KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, yeni eðitim döneminde Kürtleri okulları boykot ederek kültürel soykırıma karşı mücadeleyi yükseltmeye çaðırdı. Karasu Kürtler kendi özgülük sistemlerini kurarken işe ilk önce eðitimden işe başlaması gerektiðini kaydetti.
Mustafa Karasunun Anadilde eðitim için boykot kutsal bir eylemdir başlıðıyla Yeni Özgür Politikada yayınlanan yazısında boykota çaðırırken, Kürtçenin resmi olmasını istedi. Karasu, Kuşkusuz anadilde eðitim yanında Kürtçenin kamusal alanda kullanılması da gereklidir. Türkiye genelinde Türkçe resmi dil olsa da Kürtlerin yoðun yaşadıðı alanlarda Kürtçe de resmi dil olur. Ýsteyen kamuda istediði dili kullanır dedi
Karasunun yazısı şöyle:
AKP hükümetinin Kürtleri aldatmak ve oyalamak için yürüttüðü psikolojik savaş önemli oranda boşa çıkmış bulunuyor. Her ne kadar Antep olayıyla birlikte psikolojik savaşı tırmandırsa da Kürt halkı artık bu psikolojik savaştan etkilenmeyecek kadar bilinçlidir. Baskı o kadar yoðunlaşmış ve çirkinleşmiştir ki, Türk devletinin ve AKP hükümetinin gerçek yüzü tüm çıplaklıðıyla açıða çıkmıştır. Bu gerçek Kürtlerin mücadelesini yeni bir evreye taşımıştır. Kürtler artık sadece mücadele etmeyle yetinmeyecek, mücadelelerini kendi özgürlük sistemini kurmakla iç içe yürüteceklerdir.
AKP hükümeti ve yandaş basını psikolojik savaş gereði pratikleştirdiði bazı şeyleri Kürt sorununun çözümü için önemli adımlar olarak göstermeye çalışmıştır. Dil ve kültür alanında kırıntı kabilinden bazı şeylerle Kürt halkının özgürlük mücadelesini durduracaðını sanmıştır. Kürt halkı söz konusu kırıntıların çözüm için deðil, çözümden kaçmak ve kültürel soykırımı sürdürmek için gündeme konulduðunu çok iyi görmüştür. TRT 6 açmakla ve seçmeli dersle Kürt sorununu çözmeyi deðil, inkarcılıðı ve kültürel soykırımı yeni koşullarda sürdürmek istemektedir.
Kürt sorununun çözümünü özde ilgilendiren hiçbir adım atılmamıştır. AKP'nin politikaları Türk devletinin kültürel soykırımı gerçekleştirme hedefini deðiştirmemiştir. Hatta adım olarak ileri sürülenler kültürel soykırım amacının üstünü örtmek için kullanılmaktadır. Kürt sorununun esası Kürtlerin siyasi iradesinin ve kendi özyönetiminin tanınmasıdır. Bununla baðlantılı olarak Kürtçenin eðitim dili olması ve kamuda kullanılması çözümün olmazsa olmaz bir boyutudur. Bu ikisi birlikte gerçekleşmeden Kürt sorunu çözülmüş olmaz. Bu ikisi birlikte gerçekleşmeden kültürel soykırımdan vazgeçilmiş olmaz.
Kürt halkı artık bir halk olarak kendi kendini yönetmek istiyor. Siyasi egemenlik altında olmak istemiyor. Bugüne kadarki siyasi egemenlik sistemi Kürtleri yok oluşla karşı karşıya getirdi. Bu egemenlik altında kültürel soykırımı sürdürdüler. Bu nedenle Kürtler kültürel soykırımı durduracak, Kürtler üzerinde kültürel soykırımı düşünmeyecek bir demokratik Türkiye'yi hedefliyorlar. Bu da Kürtlerin kendi kendini yönetmesi, yani demokratik özerklikle saðlanır.
