Karasu: 14 Temmuz mitingi tarihi önemde

Karasu: 14 Temmuz mitingi tarihi önemde

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu 14 Temmuz’da Diyarbakır’da gerçekleştirilecek olan mitingin tarihi önemde olduðunu dile getirerek “14 Temmuz’da yeni bir onur duruşunu, irade duruşunu gösterme göreviyle karşı karşıyayız“ dedi.

Yeni Özgür Politika gazetesine konuşan Karasu, AKP’nin Kürt hareketine yönelik irade kırma, tasfiye etme ve kültürel soykırım siyaseti karşısında 14 Temmuz eyleminin büyük anlam taşıdıðını söyledi.

“Nasıl ki 1982 14 Temmuz’unda PKK önderleri, PKK kadroları büyük bir direnişle zulme karşı Kürt halkının onurunu korumuşlarsa, Kürt’ün onurlu halk gerçeðini dost-düşman herkese göstermişlerse, bugün de aslında bu zulme karşı bir onur savaşı yürütülmektedir. Eðer bu zulüm Kürtleri onursuzlaştırmak istiyorsa, iradelerini kırmak istiyorsa, buna karşı da bir irade savaşının, onur savaşının ortaya konulması gerekmektedir” diyen Karasu bu açıdan 14 Temmuz’da Amed meydanlarını, sokaklarını doldurmanın tarihsel öneme sahip olduðunu vurguladı.

AKP’nin Kürt halkının iradesini sınadıðını ifade eden Karasu, 12 Eylül döneminde cunta rejiminin Kürt hareketinin bittiðini sandıðını hatırlattı. 14 Temmuz direnişçiliðinin bu hesapları alt üst ettiðini kaydeden Karasu “Bunun için 14 Temmuz gününü onur günü olarak anıyoruz. 14 Temmuz onur günüdür” dedi.

Karasu devamla şunları söyledi: “Ýşte şimdi de bu 14 Temmuz’da yeni bir onur duruşunu, irade duruşunu gösterme göreviyle karşı karşıyayız. Halkımız da hem Önder Apo'nun hem KCK tutsaklarının hem de gerilla direnişinin parçası olarak, bu direnişleri daha da anlamlandıran bir duruşla Türk devletine gereken cevabı vermelidir. Madem Türk devleti, AKP Kürt halkının iradesini kırmak istiyor, o zaman halkımız da Türk devleti ve AKP'nin iradesini kırmalıdır. Kürt halkının taleplerinden vazgeçmeyeceðini, özgürlüðünden vazgeçmeyeceðini göstermeli ve Türk devletinin gerici iradesini kırmalıdır. Çözümsüzlük politikasını kırmalıdır. 14 Temmuz’da yapılacak mitingin böyle bir tarihsel anlamı vardır. Eðer güçlü bir duruş ortaya konulursa bu aslında AKP'nin çözümsüzlük politikalarını boşa çıkaracak, AKP'nin politikalarının başarılı olmayacaðını gösterecek, bu da bugün olmasa da yarın Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye'nin demokratikleşmesini saðlatan süreçte önemli bir dönüm noktası olacaktır. Bu nedenle halkımız bu mitingde oynayacaðı tarihi rolü görmeli, 14 Temmuz Amed mitingini büyük bir irade günü, onur günü, baskılar karşısında direnme günü, özgürlükte ısrar günü haline getirmelidir. Bu temelde 14 Temmuz direnişçilerini, Ýmralı’daki direnişi, KCK tutsaklarının gösterdiði direnişi saygıyla anıyor, halkımızın bu 14 Temmuz’da Amed’de göstereceði duruşu da şimdiden selamlıyoruz.”

