Karanfil yürüyüşü, meydan sohbeti - İbrahim Yaylalı
Karanfil yürüyüşü, meydan sohbeti - İbrahim Yaylalı
Karanfil yürüyüşü, meydan sohbeti - İbrahim Yaylalı
Roboskili ailelerle saat 09:30 gibi köy meydanın da buluştuk. Yapacağımız karanfil yürüyüşü üzerine sohbet etmeye başladık. Önce beş on kişiydik, zaman ilerledikçe bu sayı 400’e ulaştı. Aileler sınıra daha önce de gitmek istemişler, fakat asker tarafından öyle bir müdahale görmüşlerdi ki, yedi kişi hastanelik olmuştu.
Karanfil yürüyüşümüzde mutlaka o dönemin etkisi olacağını ve bu anlamda askerden biraz dahi olsa çekinileceğini düşündüm. Fakat o gün kimle konuştuysam, mutlaka “bugün çocuklarımızın katledildiği bölgeye gideceğiz ve orada karanfillerimizi katliam bölgesine bırakıp, anmamızı gerçekleştireceğiz” dediler. Bana da onların güveni hemen yansımıştı. Kararlaştırdığımız gibi belli bir bölgeye kadar araçlarla gitmek üzere araçlarımıza yöneldik. Araçlarımız arasında ne yoktu ki, traktörler, dolmuşlar, taksiler yani kısacası, ne bulduysak onunla Bejuh köyü Şantiye mahallesinden Roboski'ye doğru yola çıktık.
Sınır ile köy arasında yer alan kömür ocağına kadar araçlarla ilerledikten sonra, araçlarımızı bıraktık ve bundan sonraki bölgeyi sınıra kadar yürüyerek katetmeyi kararlaştırdık.
Kaniya Hyare ya da Türkçe ismi ile Şirit yaylasına vardığımızda gördük ki köyün orta yerine bize özel güvenlik bölgesi kurulmuştu.
ROBOSKİLİLERE ÖZEL GÜVENLİK BÖLGESİ
TC devleti bir kere daha Roboskili aileleri ve dostlarını engellemeye kalktı. Bu öyle bir engelleme anlayışıydı ki, sadece Roboski katliamında yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına uygulanmaya koyulmuştu. 15 no’lu sınır taşına yaklaşık bir kilometre kala askerler tarafından durdurulduğumuzda, günübirlik bir güvenlik bölgesinin oluşturulduğunu gördük.
Hem de bu güvenlik bölgesi köylülerin özel mülkü üzerine kurulmuştu. Asker bize hukuki prosedürü anlatırken, ailelerin “peki sizin bu güvenlik anlayışınız sadece bize mi işliyor, daha önce biz bu bölgede ne bu tabelaları ne de bu telleri gördük” deyince asker sessiz kalmak zorunda kaldı.
O da, bunun katliamın başından itibaren Roboskili aileler için uygulanan özel bir yöntem olduğunu çok iyi biliyordu...
ELLERİNDE KARANFİLLERİ VE HESAP SORMA İNANÇLARI VARDI
Ellerinde karanfilleri, bir de katliamcılardan hesap sorma inançlarını donanmış, başkaca da hiçbir şeyleri olmayan insanlara adeta çıkarma yapar gibi TC devleti Kobralar, Skorskiler ile Robocop asker indirmeler, dört tarafını sarıp aileleri ve dostlarını taciz etmeye kadar işi vardırıyorlardı.
Aileler önce askerlerle konuşmayı denedi, askerlerin üslubundan vali ve kaymakamdan “ailelerin katliam bölgesine sokulmaması talimatı” geldiği anlaşıldı. Aileler, eylemlerine katılmak için gelen İHD Şırnak yönetimindeki hukukçularla beraber askerlerle müzakereyi sonuna kadar sürdürdü.
Bu hukuksuzluğa karşı, önce o aileler için oluşturulmuş yeni güvenlik bölgesi önünde İHD Şırnak Şubesi basın açıklaması yaparak TC devletinin bu tutumunu kınadı. Katliamın sorumlularının açığa çıkartılması gerektiği vurgulandıktan sonra “Ailelere karşı geçmişten günümüze uygulanan bu hukuk dışı yaklaşım terk edilmelidir” dendi.
Askerlerle müzakere devam ederken bu hukuksuzluğu protesto eden aileler, dört bir yandan barikatı, oluşturulmuş de fakto ‘güvenlik’ bölgesini geçerek dağlara yöneldi.
