JİTEM'den DAİŞ'e geçiş

Adıyaman'daki 'Dokumacılar'ın grubunun bir üstünün eski JİTEM'ci Osman Karlı olduğu anlaşılıyor. Karlı, Abdullah Çatlı ekibi tarafından öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal'ın da 'koruması'ydı.

Adıyaman'daki 'Dokumacılar'ın grubunun bir üstünün eski JİTEM'ci Osman Karlı olduğu anlaşılıyor. Nemrut Dağı'ndaki tarihi yapıların koruması da verilen ve cafe/restaurant/pansiyon işletmeciliğiyle ihya edilen Karlı, Abdullah Çatlı ekibi tarafından öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal'ın da 'koruması'ydı.

Karlı, Ebu Hanzala ismini kullanan Hizbulkontra'dan arkadaşı Halis Bayancuk'un ziyareti ardından bütün mesaisini çete faaliyetlerine ayırıyor. Devlet koruması altından sürdürülen faaliyetler, sadece Adıyaman ile sınırlı olmadığı gibi çeteye kazandırılan elamanlar da sadece Dokumacılar grubu ile sınırlı değil.

DAİŞ çetesinin üs haline getirdiği Adıyaman’da yürütülen faaliyetler, canlı bomba listesinde yer alan Mustafa Dokumacı ve kardeşleri tarafından organize edilenlerden ibaret değil. Yereldeki veriler ve ANF'ye konuşan kaynaklar, şu ana kadar hiç gündeme gelmeyen isim ve adreslere işaret ediyor.

Üstelik ortaya çıkan halka, Kürdistan’daki DAİŞ faaliyetlerinin de merkezi odaklarından.

Yerinden ulaştığımız bilgileri bir araya getirdiğimizde 2 yıl önceden başlayan ve bugüne büyüyerek gelen çete ağının bir kademesi daha aydınlanıyor.

Bundan iki yıl önce, DAİŞ’in Türkiye sorumlusu olarak bilinen ama daha önce babasıyla birlikte Hizbulkontra elemanı olan; bir kaç defa gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan fakat Suruç Katliamı'nın ardından 'cezaevi'nde misafir edilen Ebu Hanzala (Halis Bayancuk), Adıyaman’a gelir. Bayancuk'un Kahta ilçesine bağlı Nemrut Dağı mıntıkasında bulunan Karadut köyüne bağlı Gulberan (Gülveren) mezrasına gelişinin görünen sebebi, arkadaşı Osman Karlı’nın ölen babası için taziye ziyareti. Ancak sonrasında yaşananlar, taziyenin sadece kamuflaj olduğunu gösteriyor.

OSMAN KARLI KİMDİR?

Eski Hizbulkontra elemanı olan Bingöllü Bayancuk'un Adıyamanlı Osman Karlı ile arkadaşlığı nereye dayanıyor, kimdir bu Osman Karlı?

Osman Karlı, öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal’ın eski sağ koludur. Ömer Lütfi Topal, artık devlet içinde iyice güçlendikleri ve teşhir oldukları için tasfiye edilen JİTEM'e bağlı Abdullah Çatlı çetesi tarafından öldürüldü. Topal'ın öldürülmesini kolaşlaştıran da etrafındaki çete elemanlarının 'koruması'nın üstlenmesiydi. Topal’ın öldürülmesi ardından 'sağ kolu' Osman Karlı görevini tamamladığı gerekçesiyle ihya edilir. Bir süre sonra ailesinin yaşadığı Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Karadut köyünün Gulberan mezrasına gelir. Burada Nemrut Dağı'na yakın bir bölgede cafe, restaurant, pansiyon işletmeye başlar. Karlı ailesi aynı zamanda Nemrut Dağı'nda bulunan tarihi eserler ve Nemrut çevresinin koruması işini de üstlenmiş durumda. 

CEM ERVESER DE ‘ŞİFRELENDİRMİŞ’Tİ

Karlı’nın 90’lı yıllarda JİTEM ile bağlantılı olduğunu yörede bilmeyen yok. 2 yıl önce Ebu Hanzala'yı misafir eden Gulberan mezrasına, JİTEM kurucusu Cem Ersever’i de 45 gün boyunca misafir etmiş. Yine bu bölge, 90’lı yıllar boyunca JİTEM’in silah depolarından biri olarak kullanılıyor. 