Kürtler artık egemenlik ve kültürel soykırım sistemi altında yaşamak istemiyor. Bu sistemden tamamen kopmak ve kurtulmak istiyor. Bir birlik olacaksa bunun bu sistemden kopuşla ve kendi özyönetimini kurmakla olacaðını söylüyor. Duyguda, düşüncede, tutumda artık bu sömürgeci ve soykırımcı sistemden koparak kendi demokratik sistemi içinde özgürce yaşamayı arzuluyor. Çünkü Türk devletinin hiçbir kurumu Kürtlere ait olmadıðı gibi, Kürtler için hiçbir meşruiyeti de kalmamıştır
Kürtler için soykırım sisteminin esası da mevcut eðitim sistemi ve okullardır. Bunlar Kürt çocuklarını eðitme deðil, kültürel soykırıma uðratma mekanizmalarıdır. Soykırım deðirmenleridir. Bu soykırım deðirmenleri çalıştıðı sürece Kürtlerin varlıkları tehlikededir. Bugün Kürt çocuklarının bu eðitim sistemine mecbur kılınmaları, bu okullara gitmenin zorunlu hale getirilmesi Kürtleri kültürel soykırıma uðratmak içindir. Okullara gitmek bu nedenle Kürdistan'da zorunlu kılınmıştır. Bununla yetinilmemiş, evlerinde Kürtçe konuşan çocuklar cezalandırılmıştır. 8 yıllık zorunlu eðitimin esas nedeni de yine Kürtleri daha fazla kültürel soykırıma uðratmak içindi. Yakın zamanda 4+4+4 biçiminde bile olsa zorunlu eðitimin 12 yıla çıkarılması da yine Kürtleri soykırıma uðratmak içindir. Belki 4+4+4 eðitim sisteminden AKP-Fetullahçılar hükümetinin farklı beklentileri bulunsa da esas olarak Kürtlerin kültürel soykırımını hızlandırmak ve tamamlamak için 12 yıllık zorunlu eðitime geçilmiştir.
Bazı Kürtler ne iyi, çocuklarımız okuyor diyebilir. Ama ne pahasına olduðunu düşünmeden! Mevcut eðitimler Kürtlüðü bitirmek üzerine kuruludur. Aslında üniversiteye girme yarışı da kültürel soykırım sistemine girme yarışıdır. Tabii ki Kürtler de eðitim görmelidir, ama böyle olmamalıdır. Kürtler kendi dil ve kültürleriyle yetiştikleri okullarda okumalıdırlar. Türk eðitim sisteminde okumak bir meziyet deðildir. Bu okullarda okumak Kürtlere bir şeyler kazandırmıyor, aksine çok kaybettiriyor. Bu okullarda okumamak, okumaktan bin kat daha iyidir. Bu okullarda okuyanların bir kısmı tabii ki Kürtlüklerini unutmuyorlar, Kürtlüklerini koruyorlar. Ancak kültürel soykırım sisteminin bu okullarca yürütülmesi ve derinleştirilmesi bunu anlamsız kılıyor. Çünkü Kürtlüðün esas kaynakları bu okullarda tüketiliyor. Bu açıdan mevcut kültürel soykırımcı okullara kesinlikle yeni bir bakış gerekir. Bu sistemin içinde lise ve üniversite bitirmenin, bu sistemin parçası olmanın bu kültürel soykırım sistemine hizmet ettiði unutulmamalıdır.
Mevcut eðitim sistemine ve okullarına yeni bir bakışla yaklaşmadan ne kültürel soykırımdan kurtulunur ne de özgürlük kazanılır. Bu nedenle mevcut eðitim sistemini boykot etmek ve bu temelde Kürtçeye dayalı yeni bir eðitim sitemi başlatmak çok önemlidir. Kürtler kendi özgülük sistemlerini kurarken işe ilk önce buradan başlamalıdırlar. Yoksa Kürt ana ve babalarının çocuklarını bu eðitim sisteminin okullarına göndermeleri kuzuyu kurda teslim etmek gibidir. Alın bu çocuklarımızı Türkleştirin, kültürel soykırıma uðratın demektir.
Bu açıdan bu yıl okulların açılmasıyla birlikte boykotu yüksek düzeyde gerçekleştirmek; ailelerin çocuklarıyla birlikte Milli Eðitim Müdürlüklerinin (il ve ilçe) önüne yürümeleri çok önemlidir. Bu boykotla tutum koymak; il ve ilçe müdürlüklerine yürüyerek anadilde eðitim istemek bu eðitim sistemine karşı güçlü bir duruş ortaya koymak olur.