Bu sırada askerlere bu provokatif tutumlarının terk etmeleri gerektiğini vurgulamaya devam ettik. Ailelerin güvenlik bölgesini geçmek için girdikleri bölgenin mayınlı olduğunu ve ailelerin bu hukuksuz müdahaleye tavır için o mayın tarlalarının içerisine girdiklerini hatırlattık. “Burada olabilecek tüm olumsuzluklardan siz sorumlu olacaksınız” dedik.
ASKER-HİYERARŞİ VE ARKADAN VURMA
O bölgedeki yetkili askerin sürekli bize hiyerarşiden söz etmesi ve “Burada askerliğini yapmış birisi yok mu” demesi üzerine, “ben daha önce askerdim ve bugün sizin davrandığınız gibi davrandım ve birçok köyün yakılıp, yıkılma ve boşaltılmasına katıldım” dedim. Sonrasında ise senelerce, hatta şimdi bile onun vicdani sorumluluğunu üzerimde taşıdığımı ekledim. “Sana birisi gayri insani bir şey dayatıyorsa bunu reddetmelisin, eğer sana birisi katliamı, insanlıktan çıkmayı dayatıyorsa bu emri reddetmelisin bu hiyerarşiyi reddetmelisin” dedim.
Müzakereler devam ederken helikopterlerin asker indirmeye başladığını gördük. O zaman müdahale için hazırlık yaptıklarını anladık. Sinsi sinsi bölgeye asker yığınağı yapmaya başlamışlardı. Bunu fark eder etmez askere “Siz katliamı da böyle yaptınız, arkadan insanları vurdunuz, bugün de aynısını yapıyorsunuz” diyerek tepkimi dile getirdim.
Geri kalan ailelerle katliamın yapıldığı bölgeye doğru biz de mayınlı tarlalardan ilerledik. Askerler arkamızdan gelseler bile bize yetişemediler.
500’üncü günde Roboskili aileler ve dostları olarak biz, katliam bölgesine girmeyi başardık. 15 no’lu sınır taşına ulaştığımızda, bizden önce oraya ulaşan aileleri gördük. Ailelerin ilk koştukları yerler çocuklarından kalan izlere ulaşabilmek için çocuklarının katledildiği yerlerdi. Çıkan her yeni şey dillerinde ağıda dönüşüyordu. Buna hangi yürek, nasıl dayanırdı? Her biri ellerinde yakınlarına ait eşyalara sarılmış ağıtlar, figana dönüşmüştü.
Üç ayrı bölgeye aileler ile birlikte karanfil bıraktık. Üç katliam bölgesi de aileler tarafından neredeyse ziyarete dönüştürülmüştü. Katliam bölgelerine karanfiller, resimler, çocukların sevdiği eşyalar bırakıldı.
Daha sonra ilk katliam bölgesine geldik. Orada basın açıklaması yaparak 500 günde Roboskililer için neler oldu kısaca ona değindik. Devletin bölgelerinde yani, Roboski için barış samimiyeti sorgulandığında sınıfta kaldığı vurgusu yapıldı. Bugün bile bu açıkça gözüküyor denildi.
ASKERİN ÇEKİLMESİ VE KÖYE GERİ DÖNÜŞ
Basın açıklaması ardından askerin bölgeden çekilmediğini gördük. Aşağıdaki arkadaşlarla irtibata geçtik ve askerlerin ‘teker teker inip, fotoğraflarını çekeceğiz’ şartı ile inmemize izin vereceklerini söylediklerini aktardı. Biz ise, “eğer asker oradan çekilmezse aşağı inmeyeceğimizi ve orada kalmaya devam ederse Haftanin’e gideceğimizi” belirttik. Daha sonra Uludere BDP yöneticileri de arabuluculuk ederek, şartlarımızı askere kabul ettirdiler. Askerin çekilmesiyle toplu şekilde inerek, köyümüze doğru geldiğimiz araçlarla yola çıktık.
Roboski halkı bir kere daha barışın öyle üstten birilerinin getireceği bir şey olmadığını gösterdi. Barış tamamen alttan üste doğru gelişecek bir süreçtir. Bunun en iyi örneğini Roboski gösteriyordu. Yeni sürecin dili olan sivil itaatsizlik eyleminin en güzelini 500. gün karanfil yürüyüşü ile göstermiş oldu.