Cezaevindeki Kürt siyasetçiler ve eylemcilere de mesaj gönderen Karasu şunları belirtti: “ Türk devleti demokratik siyasetçileri içeri atarak halkı öncüsüz bırakıp bir taraftan mücadeleyi geriletip tasfiye etmek isterken, diðer taraftan da zindana attıðı insanlar üzerinde baskı kurup, baskının yarattıðı etkiyle demokratik siyaseti bölmeyi hedeflemiştir. Bu kadar tutuklama yapılmasının bir amacı da sadece mücadele önderlerini, demokratik siyasetçileri içeri atmak, mücadelede gerileme saðlatmak deðildir, en az bunun kadar demokratik siyasetin bölünmesini hedeflemiştir. Bu baskı karşısında farklı düşüncelerin ortaya çıkacaðını hesaplamışlardır. Çünkü baskı koşullarında eðer irade gösterilmezse, güçlü inanç sahibi olunmazsa bu durum her zaman bölünmelere zemin sunar, bölünmelerle sonuçlanır. Ýşte mücadelede şu eksikliði yaptık, şu hatayı yaptık, şunu yapmamalıydık, şunu yapmalıydık gibi yaklaşımlarla bölünmenin gerçekleştirilmesi durumları ortaya çıkar. Ama inançlı ve iradeli duruş Türk devletinin amacını boşa çıkarmıştır.

Kuşkusuz bütün mücadele döneminde eksiklikler ve yetersizlikler olabilir, bunlar her zaman deðerlendirilen, tartışılan konulardır. Bu PKK tarihinde de her zaman tartışılır, demokratik siyaset tarihinde de her zaman tartışılır. Zaten mücadelenin büyütülmesi ve geliştirilmesi demek, her gün, her ay, her yıl yaşanan mücadelenin tecrübeleriyle donanmak, eksikleri görüp doðruların ne olduðunu bilince çıkarıp mücadeleyi daha da geliştirmektir. Mücadele diyalektiði her zaman böyledir. Ýşte devlet bu tutuklamalarla, baskılarla bu mücadele diyalektiðini baskı koşullarında bir bölünme, bir parçalanmaya uðratmaya çalışmıştır. Ama Kürt demokratik siyasetçileri zindandaki duruşlarıyla bırakalım Türk devletinin bu amaçlarının gerçekleşmesini, aksine duruşlarıyla halkımızın ve özgürlük mücadelemizin yeni moral deðerleri olmuşlardır. Bugün halkımızın ve Özgürlük Hareketi'nin mücadelesi sürüyorsa, mücadelesi daha da büyük gelişmeler yaratacak bir potansiyele sahipse, böyle bir dinamiðe sahipse bunda birinci ve ikinci zindan direnişinin etkisi kadar Kürt demokratik siyasetçileri şahsında somutlaşan üçüncü zindan direnişinin de etkisi bulunmaktadır. Bu yönüyle üçüncü zindan direnişi de büyük bir duruş olarak, büyük bir mücadele gücü olarak Kürdistan tarihinde daha bugünden yerini almıştır. Eðer bugün Türk devletini en fazla teşhir eden olguların başında KCK tutuklamaları geliyorsa, KCK tutuklamaları şahsında AKP büyük bir teşhir olmayı yaşıyorsa bunda tabii ki iradeli ve inançlı duruşun etkisi büyük olmuştur.

Diðer yandan KCK tutuklularının mahkemelerde Kürtçe savunma yapması, Kürtçe savunma yapmada ısrar yapması da Türk devletinin inkarcı politikasına çok önemli bir darbe vurmuştur. Anadilde eðitim Kürt sorununun en önemli boyutlarından biridir. Tabii ki sorun sadece anadilde eðitim sorunu deðildir; bir halkın kendi kendini yönetmesi sorunudur; bir halkın özgürlük sorunudur. Ancak anadilde eðitim de Kürt gerçeði dikkate alındıðında, Kürt halkının ulusal varlıðını güvenceye alınmasında olmazsa olmaz kültürel deðeridir. Ýşte KCK tutukluları Kürtçe savunma kararlılıðıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesindeki bu ulusal varlıðı koruma, ulusal varlıðında ısrarlı olma duruşunu en güçlü biçimde ortaya koymuştur. Artık anadilde eðitim gündemleşmiştir. Anadilde eðitimsiz Kürt halkının varlıðı düşünülemez. Nasıl ki Kürt halkı kendi kendini yönetmeden anadilde eðitim anlamlı hale gelemezse anadilde eðitim olmadan da Kürt’ün kendi kendini yönetmesi, özgür bir toplum haline gelmesi mümkün deðildir. Bu açıdan anadilde savunma duruşu Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha da anlamlı hale getirmiş, daha da güçlendirmiştir. Bu yönüyle KCK tutuklularının AKP'nin tasfiye politikasına çok büyük bir darbe vurduðu açıktır.

