Kaya: Eğitim piyasacı ve inanç sömürüsüne dayalı

Eğitim-Sen Genel Sekreteri Welat Kaya, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı 2019-2020 yılı eğitim öğretim raporunu değerlendirdi.

Yeni eğitim öğretim yılının bir çok sorunu da beraberinde getirdiğini söyleyen Eğitim-Sen Genel Sekreteri Welat Kaya, sorunların çözümü için herhangi bir çalışma yapılmadığını ve bu sorunların kolay kolay çözülemeyeceğini ifade etti.

Kaya, yayımlanan raporla ilgili şunları söyledi “ Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı bu rapor özellikle bir çok istatistiki bilgiyi barındırmaktadır. Bu rapor öğrencilerin, ailelerin, emekçilerin gündeminden uzak ve sorunları açığa çıkarmayan bir rapordur. Yayınladıkları kendi raporları olsa bile enflasyonu çok aşağılara çeken bir rapordur. Birçok sorun ve problemin olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Örneğin özellikle okullaşmalarla ilgili ciddi problemler var. İmam Hatip okullarında artış var ama öğrenci sayısı azalıyor, diğer okullarda ise öğrenci sayısı artarken okullarda bir azalma var. Bu da sistemin, mevcut iktidarın kendi inanç sömürüsünden kaynaklı, dinsel yaklaşımlarından kaynaklı anlayışın devam ettiğini ve Milli Eğitim’in kaynaklarının İmam Hatip okullarına aktardığını gösteriyor.”

PİYASACI YAKLAŞIM

Kamusal eğitimin bir tasfiye sürecinde olduğunun altını çizen Welat Kaya, “Özel okullardaki artış çok dikkat çekicidir. Yani hükümetin mevcut politikalarından kaynaklı veliler çok zor koşullarda olsa bile kendi koşullarını zorlayarak bilimsel ve demokratik olmayan bu anlayıştan kaçıyorlar. Dolayısıyla ister istemez özel okullara yöneliyorlar. Bu aynı zamanda hükümetin piyasacı yaklaşımını da gösteriyor. Şunu söyleyebiliriz ki hükümet, MEB ve iktidar bir bütün olarak eğitim alanında piyasacı ve inanç sömürüsüne dayalı bir politika sürmektedir” dedi.

OKULLARDA ERİL DİL

Eğitim-sen olarak bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi savunduklarını dile getiren Kaya, eğitim şeklinin eril bir toplum yarattığını şu sözlerle aktardı: “Geçmişte olduğu gibi bugünde kamusal, demokratik, bilimsel ve anadilde eğitimi savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz. Hükümetin anadil ile ilgili herhangi bir adım atmasını bırakın Kürdi-Der, Zarok Tv bile kapatılıyor. Anadil konusundaki yaklaşımları tahmin edebiliyoruz. Mevcut anlayış, zihniyet olarak eril bir dilin yoğun bir şekilde işlendiğinin yansımasıdır. Ders kitapları ilkokuldan ortaöğretime kadar çok yoğun bir biçimde eril bir dil içeriyor. Bu çok ciddi bir tehlikedir. Okullarda başlayıp topluma yansıyan bir anlayıştır. Toplumsal cinsiyet ile ilgili hükümetin son yaklaşımları kabul edilebilir yaklaşımlar değildir.”

‘EMEKÇİLER SEFALETE MAHKUM EDİLDİ’

Okullardaki fiyat artışları, temel tüketim malzemelerinin pahalılığını ve emekçinin ekonomik anlamda sefalete mahkum edildiğini söyleyen Welat Kaya, şöyle konuştu: “Enflasyonun yüzde 30’lara yüzde 40’lara vardığı bir ortamda emekçilere 4+4, 3+3 şeklinde komik zamların verilmesi kabul edilebilir değil. Okullarla ilgili eğitim ve araç gereçlerinin fiyatları muazzam bir şekilde arttı. Fiyat artışları emekçiyi yoksulluğa ve sefalete mahkum etti. 3600 gibi ek gösterge talebimiz vardı. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) ile yapılan görüşmelerimizde bir sonuç alamadık. Bunlar sonuçlanmış olabilir ama önümüzde bütçe görüşmeleri var. Bu konuda emekçinin hakkını savunmaya devam edeceğiz.”

Atanamayan öğretmenlerin ve ihraç edilen akademisyenlerin de gündemlerinde olduğunu söyleyen Eğitim-sen Genel sekreteri Welat Kaya, ihraç edilen öğretmenlerin görevlerine dönene kadar mücadele edeceklerini söyledi.

“Haksız ve hukuksuz bir şekilde, özgürlük, adalet, demokrasi arayışında oldukları için binlerce öğretmen arkadaşımız ihraç edildi. Bununla ilgili de taleplerimiz vardı. Hukuksuzluk devam ediyor. Biz tüm ihraç edilen öğretmen arkadaşlarımız görevlerine dönene kadar mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. 15 Temmuz sürecinden sonra hiç bir demokratik ve muhalif olan arkadaşımız kadrolu alınmadı. Sözleşmeli alımlar ise mülakat, güvenlik soruşturmaları adı altında kendisi gibi düşünmeyen, muhalif olanları eleyerek yapıldı. Biat eden zihniyet kadrolaştırıldı. KPSS’de Türkiye 1. olan birçok arkadaşımızın ataması yapılmadı. Bilimsel, demokratik, özgürlükçü düşünen arkadaşlarımız tasfiye edilme sürecindedir. Ataması yapılmayan 1 milyona yakın öğretmen arkadaşımız var. 2002 sürecinden bu yana KPSS’ye girenlerin yüzde 17’si atanabilmiş, bu öğretmen arkadaşlarımızın da mülakatlarla, güvenlik soruşturmalarıyla önleri kesilmeye çalışılıyor. Bunlarla ilgili mücadelemiz devam edecek.”