak katledildiğini dile getirdi.
Aynı gün hastaneden dönen babasının 5 arkadaşıyla birlikte köye 10 kilometre uzaklıkta olan Xepûşt yaylasında askerlerce durdurulduğunu belirten Çelik, işkenceden geçirilen babası 6 kişi ile olayın tanığı olan Aşur Seçkin isimli çobanın askerlerce taranarak katledildiğini söyledi. "Babam ve yanındaki 5 arkadaşı Hurşit Taşkın, Sıdık Şengül, Hayrullah Öztürk, Salih Şengül ve Mirhaç Çelik arabadan inerek jandarmanın yanına gider. Orada hemen gözaltına alınırlar. Yarbay Ali Çamurcu ve Astsubay Fatih Akça, babam ve beraberindeki 5 akrabamız ile birlikte köyde gözaltına aldıkları akrabalarımız olan Yusuf Çelik, Naci Şengül, Reşit Sevli, Cabbar Sevli, Abdülaziz İnan'ı orada bir daha işkence yaptıktan sonra ateşli silahlarla tarayarak katlederler. Yaylada çobanlık yapan Aşur Seçkin ise olayı gördüğü için onu da katlederler" ifadesinde bulundu.
AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiğini kaydeden Çelik, yapılan vahşetin mahkeme kararıyla onaylandığını söyledi. Çelik, "Bizim acımız 21 yıldır devam ediyor. Hala kayıplarımız hakkında bilgiye sahip değiliz. Aramızdan alınıp kaybedildiler ve gidebileceğimiz bir mezarları bile yok" dedi.