Bu tutuklamalar bizzat devlet ve somut olarak da AKP tarafından planlanmıştır. Bu konuda devlet içinde tam bütünlük vardır. AKP ile Fetullah Gülen cemaati arasında bütünlük vardır. KCK tutuklamalarıyla Kürt halkının iradesi kırılacak ve bu temelde de Kürt halkına kendi politikaları kabul ettirilecektir. Yani yeni egemenlik ve kültürel soykırım sistemi Kürtlere kabul ettirilecek. Ama KCK tutukluları duruşlarıyla AKP'nin yeni koşullardaki bu siyasi egemenlik ve kültürel soykırım politikasını kabul etmeyeceklerini, buna karşı direneceklerini çok güçlü biçimde ortaya koymuşlardır. KCK tutuklularının bu direnişi, bu duruşu AKP'yi yenilgiye uðratmıştır. Bu duruş karşısında AKP'nin düşündüðü yeni koşullarda sömürgeciliði, siyasal egemenliði ve kültürel soykırım sistemi dayatması ve kabul ettirmesi mümkün deðildir. Bu açıdan 14 Temmuz vesilesiyle üçüncü zindan direnişinin temsilciliðini yapan KCK tutsaklarının tümünü saygıyla selamlıyoruz. Onların mücadelesinin de halkımızın mücadelesine büyük bir deðer kattıðını söylüyoruz. Bugün halkımızın mücadelesinin moral deðerleri haline gelmişlerdir. Bu yönüyle duruşları anlamlıdır.

Belki KCK davalarından tutuklananların birçoðunun Türkiye'deki anayasa ve yasalara göre zindanlarda kalmasını gerektirecek hiçbir gerekçe yoktur. Zaten KCK tutsaklarının direnişinin esas gücü de buradan kaynaklanmaktadır.Türk devletinin anayasa ve yasalarına göre bile suç olmayacak gerekçelerle içerde tutulmaları onlar için büyük bir onurdur. Türk devletinin anayasa ve yasalarına göre bile suç olmayacak gerekçelerle zindanlarda tutuluyorlar, buna raðmen AKP'nin politikasına karşı bir direniş gösteriyorlar, AKP'ye minnetle yaklaşmıyorlar. Bu duruş çok deðerlidir. KCK tutsakları bu yönüyle yaşamlarını anlamlandırmışlardır, siyasal kimliklerini anlamlandırmışladır. Kürdistan özgürlük mücadelesinde çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. AKP hükümeti baskılarla irade kırma ve tasfiyeyi gerçekleştirmek isterken, hem AKP'nin politikaları boşa çıkarılmış hem de yaşamları daha da anlamlanan, iradeleri daha da güçlenen yeni bir siyasi Kürt topluluðu ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle tutumlarını anlamlı buluyoruz, direnişlerini saygıyla karşılıyoruz; bu direnişlerinin mutlaka başarılı olacaðına inanıyoruz. Bu direnişleriyle Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin başarısını yakınlaştırdıklarını söylüyoruz. Bu temelde de duruşları Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Mücadelesi tarafından mücadeleyi yükseltmeyle anlamlandırılacak ve yükseltilen mücadeleyle de Kürt halkının ulusal varlıðını koruyan ve özgürlüðünü saðlayan amaç mutlaka gerçekleşecektir. Bu açıdan KCK tutsaklarının direnişi halkımızın özgürlüðünü ve demokrasisini yakınlaştırmada önemli rol oynamıştır; rolünü de oynamaya devam edecektir. Bu duruşları sürdüðü takdirde kesinlikle sonuç alacalarktır. Kaybeden AKP hükümeti, kazanan direnişçi tutum olacaktır.”