EBU HANZALA SONRASI DEĞİŞİM

Ebu Hanzala’nın taziyeye gelmesi ardından Gulberan köyü ve çevresinde yeni gelişmeler yaşanmaya başlıyor. O güne kadar alkol tüketen birisi olan Karlı, bir anda değişmeye ve dindarlık maskesi takmaya başlar. Osman Karlı’ya artık belirli aralıklarla yüklü miktarda para transferi yapılır. Nemrut Dağı yakınlarında bulunan ve resmi olarak Karlı’nın kardeşi Nezir Karlı tarafından işletilen Nemrut Cafe, Karlı’ya ait Çeşme isimli restaurant ve pansiyon, artık çete (DAİŞ) faaliyetlerinin koordinasyon merkezi olarak çalışıyor. 

KARDEŞ KARLI DA İSTANBUL’DA

Osman Karlı ve ekibi, İstanbul’da piknik alanlarında DAİŞ’in düzenlediği toplu namazları kılan grup ile de yakından bağlantılı. Bu namazları kılan ve İstanbul’da DAİŞ faaliyetlerini yürüten grup, Bağcılar, Bayramtepe ve Başakşehir’de yoğunlaşıyor. Osman Karlı’nın kardeşi ve akrabaları, öncülük ediyor.

BİRİ KORUCUBAŞI DİĞERİ AKP’DE

Osman Karlı, bütün ailesini ve akrabasını devletin emrine sunmuş. Bir amcasının oğlu korucubaşı olarak görev yapıyor, diğeri AKP Adıyaman yönetiminde. Ailenin her bireyi Türk devleti, DAİŞ ve AKP gridabının içinde. Osman Karlı'nın 2 yeğeninin çete saflarındayken ölüm haberleri geliyor ama cenazeleri yok.

ANKARA KATLİAMI SONRASI

Ankara Katliamı ardından çetenin faaliyetlerini gizli sürdürme kararı almasıyla birlikte restaurant/pansiyonun kapısı kapatılmış. Buranın hemen üst kısmında yer alan iki katlı geniş ve çok sayıda kameranın yerleştirildiği bina da boşaltılmış görünüyor. Ancak daha önce bu bölgede faaliyetlerini gruplar halinde açık şekilde yapan DAİŞ’in bu binaları boşaltılmış görüntüsü vererek halen kullandığı da iddia ediliyor. 

En üstte, Nemrut Dağı eteklerinde bulunan Nemrut Cafe ise Osman Karlı’nın kardeşi Nezir Karlı tarafından ortaklarına devredilmiş.

ADIYAMAN İLE SINIRLI DEĞİL

Adıyaman’da faaliyet yürüten bu merkezin sadece Adıyaman'la sınırlı kalmadığı Kürdistan’daki DAİŞ faaliyetlerinin de organize edildiği merkez olduğu anlaşılıyor. Özellikle Urfa, Antep hattına kadar olan bölgede tüm çalışmalar ve faaliyetler, bu merkezden idare ediliyor. 

'Dokumacılar' olarak bilinen, canlı bomba listesinde yer alan Mustafa Dokumacı’nın liderliğini yaptığı grup, bu merkezden çıkan kararları uyguluyor ve gerekli para Karlı üzerinden sağlanıyor. 

EMNİYET NE YAPIYOR?

Karlılar'ın korucubaşılıktan AKP yönetimine, JİTEM elemanlığından DAİŞ'e kadar uzanan bütün faaliyetlerinin devletin kontrolünde olduğu biliniyor. Adıyaman Emniyeti de bu çalışmalardan haberdar. Bazı polis görevlileri, durumun kendilerini de aştığını ve müdahale edemediklerini söylüyor. Ankara Katliamı'nın ardından faaliyetlerin artık gizli yürütüldüğünü ancak devam ettiğini ısrarla söyleyen yerel kaynaklar, bölgede kendilerinin de yerini tespit edemedikleri bir kamp olduğu bilgisini paylaşıyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Osman Karlı bu bölgede yine DAİŞ faaliyetlerini yürüten bir grupla yemekli toplantı düzenliyor. 

Bütün anlatımlardan, 90’lardan bu yana birçok kirli faaliyetin merkezi olarak kullanılan bu bölgenin, bu dönemde de DAİŞ’in merkezi olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Şimdiye kadar faaliyetlerin açık yürütülmesi ve emniyetin bildiği halde herhangi bir müdahalede bulunamaması, Jandarma'nın 'devlet yanlısı' aile statüsünde tutması da Türk devletinin halkanın imamesi olduğunu gösteriyor.