AKP hükümeti isteyen ailelerin çocuklarına haftada iki saat Kürtçe dersi verileceðini açıkladı. Kürtçenin seçmeli ders olması Türkiye'nin diðer alanlarında olabilir, olmalıdır da. Ama Kürdistan ve Kürtlerin yoðun yaşadıðı yerlerde anadilde eðitimin olması istenmelidir. Kürtler için olması istenmeli, seçmeli dersin yetmeyeceði vurgulanmalıdır. Hiçbir anadil seçmeli ders olamaz. Seçmeli ders, Kürt halkına ve Kürtçeye hakarettir. Okulların açılması vesilesiyle boykotun güçlü yapılması ve anadilde eðitim isteðinin yükseltilmesi bu yıl çok önemlidir.
Kuşkusuz anadilde eðitim yanında Kürtçenin kamusal alanda kullanılması da gereklidir. Türkiye genelinde Türkçe resmi dil olsa da Kürtlerin yoðun yaşadıðı alanlarda Kürtçe de resmi dil olur. Ýsteyen kamuda istediði dili kullanır. Dünyanın tümünde şimdi uygulanan sistem budur. Bu sistem demokratik olmanın birincil ölçülerinden biri haline gelmiştir.
Bir dil eðitim dili olmadan asimilasyon ve soykırımdan kurtulamaz. Bu nedenle Başbakanın inkar ve asimilasyondan vazgeçtik sözü büyük bir yalandır, demagojidir. Ýnkar da, asimilasyon da, kültürel soykırım da devam etmektedir. Bugün Kürt var demek Kürtlüðü yeni koşullarda bitirmek için söyleniyor. Seçmeli ders asimilasyonu örtmek ve Kürtçeyi ortadan kaldırmak için gündeme konuluyor. Kültürel alandaki kimi yumuşamalar da son hızla sürdürülen kültürel soykırımın üstünü örtmek için yapılmıştır. TRT 6 ve üniversitelerde Kürtçe (bu ad hala kabul edilmiş deðil) öðretilmesi gündeme geldiðinde Ýlker Başbuð ve sözcüsü tek millet olmayı yani kültürel soykırımı- engellemeyecek her adım atılabilir diyerek bunları neden pratikleştirdiklerini itiraf etmişlerdir. Toplumsal hakların reddi olan liberal demokratik çözüm (Ýlker Başbuð böyle adlandırıyor) işte bugün Erdoðanın çözüm diye Kürtlere yutturmaya çalıştıðı yeni kültürel soykırım sistemidir.
Kürtler yeni eðitim yılında okulları boykot ederek kültürel soykırıma karşı mücadeleyi yükseltmelidir. Her alanda kendi demokratik kurumlaşmasını ve özgürlük sistemini gerçekleştirmede adımlar atmalıdır. Bugün Rojava Kürdistan'da halk bunu gerçekleştiriyor. Kürtler eðitim, adalet, sosyal hizmet alanları başta olmak üzere kendi demokratik özerk sistemlerini kurmaya yönelmiştir.
Kuzey Kürdistan'da da Kürtçe eðitim sistemi kurulabilir. AKP yandaşlarının Kürtçe eðitim kabul edilse de gerçekleşemez sözleri demagojidir. Zaten sözde Kürt olan Hüseyin Çelik bile anadilde eðitim olsa da Kürtler çocuklarını göndermez diyerek anadilde eðitime nasıl yaklaştıklarını ortaya koymuştur. Kürtçe eðitim sistemi hemen kurulabilir ve Kürt anaları ve babaları da çocuklarını buraya gönderirler. Türkiye'de Türkçe eðitim sistemi zorunlu kılındıðında bugün Kürtler içindeki kadar eðitim verecek öðretmenleri yoktu. Bu nedenle okuma yazma bilen herkesi eðitmen yapmışlardı. Bunlar üçüncü sınıfa kadar çocuklara Türkçe öðretiyorlardı. Şimdi Kürtler içinde ilkokul eðitimi verecek öðretmeler fazlasıyla bulunur. Eðer Kürtçe eðitim dili yapma kararı olsa sadece Maxmurdaki gençler bile böyle bir eðitim sisteminin başlaması için yeterlidir. En azından birinci sınıfta başlanır, dört yıl içinde ilkokul sistemi oturtulur. Ýkinci dört yılda orta, üçüncü dört yılda lise sistemi yerleşir. Ýstenirse Kürtçe eðitim sistemi bu yıl da başlatılır. Önemli olan niyettir. Çobanın gönlü olsa tekkeden süz çıkarır derler ya! Önemli olan zihniyet deðişimi ve karardır. Bu olduktan sonra Kürtçe eðitim sistemi açısından gerisi çorap söküðü gibi gelir.