Kanat: Umudu AKP’nin atacağı adımlara bağlayamayız

Koronavirüs'den dolayı tüm tutsakların tehlike altında olduğunu söyleyen İHD'li Fatih Kanat, "Umudu AKP’nin atacağı adımlara bağlayamayız. Salgın iktidarın tasarrufuna bırakamayacak kadar önemlidir" dedi.

Türkiye’de giderek yayılan koronavirüs salgınının en çok tehdit ettiği yerlerden biri de binlerce tutsağın olduğu cezaevleri. Ankara İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi Fatin Kanat, cezaevlerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin ANF'ye konuştu. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından koronavirüs vakalarından dolayı gerçekleşen ölüm sayısı 9, vaka sayısının da 670’e ulaştığı açıklandı. Sonuçlarının şimdiden oldukça ağır olduğunun görüldüğünü belirten Fatin Kanat, "Salgının öngörülebilir bir süresi, sınırlılığı yok. Katlanarak çoğalan ölüm vakaları da dahil, içinde olduğumuz büyük insani krizle birlikte bilanço her geçen gün ağırlaşıyor.

Cezaevlerine gelince, cezaevleri, ne yazık ki doğrudan ilişkisi ve bilgisi olmayan pek çok kişi ve çevrenin üzerine ahkam kestiği bir alan. Cezaevinde kalanların ve yakınlarının düşüncelerinin ve görüşlerinin hemen hemen hiç dinlenmediği, ağır hak ihlalleriyle, giderek çoğalan işkence ve kötü muameleleriyle gündemdeydi zaten. Kapasitelerinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü barındıran cezaevlerinin korona salgını dolayısıyla ağır risk altında olduğu tartışılmaz bir olgudur. Hijyen kontrolünün çok zor olduğu bu koşullarda saptanmış kimi veriler durumun iç açıcı olmadığının göstergesidir" diye konuştu.

YÜZLERCE AĞIR HASTA TUTSAK VAR

Adalet Bakanlığının verilerine dikkat çeken Kanat, devamla şunları belirtti: "Verilere göre Ocak 2020 itibariyle 355 hapishanede 294 bin kişi kalıyor. Bunlardan 11 bin civarı tutuklu veya hükümlünün kadın olduğu ifade edilmiş, ama kesin bir sayı verilmemiştir. 3 bin 100 çocuk hükümlü ve tutuklu dışında, 780 çocuk da anneleri ile birlikte cezaevindedir.. Arttırılmış kapasitelerine rağmen fazladan 66 bin tutuklunun ve hükümlünün cezaevlerinde tutulduğu anlaşılmaktadır. Tek başına bu gerçek bile riskin ne kadar büyük olduğunu göstermeye yeter.

Bugün Türkiye’de İHD verilerine göre 2019 yılında tespit edilebilen 457'si ağır hastalığı bulunan, toplamda 1333 hasta mahpus bulunmaktadır. Mevcut hasta mahpus sayısı bu rakamın çok üzerindedir. Yaşamını tek başına idame ettiremeyen, sağlıklı koşullarda tedavisi yapılmayan ağır hasta mahpuslar, ağır yaşam hakkı ihlaline maruz kalmak bir yana mevcut riskin öncelikli hedefi konumundadır."

CEZAEVLERİ BOŞALTILMALI

Alınması gereken bir çok önlem olduğunu dile getiren Kanat, İHD, TİHV, ÖHD, ÇHD, SES, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) olmak üzere 6 kurumun yaptığı ortak açıklamaya dikkat çekerek, "Herkesin zorunlu ev hapsine maruz kaldığı bu süreçte yaklaşık 300 bin insanın bu şekilde kapatılmış olması kabul edilemez. Alınması gereken bir çok önlem var. Bu konuda çalışmaları öne çıkmış kurumların yaptığı ortak açıklama da acilen alınması gereken önlemler sıralanmıştır.

Yıllardır hasta mahpusların durumunu gündemde tutan kurumumuz İHD ile birlikte çok önemli talepleri içeren bu açıklama, özetle; ağır hasta olanlar başta olmak üzere, hasta mahpuslar, 60 yaş üzeri olan mahpuslar, hamile veya bebekli kadınlar, anneleriyle birlikte kalan 780 çocukla birlikte cezaevlerindeki tüm çocukların öncelikli olarak salıverilmesi talep ediliyor. Mevcut yükü kaldıramaz hale gelen cezaevleri Covid-19 salgını ile birlikte ağır risk haline geldiği için alınacak zorunlu sağlık ve hijyen önlemleri bir yana, hızla boşaltılmalı ve insanlar kendi evlerine, gerekli hallerde denetimli serbestlik koşulları işletilerek gönderilmelidir" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'DE ÖLÜM SAYISI KATLANARAK ARTIYOR

Şu anda cezaevleri ile ilgili görüşmelerin sürdüğünü ve cezaevlerinde kısmen bir boşaltma hazırlığı olduğunu söyleyen İHD’li Kanat, "AKP bu konuda diğer siyasi partilerden de görüş alarak ilerleyeceğini duyurdu. İnfazda iyileştirme ve cezaevlerini kısmen boşaltma hazırlığı içinde olduğu görülüyor. Umut vazgeçmediğimiz ve vazgeçemediğimiz bir kavram. Ama umudu AKP’nin atacağı adımlara da bağlayamayız. Kimi maddeleri bu infaz çalışmasının dışında bırakmak başlı başına sorundur. ‘Kan kusturacağız’ diyenin vatan evladı, ‘yeter artık daha fazla kan dökülmesin’ diyenin hain ve terörist sayıldığı bir süreçte bu yaklaşım, anayasal eşitlik ve adalet kavramlarını rafa kaldıran ve sorun çözmeyen bir yaklaşımdır.

Adil, tüm kesimleri kapsayacak bir infaz çalışması zorunluluğu bir yana, Covid-19 salgını bu konuyu keyfi iktidar tasarrufuna bırakamayacak kadar önemlidir. Salgının daha önce başladığı ve yayılmaya devam ettiği koşullarda İran’da cezaevlerinin boşaltılması bir zorunluluk olmakla birlikte yetersizdi. Türkiye’de daha geç başlamasına rağmen katlanarak artan vaka ve ölüm sayısı ile atılacak bu adımlar kaçınılmaz olmuştur. Dileğimiz bu adımın adalet, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerini dışlamayan bir adım olması ve bir an önce atılmasıdır."